İhale ve alım yöntemleri kullanılmadan avukatlık hizmet alımı yapılması kamu zararı mıdır?
Sayıştay Temyiz Kurulu, ihale ve alım yöntemleri kullanılmadan avukatlık hizmet alımı yapılmasının kamu zararı olduğuna hükmetti.
Kamu İdaresi |
Belediyeler ve Bağlı İdareler |
Yılı |
2018 |
Daire |
7 |
Dosya No |
48785 |
Tutanak No |
56819 |
Tutanak Tarihi |
15.05.2024 |
Konu |
İhale Mevzuatı ile İlgili Kararlar |
170 sayılı İlamın 13’üncü maddesiyle; belediye başkanı ve avukatlar arasında yasalara aykırı şekilde sözleşme düzenlenmesi ve herhangi bir hizmet alımı söz konusu olmadan ödeme yapılması sonucu tazminine hükmolunan ... TL, 39643 İlam (14.06.2023 tutanak ve 55536 tutanak) sayılı Temyiz Kurulu Kararıyla tasdik edilmiştir.
KARAR DÜZELTME DİLEKÇESİ
İlamda Üst Yönetici olarak sorumlu tutulan ... ile Harcama Yetkilisi olarak sorumlu tutulan ... adına vekili Avukat ... sunmuş olduğu karar düzeltme dilekçesinde özetle;
Temyiz Kurulu gerekçesinde; “Bahse konu avukatların belediyeye herhangi bir danışmanlık hizmeti sağlamış olduğuna veya belediyeyi davalarda vekil olarak temsil ettiğine dair herhangi bir belgenin denetim ve yargılama aşamalarında sunulmamış olduğu anlaşılmıştır" denildiğini,
Bu gerekçenin doğru olmadığını, dosyada bulunan belgelerin bunun aksinin kanıtı için yeterli olduğu gibi savunma ekinde sunulan dava dosyaları, duruşma tutanaklarının her iki avukatın da aktif olarak davalara vekaletname koyduğunu ve duruşmalara katıldığını, kadrolu avukatların bir çok dilekçesinde yazım dillerinden dilekçelerin bu avukatlar tarafından hazırlandığını, Sayıştay denetimi sırasında denetçiler tarafından avukatlardan birisinin odasının kullanıldığını, avukatların gerekli hizmetleri sunduğunun aylar süren denetim süresi içinde doğrudan gözlemlendiğini yok sayarak bir gerekçenin oluşturulmuş olmasının kararın düzeltilmesini istemenin temel nedeni olduğunu,
“Bahse konu avukatlardan herhangi bir danışmanlık hizmeti alındığına ilişkin bir belgeye yer verilmemiştir" , “Belediye ile avukatlar arasında yasalara aykırı şekilde sözleşme düzenlenmesi ve herhangi bir hizmet alımı söz konusu olmadan ödeme yapılması sonucu kamu zararına sebep olunmuştur' denildiğini,
Bu değerlendirmenin doğru olmadığı gibi adil olmadığını, verilen hizmetin inkârının mümkün olmadığı gibi inkarını ileri sürmekte kamu vicdanını kişi vicdanını açıkça yaraladığını, Av. ...’in 36 yıldır aktif olarak avukatlık yaptığını, ülkede yaklaşık 60 belediyeye danışmanlık hizmeti verdiğini, belediye başkanı ve diğer sorumlu Özel Kalem Müdürü ve herhangi bir yakınlığı akrabalığı ya da başkaca bir kan bağı bulunmadığını, belediye başkanının mensup olduğu siyasi partinin üyesi olmadığını, mesleki birikimi ile mesleğinin gereği emeği vererek işini yaptığını,
Gerekçede “mal alınmadan hizmet yaptırılmadan ödeme yapılması” demenin sadece olayın kamu zararı çerçevesinde değerlendirilmesi anlamını taşımadığını, bunun aynı zamanda avukatların kişilik haklarına saldırı niteliğinde yapılmış bir değerlendirme olduğunu, kürsü dokunulmazlığının yargının üç saç ayağından biri olan savunmayı da kapsadığını,
Avukat ... tarafından ... Belediye Başkanlığına 29.03.2022 tarihinde verilen dilekçede; “Avukatlık ücretinin Sayıştay yargılaması sonucu kişi borcuna hükmedilmesi ihtimali göz önüne alınarak çıkabilecek kişi borcu ve kamu zararının giderilmesi için yasada aranan hibe yöntemi uygulanarak trafik kayıtlarının belediye adına geçirilmesi ve araçların kamu malı olmasının sağlanmasına karar verilmesi' denildiğini,
Bu dilekçe ile belirtilen iki aracın trafikte ... Belediyesi adına tescil ettirildiğini, araçların kasko bedelinin ... TL olup toplam değerinin ... TL olduğunu,
Yapılan işlemin Borçlar Yasası kapsamında bir şartlı bağış olduğunu, ileride kişi borcu çıktığında yukarıdaki tutardan mahsup edilmesine yönelik bir işlem yapıldığını,
Kişi borcunun kamu görevlisine çıktığını, borca neden kaynağın aktarıldığının kişinin bu zararı karşılamasının söz konusu olmadığını, tazminin kamu görevlisinden istendiğini, buna rağmen iddia edilen zarar karşılanmış ise kimin karşıladığına bakılmadan zararın tazmin edildiğinin kabul edilmesi gerektiğini,
Sayıştay yargılamasında emsal kararın teamülün bulunmadığını, bu nedenle Sayıştay denetimleri ya da Sayıştay yargılamasında farklı kararların emsal olarak değerlendirilmediğini, Sayıştay’ın Anayasamızda bir yargı kurumu olarak kabul edildiğini, yargı kararlarının emsal olarak değerlendirilmesi ve bağlayıcılığı üzerinden hareket edilerek öncelikle emsal karar ve zararın giderilmiş olmasına zararı kimin giderdiği değil giderilmiş olmasına bakılması gerektiğini,
Açıklanan nedenlerle düzeltilmesi istenilen kararda belirtilen tutarın çok üzerinde bir tutar karşılığında araçların mülkiyetinin belediyeye geçirilmesi ile kamu zararı olarak belirtilen zararın giderildiğini,
Ayrıca Sayıştay Temyiz Kurulu ilamının muhataplarına tebliğ edilmeden 29.12.2023 tarihli Muhasebe İşlem Fişi ile 2018/170/13 kişi borcunun tahsil edildiğini,
Açıklanan nedenlerle Temyiz kurulu kararının düzeltilmesi, daire kararına itirazın kabulü ve daire kararının kaldırılmasını istemek zorunluluğu doğduğunu ifade ederek Sayıştay Temyiz Kurulunun 14.06.2023 tarih ve 2023/170 sayılı İlamının 13. maddesinde belirtilen miktarın faizleri ile tahsiline dair karar düzeltme başvurusunun kabulüne, 13.maddesinde belirtilen miktarın faizleri ile tahsiline dair Kararının kaldırılmasına karar verilmesini talep etmektedir.
BAŞSAVCILIK MÜTALAASI
Başsavcılık mütalaasında özetle;
“Dosya içeriğinin incelenmesi neticesinde;
Öncelikle, sorumlu avukatının dilekçesinde yer alan ve iki aracın şartlı hibe şeklinde iki aracın trafik tescilinin ... belediyesi adına tescil edildiği ve değer olarak tazmine hükmedilen kamu zararı tutarının üzerinde olduğu, dolayısıyla kişi borcunu karşıladığı değerlendirmesine katılmak mümkün değildir.
Şöyle ki, şartlı bile olsa hibe bir bağış, bedelsiz devir niteliğindedir ve hukuken karşılıksız olarak İdareye devir niteliği taşır, oysa kamu zararı ve doğuşu tabi olduğu hukuk tamamen farklı olup, kamu zararının giderilmesi de mutlak sorumlular tarafından gerçekleştirilmesi gerekmeyen, ancak kamu zararı tutarı olarak tespit edilen para cinsi üzerinden hüküm tarihi itibariyle işleyecek faiz de dikkate alınarak idareye ödenmesi gerekmektedir. Bu açıdan ahiz tarafından yapılan şartlı bağışın niteliği kamu zararı ile ilişkilendirilmeden sadece bağış veya hibe olarak kabulü gerekir.
Kamu zararı konusunda Daire Kararına katılmakla birlikte tazmine konu iki avukatın vermiş oldukları hizmet, idare adına yaptıkları çalışmalar ve ortaya koydukları katma değer dikkate alınarak, bunları yok saymak ve Devlet olarak ortaya bir emek konuldu ise bunun karşılığını vermek gerektiği düşünülmektedir. Ancak, İdarenin ödemiş olduğu ve hiçbir kritere dayanmayan ödemenin kabulü de mümkün değildir. Bunun için İdarede sözleşmeli olarak çalışan avukatın aldığı yıllık ücret toplamı esas alınarak, bu tutarın üzerinde yapılan ödemenin kamu zararı olarak kabul edilmesi gerektiği değerlendirildiğinden toplam ödenen ... TL’den İdarede sözleşmeli olarak çalışan her bir avukatın aldığı yıllık ücret toplamı olan ... TL düşülmek suretiyle fazla ödenen iki avukat için ... TL’nin kamu zararı olduğu düşünülmektedir.
Açıklanan nedenlerle Karar Düzeltmesine Mahal olduğu değerlendirilmektedir.
Arz olunur.” denilmektedir.
Yapılan duruşmada; Avukat ... özetle; Belediyenin sözleşmeli avukatının bulunmadığını; işçi kadrosunda çalışan bir (1) avukatının olduğunu, hizmet alımı suretiyle gerçekleştirilen söz konusu danışmanlık hizmet alımında, avukatlarca fiilen Belediyeye danışmanlık hizmeti verildiğini; danışmanlık hizmet alımı yapılan avukatlardan biri olarak, tazmine hükmolunan tutarın çok üzerinde bir tutar karşılığı ve kendisine ait olan araçların bağış sözleşmesi ile Belediye mülkiyetine geçirildiğini; araçların mülkiyetinin Belediyeye geçirilmesi ile kamu zararının giderildiğini; karar düzeltilmediği takdirde söz konusu kamu zararı tutarı karşılığı olarak yapılan ödeme de dikkate alındığında mükerrer bir tahsilat söz konusu olacağını ifade etmiştir.
Duruşmaya katılan Sayıştay Savcısı önceki mütalaasında belirtiği hususları belirterek kamu zararının yeniden hesaplanması için Karar Düzeltilmesine Mahal Olduğuna karar verilmesi yönünde görüş belirtmiştir.
İlamda Üst Yönetici olarak sorumlu tutulan ... ile Harcama Yetkilisi olarak sorumlu tutulan ... adına karar düzeltme ve duruşma talebinde bulunan vekil Avukat ... ile Sayıştay Savcısının sözlü açıklamalarının dinlenmesinden ve dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra,
GEREĞİ GÖRÜŞÜLDÜ
170 sayılı İlamın 13’üncü maddesiyle; belediye başkanı ve avukatlar arasında yasalara aykırı şekilde sözleşme düzenlenmesi ve herhangi bir hizmet alımı söz konusu olmadan ödeme yapılması sonucu tazminine hükmolunan ... TL, 39643 İlam (14.06.2023 tutanak ve 55536 tutanak) sayılı Temyiz Kurulu Kararıyla tasdik edilmiştir.
Bu defa İlamda Harcama Yetkilisi (Belediye Başkanı) olarak sorumlu tutulan ... ile Gerçekleştirme Görevlisi olarak sorumlu tutulan ... adına Av. ... tarafından karar düzeltilmesi kanun yoluna başvurularak tazmin hükmünün kaldırılması talep edilmektedir.
... Belediye Başkanlığı ve iki avukat arasında düzenlenen sözleşmelerin konusunu avukatlar tarafından belediyeye sunulacak olan danışmanlık ve belediye aleyhine açılacak davalarda vekil sıfatıyla temsil etmek oluşturmaktadır. Ayrıca söz konusu Sözleşmenin 9 uncu maddesinde bu sözleşmelerin, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 22(b) maddesi kapsamında düzenlendiğine yer verilmiştir. Düzenlenen bu sözleşmeler kapsamında on bir yılı aşkın süre boyunca avukatlara belediye bütçesinden ödeme yapılmıştır. Bahse konu sözleşmelerin 4734 sayılı Kamu İhale Kanunun 22(b) maddesi kapsamında düzenlendiği belirtilmiştir, ancak 4734 sayılı Kanunun “Doğrudan temin” başlıklı 22 nci maddesinin “b” bendinde “Sadece gerçek veya tüzel tek kişinin ihtiyaç ile ilgili özel bir hakka sahip olması. ” düzenlemesine yer verilmiştir. Bu doğrultuda, ilgili sözleşmelerin 4734 sayılı Kanunun 22(b) maddesi hükümleri çerçevesinde düzenlendiği belirtilmiş olsa da alım yapılan kişilerin ihtiyaç ile ilgili özel bir hakka sahip olması söz konusu olmadığı için, sözleşmelerin Kanunun 22(b) maddesi hükümlerine göre düzenlendiğinin belirtilmesinin gerçeği yansıtmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca Kanunun 22 nci maddesi kapsamında yapılacak alımlarda piyasa fiyat araştırmasının yapılması zorunlu olup alıma ilişkin piyasa fiyat araştırmasının yapılmaması da yapılan alımın 4734 sayılı Kanunun 22(b) maddesi kapsamında yapılmadığını ortaya koymaktadır.
Diğer yandan, Daire İlamında yer verilen bilgilerden iki avukatla yapılan bu sözleşmelerin 11 yıldır aralıksız devam ettiği, dolayısıyla Belediye tarafından personel mevzuatına da uygun olmayacak şekilde avukat istihdamının yapıldığı anlaşılmaktadır.
4734 sayılı Kanunun 62 nci maddesinin “b” bendinde süreklilik arz eden mal ve hizmet alımları için bir önceki malî yıl sona ermeden ihaleye çıkılabileceği düzenlenmiş olup süreklilik arz eden alımların doğrudan temin yöntemi kullanılarak gerçekleştirilmesi mümkün bulunmamaktadır. Bahse konu sözleşmelerde danışmanlık hizmeti geçse de, 4734 sayılı Kanunun 48 inci maddesinde danışmanlık hizmetinin belli istekliler arasında yapılacak ihale usulü ile ihale edilebileceği, yaklaşık maliyeti 4734 sayılı Kanunun 13 üncü maddesinin (b) bendinin (2) numaralı alt bendinde hizmet alımları için öngörülen üst limit tutarının dört katının altında kalan danışmanlık hizmetlerinin ise hizmet alımı ihalesiyle gerçekleştirilebileceği belirtilmiştir. Yapılan sözleşmeler bu düzenlemeler çerçevesinde 4734 sayılı Kanun hükümlerine aykırı olmakla birlikte, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 67 nci maddesi kapsamında gelecek yıllara yaygın hizmet yüklenmelerinin süresi ilk mahallî idareler genel seçimlerini izleyen altıncı ayın sonunu geçmemek üzere ihale yoluyla üçüncü şahıslara gördürülebilecektir. 5393 sayılı Kanunun 67 nci maddesinde de yıllara yaygın hizmet alımları belediye meclis kararı şartına bağlı tutularak, ilk mahallî idareler genel seçimlerini izleyen altıncı ayın sonunu geçmemek şartıyla süre sınırlamasına tabi tutulmuş ve bu alımların ihale ile yapılacağı düzenlenmiştir. Kaldı ki söz konusu sözleşme kapsamındaki işler 5393 sayılı Kanunun 67 nci maddesi kapsamında sayılan ihtiyaçlar arasında yer almamaktadır. Bahse konu sözleşmeler 4734 sayılı Kanun ve 5393 sayılı Kanun hükümlerine aykırıdır.
Tüm bunlarla birlikte, sorumlular adına karar düzeltme talebinde bulunan sorumlu vekili Av. ...’in dilekçesinde yer verdiği; trafikte kendi adına kayıtlı iki adet aracın şartlı hibe şeklinde trafik tescilinin ... Belediyesi adına tescil edildiği ve değer olarak tazmine hükmedilen kamu zararı tutarının üzerinde olduğu, dolayısıyla düzeltilmesi istenilen kararda belirtilen tutarın çok üzerinde bir tutar karşılığında araçların mülkiyetinin belediyeye geçirilmesi ile kamu zararı olarak belirtilen zararın giderildiği ve kişi borcunu karşıladığı ve ayrıca Sayıştay Temyiz Kurulu İlamının muhataplarına tebliğ edilmeden 29.12.2023 tarihli Muhasebe İşlem Fişi ile kişi borcunun tahsil edildiği belirtilmek suretiyle İlam hükmüyle verilen tazmin hükmünün kaldırılmasının talep edildiği anlaşılmaktadır.
6085 sayılı Kanunun “Hüküm ve tutanaklar” başlıklı 50 nci maddesinin birinci fıkrasında; “Daireler tarafından yapılan hesap yargılaması sonucunda; hesap ve işlemlerin yasal düzenlemelere uygunluğuna veya kamu zararının sorumlulardan tazminine hükmedilir.” denilmekte, aynı Kanunun “İlamların infazı” başlıklı 53 üncü maddesinde ise; “Sayıştay ilamları kesinleştikten sonra doksan gün içerisinde yerine getirilir. İlam hükümlerinin yerine getirilmesinden, ilamların gönderildiği kamu idarelerinin üst yöneticileri sorumludur. İlamlarda gösterilen tazmin miktarı hüküm tarihinden itibaren kanuni faize tabi tutularak, 9/6/1932 tarihli ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu hükümlerine göre tahsil olunur.” hükmüne yer verilmektedir.
Bu madde hükümleri doğrultusunda Sayıştay hesap yargılaması sonucunda kamu zararı tespit edilmişse, bu zararın, mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri ile oluşmasına yol açan sorumlularından tazminine karar verilmektedir. Başka bir deyişle Sayıştay yargısında verilen tazmin veya tasdik hükümlerinin muhatabı, kamu zararına sebebiyet veren sorumlular yani kamu görevlisi ya da görevlileridir. İlamlarda tazminine hükmolunan tutarın para cinsi üzerinden hüküm tarihi itibariyle işleyecek faiz de dikkate alınarak İlamda gösterilen sorumlu kişiler tarafından idareye ödenmesi gerekmektedir. Bu açıdan karar düzeltme talebinde bulunan sorumlu vekili ve aynı zamanda ahiz olan kişi tarafından yapılan şartlı bağışın niteliği kamu zararı ile ilişkilendirilmeden sadece bağış veya hibe olarak kabulünün yapılması gerekmektedir.
Bu itibarla, 170 sayılı İlamın 13’üncü maddesiyle verilen tazmin hükmünün tasdikine ilişkin 39643 İlam (14.06.2023 tutanak ve 55536 tutanak) sayılı Temyiz Kurulu Kararının DÜZELTİLMESİNE MAHAL OLMADIĞINA ve İlamla tazminine hükmolunan ... TL kamu zararı tutarından 29.12.2023 tarih ve 16382 no.lu Muhasebe işlem Fişi ile tahsilatı bildirilen ... TL’nin ise ilamın infazı niteliğinde olduğu görüldüğünden, bildirilen bu tahsilat için YAPILACAK İŞLEM OLMADIĞINA (.... Daire Başkanı ... ile Üyeler ..., ..., ... ve ... ve ...’un aşağıda yazılı karşı oy gerekçelerine karşı) oyçokluğuyla,
Karar verildiği 15.05.2024 tarih ve 56819 sayılı tutanakta yazılı olmakla işbu ilam tanzim kılındı.
Karşı oy gerekçeleri:
.... Daire Başkanı ... ve Üyeler ... ve ...’un karşı oy gerekçesi;
Kamu zararı konusunda Daire Kararına katılmakla birlikte tazmine konu iki avukatın vermiş oldukları hizmet, İdare adına yaptıkları çalışmalar ve ortaya koydukları katma değer dikkate alınarak, bunları yok saymak ve Devlet olarak ortaya bir emek konuldu ise bunun karşılığını vermek gerektiği düşünülmektedir. Ancak, İdarenin ödemiş olduğu ve hiçbir kritere dayanmayan ödemenin kabulü de mümkün değildir. Bunun için İdarede kadrolu olarak çalışan avukatın aldığı yıllık ücret toplamı esas alınarak, bu tutarın üzerinde yapılan ödemenin kamu zararı olarak kabul edilmesi gerektiği değerlendirildiğinden toplam ödenen ... TL’den İdarede çalışan avukatın aldığı yıllık ücret toplamı olan ... TL düşülmek suretiyle iki avukat için fazla ödenen ... TL’nin kamu zararı olduğu düşünülmektedir. Bu sebeple, KARAR DÜZELTMESİNE MAHAL OLDUĞUNA karar verilerek, 13 sayılı İlamın 13’üncü maddesi ile verilen tazmin hükmünün düzeltilerek tasdik edilmesi gerekir.
Üyeler ... ve ...’un karşı oy gerekçesi;
170 sayılı İlamın 13’üncü maddesiyle yer verildiği üzere, belediye başkanı ve iki avukat arasında yapılan hizmet alım sözleşmeleri piyasa fiyat araştırması yapılmadan ve sadece gerçek veya tüzel tek kişinin ihtiyaç ile ilgili özel bir hakka sahip olması halinde kullanılabilecek 22(b) maddesi kapsamında değerlendirilerek, doğrudan temin yöntemiyle gerçekleştirilmiştir. Ancak, ihale usulüne aykırı bir alımın yapılmış olması sözleşme konusu hizmet alımlarının gerçekleşmediğini göstermemektedir. Belediye tarafından avukatlara yapılan ödemenin bir hizmet alımı karşılığı olduğu düşünüldüğünde, bu ödemeye 5018 sayılı Kanunun 71 inci maddesinde yer verilen hükümler doğrultusunda kamu zararı denilmesi doğru değildir. Eğer ki hizmet alınmadan ödeme yapılmış ise, bu durum da suç unsuru teşkil edecektir.
Belediye tarafından hizmet alımı yapıldığı gerçekleştirildiği anlaşıldığından bu durumun bütünüyle kamu zararı olarak değerlendirilmemesi, belediyede sözleşmeli veya kadrolu olarak çalışan bir avukatın yıllık ücret toplamı emsal değer olarak esas alınarak, bu tutarın üzerinde yapılan ödemenin kamu zararı olarak belirlenmesi gerekmektedir. Dolayısıyla, İlamla hükmolunan ... TL tutarındaki kamu zararı tutarından kadrolu veya sözleşmeli avukat ücretine göre belirlenecek emsal değerin düşülmek suretiyle kamu zararının yeniden hesaplanmasını için KARAR DÜZELTMESİNE MAHAL OLDUĞUNA karar verilmesi gerekir.
Üye ...’nın karşı oy gerekçesi;
170 sayılı İlamın 13’üncü maddesiyle konu edilen hususlardan biri, ... Belediyesi ile iki avukat arasında 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 22(b) maddesine dayanılarak sözleşme imzalanması sonucu kamu zararı oluşması ile ilgilidir.
4734 sayılı Kanun bir usul Kanunu olup, kamu kaynağı kullanan kamu kurum ve kuruluşlarının yapacakları ihalelerde uygulanacak esas ve usulleri belirlemektedir. Belediye tarafından danışmanlık hizmet alımı kapsamında gerçekleştirildiği anlaşılan bahse konu hizmet alımlarının temini 4734 sayılı Kanun’la belirlenen ihale usullerine uymamakta ise de mevzuata aykırı gerçekleştirilen bu durum kamu zararı sonucunu doğurmamaktadır.
Diğer yandan, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Norm Kadro ve Personel İstihdamı” başlıklı 49 uncu maddesinde, belediyeler tarafından norm kadroya uygun olarak yıllık sözleşme ile avukat çalıştırılabileceği belirtilmektedir. Ancak, ... Belediyesi ve iki avukat arasında yapılan sözleşmelerin 11 yıldır aralıksız devam ettiği göz önüne alındığında, yapılan hizmet alımı bir çeşit personel istihdamı oluşturmakta, bu durum ise belediyelerde sözleşmeli personelin de dâhil olduğu norm kadro ve personel istihdamının düzenlendiği 5393 sayılı Kanunun 49 uncu maddesine aykırılık teşkil etmekte, bu suretle hizmet alımı gerçekleştirilmesi de kamu zararı sonucu doğurmaktadır.
Dolayısıyla, kamu zararına gerekçe, Daire İlamında yer verilen avukatlık hizmet alım sözleşmelerinin usule aykırı yapılarak düzenlenmesi değil, uzun yıllardan beri süregelen ve aynı avukatlardan sağlanan avukatlık hizmet alımlarının 5393 sayılı Kanun’un 49 uncu maddesi dışına çıkılarak gerçekleştirilmesidir. Bu sebeple, KARAR DÜZELTMESİNE MAHAL OLDUĞUNA karar verilerek kamu zararına dayanak oluşturan Daire İlamının gerekçesi itibarıyla bozularak, bu husus dikkate alınmak suretiyle yeniden hüküm tesisini temini için dosyanın hükmü veren Daireye gönderilmesine karar verilmesi uygun olacaktır.