Uzlaştırmacıların performans değerlendirmesi hakkında karar

Uzlaştırmacının performans değerlendirmeleri sonucunda yeterli bulunmadığından bahisle uzlaştırmacı sicilinden ve listesinden çıkarılabilmesi için performansının yeterli olmadığının ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından yapılacak denetim ve performans değerlendirmesi kapsamında tespit edilmiş olması ve yapılan bu tespitlerin orantılılık ilkesi gereği uzlaştırmacı sicilinden ve listesinden çıkarılmayı gerektirecek nitelikte ve ağırlıkta olması gerektiği hakkında.

T.C.

D A N I Ş T A Y

ONUNCU DAİRE

Esas No : 2021/4431

Karar No : 2021/5756Anahtar Kelimeler :

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : .

TARAF (DAVALI) : Adalet Bakanlığı

VEKİLİ : Av. ...

İSTEMİN KONUSU : Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesinin 03/03/2021 tarih ve E:2021/494, K:2021/555 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ:

Dava Konusu İstem : Davacı tarafından, Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin 49. maddesinin birinci fıkrası uyarınca uzlaştırmacı sicilinden ve listesinden çıkarılmasına ilişkin Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 16/10/2019 tarih ve E.6170/83841sayılı kararının iptali istenilmektedir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 17. İdare Mahkemesinin 10/11/2020 tarih ve E:2019/2334, K:2020/1823 sayılı kararıyla; davacının 04/06/2018-04/12/2018 tarihleri arasında tarafına tevzi edilen 6 uzlaştırma dosyasından sadece birinde uzlaşma sağladığından bahisle uzlaştırmacı sicilinden ve listesinden çıkartılmasına karar verilmiş ise de; değerlendirmenin sadece altı aylık döneme ilişkin yapıldığı, dosyada yer alan bilgi ve belgelerden, davacının taraflara ulaşmaya ve uzlaşma sağlamaya çalıştığı, uzlaşma sağlanamama gerekçelerine ilişkin düzenlediği tutanakları uzlaşma bürolarına sunduğu, uzlaştırma sağlanması hususunda yapılan işlemlerdeki bir takım eksikliklerin davacının ilk uzlaştırmacılardan olması nedeniyle bu nedenle tecrübesizliğinden dolayı bazı sorunlar yaşamasından kaynaklandığı, daha sonra verilen diğer uzlaştırma görevlerini başarı ile tamamladığı hususları birlikte değerlendirildiğinde; davacının doğrudan uzlaştırmacı sicilinden ve listesinden çıkartılmasının ölçülülük ilkesine aykırı olduğu, yapılan eylemle verilen ceza arasında adil bir dengenin olmadığı ve dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlem iptal edilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti : İdare Mahkemesi kararına karşı davalı idarece yapılan istinaf başvurusu sonucunda Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesince; davalı idarece, 2018 yılı Türkiye genel ortalamasına göre uzlaştırmacılara tevzi edilen dosyaların %50 uzlaşma ile sonuçlandığının tespit edildiği, bu oran dikkate alınarak her bir uzlaştırmacının tarafına tevzi edilen ve uzlaşma ile sonuçlanan dosya sayısının belirlendiği, uzlaşma oranları düşük olan uzlaştırmacıların bu durumunun süreçte gereken dikkat ve özeni göstermeyerek mevzuata aykırı hareket etmesinden kaynaklanıp kaynaklanmadığının tespiti için bahse konu tarih aralığında görevlendirildikleri uzlaştırma dosyalarında düzenlemiş oldukları tüm uzlaştırma raporları, teklif formları ve bilgilendirme tutanaklarının ilgili Cumhuriyet Başsavcılıklarından istenilerek genel ve özel değerlendirme yapıldığı, bu kapsamda davacının 04/06/2018-04/12/2018 tarihleri arasında kendisine tevzi edilen altı dosyadan sadece birinde uzlaşma sağladığı, bu dosyalarda mevzuattan kaynaklanan görevlerini tam olarak yerine getirmediği, süreç boyunca gereken çaba ve özeni göstermediği, taraflarla yüz yüze görüşmelerde bulunmaktan, hatta telefon yoluyla sözlü iletişim kurmaktan dahi imtina ettiği, tarafları uzlaştırma kurumunun mahiyeti ve sonuçları hakkında bilgilendirmediği, uzlaşma teklifinde bulunmadığı, aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediği hususlarının tespit edilmesi üzerine yeterli performansı göstermemesinden dolayı uzlaşma oranının çok düşük olduğundan bahisle dava konusu işlemin tesis edildiği dikkate alındığında; işlemde kamu yararı ve hizmet gerekleri açısından hukuka ve mevzuata aykırılık, istinaf başvurusuna konu Mahkeme kararında ise hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle istinaf başvurusunun kabulüne, İdare Mahkemesi kararının kaldırılmasına ve davanın reddine kesin olarak karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, temyiz istemine konu kararın 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesi kapsamında temyizen incelenebilecek kararlardan olduğu, diğer taraftan, hakkında tesis edilen dava konusu işleme dayanak alınan Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği'nin 49. maddesinin kanunilik, ölçülülük ve orantılılık ilkelerine aykırı olduğu, uzlaştırmacı olarak görevlendirildiği hiçbir dosyada mevzuata aykırı işlem yapmadığı, bu dosyaların tamamının uzlaştırma savcıları tarafından onaylandığı, ayrıca uzlaşma sağlanmayan dosyalardaki suçlarla ilgili uzlaştırma dava şartı yerine getirildiği için soruşturma ve kovuşturma dosyalarının kaldığı yerden devam ettiği, ne uzlaştırma savcısı ne de kovuşturma aşamasındaki mahkeme hakimleri tarafından mevzuata aykırı hareket ettiğinin ileri sürülmediği, uzlaştırma dosyalarındaki taraflardan hiçbirinin de hakkında şikayette bulunmadığı, ilk derece mahkemesi kararı sonrası uzlaştırma dosyası almaya devam ettiği, davaya konu 6 uzlaştırma dosyası haricinde 19 tane uzlaştırma dosyasında uzlaştırma işlemi yaptığı, hepsinin de uzlaştırma savcıları tarafından onaylandığı, toplamda 25 uzlaştırma dosyasının 13 tanesinin uzlaştırma ile sonuçlandığı belirtilerek, dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı, bu sebeple Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Bölge İdare Mahkemesi kararının kesin karar olduğu, temyiz yolu açık olmadığı, bu sebeple temyiz talebinin incelenmeksizin reddine karar verilmesi gerektiği, öte yandan, yargılamanın tüm aşamalarında sundukları dilekçelerde ayrıntılı olarak beyan edilen hususların aynen geçerli olduğu ve temyiz aşamasında göz önünde bulundurulması gerektiği belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HAKİMİ : Ersin Yılmaz

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onuncu Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, davanın konusu itibariyle 2577 sayılı Kanun'un 46. maddesinin 1. fıkrasının (c) bendi kapsamında olduğu, dolayısıyla temyizen incelenebileceği sonucuna varılarak, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesinin 2. fıkrası uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek ve dosyanın tekemmül ettiği görülmekle yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin işin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY:

04/06/2018 tarihinde uzlaştırmacılık görevine başlayan davacıya 04/06/2018 ile 04/12/2018 tarihleri arasında Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu tarafından toplam 6 dosya tevzi edilmiş, daha sonra yapılan incelemede, davacıya tevzi edilen dosyalardan yalnızca 1 tanesinde uzlaşma sağlandığı görüldüğünden, davacının uzlaştırmaya ilişkin performansının yeterli olmadığı değerlendirilerek Bakanlık tarafından davacı hakkında Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği'nin 49. maddesine istinaden inceleme başlatılmıştır.

Bu kapsamda yapılan incelemede, davacıya tevzi edilen 2018/1798, 2018/2470, 2018/2968, 2018/3030 sayılı uzlaştırma dosyalarında; uzlaşma teklifine davet, uzlaşma teklifi ve uzlaştırma müzakeresi aşamalarını birbirinden ayırmadığı, tarafları öncelikle uzlaşma teklifine davet ederek, onlarla yüz yüze görüşme yapabilmek için yer ve tarih belirlemediği, Sakarya ilinde oturan taraflarla onarıcı adalet anlayışına uygun olarak yüz yüze görüşme yapmadığı, tarafların uzlaşma teklifi esnasında hangi hususlarda bilgilendirildiğini açıklamadığı, tarafların uzlaşma teklifine yönelik sarih iradelerini tevsik eden uzlaşma teklif formlarının taraflara iradeleri yönünde imzalatılması ve eksiksiz bir şekilde tanzim edilerek büroya teslim edilmesi gerekirken, tüm taraflar yönünden teklif formu tanzim etmediği ve taraflara imzalatıp büroya teslim etmediği, ayrıca 2018/2968 sayılı dosyada; Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği'nin 29. maddesinin 6. fıkrası uyarınca uzlaştırmanın taraflarıyla öncelikle yüz yüze görüşme ve uzlaşma teklifinde bulunmanın yollarının aranması, gerektiğinde tarafların bulunduğu yere gitmek suretiyle iletişim kurmaya, bunun mümkün olmadığı durumlarda telefon gibi sesli veya görüntülü iletişim araçlarıyla görüşmede bulunmaya başvurması gerekirken, şüpheli ... ve müşteki . 'ye telefon yoluyla ulaşamadığından bahisle ve başkaca herhangi bir araştırma yapmadan, doğrudan açıklamalı tebligat yoluyla uzlaşma teklifinde bulunmaya çalıştığı, kaldı ki uzlaşma teklifinin tebligat yoluyla yapıldığı hâllerde taraflara yönelik; uzlaştırmanın faydaları, sürecin gönüllük, gizlilik ve tarafsızlığa dayanması gibi temel ilkeler, uzlaştırmacının ve tarafların rolü, uzlaştırma süreci, uzlaşmayı kabul veya reddetmenin hukuki sonuçları, uzlaşma sağlandığı takdirde uzlaştırma sürecinin ücretsiz olması hususlarını içerir ayrıntılı bir bilgilendirme tutanağı tanzim edilmesi gerekirken bu nitelikte bir belge de düzenlemediği, 2018/1798 sayılı uzlaştırma dosyasında; sanığa salt telefon yoluyla ulaşamadığından bahisle, mevzuata aykırı bir şekilde uzlaşma teklifini sanığın mernis adresine açıklamalı tebligat yoluyla yapmaya çalıştığı, 2018/2470 ve 2018/3030 sayılı uzlaştırma

dosyalarında; taraflara nerede ve nasıl uzlaşma teklifinde bulunduğunu, tarafları hangi hususlarda bilgilendirdiğini açıklamadığı, yine 2018/2470 ve 2018/3030 sayılı dosyalarda, diğer tarafa sadece telefonla uzlaşma teklifinde bulunduğu ve tarafları, hakları, uzlaştırmanın mahiyeti, verecekleri kararların hukuki sonuçları ve kurumun faydaları hakkında bilgilendirmediği gibi uzlaştırma müzakereleri için fayda sağlamayacağından bahisle teklif formu da düzenlemediği ve tarafa imzalatmadığı, 5271 sayılı Kanun'un 253. maddesinin 4. fıkrası ve Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliğinin

maddesinin 5. fıkrası ile 29. maddesine aykırı davranarak taraf iradelerini aydınlatmadığı ve bilgilendirme yükümlülüğünü yerine getirmeden süreci sonlandırdığı, böylece davacının süreç boyunca gereken çaba ve özeni göstermediği, taraflarla yüz yüze görüşmelerde bulunmaktan imtina ettiği, bir kısım dosyada diğer tarafla irtibata dahi geçmediği ve aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediği, taraflara ulaşma ve iletişim kurma çabasında bulunmadığının tespit edildiği belirtilerek, davacının performans değerlendirmesi yeterli bulunmadığından Adalet Bakanlığı Ceza İşleri Genel Müdürlüğünün 16/10/2019 tarih ve E.6170/83841sayılı kararıyla uzlaştırmacı sicili ve listesinden çıkartılmasına karar verilmiş, bu kararın iptali istemiyle bakılan dava açılmıştır.

Davacıya Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosu tarafından tevzi edilen ve dava konusu işlemin tesisine dayanak teşkil eden Uzlaştırma No:2018/3030, Uzlaştırma No:2018/2968, Uzlaştırma No:2018/2470, Uzlaştırma No:2018/1798 sayılı dosyalardan; Uzlaştırma No:2018/3030 sayılı dosyaya ilişkin uzlaşma teklif formlarının ve dosya suretinin teslimine yönelik 01/11/2018 tarihli dilekçe ve ekleri incelendiğinde; anılan dosyanın 20/10/2018 tarihinde davacıya teslim edilmesinin ardından davacı tarafından söz konusu dosyada müşteki şüpheli konumunda bulunan . isimli kişiye telefon yoluyla ulaşıldığı, bu kişinin uzlaşma teklifinde bulunmak üzere yapılan davete icabet ettiği, uzlaşmanın mahiyeti, uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukuki sonuçları anlatılarak uzlaşma teklifinde bulunulduğu, ancak uzlaşma teklifini reddettiği ve bu hususa yönelik uzlaşma teklif formu düzenlenerek bahsi geçen kişiye 30/10/2018 tarihinde imzalatıldığı, dosyada müşteki şüpheli konumunda bulunan . isimli kişiye de mevcut telefonu üzerinden ulaşıldığı, telefon ile yapılan görüşme sonucunda uzlaşmak istemediğini bildirdiği, müşteki şüpheli . isimli kişinin uzlaşmayı kabul etmemesinden dolayı, . isimli kişinin dinlenilmesiyle ayrıca uzlaşma teklif formu düzenlenmesine gerek duyulmadığı ve uzlaşmanın sağlanamamış olduğunun belirtildiği;

Uzlaştırma No:2018/2968 sayılı dosyaya ilişkin uzlaşma teklif formlarının ve dosya suretinin teslimine yönelik 06/12/2018 tarihli dilekçe ve ekleri incelendiğinde; anılan dosyanın 17/10/2018 tarihinde davacıya teslim edilmesinin ardından davacı tarafından söz konusu dosyada müşteki şüpheli konumunda bulunan ... isimli kişiye telefon yoluyla ulaşıldığı, uzlaşmanın mahiyeti, uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukuki sonuçları anlatılarak uzlaşma teklifinde bulunmak üzere davet edildiği, ancak söz konusu kişinin uzlaşmak istemediğini, uzlaşma teklifini kabul etmediğini, İstanbul ili, Kadıköy ilçesinde bulunduğunu beyan ettiği, bunun üzerine İstanbul Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı Talimat Bürosuna talimat yazıldığı, düzenlenen uzlaşma teklif formuna ... isimli kişinin "kabul etmiyorum" olarak imzalanmış şekilde talimat evrakının ikmalen iade edildiği, ayrıca dosyada şüpheli olarak bulunan . isimli kişiye dosyadaki mevcut telefonlarından ulaşılmaya çalışıldığı, ancak şüpheliye ulaşılamadığı, bu kişinin ifadesinde belirttiği adrese davetiye çıkarılmasına rağmen tebligatın iade olduğu, bunun ardından MERNİS adresine ihtaratlı tebligat ile uzlaşma teklif formu ve davet mektubu gönderildiği, 3 günlük yasal süre içerisinde davete icabet etmemesi ve iletişim de kurmaması sonucu, 5271 sayılı Kanun'un 253/4. maddesi gereği uzlaşma teklifini reddetmiş sayıldığından uzlaşma formu da düzenlenmediği, dosyada müşteki konumunda olan . isimli kişiye de telefon ile ulaşılamadığı, bunun üzerine adresine tebligat çıkarıldığı, ancak tebligatın iade edildiği, bunun üzerine MERNİS adresine ihtaratlı tebligat ile uzlaşma teklif formu ve davet mektubu gönderildiği, 3 günlük yasal süre içerisinde davete icabet etmemesi ve iletişim de kurmaması sonucu, 5271 sayılı Kanun'un 253/4. maddesi gereği uzlaşma teklifini reddetmiş sayıldığından uzlaşma formu düzenlenmediği ve dosyada uzlaşmanın sağlanamamış olduğunun belirtildiği; Uzlaştırma No:2018/2470 sayılı dosyaya ilişkin uzlaşma teklif formlarının ve dosya suretinin teslimine yönelik 03/10/2018 tarihli dilekçe ve ekleri incelendiğinde; anılan dosyanın 28/09/2018 tarihinde davacıya teslim edilmesinin ardından davacı tarafından söz konusu dosyada müşteki konumunda bulunan . isimli kişiye telefon yoluyla ulaşıldığı, bu kişinin uzlaşma teklifinde bulunmak üzere yapılan davete icabet ettiği, uzlaşmanın mahiyeti, uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukuki sonuçları anlatılarak uzlaşma teklifinde bulunulduğu, ancak uzlaşma teklifini reddettiği ve bu hususa yönelik uzlaşma teklif formu düzenlenerek bahsi geçen kişiye 03/10/2018 tarihinde imzalatıldığı, dosyada şüpheli konumunda bulunan . isimli kişiye de mevcut telefonu üzerinden ulaşıldığı, telefon ile yapılan görüşme sonucunda uzlaşmak istediğini

bildirdiği, ancak müştekinin uzlaşmayı kabul etmemesinden dolayı, . isimli kişinin dinlenilmesiyle ayrıca uzlaşma teklif formu düzenlenmesine gerek duyulmadığı ve uzlaşmanın sağlanamamış olduğunun belirtildiği;

Uzlaştırma No:2018/1798 sayılı dosyaya ilişkin uzlaşma teklif formlarının ve dosya suretinin teslimine yönelik 17/08/2018 tarihli dilekçe ve ekleri incelendiğinde; anılan dosyanın 01/08/2018 tarihinde davacıya teslim edilmesinin ardından davacı tarafından söz konusu dosyada müşteki konumunda bulunan kurumun vekili ile telefonda görüşüldüğü, dosyada sanık konumunda olan kişinin kurumlarına olan para borcunu

ödemesi halinde uzlaşmak istedikleri, aksi takdirde uzlaşmak

kurum vekili tarafından beyan edildiği, ardından dosyada sanık konumunda bulunan . isimli kişinin dosyada mevcut 2 ayrı

numarasının arandığı ancak ulaşılamadığı, bunun üzerine MERNİS adresine ihtaratlı tebligat ile uzlaşma teklif formu ve muhtıranın gönderildiği, 10/08/2018 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen sanığın 3 günlük yasal süre içerisinde davete icabet etmemesi ve iletişim de kurmaması sonucu, 5271 sayılı Kanun'un 253/4. maddesi gereği uzlaşma teklifini reddetmiş sayıldığından uzlaşma formu düzenlenmediği, müşteki kurum vekili ile telefonla görüşüldüğü, sanığın davete icabet etmediği bildirilmek ve müşteki kurum vekili davet edilmek suretiyle uzlaşma teklif formunun bahsi geçen kişiye 16/08/2018 tarihinde imzalatıldığı ve dosyada uzlaşmanın

sağlanamamış olduğunun belirtildiği görülmektedir.

İLGİLİ MEVZUAT:

5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu’nun "Uzlaştırma" kenar başlıklı 253. maddesinin 4. fıkrasında, “Soruşturma konusu suçun uzlaşmaya tâbi olması ve kamu davası açılması için yeterli şüphenin bulunması hâlinde, dosya uzlaştırma bürosuna gönderilir. Büro tarafından görevlendirilen uzlaştırmacı, şüpheli ile mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüphelinin, mağdurun veya suçtan zarar görenin reşit olmaması halinde, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır. Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini açıklamalı tebligat veya istinabe yoluyla da yapabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar gören, kendisine uzlaşma teklifinde bulunulduktan itibaren üç gün içinde kararını bildirmediği takdirde, teklifi reddetmiş sayılır.”; 5. fıkrasında, “Uzlaşma teklifinde bulunulması halinde, kişiye uzlaşmanın mahiyeti ve uzlaşmayı kabul veya reddetmesinin hukukî sonuçları anlatılır.”; 6. fıkrasında, “Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması halinde, uzlaştırma yoluna gidilmeksizin soruşturma sonuçlandırılır.”; 11. fıkrasında, “Görevlendirilen uzlaştırmacıya soruşturma dosyasında yer alan ve Cumhuriyet savcısınca uygun görülen belgelerin birer örneği verilir. Uzlaştırma bürosu uzlaştırmacıya, soruşturmanın gizliliği ilkesine uygun davranmakla yükümlü olduğunu hatırlatır.”; dava konusu işlem tarihinde yürürlükte olan haliyle 12. fıkrasında, “Uzlaştırmacı, dosya içindeki belgelerin birer örneği kendisine verildikten itibaren en geç otuz gün içinde uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırır. Uzlaştırma bürosu bu süreyi en çok yirmi gün daha uzatabilir.”; 13. fıkrasında, “Uzlaştırma müzakereleri gizli olarak yürütülür. Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi ya da vekilinin müzakerelere katılmaktan imtina etmesi halinde, uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır.”; 14. fıkrasında, “Uzlaştırmacı, müzakereler sırasında izlenmesi gereken yöntemle ilgili olarak Cumhuriyet savcısıyla görüşebilir; Cumhuriyet savcısı, uzlaştırmacıya talimat verebilir.”; 15. fıkrasında, “Uzlaşma müzakereleri sonunda uzlaştırmacı, bir rapor hazırlayarak kendisine verilen belge örnekleriyle birlikte uzlaştırma bürosuna verir. Uzlaşmanın gerçekleşmesi halinde, tarafların imzalarını da içeren raporda, ne suretle uzlaşıldığı ayrıntılı olarak açıklanır. Uzlaştırma bürosu soruşturma dosyasını, raporu ve varsa yazılı anlaşmayı Cumhuriyet savcısına gönderir.” ve 25. fıkrasında, “Uzlaştırmacıların nitelikleri, eğitimi, sınavı, görev ve sorumlulukları, denetimi, eğitim verecek kişi, kurum ve kuruluşların nitelikleri ve denetimleri ile uzlaştırmacı sicili, uzlaştırmacılar ve eğitim kurumlarının listelerinin düzenlenmesi, Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma bürolarının çalışma usul ve esasları, uzlaştırma teklifi ile müzakere usulü, uzlaştırma anlaşması ve raporda yer alacak konular ile uygulamaya dair diğer hususlara ilişkin usul ve esaslar, Adalet Bakanlığınca çıkarılan yönetmelikle düzenlenir." hükümleri yer almaktadır.

5271 sayılı Kanun'un 253. maddesi ile 29/03/1984 tarihli ve 2992 sayılı Adalet Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun'un 9. maddesine dayanılarak hazırlanan ve 05/08/2017 tarih ve 30145 sayılı Resmî Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği'nin, "Temel ilkeler" kenar başlıklı 5. maddesinde, "(1) Uzlaştırma, şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar görenin özgür iradeleri ile kabul etmeleri ve karar vermeleri hâlinde gerçekleştirilir. Bu kişiler anlaşma yapılana kadar iradelerinden vazgeçebilirler.

Uzlaştırma, şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar görenin temel hak ve hürriyetlerine uygun olarak, menfaatlerinin korunması esası gözetilerek yürütülür.

Uzlaştırmaya katılan şüpheli, sanık, mağdur veya suçtan zarar gören ile kanunî temsilcileri müzakereler sırasında, Kanunun tanıdığı temel güvencelere sahiptir.

Şüpheli, sanık, mağdur, suçtan zarar gören veya bu kişilerin kanunî temsilcileri Türkçe bilmiyorsa veya engelli ise Kanunun 202’nci maddesi hükmü uygulanır.

Uzlaştırma sürecine başlanmadan önce şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar gören; hakları, uzlaşmanın mahiyeti ve verecekleri kararların hukukî sonuçları hakkında bilgilendirilir.

Şüpheli veya sanık ile mağdur veya suçtan zarar görenin yaşı, olgunluğu, eğitimi, sosyal ve ekonomik durumu gibi belirgin farklılıklar, uzlaştırma sürecinde göz önüne alınır.

Uzlaştırmacı görevi sebebiyle kendisine verilen bilgi ve belgelerin gizliliğini korur. Taraflardan birinin verdiği gizli bilgi ve belgeleri verenin iznini almadan veya kanunen zorunlu olmadıkça diğer tarafa açıklayamaz. Gizliliği koruma yükümlülüğü uzlaştırmacının görevi sona erdikten sonra da devam eder.

Uzlaştırmacı müzakerelere başlamadan önce taraflara;

uzlaştırmanın temel ilkelerini, kendisinin tarafsızlığını, uzlaştırma süreci ve sonuçlarını, uzlaştırmacı ile tarafların uzlaştırmadaki işlevlerini, gizlilik yükümlülüğünü açıklar ve onların süreci anlamalarını sağlar.

Uzlaştırmacı tarafların, hüküm ve sonuçlarını bilerek ve özgür iradeleriyle uzlaşmalarını sağlayacak uygun tedbirleri alır.";

"Etik ilkeler" başlıklı 6. maddesinde, "(1) Uzlaştırmacı görevini aşağıdaki etik ilkelere uygun olarak yerine getirmek zorundadır:

Görevini dürüstlük kuralları çerçevesinde bağımsız ve tarafsız olarak yerine getirir, tarafların ortak yararlarını gözetir, tarafların müzakerelerde yeterli ve eşit fırsatlara sahip olmasına özen gösterir.

Adalete hizmet etme bilinciyle, görevini etkin, zamanında ve verimli biçimde yerine getirmeyi, sunduğu hizmet kalitesini yükseltmeyi hedefler.

Görevini yerine getirirken taraflara nazik ve saygılı davranır. Tarafların birbirlerine saygılı davranmaları ve müzakerelere iyi niyetle katılmaları konusunda tarafları bilgilendirir.

ç) Masumiyet karinesi gereğince şüpheli ya da sanığın suçluluğu hakkında ön yargılı olamaz, şüpheli ya da sanığa karşı bir tavır takınamaz.

Görevini yerine getirirken taraflar arasında dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayrım yapamaz, itibar ve güveni sarsıcı davranışlarda bulunamaz.

Sayıştay kararlarının ilam niteliğinde olduğu Sayıştay kararlarının ilam niteliğinde olduğu

Taraflardan biriyle herhangi bir kişisel veya iş ilişkisinin bulunması, uzlaştırmanın sonucuna yönelik doğrudan veya dolaylı, malî veya diğer menfaatinin bulunması ya da taraflardan biri için uzlaştırma dışında bir yetkiyle görev yapması gibi bağımsızlığı veya taraflarla arasındaki menfaat çatışmasını etkileyebilecek ya da bu izlenimi verebilecek durumları açıklamadan görev yapamaz veya göreve devam edemez.

Görev yaptığı olayla ilgili olarak daha sonra vekil veya müdafii olarak görev üstlenemez.

Tarafsızlığından kuşku duyulmasına yol açacak şekilde kendisine veya bir başkasına doğrudan ya da dolaylı olarak herhangi bir menfaat temin edemez.

ğ) Görevinin saygınlığını ve kişilerin adalete olan güvenini zedeleyen veya şüpheye düşüren her türlü davranıştan kaçınır.";

"Soruşturma Evresinde Uzlaştırma" başlıklı bölümün "Uzlaştırma raporu" başlıklı 18. maddesinin 1. fıkrası ile "Kovuşturma Evresinde Uzlaştırma" başlıklı bölümün "Uzlaştırma Raporu" başlıklı 25. maddesinin 1. fıkrasında, " (1) Uzlaştırmacı, uzlaştırma işlemlerini sonuçlandırdığında Ek-3’te yer alan Uzlaştırma Raporu Örneği’ne uygun, tarafların edimlerini ayrı ayrı, şüphe ve tereddüte yer vermeyecek ve mümkünse sıra numarası içerecek şekilde taraf sayısından bir fazla olarak hazırladığı raporu, kendisine verilen belge örneklerini ve varsa yapmış olduğu masrafları gösteren belge, gider pusulası veya rayice uygun yazılı beyanı UYAP’ta düzenlenecek tutanak ile uzlaştırma bürosuna teslim eder.";

"Uzlaşma teklifi" başlıklı 29. maddesinde, "(1) Uzlaştırmacı; şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görene uzlaşma teklifinde bulunur. Şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görenin reşit olmaması ya da kısıtlı olması hâli ile mağdur veya suçtan zarar görenin ayırt etme gücü bulunmaması durumunda, uzlaşma teklifi kanunî temsilcilerine yapılır.

Müştekinin veya suçtan zarar görenin özel hukuk tüzel kişisi olması hâlinde vekâletnamede özel yetki var ise vekile de uzlaşma teklifinde bulunulabilir.

Uzlaştırmacı, uzlaşma teklifini büro aracılığıyla açıklamalı tebligat, istinabe veya Ses ve Görüntü Bilişim Sistemi (SEGBİS) yoluyla da yapabilir.

Uzlaşma teklif formunun istinabe suretiyle imzalatılması gereken hâllerde, teklif formu tarafın bulunduğu yer Cumhuriyet başsavcılığı istinabe bürosu aracılığıyla imzalatılır.

Uzlaştırmacı tarafından yapılacak uzlaşma teklifi, Ek-4’te yer alan uzlaşmanın mahiyeti ile uzlaşmayı kabul veya reddetmenin hukukî sonuçlarının bulunduğu Uzlaşma Teklif Formu’nda yer alan bilgilerin açıklanması ve teklif formunun hazır bulunan ilgiliye imzalatılarak verilmesi suretiyle yapılır. Uzlaştırmacı tarafından bilgilendirme yükümlülüğünün yerine getirildiğine ve uzlaşma teklifinde bulunulduğuna ilişkin formun imzalı örneği uzlaştırma evrakı içine konulur.

Uzlaştırmadın uzlaşma teklifinde bulunacağı şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar gören ya da kanunî temsilcilerine iletişim araçlarıyla ulaşılamaması hâlinde açıklamalı uzlaşma teklifi büro aracılığıyla yapılır. Bu işlem uzlaştırmacının, büroya başvurarak teklif formunu vermesi üzerine gerçekleştirilir.

Uzlaşma teklifinde bulunmak için çağrı; telefon, telgraf, faks, elektronik posta gibi araçlardan yararlanılmak suretiyle de yapılabilir. Ancak, bu çağrı uzlaşma teklifi anlamına gelmez.";

“Uzlaştırma müzakereleri” başlıklı 31. maddesinde, “(1) Uzlaştırma müzakerelerine şüpheli, sanık, katılan, mağdur, suçtan zarar gören, kanunî temsilci, müdafi ve vekil katılabilir. Şüpheli, sanık, katılan, mağdur veya suçtan zarar görenin kendisi veya kanunî temsilcisi, müdafi ya da vekilinin haklı bir mazereti olmaksızın müzakerelere katılmaktan imtina etmesi hâlinde, ilgili taraf uzlaşmayı kabul etmemiş sayılır.

Uzlaşma sağlanabilmesi için birden fazla müzakere yapılabilir. Uzlaştırmacı, müzakereler sırasında izlenmesi gereken yöntemle ilgili olarak Cumhuriyet savcısıyla görüşebilir; Cumhuriyet savcısı, uzlaştırmacıya uzlaştırma müzakerelerinin kanuna uygun yürütülmesi amacıyla talimat verebilir.

Müzakereler, taraflarla birlikte veya ayrı ayrı gerçekleştirilecek toplantılarla yürütülebilir.

Müzakereler, görüntülü ve sesli iletişim tekniğinin kullanılması suretiyle de yapılabilir.

Uzlaştırmacı, raporu taraflara imzalatır.

Uzlaştırma raporunun istinabe suretiyle imzalatılması gereken hâllerde, rapor tarafın bulunduğu yer Cumhuriyet başsavcılığı istinabe bürosu aracılığıyla imzalatılır.

Resmî mercilere beyan edilmiş olup da soruşturma veya kovuşturma dosyasında yer alan adreste bulunmama veya yurt dışında olma ya da yapılan araştırmaya rağmen adresin belirlenememesi gibi başka bir nedenle mağdura, suçtan zarar görene, şüpheliye, sanığa, katılana veya bunların kanunî temsilcisine ulaşılamaması hâlinde bu hususun tutanakla tespit edilmesinin ardından uzlaştırmacı tarafından uzlaştırma işlemlerine son verilir.”;

"Kayıtlar" başlıklı 43. maddesinde, " (1) Cumhuriyet başsavcılığı uzlaştırma bürosunda aşağıda gösterilen kayıtların UYAP’ta; tarih, sıra numarası, hazırlayan veya onaylayan kişiye göre sorgulanabilir şekilde tutulması zorunludur:

Uzlaştırma kaydı,

Denetim ve performans kaydı.

Bu kayıtlardaki verilerin bir veya bir kaçı bir arada sorgulanıp raporlanabilir.

Bu maddede düzenlenen kayıtlara gerek görüldüğünde Bakanlık tarafından yeni kayıtlar ve mevcut kayıtlara yeni sütunlar eklenebilir.";

"Denetim ve performans kaydı" başlıklı 45. maddesinde, " (1)

Uzlaştırmacılar hakkında Cumhuriyet başsavcısı, Cumhuriyet başsavcı vekili veya Cumhuriyet savcısı tarafından yapılacak denetim ve performans değerlendirmeleri ile sonuçlarının tutulduğu kayıttır.

(2) Bu kayıt; dosyanın uzlaştırmacıda kaldığı süre, uzlaşma teklifi ve uzlaştırma raporunun sonucu, etik ve temel ilkelere uyma, uzlaştırma raporunun eksiksiz düzenlenmesi, müzakerelerin gizliliğine riayet edilmesi, raporun süresi içinde verilmesi ile düşünceler sütunundan oluşur.";

"Uzlaştırmacı sicilinden ve listeden çıkarılma" başlıklı 49. maddesinde, "(1) Uzlaştırmacı olabilmek için aranan koşulları taşımadığı hâlde sicile kaydedilen veya daha sonra bu koşulları kaybeden ya da uzlaştırma göreviyle bağdaşmayan tutum ve davranışlarda bulunan, Kanunun öngördüğü yükümlülükleri önemli ölçüde veya sürekli yerine getirmeyen, performans değerlendirmeleri sonucunda yeterli bulunmayan, etik ilkelere aykırı davranan, yenileme eğitimini tamamlamayan uzlaştırmacı Daire Başkanlığınca sicilden ve listeden çıkarılır.

Etik ilkelere aykırı hareket edilmesi halinde ihlalin niteliğine göre sicilden ve listeden çıkarma yaptırımı yerine uyarma veya bir yıla kadar geçici süreyle listeden çıkarma yaptırımı uygulanabilir.

Sicil ve listeden çıkarılma işleminden önce, uzlaştırmacının yazılı savunması alınır. Uzlaştırmacı, yazılı savunmada bulunması için kendisine yapılan yazılı bildirimin tebliğinden itibaren on günlük süre içinde savunmasını vermek zorundadır. Tebliğden imtina eden veya bu süre içinde savunmada bulunmayan uzlaştırmacı savunma hakkından vazgeçmiş sayılır.

Etik ilkelere aykırı hareket edilmesi nedeniyle hakkında uyarma yaptırımı uygulanan uzlaştırmacı, Daire Başkanlığınca yazılı olarak uyarılır, uyarıya uyulmaması halinde üçüncü fıkra gereğince savunması alındıktan sonra sicil ve listeden çıkartılmasına karar verilir ve bu karar ilgilisine tebliğ edilir.

Uzlaştırmacı, sicilden ve listeden çıkarılmasını her zaman isteyebilir. Bu durumda olanlar, sınav şartları dışındaki şartları haiz ise yeniden sicile kayıt yaptırabilirler.";

"Denetim usulü" başlıklı 65. maddesinde, "(1) Eğitim kuruluşları; Kanun ve bu Yönetmelik hükümlerinin yerine getirilip getirilmediğini tespit etmek amacı ile Daire Başkanlığınca denetlenir.

Uzlaştırmacılar; görev yaptıkları yerin Cumhuriyet başsavcısı, Cumhuriyet başsavcı vekili veya görevlendirilen Cumhuriyet savcısı tarafından denetlenir.

Eğitim izni verilen kuruluşların ve uzlaştırmacıların denetimi her yıl yapılır.

İhbar veya şikâyet üzerine uzlaştırmacılar ve eğitim izni verilen kuruluşlar her zaman denetlenebilir.",

"Denetimin kapsamı" başlıklı 67. maddesinin 2. fıkrasında, "(2) Uzlaştırmacılar;

Yönetmelikte belirtilen temel ve etik ilkelere uygun hareket edilmesi,

Uzlaşma teklifi ve uzlaştırma raporunun usulüne uygun düzenlenmesi,

Uzlaştırma işlemlerinin süresi içinde tamamlanması,

ç) Uzlaştırma müzakerelerinin gizliliğine riayet edilmesi,

Kanun ve bu Yönetmeliğin öngördüğü yükümlülüklere uygun hareket edilmesi, yönlerinden denetlenir.";

"Daire Başkanlığının görevleri" başlıklı 70. maddesinde, "(1) Daire Başkanlığının görevleri şunlardır:

ğ) Uzlaştırmacıların denetimine ve performansına ilişkin usul ve esasları belirlemek."

hükümleri bulunmaktadır.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Ceza yargılamasında alternatif uyuşmazlık çözüm yöntemlerinden biri olarak 5271 sayılı Kanun'un 253. maddesi ile hukukumuza dahil edilen uzlaştırma kurumu, hem suçtan zarar gören ile şüpheliyi tarafsız bir kişinin hakemliğinde uzlaştırarak onarıcı adalet anlayışının toplumda hakim kılınmasını, hem de ceza yargılamasındaki yükün hafifletilmesini temin etmektedir. Bu yönüyle, sağlıklı işlemesinde kamu yararı bulunan uzlaştırma sürecinin ve bu süreçte aktif rol oynayan uzlaştırmacıların Devlet denetimine tabi tutulması ve bu denetim sonucunda tespit edilen aykırılık ya da eksikliklere göre uzlaştırmacılara mevzuatta öngörüldüğü şekilde yaptırım uygulanması gerektiği izahtan varestedir.

Yukarıda yer verilen ve dava konusu işlemin dayanağı olan Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği'nin 49. maddesi uyarınca, uzlaştırmacının sicilden silinip listeden çıkarılması için; uzlaştırmacı olabilmek için aranan koşulları taşımadığı hâlde sicile kaydedilmesi veya daha sonra bu koşulları kaybetmesi, uzlaştırma göreviyle bağdaşmayan tutum ve davranışlarda bulunması, 5271 sayılı Kanunun öngördüğü yükümlülükleri önemli ölçüde veya sürekli yerine getirmemesi, performans değerlendirmeleri sonucunda yeterli bulunmaması, etik ilkelere aykırı davranması ya da yenileme eğitimini tamamlamaması koşullarından herhangi birinin gerçekleşmiş olması gerekmektedir.

5271 sayılı Kanun'un 253. maddesinde, uzlaştırma sürecinin, her Cumhuriyet başsavcılığı bünyesinde kurulan uzlaştırma büroları aracılığıyla koordine edildiği, bu bürolarda yeteri kadar Cumhuriyet savcısı görevlendirildiği, Cumhuriyet savcısının uzlaştırmacıya talimat verme yetkisi olduğu, uzlaştırma süreci sonunda soruşturma dosyalarının uzlaştırma bürosunda görevli Cumhuriyet savcıları tarafından sonuçlandırılacağı hususlarının hükme bağlandığı; anılan Kanuna dayanılarak çıkarılan Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği'nin 45., 47., 49., 65., 67., 68. ve 70. maddelerinde de, Kanun hükmüyle uzlaştırma konusunda Cumhuriyet savcılarına verilen görev ve yetkiler doğrultusunda, uzlaştırmacılar hakkında Adalet Bakanlığınca belirlenen kriterlere istinaden denetim ve performans değerlendirmesi yaparak değerlendirme sonuçlarını kayıt altına alma ve denetim sonucunda rapor düzenleme görev ve yetkisinin Cumhuriyet savcılarına, uzlaştırmacı sicilini ve listesini tutma ve buna bağlı olarak söz konusu sicil ve listeden çıkarma yetkisinin ise Adalet Bakanlığı Alternatif Çözümler Daire Başkanlığına verildiği anlaşılmaktadır.

Buna göre, Ceza Muhakemesinde Uzlaştırma Yönetmeliği'nin 49. maddesi uyarınca, uzlaştırmacının performans değerlendirmeleri sonucunda yeterli bulunmadığından bahisle uzlaştırmacı sicilinden ve listesinden çıkarılabilmesi için, performansının yeterli olmadığının ilgili Cumhuriyet savcısı tarafından, Yönetmeliğin 45. veya 65. maddesi gereği yapılacak denetim ve performans değerlendirmesi kapsamında tespit edilmiş olması gerekmektedir.

Uyuşmazlıkta, söz konusu usul işletilmeksizin, doğrudan Adalet Bakanlığı Alternatif Çözümler Daire Başkanlığınca performans değerlendirmesi yapılarak dava konusu işlemin tesis edildiği anlaşıldığından,

işlemde öncelikle şekil unsuru yönünden hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Öte yandan, 2577 sayılı Kanun'un 2. maddesinin 2. fıkrasında, idari yargı denetiminin idari işlem ve eylemlerin hukuka uygunluk denetimi ile sınırlı olduğu ifade edilmiş, bu suretle idari yargı denetiminin kapsamı hukuka uygunluk denetimi şeklinde belirlenmiştir. Kuşkusuz idari işlemler denetlenirken, davaya konu edilen işlemlerin mevzuata uygunluğunun yanında, Anayasa ve ülkemizin taraf olduğu uluslararası metinlerde kabul edilen hukukun temel ilkelerine uyarlığı da irdelenmektedir. Bu bağlamda, idari yargı denetiminde ölçü norm olarak kullanılan temel ilkelerin birini de ölçülülük ilkesi teşkil etmektedir. Hukuki temelinde Anayasa'nın 2. maddesinde ifade edilen hukuk devleti ilkesi ile temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılması rejimini düzenleyen Anayasa'nın 13. maddesi bulunan ölçülülük ilkesi, literatür ve yargısal içtihatlarda, bireylere tanınan hakları sınırlandıran idari işlemlerin ulaşılmak istenen amacı gerçekleştirmeye elverişli olması, tanınan bir hakkı sınırlandıran idari işlemin ulaşılmak istenen amaç için gerekli olması ve amaç ile hakkı sınırlandıran idari işlemin orantılı olması şeklinde tanımlanmaktadır. Mezkur tanımlamadan hareket edildiğinde, ölçülülük ilkesinin elverişlilik, gereklilik ve orantılılık şeklinde alt ilkeleri bünyesinde barındırdığı anlaşılmaktadır. Konumuz açısından önem arz eden orantılılık ilkesi, bir özgürlük ya da hakkı sınırlandırmada başvurulan araç ile sınırlandırmayla ulaşılmak istenen amaç arasında kabul edilebilir bir oran bulunmasıdır. Dolayısıyla, idare bir yaptırım öngörürken yaptırım uygulanmasına neden olan fiilin ağırlığı ile yaptırım uygulamakla ulaşılmak istenen amacı gözetmelidir. Bu çerçevede, öngörülen amaç ile sınırlanan hak arasında makul, kabul edilebilir bir oranının bulunmaması ölçülülük ilkesine aykırılık oluşturacaktır.

Anılan Yönetmeliğin 49. maddesinde, sicilden silme sebebi olarak sayılan hallerin birbiriyle denk ihlaller olması gerektiği, diğer bir anlatımla benzer ağırlıktaki fiillerin aynı yaptırıma bağlanması gerektiği açıktır. Ayrıca, Yönetmeliğin 49. maddesinin son fıkrasının değerlendirilmesinden, yalnızca sicil ve listeden kendi isteğiyle çıkan uzlaştırmacıların istekleri halinde yeniden sicile kayıt yaptırabileceği, dolayısıyla yaptırım niteliğinde sicilden çıkarma cezası verilen uzlaştırmacıların bir daha sicile kayıt olamayacağı anlaşılmaktadır.

Bu bakımdan, dava konusu işlemin sebep unsuru olan "performans değerlendirmeleri sonucunda yeterli bulunmama" koşuluna istinaden uzlaştırmacı sicilinden çıkarma işleminin tesis edilebilmesi için, orantılılık ilkesi gereği, uzlaştırma prosedürünün başarısızlığa uğramasının uzlaştırmacının kusurundan kaynaklanması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır. Dolayısıyla, bu madde kapsamında tesis edilecek işlemlere esas alınacak performans değerlendirmelerine ilişkin tespitlerin, belirtilen ağırlıkta olması gerekmektedir.

Davalı idarece dosyaya sunulan savunma dilekçesinde; uzlaşma sağlanan dosya sayısındaki azlığın tek başına performans yetersizliği olarak kabul edilmediği, uzlaşma oranının nedeni araştırılarak bu durumun uzlaştırmacının mevzuata aykırı işlemler yapması, uzlaştırma kurumu ve sonuçları ile ilgili olarak tarafları bilgilendirmemesi, uzlaştırma sürecinde özensiz davranması gibi hususlardan kaynaklanıp kaynaklanmadığının değerlendirildiği; bu çerçevede davacıya tevzi edilen uzlaştırma dosyaları incelendiğinde, davacının uzlaştırmaya ilişkin mevzuat hükümlerine aykırı hareket ettiği, süreç boyunca gerekli çaba ve özeni göstermediği, taraflarla yüz yüze görüşmekten imtina ettiği, bir kısım dosyada diğer tarafla irtibata geçmediği ve aydınlatma yükümlülüğünü yerine getirmediği, taraflara ulaşma ve iletişim kurma çabasında bulunmadığı hususlarının tespit edildiği, başka bir ifadeyle, davacıya tevdi edilen dosyalarda uzlaştırma kurumunun başarıya ulaşamamasının davacının çaba ve özen göstermemesinden kaynaklandığı belirtilmiş ve bu nedenle dava konusu işlem tesis edilmiş ise de; yukarıda detaylı olarak açıklandığı üzere, davacıya tevzi edilen dosyalarda, davacının uzlaştırma sürecinin devamına yönelik olarak taraflarla iletişime geçtiği, uzlaştırma teklif formları düzenlediği, sürecin sonunda ise dosyaları Sakarya Cumhuriyet Başsavcılığı Uzlaştırma Bürosuna teslim ettiği görülmektedir.

Bu itibarla, tevzi edilen uzlaştırma dosyalarında davacıya izafe edilen uzlaştırma prosedürüne aykırı davranışların, bu dosyalar yönünden uzlaştırma müessesesinin başarısızlığa uğramasının sebebi olarak değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla idarece yapılan tespitlerin, sicilden çıkarma sonucunu doğurmayacağı sonucuna varılmıştır. Başka bir ifadeyle, her ne kadar davalı idarece, davacının uzlaştırma sürecine yönelik gerçekleştirmesi gereken işlemlerde kusurlu davrandığına ilişkin somut tespitler yapılmış ise de, bu tespitlerin davacının sicilden silinmesini gerektirecek nitelikte kusurlar olmadığı, uzlaştırma prosedürünün yerine getirilmesinde yapılan usuli eksikliklerin doğrudan uzlaştırma prosedürünün sonucuna etkili olmadığı ve bu haliyle uzlaştırmacı sicilinden ve listesinden çıkarılmasına yönelik tesis edilen işlemin, yaptırım uygulanmasına neden olan fiilin ağırlığı ile yaptırım uygulamakla ulaşılmak istenen amaç göz önünde bulundurulduğunda, orantılı olmadığı kanaatine ulaşılmıştır.

Kaldı ki, davalı idare tarafından davacının uzlaştırma dosyalarında Yönetmeliğin 29. maddesine göre taraflarla öncelikle yüz yüze görüşme yaparak uzlaşma teklifinde bulunması, bunun mümkün olmaması halinde sesli veya görüntülü iletişim araçlarıyla görüşmede bulunmaya başvurması gerektiğinden bahsedilmekte ise de; ilgili mevzuat kısmında aktarılan Kanun ve Yönetmelik'te uzlaştırmacının taraflarla öncelikle yüz yüze görüşmesini gerektiren bir kuralın bulunmadığı, yüz yüze görüşmeye öncelik verilmesi tercihinin uzlaştırma müessesesinin başarıya ulaşma ihtimalini artıracağı düşüncesinden kaynaklandığı ve tavsiye niteliği arz ettiği, diğer bir anlatımla, bu önceliğe riayet edilmemesinin emredici bir kuralın ihlali ve performans düşüklüğü olarak değerlendirilemeyeceği, dolayısıyla davalı idarenin bu yöndeki tespitinin, sicilden silmeye yönelik dava konusu işlemin sebep unsurunu teşkil edemeyeceği de açıktır.

Bu itibarla, dava konusu işlemin iptali yönündeki Ankara 17. İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddi yolunda verilen temyize konu Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

Davacının temyiz isteminin kabulüne,

Dava konusu işlemin iptali yönündeki Ankara 17. İdare Mahkemesi kararına yönelik istinaf isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi kararı kaldırılarak davanın reddi yolunda verilen temyize konu Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesinin 03/03/2021 tarih ve E:2021/494, K:2021/555 sayılı kararının BOZULMASINA,

Kullanılmayan 97,70 TL yürütmenin durdurulması harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,

Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Ankara Bölge İdare Mahkemesi 10. İdari Dava Dairesine gönderilmesine, 23/11/2021 tarihinde oy birliğiyle kesin olarak karar verildi.

Editör: Haber Merkezi