Sendikalardan tasarruf tedbirleri genelgesine tepkiler  

Resmi Gazetenin bugünkü sayısında yayımanan  2024/7 sayılı Tasarruf Tedbirleri konulu Cumhurbaşkanlığı Genelgesi Resmi Gazetenin bugünkü sayısında yayımlandı.

Genelgeye yönelik sendikalardan yapılan açıklamalar ise şu şekilde:

Memur-Sen:

Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın, sosyal medya hesabından bir açıklama yayınladı. Ali Yalçın'ın konuya ilişkin açıklaması aşağıda yer almaktadır.

KAMUDA TASARRUF VE VERİMLİLİK PAKETİ GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR.

Kamu kaynaklarının tasarruf prensiplerine uygun bir şekilde etkili, ekonomik ve verimli kullanılması, kurumlarımızın harcamalarında tasarruf sağlanması amacıyla 2024/7 sayılı Cumhurbaşkanlığı Genelgesi 17 Mayıs 2024 tarih ve 32549 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanmıştır.

-“ Kamuda, israfı ortadan kaldıracak düzenlemelere destek verdiğimizi belirtirken, defaatle her mecrada söylediğimiz gibi kamuda emekten ve alın terinden tasarruf edilmemesi gerektiğini de bir kez daha yineliyoruz.”

-Öncelikle, 3. Dönem Toplu Sözleşmeden bu yana kazanımımız olan “Servis Hizmetinin sunulması” hükmü dahil, Anayasal hak olarak Toplu Sözleşme'nin bizatihi “Tarafı” sıfatıyla bağıtladığımız hükümlerine yönelik düzenleyici işlem tesis edilmesini doğru bulmadığımızı, bu durumun başta Anayasa olmak üzere ILO normlarına, uluslararası sözleşmelere ve toplu sözleşmenin özerkliği ilkesine aykırılık oluşturacağını ifade ediyoruz.

-Sadece rakamsal tutarlar üzerinden hesaplanan fakat yıllık bütçede Hazine ve Maliye’ye büyük kâr ya da getiri sağlamayacak bu düzenleme; hem Türkiye’nin sendikal perspektifine hem Türkiye’nin uluslararası arenada sendikal duruşuna zarar verecek, aynı zamanda masada bağıtlanan kazanımlar üzerinde “3. Taraflar tasarrufta bulunuyor” yanlışına yol açarak sorunu daha da büyütecektir.

Diğer taraftan, Tasarruf ve Verimlilik paketi ile sadece kamu görevlilerine Servis Hizmeti noktasında tedbir ya da önlem alınmıyor, diğer kamu çalışanları da bu noktada olumsuz etkileniyor.

-Sadece servis hizmeti üzerinden değil diğer toplu sözleşme kazanımlarımız üzerinden de “tasarruf” adı altında engel konulması kabul edilemez.

MEB'den kamuda tasarruf tedbirleri eğitimi duyurusu MEB'den kamuda tasarruf tedbirleri eğitimi duyurusu

-Buna ilave olarak, Koruyucu Giyim hususuna ilişkin açıkça tedbir getirilerek ifade edilen hükümlere ilave olarak fazla çalışma, nöbet ücreti, personel istihdamı, personel görevlendirilmesi ve benzeri hususlar üzerinde de tasarruf yapılması, kamuya getiri sağlamayacak; çalışma huzurunu, çalışma yoğunluğunu, personel ihtiyacını, kamu hizmetinin kalitesini ve hizmetin sürekliliğini maalesef olumsuz etkileyecektir.

-Memur-Sen olarak; toplu sözleşme masasında gece-gündüz demeden mücadele ve müzakere ile elde ettiğimiz kazanımların eksiksiz uygulanması için mücadelemiz sürecektir.

-Toplu Sözleşme hükümlerimize yönelik başta bu düzenleyici işlem olmak üzere bütün iş ve işlemleri Sendikalarımız ve Konfederasyonumuz takip etmektedir. Önümüzdeki süreçte hükümlerimizin engellenmesine yönelik düzenlemelerin yargıya taşınması noktasında da gerekli adımları atacak, kamu görevlilerimizin haklarında geriye gidilmesine izin vermeyeceğiz.

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci

Türkiye Kamu-Sen Genel Başkanı Önder Kahveci'nin konuya ilişkin açıklaması aşağıda yer almaktadır.

Kamuda alınacak tasarruf tedbirlerine yönelik olarak Cumhurbaşkanlığı tarafından çıkarılan Genelge 17/05/2024 tarihli Resmî Gazetede yayımlandı.

Kamu kaynaklarının etkili ve verimli bir biçimde kullanılmasının ve israftan kaçınılmasının yalnızca ekonomik güçlüklerin yaşandığı dönemlerde değil her zaman uyulması gereken bir kural olduğuna inanıyoruz. Bu çerçevede alınan tasarruf tedbirlerinin bir kısmını olumlu olarak değerlendirirken bir bölümünün ise ülkemize fayda getirmeyeceğini düşünüyoruz.

Özellikle kamuya yeni personel alımının emekli olan kamu görevlisi sayısı ile sınırlandırılması, mutlak surette gözden geçirilmesi gereken bir karardır. Hepimizin bildiği gibi sağlık, eğitim ve güvenlik başta olmak üzere hemen bütün hizmetlerde büyük bir personel açığı olduğu bilinen gerçektir. Özellikle büyükşehirlerde kamu hizmetleri az sayıdaki personelin üstün gayretleri ile yürütülmektedir. Böyle bir karar, önümüzdeki yıllarda artacak nüfusa ve hizmet ihtiyacına paralel olarak kamu çalışanı açığının daha da büyümesine ve kamu hizmetlerinin aksamasına yol açacaktır. Ayrıca memur emeklilerinin maaşlarının düşüklüğü nedeniyle kamu görevlilerimiz emekli olmak istememekte, tüm çalışanlar 65 yaşına kadar görevlerinde kalmayı tercih etmektedir. Böyle bir durumda sağlık, eğitim, güvenlik, haberleşme, tarım, orman, kültür, diyanet, enerji, yerel yönetim, imar, ulaşım, denetim hizmetleri, mühendislik, adalet, uzmanlık gibi alanlarda ortaya çıkacak personel ihtiyacının karşılanamaması ve hizmetlerin yürütülememesi sorunu baş gösterecektir. Kurumlarda ve illerde personel ihtiyacı tam olarak karşılanmadan yeni personel alımının kısıtlanması, kamunun tam anlamıyla bir keşmekeşe dönmesi anlamına gelecektir. Kamuya yeni personel alımını kısıtlarken hizmetlerin dışarıdan satın alma yoluyla gördürülmesi gibi bir yanlışa da düşülmemelidir. Kamuda en büyük giderlerden birisi taşeronlaşma nedeniyle ortaya çıkmaktadır. Bu nedenle öncelik taşeronlaşmayı sonlandırmak olmalıdır.

Ayrıca toplu taşıma olan yerlerde personel servislerini sonlandırmanın da kamuya hiçbir faydası olmayacağı gibi aksine zarar getireceği açıktır. Personel servislerinin kaldırılmasının toplamda 85 milyon TL tutarında bir tasarruf sağlayacağı ifade edilmektedir. Ancak servis hizmetinden faydalanan personele verilecek ulaşım kartları, artacak akaryakıt masrafları ve iş gücü kaybı dikkate alındığında ortaya çıkacak maliyetin beklenen tasarruf miktarından çok daha fazla olacağı görülmektedir. Bu durum ayrıca büyükşehirlerde daha fazla trafik yoğunluğu yaşanmasına da neden olacaktır. Bunun yanında servis hizmetlerine yönelik olarak alınmış toplu sözleşme kararlarının da böyle bir çalışma ile iptal ediliyor olması, sendikacılık ve toplu sözleşme ilkelerine aykırı bir durum olarak toplu sözleşmenin özerkliğini yok etmek anlamı taşıyacaktır. Toplu sözleşme ile alınan kararların idari keyfiyetle iptal edilmesi, örgütlenme özgürlüğüne ve toplu sözleşme hakkına darbe vurmak anlamına gelmektedir. Böyle bir karar, diğer toplu sözleşme hükümlerinin de iptal edilebilmesinin önünü açacaktır.

Bununla birlikte ekonomik olarak hiçbir katkısı olmamasına rağmen tasarruf tedbirleri paketine dahil edilen esnek ve kısmi çalışma modellerinin yaygınlaştırılacağı hükmü, tartışmaya açık sonuçlar doğuracaktır. Esnek ve kısmi çalışma, bilinen anlamıyla güvencesiz istihdam ve çalışılan süreye bağlı olarak ödenen düşük ücretleri ifade etmektedir. Kamu personel rejiminin, Anayasanın 128. maddesine uygun olarak kamu hizmetlerinin asli ve sürekli devlet memurları ve diğer kamu görevlileri eliyle gördürülmesine dayandırılması gerekmektedir. Esnek ve kısmi zamanlı çalışma, kamu hizmetlerinin aksamasına da yol açacak bir sistemdir. Özellikle güvencesiz istihdama yol açacak, çalışan yoksulluğunu artıracak düşük ücrete dayalı kısmi ve esnek çalışma modellerinden uzaklaşılması kamu hizmetlerinin etkili ve verimli bir biçimde sunulması için vazgeçilmez unsurdur.

Bunun yanında son yıllarda ev kiralarında meydana gelen fahiş artışlar, kamu görevlilerinin büyükşehirlerde ve tatil beldelerinde çalışmalarını imkânsız hale getirmiştir. Birçok yerde ev kiraları kamu görevlilerinin maaşlarının üzerindedir. Kamu lojmanları ise nispeten daha uygun kiralar nedeniyle imkânı olan çalışanlarımız açısından bir kolaylık yaratmaktadır. Bu kiraların gözden geçirilerek rayiç bedel üzerinden değerlendirilecek olması zaten kiralar nedeniyle personel temininde güçlük çekilen yerlerde durma noktasına gelmiş olan kamu hizmetlerinin tamamen aksamasına yol açacak, beklenen etkiyi yaratamayacaktır.

Sonuç olarak;

Yukarıda belirttiğimiz hususlarda açıklanan tasarruf tedbirlerinin hukuki dayanaktan yoksun olduğu görülmektedir.

Toplu sözleşme hükümleri kanun gücünde değerlendirilmekte ve başkaca bir işleme gerek kalmaksızın yürürlüğe girmektedir. Halen yürürlükte olan toplu sözleşme ve Kamu Görevlileri Hakem Kurulu Kararları, personel servisleri, seyahat kartları, giyim yardımları, fazla mesai ücretleri gibi Cumhurbaşkanlığı Genelgesine konu olan pek çok hususa ilişkin, kanun gücünde hükümler içermektedir. Kanun hükmündeki kararların normlar hiyerarşisine aykırı bir biçimde genelgeler ya da yönetmelikler yoluyla kaldırılması hukuka aykırı bir durumdur.

Bununla birlikte tasarruf, israftan kaçınmak anlamına gelmektedir. Halbuki, emeğin ve alın terinin karşılığı, çalışanın, dar ve sabit gelirlilerin hakları, israf değildir.

Özellikle zaten dar ve sabit gelirle hayatta kalmaya çalışan kamu görevlilerine yönelik olarak uygulanması öngörülen tasarruf tedbirlerinin gerek etkisizliği gerekse yaratacağı sorunlar göz önünde bulundurularak yeniden değerlendirilmesi ve bu kararlardan vaz geçilmesi gerekmektedir.

Türkiye Kamu-Sen, açıkladığımız gerekçelere bağlı olarak tasarruf tedbirlerine ilişkin olarak çıkarılan Cumhurbaşkanlığı Genelgesinin hukuka uygun olmayan hükümlerinin iptali için en kısa sürede yargı yoluna başvuracaktır.

Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu

Kamu Emekçileri Sendikası Konfederasyonu, bugün yayımlanan Genelgeye yönelik herhangi bir açıklama yaptığında sitemizde yayınlanacaktır.
 

Editör: Mustafa Rüzgar