Adli yargı davalarında hükmolunun tutarlar doğrudan icra yoluyla tahsil edilemez

Adli yargı davalarında hükmolunun tutarlar doğrudan icra yoluyla tahsil edilemez

Adli yargı davalarında hükmolunun tutarlar doğrudan icra yoluyla tahsil edilemez

Adli yargı davalarında hükmolunun tutarlar doğrudan icra yoluyla tahsil edilemez

Adli yargı davalarında hükmolunun tutarlar doğrudan icra yoluyla tahsil edilemez

Adli yargı davalarında hükmolunun tutarlar doğrudan icra yoluyla tahsil edilemez 


Soru: "......................kurumunda görev yapmaktayım. Kurumumuz aleyhine adli yargı ve idari yargıda davalar açılmaktadır. Davaların bir kısmı lehimize bir kısmı ise aleyhimize sonuçlanmaktadır.  Adli yargıda aleyhimize sonuçlanan davalarda doğrudan icra yoluna gidilmektedir. Doğrudan icra yoluna gidildiğinde ise bize ilave yük oluşturmaktadır. Bize başvuru yapılmadığı için birkaç kez bu ödemeyi yapmak istemedim ama karşı tarafın avukatı doğrudan icraya gidilebileceğini söylerek itiraz etti. Konu hakkında bilgi verirseniz memnun olurum."

Cevap:  Adli yargı mercilerinde kurumunuz aleyhine sonuçlanan davalarda, mahkemelerce hükmolunan tutarların ve yargılama masraflarının hak sahipleri tarafından icra yoluyla tahsil edilmesi nedeniyle, kurumunuzun ilave ödemede bulunmasına sebep olunduğunu ifade etmişsiniz. Sorunuzun cevabını hem idarenizi hem de diğer birimleri bilgilendirir şekilde cevaplamaya çalışacağız.

İcra takibi; borçlunun borcunu herhangi bir sebeple ifa etmemesi halinde alacaklının bu borcu Devlet gücü ile tahsil etmek üzere icra müdürlüğü nezdinde başlattığı takiptir. Bilindiği üzere icra takibi, ilamlı ve ilamsız olmak üzere iki türlü yapılmaktadır. 

Mevcut yasal durum nedeniyle, adli yargı mahkemelerinde kamu idareleri aleyhine sonuçlanan davalarda hükmolunan ilama bağlı borçlar hak sahipleri tarafından, doğrudan kamu idarelerine başvurularak tahsil edilmesi yerine, Devlet gücü kullanılarak ilamlı icra takibi yoluyla kurumlardan tahsil edilmektedir. Bir alacağın bu şekilde tahsil edilmesi, kamu yönetiminin genel ilkelerine uygun olmadığı gibi, bu uygulama kamu idarelerinin bütçelerine ilave mali yük getirmekte ve ayrıca icra dairelerinin iş yükünü artırmaktadır.

İdari yargıda bu tür sorunların yaşanmaması için 2012 yılında 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 28’inci maddesinde değişiklik yapılarak, kamu kurumlarına karşı idari yargı nezdinde açılan davalarda, davanın kaybedilmesi durumunda hükmolunan tutarların ve yargılama giderlerinin icra yoluna gidilmeden doğrudan ödeme yapılması imkânı getirilmiştir.

2577 sayılı Kanun’un 28’inci maddesinin ikinci fıkrası; “(6352/58) Konusu belli bir miktar paranın ödenmesini gerektiren davalarda hükmedilen miktar ile her türlü davalarda hükmedilen vekalet ücreti ve yargılama giderleri, davacının veya vekilinin davalı idareye yazılı şekilde bildireceği banka hesap numarasına, bu bildirim tarihinden itibaren, birinci fıkrada belirtilen usul ve esaslar çerçevesinde yatırılır. Birinci fıkrada belirtilen süreler içinde ödeme yapılmaması halinde, genel hükümler dairesinde infaz ve icra olunur.” şeklinde düzenlenmiştir. Aynı maddenin birinci fıkrasında da, idari yargı kararlarının idareye tebliğinden başlayarak otuz gün içerisinde yerine getirilmesinin zorunlu olduğu hükmü mevcuttur.

Adli yargıda icraya gidilmeden doğrudan kamu idarelerine başvuruda bulunma ve kamu idarelerinin de bu aşamada ödemeyi yapmaları yönünde yasal bir zorunluluk bulunmadığı ve kamu idareleri ilam üzerine doğrudan ödeme yapma konusunda tereddüt yaşayıp ilamların kesinleşmesini beklediği için alacaklılar hak kaybı yaşamamak adına doğrudan icraya gitmekte ve ödemenin gerçekleşmesi için icra aşamasının tamamlanması beklenmektedir.

Adli yargıda kaybedilen davalar için kamu idarelerince ayrıca icra masrafı ödenmesinin, kamu kaynağının etkili, ekonomik ve verimli kullanım ilkesine aykırılık oluşturduğu ve bu durumun 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi Kontrol Kanunu’nun 8’inci maddesi ile uyumlu olmadığı değerlendirilmektedir.

Diğer yandan, İcra ve İflas Kanunu’nun 82’nci maddesi gereğince Devlet mallarının hacze konu edilememesi ve 5018 sayılı Kanun kapsamındaki kamu idarelerinin Devlet tüzel kişiliği içinde yer almaları hususu da dikkate alındığında, hak sahipleri tarafından kamu idarelerinden alacaklarını icra yoluyla tahsili yoluna gidilmesinin kamu hukukuyla da uygun olmadığı düşünülmektedir.

Netice itibariyle, adli yargıda kurumların aleyhine sonuçlanan davalarda hükmolunan ilama bağlı borçların, icraya gidilmeden hak sahipleri tarafından doğrudan ilgili kamu idaresine başvurularak tahsili yoluna gidilmesi hususunda, idari yargı için mevcut olan düzenlemeye benzer bir düzenleme yapılmasına ihtiyaç bulunduğu değerlendirilmektedir.

Güncelleme Tarihi: 31 Ekim 2022, 14:07
YORUM EKLE