32 yıl sonra yapılan unvan ve ek gösterge değişikliği hak ihlali kabul edildi

32 yıl sonra yapılan unvan ve ek gösterge değişikliği hak ihlali kabul edildi

32 yıl sonra yapılan unvan ve ek gösterge değişikliği hak ihlali kabul edildi

32 yıl sonra yapılan unvan ve ek gösterge değişikliği hak ihlali kabul edildi

32 yıl sonra yapılan unvan ve ek gösterge değişikliği hak ihlali kabul edildi

32 yıl sonra yapılan unvan ve ek gösterge değişikliği hak ihlali kabul edildi

Anayasa Mahkemesi, memuriyet unvanının ve ek göstergenin değiştirilmesi nedeniyle mülkiyet hakkı ihlal edildiği iddiasıyla yapılan başvuruyu karara bağladı. Mahkeme, başvurucunun yurt dışından bir üniversiteden aldığı eğitim nedeniyle mühendis kadrosuna atanan kişinin kadro unvanının 32 yıl sonra fizikçi olarak değiştirilmesinin hak ihlali olduğuna hükmetti.

Karara esas teşkil eden "OLAY VE OLGULAR" şu şekildedir:

Başvuru formu ve eklerinde ifade edildiği şekliyle ilgili olaylar özetle şöyledir:

Başvurucu 1949 doğumlu olup İstanbul'da ikamet etmektedir.

Başvurucu -olay tarihindeki adıyla- Türkiye Atom Enerjisi Komisyonu (İdare) hesabına devlet burslusu olarak Amerika Birleşik Devletleri'nde Sussex Üniversitesi applied physics lisans programından 1973 yılında mezun olmuş, Birleşik Kralhk'ta Londra Üniversitesi nükleer reaktör mühendisliği dalında yüksek lisans programım 1975 yılında tamamlamıştır.

Yurt dışındaki lisans ve yüksek lisans eğitimlerini tamamlamasının ardından başvurucu 22/1/1976 tarihinde Türkiye Atom Enerjisi Komisyonuna bağlı Çekmece Nükleer Araştırma ve Eğitim Merkezinde mühendis unvanıyla göreve başlamıştır. Başvurucu 1/12/1979 tarihinden itibaren de kadro karşılığı sözleşmeli mühendis olarak görevine devam etmiştir.

İdare tarafından yapılan inceleme sonucunda başvurucunun mezun olduğu lisans programının fizik olduğu belirtilerek 8/2/2008 tarihli işlemle, mühendis olan unvanı fizikçi, 3.600 olan ek göstergesi de 3.000 olarak değiştirilmiştir.

Başvurucu, bu işlemin iptali istemiyle 31/3/2008 tarihinde İstanbul 4. İdare Mahkemesinde (İdare Mahkemesi) dava açmıştır. Dava dilekçesinde; atandığı dönemde denklik işlemlerinin Millî Eğitim Bakanlığı tarafından yapıldığını, tasdik edilen belgelerde yurt dışındaki eğitiminin nükleer fizik yüksek mühendisliği eğitimi olduğunun açıkça ifade edildiğini belirtmiştir. Lisans diplomasının fizik değil İngilizce ifadesiyle applied physics olduğunu ve Türk yükseköğretim sisteminde bunun fizik mühendisliğine karşılık geldiğini savunmuştur.

İdare, savunma yazısında başvurucunun 22/1/1976 tarihinde ataması yapılırken lisans diplomasının fizik bölümüne ilişkin olduğu dikkate alınmadan doğrudan yüksek lisans diploması gözönünde tutularak yüksek mühendis kadrosuna atandığını ve bunun hatalı olduğunu belirtmiştir. İdare, diploma denklik işlemlerinin usul ve esaslarının Yükseköğretim Diplomaları Denklik Yönetmeliği'nde düzenlendiğini ifade etmiş; başvurucunun Sussex Üniversitesinden aldığı diplomanın Türkiye'de fizik mühendisliği diplomasına denk olduğu yönünde Yükseköğretim Kurulundan alınmış bir karar bulunmadığını vurgulamıştır. İdare, başvurucunun belirlenen niteliklere sahip olmadan ilişkilendirildiği mühendislik unvanının geçersiz sayılarak fizikçi olarak değiştirilmesine yönelik işlemde hukuka aykırılık bulunmadığını İleri sürmüştür.

İdare Mahkemesi 24/3/2009 tarihinde idari işlemin iptaline karar vermiştir. Kararın gerekçesinde özetle şunlar ifade edilmiştir:

Başvurucunun göreve başladığı tarih itibarıyla Yükseköğretim Kurumu, Türk idare teşkilatı içinde yer almamakta; bu konuyla ilgili iş ve işlemler Millî Eğitim Bakanlığı bünyesinde yer alan Yükseköğretim Genel Müdürlüğü tarafından gerçekleştirilmektedir. Başvurucunun göreve başlatılmadan evvel yurt dışındaki üniversitelerden aldığı diplomaların ülkemizdeki hangi programa denk olduğu hususunun o tarihte Türk İdare teşkilatı içinde yer alan Yükseköğretim Genel Müdürlüğü nezdinde araştırılarak durumuna uygun düşen kadroya atanması gerekir. Olayda da başvurucunun ataması bu usule uygun olarak yapılmıştır. Aradan otuz iki yıl geçtikten sonra başvurucunun mezun olduğu yüksek öğrenim programının ülkemizdeki hangi programa denk olduğu hususunun sonradan kurulan Yükseköğretim Kuruluna sorulması ve alınacak cevaba göre yeniden işlem yapılması hukuken mümkün değildir. Kaldı ki olayda idarece konuyla ilgili olarak Yükseköğretim Kurulundan görüş sorulmasına karşın bu yazının nihai cevabı da beklenmeksizin İşlem tesis edilmiştir.

İdare, ülkemizde bir meslek ve bu mesleğin unvanını alabilmenin ancak o meslekle ilgili lisans eğitimini tamamlayarak mümkün olacağını, kanunla belirlenen niteliklere sahip olmayan başvurucunun mühendislik unvanına atanmasının açık hata teşkil ettiğini ileri sürmekteyse de başvurucunun lisans diploması atandığı kadro unvanıyla ilgisiz olmadığından açık hatanın varlığından söz edilemez. Başvurucunun lisans diploması fizik değil İngilizce ifadesiyle appliedphysics olup bunun Türkiye’deki karşılığı fizik mühendisliğidir. Millî Eğitim Bakanlığının tasdik ettiği belgelerde de başvurucunun aldığı eğitimin nükleer fizik yüksek mühendisliği eğitimi olduğu açıkça ifade edilmiştir. Dolayısıyla başvurucunun ilk ataması sırasında İdarece hata yapıldığından da söz edilemeyecektir.

Başvurucunun atandığı kadro unvanı lisans ve yüksek lisans derecesi ile tam bir uyum içindedir. Ülkemizde bir meslek ve bu mesleğin unvanmı alabilmenin ancak o meslekle ilgili lisans eğitimini tamamlayarak mümkün olacağı tabiidir. Ne var ki bu durum lisans ve yüksek lisans diplomalarının uyumlu olduğu durumlarda yüksek lisans diplomasının dikkate alınmayacağı anlamına gelmemektedir. Dolayısıyla idarece tesis edilen işlem kazanılmış hak ilkesine açıkça aykırıdır.

İdarenin temyizini inceleyen Danıştay Beşinci Dairesi (Daire) 27/12/2011 tarihinde idare Mahkemesi kararını bozmuştur. Bozma kararında özetle şunlar ifade edilmiştir:

Ara kararıyla sorulması üzerine Yükseköğretim Kurulu tarafından cevaben gönderilen yazıda başvurucunun lisans düzeyinde almış olduğu eğitimin fen fakültesi uygulamalı fizik alanında olduğu, bu nedenle fizik mühendisliği yeterliliğini karşılamadığı belirtilmiştir. Ayrıca başvurucunun müracaatı üzerine Sussex Üniversitesi tarafından 19/5/2011 tarihli belgede "uygulamalı Fizik diplomasının Ekim 1979 tarihinden geçerli olmak üzere yeni girenler için Fizik Mühendisliği adını aldığı" yönünde açıklama yer almaktadır.

4/11/1981 tarihli ve 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 3. ve 43. maddeleri ile 17/6/1938 tarihli ve 3458 sayılı Mühendislik ve Mimarlık Hakkında Kanun'un 1. maddesi dikkate alındığında bir meslek veya bu mesleğin unvanını alabilmek ancak o meslekle ilgili lisans eğitimi yapılması şartıyla mümkün olabilmektedir. Diğer bir deyişle bir meslek ya da meslek unvanını ancak lisans eğitimi sağlayabilmektedir. Buna göre bîr mühendislik alanında lisans diplomasına sahip olanların yüksek lisans öğrenimi görmesi hâlinde yüksek mühendis unvanını alabileceği anlaşılmıştır.

Başvurucunun mezun olduğu tarih itibarıyla diplomasının mühendisliğe yönelik olmadığı görülmüştür. Mühendislik alanında lisans eğitimi görmeyen başvurucunun yüksek lisans eğitiminin mühendislik alanına ilişkin olması ona mühendis unvanı kazandırmaz. Bu sebeple başvurucunun unvanının ve ek göstergesinin değiştirilmesi hukuka uygundur.

Ancak başvurucunun fiilen mühendis olarak görev yaptığı döneme İlişkin olarak bu unvan dikkate alındığında kendisine yapılan ödemelerin iadesinin istenemeyeceği de tabiidir.

idare Mahkemesi 28/11/2013 tarihinde bozma kararına uymayarak ısrar karan vermiş ve idari işlemi bir kez daha iptal etmiştir. Kararın gerekçesinde önceki karardaki argümanlar tekrarlanmakla birlikte ek olarak başvurucunun lisans diplomasını aldığı Sussex Üniversitesince verilen beyanda başvurucunun 1973 yılında mezun olduğu uygulamalı fizik bölümünden fizik mühendisliği derecesi olduğu, uygulamalı fizik diplomasının da Ekim 1979 tarihinden itibaren olmak üzere yeni girenler için fizik mühendisliği adını aldığının belirtildiği vurgulanmıştır.

Israr kararını temyizen inceleyen Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu (İDDK) 17/2/2016 tarihinde ısrar kararını Daire kararındaki gerekçelerle bozmuştur.

Başvurucu, bu karara karşı karar düzeltme yoluna başvurmuştur. Karar düzeltme dilekçesinde; Sussex Üniversitesinin 1979 yılında yaptığı değişikliğin sadece bölümün adına ilişkin olduğunu, müfredatın ise değişmediğini belirtmiştir. Ayrıca Yükseköğretim Kurulunun görüşünün bağlayıcı olmadığı gibi hatalı olduğunu İleri sürmüştür. Başvurucu applied physics sözcüğünün bire bir çevrilmesinin doğru olmayacağını, kavramın anlamsal çevirisinin fizik mühendisliği olduğunu ifade etmiştir. İDDK 24/12/2018 tarihinde karar düzeltme talebini reddetmiştir. Nihai karar 25/2/2019 tarihinde başvurucuya tebliğ edilmiştir.

Kararın tamamını okumak için tıklayınız

YORUM EKLE