Disiplin hukukunda "şüpheden sanık yararlanır" ilkesinin geçerli olması gerektiği
Disiplin hukukunun cezalandırma ilkelerinin ceza hukukuna benzer özellikler taşıdığı, kişinin disiplin cezası ile cezalandırılabilmesi için suç olarak belirlenmiş tutum ve davranışın ilgilisi tarafından işlenmiş olduğunun kesin ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde saptanması ve maddi gerçeğin tüm boyutları ile ortaya konması gerektiği, ilgilisi tarafından ikrar edilmeyen ve eldeki mevcut deliller ile isnat edilen fiilin ispatının mümkün olmadığı hallerde "şüpheden sanık yararlanır" ilkesinin geçerli olması gerektiği hakkında
Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2018/825 E. , 2022/1185 K.
"İçtihat Metni"
T.C.
D A N I Ş T A Y
ONİKİNCİ DAİRE
Esas No : 2018/825
Karar No : 2022/1185
TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Bakanlığı
VEKİLİ : Hukuk Müşaviri …
KARŞI TARAF (DAVACI) : …
VEKİLİ : Av. …
İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.
YARGILAMA SÜRECİ :
Dava konusu istem: ...............................ili, ... ilçesi, ... ....................... Lisesinde öğretmen olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin 26/02/2016 tarih ve 2237209 sayılı Yüksek Disiplin Kurulu kararının iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı mali haklarının yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.
İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararla; davacı hakkında adli yönden açılmış bir ceza davasının bulunmadığı, disiplin hukukunun cezalandırma ilkelerinin ceza hukukuna benzer özellikler taşıdığı, kişinin disiplin cezası ile cezalandırılabilmesi için suç olarak belirlenmiş tutum ve davranışın ilgilisi tarafından işlenmiş olduğunun kesin ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde saptanması ve maddi gerçeğin tüm boyutları ile ortaya konması gerektiği, ilgilisi tarafından ikrar edilmeyen ve eldeki mevcut deliller ile isnat edilen fiilin ispatının mümkün olmadığı hallerde "şüpheden sanık yararlanır" ilkesinin geçerli olması gerektiği, olayda öğrenci beyanı dışında isnat olunan fiili ispata yarar her türlü şüpheden uzak, karar vermeye elverişli, somut her hangi bir delilin olmadığı gibi davacı hakkında bir alt ceza uygulamasının değerlendirilmediği, bu hususun değerlendirmeme gerekçesinin de gösterilmediği görülmüş, bu durumda, davacıya isnat edilen fiile ilişkin öğrenci beyanı dışında somut, şüpheden uzak her hangi bir delilin olmadığı, davacı hakkında dava konusu olaya ilişkin adli yönden başlatılmış bir soruşturma ve dava bulunmadığı, davacının geçmiş hizmetleri ve daha önce disiplin soruşturması geçirmemiş olmasının dikkate alınmadığı, alt ceza uygulanmadığı ve buna ilişkin gerekçe de gösterilmediği, ayrıca dosyada mübrez davacı hakkında öğretmen ve öğrencilerin olumlu görüşleri göz önüne alındığından dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline, işlem nedeniyle davacının yoksun kaldığı mali haklarının dava tarihinden itibaren yasal faiziyle davacıya iadesine karar verilmiştir.
Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.
TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Dosya kapsamı ile uyuşmayan eksik inceleme sonucu verilmiş olan Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.
KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Soruşturmanın usulüne uygun olarak yapılmadığı, üzerine atılı fiili işlemediği belirtilerek istemin reddi gerektiği savunulmuştur.
DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ: …
DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.
TÜRK MİLLETİ ADINA
Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:
HUKUKİ DEĞERLENDİRME:
Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.
Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.
KARAR SONUCU:
Açıklanan nedenlerle;
1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,
2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptali ile ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının ONANMASINA,
3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,
4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın ... İdare Mahkemesine gönderilmesine, 17/03/2022 tarihinde kesin olarak oyçokluğuyla karar verildi.
(X) KARŞI OY :
Dava ve soruşturma dosyalarının birlikte incelenmesinden, davacıya isnad edilen fiillerin hakkında açılan soruşturma sonucu sübuta erdiği ve eylemine uygun disiplin cezası ile tecziye edildiği anlaşıldığından, uyuşmazlık konusu … tarih ve … sayılı Yüksek Disiplin Kurulu kararında hukuka aykırılık bulunmadığı, bu nedenle davanın reddine karar verilmesi gerektiğinden, iptale ilişkin mahkeme kararına yönelik Bölge İdare Mahkemesinin istinaf isteminin reddine ilişkin kararının bozulması gerektiği görüşüyle Daire kararına katılmıyorum.