Teminat Gelir Kaydedilirken Güncelleme Yapılmamasında Muhasebe Yetkilisinin Sorumluluğu

Teminatın Gelir Kaydedilmesi İşleminde Muhasebe Yetkilisinin Sorumluluğu Sözleşmesi feshedilen mal alımında yüklenicinin verdiği kesin teminatın enflasyon

Teminat Gelir Kaydedilirken Güncelleme Yapılmamasında Muhasebe Yetkilisinin Sorumluluğu

Teminatın Gelir Kaydedilmesi İşleminde Muhasebe Yetkilisinin Sorumluluğu Sözleşmesi feshedilen mal alımında yüklenicinin verdiği kesin teminatın enflasyon oranına göre güncellenerek gelir kaydedilmesi gerekirken güncelleme yapılmadan gelir kaydedilmesi kamu zararıdır. Sayıştay Temyiz Kurulu vermiş olduğu 15.03.2017 tarihli kararında bu yönde hüküm tesis etmiş olup ayrıca ilgili daire kararında muhasebe yetkilisinin sorumlu tutulmamasını ise mevzuata aykırı bulmuştur.

Teminat Gelir Kaydedilirken Güncelleme Yapılmamasında Muhasebe Yetkilisinin Sorumluluğu

Teminatın Gelir Kaydedilmesi İşleminde Muhasebe Yetkilisinin Sorumluluğu

Sözleşmesi feshedilen mal alımında yüklenicinin verdiği kesin teminatın enflasyon oranına göre güncellenerek gelir kaydedilmesi gerekirken güncelleme yapılmadan gelir kaydedilmesi kamu zararıdır. Sayıştay Temyiz Kurulu vermiş olduğu 15.03.2017 tarihli kararında bu yönde hüküm tesis etmiş olup ayrıca ilgili daire kararında muhasebe yetkilisinin sorumlu tutulmamasını ise mevzuata aykırı bulmuştur.

Teminatın Gelir Kaydı Sayıştay Kararı 

Kamu İdaresi TürüDiğer Özel Bütçeli İdareler
Yılı 2014
Dairesi 4
Dosya No 41237
Tutanak No 42851
Tutanak Tarihi 15.3.2017
Kararın Konusuİhale Mevzuatı ile İlgili Kararlar

1-) 121 sayılı İlam’ın 4’üncü maddesi ile, sözleşmesi feshedilen mal alımında yüklenicinin verdiği kesin teminatın enflasyon oranına göre güncellenerek gelir kaydedilmesi gerekirken güncelleme yapılmadan gelir kaydedilmesi nedeniyle ...-TL’ye tazmin hükmü verilmiştir.

Gerçekleştirme Görevlisi sıfatıyla sorumluluğu bulunan ... dilekçesinde özetle,

Bu aşamada kamu personeline rücu edilmesi gereken kamu zararı bulunmadığını; 4735 sayılı Yasanın 22/2. maddesinde aynen “19, 20 ve 21 inci maddelere göre sözleşmenin feshedilmesi halinde, kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar alındığı tarihten gelir kaydedileceği tarihe kadar Devlet İstatistik Enstitüsünce yayımlanan aylık toptan eşya fiyat endeksine göre güncellenir. Güncellenen tutar ile kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tutarı arasındaki fark yükleniciden tahsil edilir” denildiğini;

4735 sayılı Yasanın 22/2. maddesinde sarahaten belirtildiği veçhile güncellenen/güncellenmesi gereken teminat tutarı ile ilgili kamu alacağının asıl borçlusunun ilgili firma olduğunu;

Borçlar Kanununun 72’nci maddesinde aynen “Tazminat istemi, zarar görenin zararı ve tazminat yükümlüsünü öğrendiği tarihten başlayarak iki yılın her halde fiilin işlendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar.”

Aynı yasanın 73’üncü maddesinde ise, “Rücu istemi, tazminatın tamamının ödendiği ve birlikte sorumlu kişinin öğrenildiği tarihten başlayarak iki yılın ve her halde tazminatın tamamının ödendiği tarihten başlayarak on yılın geçmesiyle zamanaşımına uğrar” hükmüne amir olduğunu;

Aynı yasanın 146’ncı maddesinde “Kanunda aksine bir hüküm bulunmadıkça her alacak on yıllık zamanaşımına tabidir” kuralının belirtildiğini;

Yukarıda belirtilen yasa maddeleri beraber değerlendirildiğinde kendisine kamu zararından dolayı borç çıkarılması için teminat tutarının güncelleme farkı ... TL’nin firmadan yasal yollar ile takibinin mümkün olmaması/ isteme konu alacağın firma lehine/Kurum aleyhine olarak zamanaşımına uğramış olmasının gerekli olduğunu;



Teminatın gelir kaydedildiği tarihin Şubat 2014 olduğunu; dolayısıyla gerek iki yıllık zamanaşımı yönünden gerekse on yıllık zamanaşımı yönünden teminat güncelleme farkının (... TL) Kurum tarafından ilgili firmadan talep hakkının Borçlar Kanunu 72. 73. ve 146. maddeler çerçevesinde halen düşmediğini; bu itibarla Kurumun hukuki olarak hak kaybının olmadığı bir konuda doğrudan doğruya kendisine borç çıkarılmasına itiraz ettiğini;



Eğer firmadan Kurumun teminat farkını isteme hakkı zamanaşımına uğramış olsa idi, kamu zararı doğumundan bahsedilebileceğini ve kendisinin ancak, bu aşamada sorumlu tutulabileceğini;



Ayrıca, 5018 sayılı Kanun Çerçevesinde Sorumlu Tutulacak Görevli ve Yetkililerin Belirlenmesi Hakkında 14.06.2007 tarih, 5189/1 sayılı Sayıştay Genel Kurul Kararı’nda; “Muhasebe Yetkilisinin Görev ve Sorumlulukları Başlıklı 5’inci maddesinin (d) bendinde İdarelerce ilgili Kanunlara göre tarh ve tahakkuk ettirilerek tahsil edilebilir hale kamu gelir ve alacakların takip ve tahsil edilmesinden Muhasebe Yetkilisinin tek başına sorumlu olduğuna” karar verilmiştir, denildiğini; bu hükümden hareketle, bu borcun kendisine değil; Muhasebe Yetkilisine çıkarılmasına karar verilmesi gerektiğini belirtmiştir.

Başsavcılık karşılama yazısında;

“121 sayılı ilamın 4 üncü maddesiyle ilgili olarak;

4735 sayılı Kamu ihale Sözleşmeleri Kanununun ilgili maddeleri gereği, sözleşmenin feshedilmesi halinde yüklenicinin verdiği kesin teminat enflasyon oranına göre güncellenerek ek gelir kaydedilmesi gerekirken güncelleme yapılmadan gelir kaydedildiğinden kamu zararına sebebiyet verilmiştir.

Bu nedenle mevzuata uygun Daire kararının tasdikine karar verilmesi uygun olur.” denilmiştir.

Sorumlu ikinci dilekçesinde, aynı hususları tekrarlamıştır.

Duruşma talebinde bulunan ... ile Sayıştay Savcısının sözlü açıklamalarının dinlenmesinden ve dosyada mevcut belgelerin okunup incelenmesinden sonra gereği görüşüldü;

Rapor dosyası ve ekli belgelerin incelenmesi neticesinde;

... Bölge Müdürlüğünce ihale edilen, “...” işinde İdarenin sözleşmeyi, yakıtın belirlenen sürede teslim edilmemesi ve ihtarlı sürede de aynı durumun devam etmesi, sebebiyle 4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun 20’nci maddesi (a) fıkrasına istinaden feshettiği görülmüştür.



Fesih işlemi ile ilgili olarak İdari İşler Şubesi tarafından hazırlanarak Bölge Müdürünce onaylanan gelir kaydına ilişkin 24.02.2014 tarih ve 27-303 sayılı yazı ile, ilgili firmanın sözleşmesinin feshedilerek kesin teminatının gelir kaydedilmek üzere yazının Muhasebe Şube Müdürlüğüne havalesine karar verilmiştir.

Söz konusu yazıya istinaden, kesin teminat miktarı olan ... TL’nin gelir kaydedildiği fakat güncelleme farkı olan ...-TL’nin tahsil edilmediği görülmüştür.

4735 sayılı Kamu İhale Sözleşmeleri Kanununun “İdarenin Sözleşmeyi Feshetmesi” başlıklı 20’nci maddesinde;

“Aşağıda belirtilen hallerde idare sözleşmeyi fesheder:

a) Yüklenicinin taahhüdünü ihale dokümanı ve sözleşme hükümlerine uygun olarak yerine getirmemesi veya işi süresinde bitirmemesi üzerine, ihale dokümanında belirlenen oranda gecikme cezası uygulanmak üzere, idarenin en az on gün süreli ve nedenleri açıkça belirtilen ihtarına rağmen aynı durumun devam etmesi,

Hallerinde, ayrıca protesto çekmeye gerek kalmaksızın kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar gelir kaydedilir ve sözleşme feshedilerek hesabı genel hükümlere göre tasfiye edilir.” hükmü,

“Sözleşmenin Feshine İlişkin Düzenlemeler” başlıklı 22’nci maddesinde;

“19, 20 ve 21 inci maddelere göre sözleşmenin feshedilmesi halinde, kesin teminat ve varsa ek kesin teminatlar alındığı tarihten gelir kaydedileceği tarihe kadar Devlet İstatistik Enstitüsünce yayımlanan aylık toptan eşya fiyat endeksine göre güncellenir. Güncellenen tutar ile kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tutarı arasındaki fark yükleniciden tahsil edilir. ” hükmü yer almaktadır.

Buna göre, yüklenici firmanın taahhüdünü yerine getirmemesi nedeniyle sözleşmenin feshedilmesi halinde, kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların, alındığı tarihten gelir kaydedileceği tarihe kadar Türkiye İstatistik Kurumu tarafından yayımlanan aylık toptan eşya fiyat endeksine göre güncellenmesi, güncellenen tutar ile kesin teminat ve varsa ek kesin teminatların tutarı arasındaki farkın yükleniciden tahsil edilmesi gerekmektedir.

Temyiz dilekçesinde, yapılan işlemin mevzuata aykırı ve eksik olduğu kabul edilmekle birlikte Borçlar Kanununun zamanaşımına ilişkin hükümlerine atıfta bulunmak suretiyle, söz konusu mevzuata aykırı işlem sonucunda bir kamu zararı oluşmadığını, teminat farkından kaynaklanan kamu alacağının yasal süresinde firmadan dava yoluyla istenebileceğini ve tahsil edilebileceğini iddia etmiştir.

Kamu Zararlarının Tahsiline İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 17’nci maddesine göre, idare gelirlerinin tarh, tahakkuk ve tahsil işlemlerinin mevzuata uygun bir şekilde yapılmaması hallerinde, kamu zararının söz konusu işlemin zaman aşımına uğradığı tarihte oluşacağı kabul edilmekte ise de; teminat mektuplarını kanundan kaynaklanan vergi, resim, harç gelirleri, yurt gelirleri veya kredi geri ödemeleri gibi gelirler kapsamında değerlendirmek mümkün değildir.

Teminat mektubu, borçlunun alacaklıya karşı üzerine aldığı bir edimi yerine getirmemesi halinde, belirli bir miktar parayı, herhangi bir mahkeme kararına veya borçlunun rızasının alınmasına gerek olmaksızın, alacaklının ilk yazılı talebinde ona derhal ve gecikmeksizin ödemeyi kabul ve taahhüt niteliğinde bir garanti sözleşmesi sayılmakta ve Türk Borçlar Kanununun128’inci maddesine dayandırılmaktadır.

Teminat mektubu metninde yer alan “protesto keşidesine ve hüküm istihsaline gerek kalmaksızın ve borçlunun rızasını almaksızın ilk yazılı talepte derhal ve gecikmeksizin” şeklindeki ödeme taahhüdü banka teminat mektuplarının garanti sözleşmesi niteliğinde olduğunu ve bankanın, garanti sözleşmesinde olduğu gibi asıl borçtan bağımsız bir yükümlülük altına girdiğini göstermektedir. Bu bağlamda, teminat mektuplarından kaynaklanan alacak, derhal ve gecikmeksizin tahsili gereken bir alacaktır.

Bununla birlikte, dilekçede yer alan sorumluluk itirazına ilişkin olarak; muhasebe yetkilisinin sorumluluğu için gelirin tarh ve tahakkuk aşaması sorunsuz bir şekilde yerine getirilmesi gerekmektedir. Tarh ve tahakkuk aşaması sorunsuz yerine getirildiğinde, muhasebe yetkilisinin tahsilatla ilgili sorumluluğu başlamaktadır. Tahakkuk ettirilen gelirin muhasebe kayıtlarına alınması ve ilgililerine kanuni süresinde gönderilmesi hususunda muhasebe yetkilisinin sorumluluğundan bahsedilebilir. Tahakkuk ettirilmeyen bir gelirle ilgili olarak muhasebe yetkilisinin sorumluluktan söz etmek mümkün değildir.

Muhasebe yetkililerinin sadece tahsil edilebilir hale gelmiş gelirlerin tahsilinden sorumlu olacaklarına dair bu hususlar, 21/01/2006 tarihli ve 26056 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Muhasebe Yetkilisi Adaylarının Eğitimi, Sertifika Verilmesi ile Muhasebe Yetkililerinin Çalışma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin ‘Muhasebe yetkilisinin görev ve yetkileri’ başlıklı 23’üncü maddesinde:

“Muhasebe yetkilisinin görev ve yetkileri aşağıda belirtilmiştir.

a) Gelirleri ve alacakları ilgili mevzuatına göre tahsil etmek, yersiz ve fazla tahsil edilenleri ilgililerine iade etmek.…” ;

‘Alacakların tahsil sorumluluğu’ başlıklı 32’nci maddesinin birinci paragrafında ise:

“Muhasebe yetkilileri, idarelerce ilgili kanunlarına göre tarh ve tahakkuk ettirilerek tahsil edilebilir hale gelmiş kamu gelir ve alacaklarının yükümlüleri ve sorumluları adına ilgili hesaplara kaydedilerek tahsil edilmesinden sorumludurlar.”

denilmek suretiyle de dile getirilmiştir.

Bu nedenle, İlama konu olayda tahsil edilebilir hale gelmemiş bir gelir söz konusu olup, bu gelirin tahsil edilememiş olmasından dolayı muhasebe yetkilisinin sorumlu tutulmamasında mevzuata uyarlık bulunmamaktadır.

Bu nedenle, temyiz dilekçesinde ileri sürülen iddiaların reddedilerek 121 sayılı İlam’ın 4’üncü maddesi ile verilen tazmin hükmünün yönünden TASDİKİNE, Oybirliği ile;

Güncelleme Tarihi: 12 Eylül 2022, 21:50
YORUM EKLE