Emekli Olduktan Sonra Sözleşmeli Aile Hekimliği Yapanların Emekli Maaşı

Emekli Olduktan Sonra Sözleşmeli Aile Hekimliği Yapanların Emekli Maaşı Anayasa Mahkemesi kararı ile 5258 sayılı Kanun kapsamında bulunan tüm sözleşmeli

Emekli Olduktan Sonra Sözleşmeli Aile Hekimliği Yapanların Emekli Maaşı

Emekli Olduktan Sonra Sözleşmeli Aile Hekimliği Yapanların Emekli Maaşı Anayasa Mahkemesi kararı ile 5258 sayılı Kanun kapsamında bulunan tüm sözleşmeli aile hekimleri ile aile sağlığı elemanlarının kamu görevlisi statüsünde oldukları ve bunların yerine getirdikleri birinci basamak sağlık hizmetlerinin de kamu hizmeti niteliğinde olduğu göz önünde bulundurulduğunda, emekli olduktan sonra "diğer kamu görevlisi" sıfatıyla sözleşmeli aile hekimi olarak çalışan davacının, emekli aylığının kesilerek, borç çıkartılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı hakkında

Emekli Olduktan Sonra Sözleşmeli Aile Hekimliği Yapanların Emekli Maaşı

Emekli Olduktan Sonra Sözleşmeli Aile Hekimliği Yapanların Emekli Maaşı

Anayasa Mahkemesi kararı ile 5258 sayılı Kanun kapsamında bulunan tüm sözleşmeli aile hekimleri ile aile sağlığı elemanlarının kamu görevlisi statüsünde oldukları ve bunların yerine getirdikleri birinci basamak sağlık hizmetlerinin de kamu hizmeti niteliğinde olduğu göz önünde bulundurulduğunda, emekli olduktan sonra "diğer kamu görevlisi" sıfatıyla sözleşmeli aile hekimi olarak çalışan davacının, emekli aylığının kesilerek, borç çıkartılmasında hukuka aykırılık bulunmadığı hakkında.

T.C.

DANIŞTAY Onbirinci Daire

Esas No: 2015/4633

Karar No: 2016/2625

Temyiz îsteminde Bulunan (Davalı): Sosyal Güvenlik Kurumu Başkanlığı

Vekili                           : Av.   ...

Karşı Taraf (Davacı) : ...

İstemin Özeti: Ankara 9. İdare Mahkemesince verilen 04.02.2015 tarihli ve E:2013/1237; K:2015/145 sayılı kararın; davalı İdare tarafından, temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti              :  Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hâkimi : ...

Düşüncesi : Temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MÎLLETÎ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onbirinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

Dava, doktor olarak görev yapmakta iken emekliye ayrılarak, emekli aylığı bağlanan davacı tarafından, 30.10.2010 tarihinde İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü ile Aile Hekimliği Hizmet Sözleşmesini imzalayarak aile hekimi olarak tekrar göreve başlaması nedeniyle 01.11.2010 tarihinden itibaren emekli aylığının kesilerek, 47.082,96 TL borç çıkarılmasına ilişkin işlemin iptali ve yoksun kaldığı parasal tutarın ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince; 5258 sayılı Yasa hükümlerine göre yapılan aile hekimliği hizmetinin, 5335 sayılı Yasa'nın 30. maddesinin 2. fıkrasında belirtilen kadro, pozisyon veya görevlerden biri olup olmadığına yönelik açık bir düzenleme olmadığı, yorum yoluyla davacının söz konusu maddede belirtilen bir görevde çalıştığının kabul edilmesi suretiyle davacının emekli aylığının kesilmesine ve borç çıkartılmasına yönelik dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, ödenmeyen emekli aylıklarının davacıya ödenmesine karar verilmiştir.

Davalı İdare, Mahkeme kararının hukuka aykırı olduğunu ileri sürmekte ve temyizen incelenerek bozulmasını istemektedir.

5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun Ek. 11. maddesinde, bu Kanun'a tabi daire, kurum ve ortaklıklar ile bunların Sosyal Sigortalar Kanunu'na tabi işyerlerinde emekliliğe tabi olmayan ücretli, geçici kadrolu veya yevmiyeli hizmetlere tayin edilen emeklilerin, buralarda çalıştıkları sürece emekli aylıklarının kesileceği kuralı yer almıştır.

Öte yandan 5335 sayılı Kanun'un 30. maddesinde, herhangi bir sosyal güvenlik kurumundan emeklilik veya yaşlılık aylığı alanların bu aylıkları kesilmeksizin genel bütçeye dahil daireler, katma bütçeli idareler, döner sermayeler, fonlar, belediyeler, il özel idareleri, belediyeler ve il özel idareleri tarafından kurulan birlik ve işletmeler, sosyal güvenlik kurumlan, bütçeden yardım alan kuruluşlar ile özel kanunla kurulmuş diğer kamu kurum, kurul, üst kurul ve kuruluşları, kamu iktisadi teşebbüsleri ve bunların bağlı ortaklıkları ile müessese ve işletmelerinde ve sermayesinin %50'sinden fazlası kamuya ait olan diğer ortaklıklarda herhangi kadro, pozisyon veya görevde çalıştırılamayacakları ve görev yapamayacakları, diğer kanunların emeklilik veya yaşlılık aylığı almakta iken emeklilik veya yaşlılık aylıkları ve/veya diğer tazminatları kesilmeksizin atanmaya, çalıştırılmaya veya görevlendirilmeye izin veren hükümleri ile 5434 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Emekli Sandığı Kanunu'nun Ek. 11. maddesine göre 01.01.2005 tarihinden önce alınmış Bakanlar Kurulu Kararlarının uygulanmayacağı kuralına yer verilmiştir.

5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun "Personelin Statüsü ve Mali Haklar" başlıklı 3. maddesinin 1. fıkrasında, Sağlık Bakanlığının "Bakanlık veya diğer kamu kurum veya kuruluşları personeli olan uzman tabip, tabip ve aile sağlığı elemanı olarak çalıştırılacak sağlık personelini, kendilerinin talebi ve kurumlarının veya Bakanlığın muvafakati üzerine, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu ile diğer kanunların sözleşmeli personel çalıştırılması hakkındaki hükümlerine bağlı olmaksızın, sözleşmeli olarak çalıştırmaya veya bu nitelikteki Bakanlık personelini aile hekimliği uygulamaları için görevlendirmeye veya aile hekimliği uzmanlık eğitimi veren kurumlarla sözleşme yapmaya yetkili" olduğu; 2. fıkrasında ise,"...ihtiyaç duyulması halinde, Türkiye'de mesleğini icra etmeye yetkili ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 48’inci maddesinin (A) bendinin (4), (5) ve (7) numaralı alt bentlerindeki şartları taşıyan kamu görevlisi olmayan uzman tabip, tabip ve aile sağlığı elemanları, Sağlık Bakanlığının önerisi, Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine sözleşme yapılarak aile hekimliği uygulamalarını yürütmek üzere çalıştırılabileceği" düzenlemesine yer verilmiştir.

5258 sayılı Yasa'nın bazı hükümlerinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesinde açılan iptal davası sonucunda, 5258 sayılı Yasanın yukarıda anılan 3. maddesinin 2. fıkrasındaki kamu görevlisi olmayan tabip ve sağhk elemanlarını sözleşmeli olarak istihdamı ile ilgili tümcenin iptali istemi, aşağıda belirtilen gerekçelerle reddedilmiştir.

Anayasa Mahkemesinin 21.02.2008 günlü, E:2005/10, K:2008/63 sayılı kararıyla; "Anayasa'nın 128. maddesinde sözü edilen "diğer kamu görevlileri" kavramının, memurlar ve işçiler dışında, kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerde, kamu hukuku ilişkisiyle çalışanları

kapsadığı, Devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetlerinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerde memur ve/veya diğer kamu görevlilerinden hangisinin çalıştırılacağına ilişkin tercihin Yasa koyucunun takdir alanı içinde olduğu, Sağlık Bakanlığının, aile hekimliği hizmetlerini, pilot olarak belirleyeceği illerde görevlendireceği ya da sözleşmeli olarak çalıştıracağı personel eliyle yürüttüğü, bu hizmetlerin niteliği itibarıyla belli bir düzenlilik içinde sunulması gereken, kişilerin ve dolayısıyla aile ve toplumun varlığı ve huzuru yönünden vazgeçilmez, ertelenemez ve ikame edilemez hizmetlerden olduğu, aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının bu hizmetleri kapsamlı ve devamlı olarak belli bir mekanda ve tam gün çalışma esasına göre sundukları, aile hekimliği pilot uygulamasına geçilen illerde bu hizmetlerin ücretsiz olarak verildiği; kişilerin bu sağlık hizmetlerinden yararlanabilmelerinin aile hekimliklerine kayıt olmalarına bağlı olduğu ve bu illerde aile hekimliği kapsamındaki hizmetlerin sadece aile hekimlerince sunulduğu, birinci basamakta düzenlenmesi öngörülen her türlü reçete, rapor ve şevklerin ve diğer resmi belgelerin, aile hekimleri tarafından düzenlendiği, birinci basamaktan ikinci ve üçüncü basamak sağlık kurum ve kuruluşlarına şevklerin aile hekimlerince yapıldığı, sözleşmeli çalışacak aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının idare ile imzalayacakları sözleşmenin idari hizmet sözleşmesi niteliğinde bulunduğu, sözleşmeli aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının ücretlerinin idarece ödendiği, aile hekimlerinin düzenledikleri tüm kayıt, evrak ve belgelerin resmi kayıt ve evrak niteliğinde olduğu, aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının mevzuat ve sözleşmeye uygunluk ve diğer konularda, Bakanlık, ilgili mülki idare ve sağlık idaresinin denetimine tabi oldukları, görevleriyle ilgili ya da görevleri başında işledikleri veya kendilerine karşı işlenen suçlarda Devlet memuru gibi kabul edildikleri, aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarınca sunulacak olan aile hekimliği hizmetlerinin, Devletin genel idare esaslarına göre yürütmekle yükümlü olduğu kamu hizmetinin gerektirdiği asli ve sürekli görevlerden olduğu; bu durumda, ihtiyaç duyulması halinde, Türkiye'de mesleğini icra etmeye yetkili ve 657 sayılı Yasa'nın 48. maddesinin (A) bendinin (4), (5) ve (7) numaralı alt bentlerindeki şartları taşıyan kamu görevlisi olmayan uzman tabip, tabip ve aile sağlığı elemanlarının, Sağlık Bakanlığının önerisi, Maliye Bakanlığının uygun görüşü üzerine idari hizmet sözleşmesi yapılarak aile hekimliği uygulamalarını yürütmek üzere çalıştırılabilecekleri, bu şekilde çalıştırılanların Anayasa'nın 128. maddesinde yer alan "diğer kamu görevlisi" kapsamında olduğu belirtilerek iptali istenen kuralın Anayasaya aykırılık oluşturmadığı ve 5258 sayılı Yasanın 3. maddesinin 2. fıkrasındaki tümcenin iptali isteminin reddine karar verilmiştir.

Dosyanın incelenmesinden; doktor olarak görev yapmakta iken emekliye ayrılan ve emekli aylığı bağlanan davacı tarafından, 30.10.2010 tarihinde İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü ile 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun 3. maddesi uyarınca Aile Hekimliği Hizmet Sözleşmesi imzalayarak aile hekimi olarak tekrar göreve başladığı, davalı İdarece 5335 sayılı Kanun'un 30. maddesi uyarınca 01.11.2010 tarihinden itibaren emekli aylığının kesilerek 01.11.2010 - 31.12.2012 tarihleri arasında yersiz ödeme yapıldığından bahisle 47.082,96 TL borç çıkarılması üzerine de temyizen incelenen davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, 5258 sayılı Kanun'un bazı maddelerinin iptali istemiyle Anayasa Mahkemesinde açılan iptal davası sonucunda, tüm sözleşmeli aile hekimleri ile aile sağlığı elemanlarının kamu görevlisi statüsünde oldukları ve bunların yerine getirdikleri birinci basamak sağlık hizmetlerinin de kamu hizmed niteliğinde olduğunun açıkça ortaya konulduğu göz önünde bulundurulduğunda, sözleşmeli olarak çalışan aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının İdare ile imzalayacakları sözleşmenin idari hizmet sözleşmesi niteliğinde bulunması; sözleşmeli aile hekimi ve aile sağlığı elemanlarının ücretlerinin idarece ödenmesi; aile hekimlerinin düzenledikleri tüm kayıt, evrak ve belgelerin resmi kayıt ve evrak niteliğinde olması, aile hekimleri ve aile sağlığı elemanlarının mevzuat ve sözleşmeye uygunluk ve diğer konularda, Bakanlık, ilgili mülki idare ve sağlık idaresinin denetimine tabi olmaları; görevleriyle ilgili ya da görevleri başında işledikleri veya kendilerine karşı işlenen suçlarda Devlet memuru gibi kabul edilmeleri hususları birlikte değerlendirildiğinde, emekli olduktan sonra "diğer kamu görevlisi" sıfatıyla sözleşmeli aile hekimi olarak çalışmaya başlayan davacının emekli aylığının kesilerek, borç çıkartılmasına ilişkin davalı İdare işleminde hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

Açıklanan nedenlerle, davalı İdarenin temyiz isteminin kabulü ile Mahkeme kararının bozulmasına; dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere Mahkemeye gönderilmesine, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içinde Danıştayda karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 23.05.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.



 

 

Güncelleme Tarihi: 21 Ekim 2019, 10:39
YORUM EKLE