Yabancı dil puanı şüpheli bulunan kişinin eşdeğer sınava çağrılması hak ihlali kabul edildi

Yabancı dil puanı şüpheli bulunan kişinin eşdeğer sınava çağrılması hak ihlali kabul edildi

Yabancı dil puanı şüpheli bulunan kişinin eşdeğer sınava çağrılması hak ihlali kabul edildi

Yabancı dil puanı şüpheli bulunan kişinin eşdeğer sınava çağrılması hak ihlali kabul edildi

Yabancı dil puanı şüpheli bulunan kişinin eşdeğer sınava çağrılması hak ihlali kabul edildi

Yabancı dil puanı şüpheli bulunan kişinin eşdeğer sınava çağrılması hak ihlali kabul edildi

Yabancı Dil Sınavında Alınan Puanın Şüpheli Bulunarak Eş Değer Sınava Çağrılma Nedeniyle Eğitim Hakkının İhlal Edilmesi

Anayasa Mahkemesi Birinci Bölümü 3/11/2022 tarihinde, Özcan Bayrak (B. No: 2019/14060) başvurusunda Anayasa'nın 42. maddesinde güvence altına alınan eğitim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

Olaylar

Başvuruya Konu Dava Süreci

Olayların yaşandığı tarihte bir üniversitede doçent öğretim üyesi olarak görev yapan başvurucu, doktora programlarına kabul edilmek için gerekli yabancı dil puanını 2005 yılında girdiği Üniversitelerarası Kurul Yabancı Dil Sınavı’nda (ÜDS 2005 sonbahar dönemi) almıştır. Diğer şartları da sağlayan başvurucu bir doktora programına kabul edilmiş ve 2014 yılında Adıyaman Üniversitesinde öğretim görevlisi olarak göreve başlamış; aynı yıl farklı bir ildeki üniversitenin kadrosuna geçmiştir. Adıyaman Üniversitesi Rektörlüğü, aralarında başvurucunun da bulunduğu bir grup akademisyenin yabancı dil sınavlarının şüpheli olduğunu başsavcılığa bildirmiştir. Yapılan incelemeler neticesinde olağan dışı puan artışına sahip kişilerin eş değer sınava çağrılması gerektiği kanaatine varılmıştır. Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi (ÖSYM) Yönetim Kurulunun kendisini eş değer sınava çağırması üzerine başvurucu, yürütmenin durdurulması talebiyle dava açmış; idare mahkemesi bu talebi reddetmiştir. Başvurucunun bu karara karşı yaptığı itiraz bölge idare mahkemesince kabul edilmiş ve yürütmenin durdurulmasına karar verilmiştir. İdare mahkemesinin iptal davasını reddetmesi üzerine başvurucu kararı temyiz etmiştir. Danıştay, kararın usul ve hukuka uygun olduğu gerekçesiyle temyiz talebini reddetmiştir.

Başvuru Sonrasındaki Gelişmeler

Danıştayın onama kararı üzerine başvurucu tekrar eş değer sınava (2020 Elektronik Yabancı Dil Sınavı) çağrılmış ancak sınav tarihinde kendisine istirahat verildiğini bildirerek sınava girmemiştir. ÖSYM, başvurucunun 2005 ÜDS sonucunu iptal etmiş; Üniversite Yönetim Kurulu kararıyla da başvurucunun doktora diploması iptal edilerek üniversite ile ilişiğinin kesilmesine karar verilmiştir. Başvurucunun ÖSYM'nin ÜDS sonucunun iptali işlemine karşı açtığı dava idare mahkemesince kabul edilmiş ve Danıştay bu kararı onamıştır. Başvurucunun doktora diplomasının iptal edilmesi ve görev yaptığı üniversite ile ilişiğinin kesilmesi işlemine karşı açtığı iptal davasında idare mahkemesi, yürütmesinin durdurulmasına ve işlemin iptaline karar vermiştir. Dava istinaf aşamasındadır.

İddialar

Başvurucu, yabancı dil sınavında aldığı puanın şüpheli bulunarak eş değer sınava çağrılması nedeniyle eğitim hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Değerlendirilmesi gereken ilk husus başvurucunun sınavının hangi sebeple incelemeye alındığını bilebilecek durumda olup olmadığıdır. Somut olayda başvurucunun sınavının hangi sebeple incelemeye alındığını bilebilecek durumda olmadığı anlaşılmıştır. Başvurucu hakkındaki sürecin başvurucunun önceden çalıştığı kurumun ihbarı ile başlamış olduğu açık olmakla birlikte gerek idare tarafından yapılan incelemede gerekse mahkeme tarafından yapılan değerlendirmede ihbarın içeriğinin, ciddiyetinin, başvurucunun sınav sonucu üzerinde ciddi bir şüpheye yol açıp açmadığının değerlendirilmediği görülmüştür. Bununla birlikte çeşitli güvenlik tedbirleri çerçevesinde geçekleştirilmiş, geçerliliği uzun yıllar boyunca tüm kamusal makamlarca kabul edilmiş, kişilere akademik yeterlilik elde etmeleri noktasında önemli hak veya menfaatler sağlamış bir sınavla ilgili olarak kişinin şüpheli sonuçlar elde ettiği yönünde ortaya atılan iddianın ciddi bir şüpheye yol açıp açmadığı da tartışılmamıştır.

Nazara alınması gereken bir diğer konu ise başvurucunun incelemeye alınan sınavının üstünden geçen süredir. Başvurucunun 12 yılı aşkın bir süre önce katıldığı söz konusu sınava ilişkin sonuç belgesi bu süreçte sunulan kamusal makamlarca kabul edilmiş ve başvurucu akademik bir derece olan doktoraya başlamıştır. 6114 sayılı Ölçme, Seçme ve Yerleştirme Merkezi Hizmetleri Hakkında Kanun’da öngörülen olağan dışı bulgulara rastlanması kriterinin sağlanması için basit ve soyut bir şüphe yeterli olmayıp başvurucunun sınavda usulsüzlük yaptığının, yapılan bir usulsüzlüğe ortak olduğunun veya sonuçlarından faydalandığı bir usulsüzlüğün yapılmasına göz yumduğuna ilişkin bulgunun somut olarak ortaya konulması şarttır.

Başvurucu, son iki sınavı arasındaki puan farkını sınavlar arasında geçen süre ve bu esnada aldığı yabancı dil kurslarıyla dil yeteneğini geliştirmesi ile açıklamıştır. Bununla birlikte raporda başvurucunun katıldığı sınavların ortalamasının ve başvurucunun katıldığı son iki sınavdaki başarı grafiğinden başka bir hususun dikkate alınmadığı görülmüştür. Başvurucuya sınavda usulsüzlük yaptığına ilişkin açık bir suçlamada bulunulmadığı ve başvurucunun ilgili artışla alakalı açıklamalarının tümüyle anlamsız veya görülmemiş bir durum olarak değerlendirilmesinin de mümkün olmadığı gözetildiğinde eş değer sınava çağrılma için 6114 sayılı Kanun’da öngörülen olağan dışı bulgulara rastlanması kriterinin -özellikle sınavın üzerinden geçen süre dikkate alındığında- karşılanmadığı değerlendirilmiştir.

Gerek idare gerekse mahkeme tarafından ortaya konulan gerekçede, başvurucunun eş değer sınava çağrılması ile ilgili olarak girdiği sınavların ortalaması ve son iki sınavı arasındaki puan farkı dışında başka hiçbir tespite yer verilmediği, ilgili tespitin 6114 sayılı Kanun’da öngörülen olağan dışı bulgu kriterini karşılamaya yeterli olup olmadığının tartışılmadığı anlaşılmıştır. Bu açıklamalar doğrultusunda başvurucunun eş değer sınava çağrılması sureti ile eğitim hakkına yapılan müdahalenin idarece ve yargılama makamlarınca zorunlu bir toplumsal ihtiyaca karşılık geldiğinin ortaya konulamadığı sonucuna ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle eğitim hakkının ihlal edildiğine karar vermiştir.

YORUM EKLE