Vatandaşlar Cumhurbaşkanınca yapılan atamalara dava açabilir mi?

İdarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının

Vatandaşlar Cumhurbaşkanınca yapılan atamalara dava açabilir mi?

İdarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içerisinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören kanun koyucu, iptal davaları için menfaat ihlalini, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir.

Vatandaşlar Cumhurbaşkanınca yapılan atamalara dava açabilir mi?

Vatandaşlar Cumhurbaşkanınca yapılan atamalara dava açabilir mi?

İdarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içerisinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören kanun koyucu, iptal davaları için menfaat ihlalini, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir.

İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin; ancak bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur. Aksi hâlde, her idari işlemle dolaylı da olsa bir menfaat ilgisi kurulmak suretiyle dava açılmasını kabul etmek, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içerisinde menfaat ilişkisi bulunması şartının ihlali sonucunu doğurmaktadır.

"İçtihat Metni"

T.C.

D A N I Ş T A Y

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2021/1301

Karar No : 2022/333

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...

VEKİLİ : Av. ...

KARŞI TARAF (DAVALI) : ...

VEKİLİ : ...

İSTEMİN KONUSU : Danıştay Sekizinci Dairesinin 20/01/2021 tarih ve E:2021/336, K:2021/147 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne atama yapılmasına ilişkin 01/01/2021 tarih ve 2021/16 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının iptaline karar verilmesi istenilmiştir.

Daire kararının özeti: Danıştay Sekizinci Dairesinin 20/01/2021 tarih ve E:2021/336, K:2021/147 sayılı kararıyla;

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 2. maddesine göre, iptal davası açılabilmesi için gerçek ya da tüzel kişiler ile dava konusu işlem arasında makul ve ciddi bir ilişkinin varlığının yeterli bulunduğu, başka bir deyişle, idare hukukunun genel ilkelerine göre idari işlemin değişiklik yarattığı ya da doğmasına engel olduğu hukuki durumla, menfaat bağı olan herkesin bu idari işlemin iptalini isteyebileceği;

Aynı Kanun'un "Dilekçeler üzerine ilk inceleme" başlığını taşıyan 14. maddesinin 3/c bendinde, dilekçelerin ehliyet yönünden inceleneceği; 6. fıkrasında ilk incelemeye ilişkin hususların ilk incelemeden sonra tespit edilmesi halinde de davanın her safhasında 15. madde hükmünün uygulanacağı; ''İlk inceleme üzerine verilecek karar'' başlığını taşıyan 15. maddenin 1/b bendinde de, 14. maddenin 3/c bendinde yazılı hallerde davanın reddine karar verileceğinin düzenlendiği;

İptal davaları, idarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte; her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören yasa koyucunun, iptal davaları için menfaat ihlalini, subjektif ehliyet koşulu olarak aradığı;

İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idari işlemlerin, ancak bu idari işlemle meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabul edildiği;

Taraf ilişkisinin kurulması için gerekli olan kişisel, meşru ve güncel bir menfaat ilgisinin varlığının, davanın niteliğine ve özelliğine göre idari yargı yerlerince belirlendiği, davacının idari işlemle ciddi ve makul, maddi ve manevi bir ilişkisinin, hukuken korunması gereken bir menfaat bağının bulunmasının dava açma ehliyeti için gerekli sayıldığı;

Bu bağlamda; Antalya'da ikamet etmekte olan ve Boğaziçi Üniversitesi ile herhangi bir bağı bulunmayan davacının, davaya konu ettiği Cumhurbaşkanlığı kararı ile arasında güncel, kişisel ve meşru bir menfaat ilişkisinin bulunduğunun kabulüne olanak bulunmadığı gerekçesiyle davanın ehliyet yönünden reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, Anayasa ile korunan hak arama hürriyetleri kapsamında, bilimsel özerlik sahibi üniversitelerle ilgili hukuka aykırı işlemler hakkında her vatandaşın dava açma hakkının bulunduğu; ayrıca, güncel bir menfaat ilişkisi aranacaksa yirmi yaşında ve üniversite çağında olan ve adı geçen üniversitede okuma ihtimali olan bir çocuğu bulunduğu ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, Danıştay Sekizinci Dairesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ...'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun olan Daire kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

İLGİLİ MEVZUAT :

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "İdari dava türleri ve idari yargı yetkisinin sınırı" başlıklı 2. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde, idari davaların idari işlemler hakkında yetki, sebep, şekil, konu ve maksat yönlerinden biri ile hukuka aykırı olduklarından dolayı menfaatleri ihlal edilenler tarafından açılacağı; "Dilekçeler üzerine ilk inceleme" başlıklı 14. maddesinin 3. fıkrasının (c) bendinde ise, dava dilekçesinin, davacının dava açma ehliyeti olup olmadığı yönünden inceleneceği; "İlk inceleme üzerine verilecek karar" başlıklı 15. maddesinin 1. fıkrasının (b) bendinde ise, davacının, iptali istenen işlem yönünden dava açma ehliyeti bulunmadığı anlaşıldığında davaların reddine karar verileceği kurallarına yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

İdarenin hukuka uygun davranmasını sağlayan en önemli denetim araçlarından olmakla birlikte, her idari işleme karşı herkes tarafından iptal davası açılmasının idari işlemlerde istikrarsızlığa neden olmaması ve idarenin işleyişinin bu yüzden olumsuz etkilenmemesi için, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içerisinde menfaat ilişkisi bulunmasını öngören kanun koyucu, iptal davaları için menfaat ihlalini, subjektif ehliyet koşulu olarak getirmiştir.

İptal davasının içtihat ve doktrinde belirlenen hukuki nitelikleri göz önüne alındığında, idare hukuku alanında tek yanlı irade açıklamasıyla kesin ve yürütülmesi zorunlu nitelikte tesis edilen işlemlerin; ancak bu idari işlemle doğrudan meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi kurulabilenler tarafından iptal davasına konu edilebileceğinin kabulü zorunludur. Aksi hâlde, her idari işlemle dolaylı da olsa bir menfaat ilgisi kurulmak suretiyle dava açılmasını kabul etmek, dava konusu edilecek işlem ile dava açacak kişi arasında belli ölçüler içerisinde menfaat ilişkisi bulunması şartının ihlali sonucunu doğurmaktadır.

Temyize konu edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Boğaziçi Üniversitesi Rektörlüğüne atama yapılmasına ilişkin 01/01/2021 tarih ve 2021/16 sayılı Cumhurbaşkanlığı kararının iptaline karar verilmesi istemiyle açılan davada, dava dilekçesinde davacının "vatandaş" ve "hukukçu" olarak dava açtığını ifade ettiği; Dairece, davacının Antalya'da ikamet ettiğinden ve Boğaziçi Üniversitesi ile herhangi bir bağı bulunmadığından davaya konu ettiği Cumhurbaşkanlığı kararı ile arasında güncel, kişisel ve meşru bir menfaat ilişkisinin bulunmadığı gerekçesi ile davanın ehliyet yönünden reddine karar verildiği görülmektedir.

Davacının temyiz dilekçesinde ise, güncel bir menfaat ilişkisi aranacaksa yirmi yaşında ve üniversite çağında olan ve adı geçen üniversitede okuma ihtimali olan bir çocuğunun bulunduğu belirtilmektedir.

Dava konusu edilen idari işlemle "doğrudan, meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi bulunması" koşulunun, gerçekleşmesi ihtimal dahilinde olan her durumu kapsamadığının kabulü gerekmektedir. Bu bağlamda, davacının dava konusu işlemle menfaat ilişkisi bulunduğunu kanıtlayabilmek amacıyla temyiz dilekçesinde belirttiği "üniversite çağında olan çocuğunun, adı geçen üniversitenin öğrencisi olabilme ihtimali"nin, "doğrudan, meşru, kişisel ve güncel bir menfaat ilgisi bulunması" koşulu kapsamında olduğunun kabulüne imkan bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Bu itibarla, iptaline karar verilmesi talebinde bulunulan rektör atama işlemi yönünden ikametgahın hukuki bir değerinin bulunmaması nedeniyle, davacının ikamet ettiği il sınırlarından bağımsız olarak, dava konusu edilen Cumhurbaşkanlığı kararı ile davacı arasında güncel, kişisel ve meşru bir menfaat ilişkisinin ortaya konulamadığı anlaşıldığından, belirtilen gerekçeyle davanın ehliyet yönünden reddi gerekmektedir.

Bu durumda, davanın ehliyet yönünden reddi yolundaki Daire kararında sonucu itibarıyla hukuka aykırılık bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davacının temyiz isteminin reddine,

2. Davanın ehliyet yönünden reddine ilişkin Danıştay Sekizinci Dairesinin 20/01/2021 tarih ve E:2021/336, K:2021/147 sayılı kararının, yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,

3. Kullanılmayan ... TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,

4. 07/02/2022 tarihinde oybirliği ile kesin olarak karar verildi.

Güncelleme Tarihi: 16 Nisan 2022, 23:22
YORUM EKLE