Kamu görevlisi hakkında açılan tazminat davası sonucu verilen kararın idarenin tazmin yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı

Kamu görevlisi hakkında açılan tazminat davası sonucu verilen kararın idarenin tazmin yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı

Kamu görevlisi hakkında açılan tazminat davası sonucu verilen kararın idarenin tazmin yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı

Kamu görevlisi hakkında açılan tazminat davası sonucu verilen kararın idarenin tazmin yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı

Kamu görevlisi hakkında açılan tazminat davası sonucu verilen kararın idarenin tazmin yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı

Kamu görevlisi hakkında açılan tazminat davası sonucu verilen kararın idarenin tazmin yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı



Kamu görevlisi hakkında açılan tazminat davası sonucu verilen kararın tek başına idarenin tazmin yükümlülüğünü ortadan kaldırmayacağı; adli yargı yerince kamu görevlisi aleyhine hükmolunan tazminatın tahsil edilip edilmediğinin de araştırılması gerektiği hakkında.

T.C.

DANIŞTAY

Onuncu Daire

Esas No: 2013/6506

Karar No : 2016/2524

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onuncu Dairesince 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 17. maddesi uyarınca davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek işin esasına geçildi, gereği görüşüldü:

Dava; davalı idare bünyesinde çalışan memurun, davacıya hayali hizmet süresi kazandırarak sahte olarak emeldi ettiğinin idarece sonradan tespiti üzerine, emeklilik borçlanması adı altında ödenen 34,582 TL'nin yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

.............. İdare Mahkemesince; davalı idare bünyesinde memur olarak görev yapan kişinin, emekli olmak isteyen davacıyı elde ettiği haksız kazanç nedeniyle kandırarak ve sistem üzerinde usulsüz düzeltme yaparak emekliliğe hak kazandırdığı, yapılan bu usulsüzlüğün sonradan fark edilmesi üzerine davacıya emekli aylığı ödemesinin durdurulduğu, davalı idare çalışanı hakkında açılan ceza davası sonucunda ............... Ağır Ceza Mahkemesinin 22/12/2011 tarih ve E.2011/40 K.2011/357 sayılı kararla görevlinin irtikap suçundan hüküm giydiği, buna göre davalı idarenin, bünyesinde çalışan personelin eğitimi, gözetimi ve denetimi konusunda görev ve sorumluluğunun bulunması ve personelinin hizmetin işleyişi sırasında hizmet sunduğu kişilere verdiği zarardan sorumlu olduğunun kabulü gerekmekte ise de, davacının, uğramış olduğu zararın tazmini istemiyle idare çalışanı hakkında ............................. Asliye Hukuk Mahkemesinde dava açtığı ve anılan Mahkemenin 27/03/2012 tarih ve E:2012/6, K:2012/173 sayılı kararıyla iş bu davada talep edilen tazminat miktarı olan 34.582-TL'nin kamu görevlisi tarafından davacıya ödenmesine karar verildiği, buna göre aynı olay nedeniyle ikinci kez tazminata hükmedilmesinin hukuken mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Davacı tarafından, hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek anılan Mahkeme kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtildikten sonra, maddenin son fıkrasında, idarenin kendi eylem ve işlemlerinden doğan zararı ödemekle yükümlü olduğu; 129. maddesinin beşinci fıkrasında da, memurlar ve diğer kamu görevlilerinin yetkilerini kullanırken işledikleri kusurlardan doğan tazminat davalarının kendilerine rücu edilmek kaydıyla ve kanunun gösterdiği şartlara uygun olarak idare aleyhine açılabileceği hükme bağlanmıştır.

Bu bağlamda, idare kural olarak yürüttüğü kamu hizmetiyle nedensellik bağı kurulabilen zararları tazminle yükümlü olup; idari eylem ve işlemlerden doğan zararlar idare hukuku kuralları çerçevesinde, hizmet kusuru veya kusursuz sorumluluk ilkeleri gereği tazmin edilmektedir. İdarenin yürütmekle görevli olduğu bir hizmetin kuruluşunda, düzenlenişinde veya işleyişindeki nesnel nitelikli bozukluk, aksaklık veya eksiklik şeklinde tanımlanabilen hizmet kusuru; hizmetin kötü işlemesi, geç işlemesi veya hiç işlememesi hallerinde gerçekleşmekte ve idarenin tazmin yükünün doğmasına yol açmaktadır.

Dava dosyasının incelenmesinden, davalı idare bünyesinde memur olarak görev yapan şahsın, davacının emekli olmak istediğini beyan etmesi üzerine gerçekte 83 gün prim ödeme gün sayısı olduğu halde bilgisayar sistemine adı geçen sigortalının (davacının) prim ödeme gün sayısının 3623 gün olduğu şeklinde hayali bilgi girerek prim ödeme gün sayısının emekli olabilecek hale getirdiği ve akabinde bilgisayar ortamında işlemleri ikmal ederek davacıya hak etmediği halde aylık bağlayarak karşılığında borçlanma ve aftan yararlanma bedeli altında 34.582 TL para aldığı ve karşılığında davacıya sahte makbuz verdiği yapılan usulsüzlüğün ortaya çıkması üzerine emekli aylığı ödenmesinin durdurulduğu, bu sefer davacının bankadan çekerek görevli personele verdiği 34.582 TL'nin ödeme tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesi istemiyle idareye yapılan başvurunun reddi üzerine bakılmakta olan davanın açıldığı, öte yandan haksız menfaat karşılığı emeklilik işlemi yapan kamu görevlisi hakkında açılan ceza davası sonucunda ........................ Ağır Ceza Mahkemesinin 22/12/2011 tarih ve E.2011/40 K.2011/357 sayılı kararıyla kamu görevlisi hakkında irtikap suçundan mahkumiyet kararı verildiği görülmektedir.

Uyuşmazlık konusu olayda davalı idare bünyesinde görev yapan kamu çalışanının elde ettiği haksız menfaat karşılığı davacının zarara uğradığı ve bu zararın personelinin eğitimi, gözetimi ve denetimi konusunda gerekli önlemleri almayan davalı idarece tazmin edilmesi gerektiği açıktır.

Öte yandan, davacı tarafından uğranılan zararın tazmini istemiyle ................................... Asliye Hukuk Mahkemesinde kamu görevlisi hakkında tazminat davası açıldığı ve bu davada Mahkemece davanın kabulüne karar verildiği, bunun üzerine İdare Mahkemesince aynı olay nedeniyle ikinci kez tazminata hükmedilemeyeceği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş ise de, anılan davada verilen tazminat tutarının ilgili kişiden tahsil edilip edilmediğinin araştırılmadığı görülmektedir.

Bu durumda, kamu görevlisi hakkında adli yargı yerinde açılmış olan tazminat davasının, idarenin hizmet kusurunu ortadan kaldırmayacağı açık olduğundan, İdare Mahkemesince ..........................Asliye Hukuk Mahkemesinin 27/03/2012 tarih ve E:2012/6, K:2012/173 sayılı kararı üzerine hükmolunan tazminatın, kamu görevlisi tarafından davacıya ödenip ödenmediği hususunun saptanarak bu araştırma sonucuna göre bir karar verilmesi, şayet ödeme yapılmamış ise iş bu davadaki tazminat isteminin kabulü yolunda hüküm kurulması gerekmektedir.

Diğer taraftan, Anayasanın 129. maddesinin beşinci fıkrası uyarınca, yargı mercileri tarafından hükmedilen tazminatı ödeyecek olan idarenin, davacının zarara uğramasında sorumluluğu saptanan ilgili kişi veya kişilere yasal yollar çerçevesinde rücu etmesi Anayasa hükmü gereğidir.

Açıklanan nedenlerle, temyiz isteminin kabulüyle, .......................... İdare Mahkemesinin 28/03/2013 tarih ve E:2012/258, K:2013/323 sayılı kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın anılan İdare Mahkemesine gönderilmesine, 06/05/2016 tarihinde oyçokluğuyla karar verildi.

 

Güncelleme Tarihi: 07 Mart 2020, 10:54
YORUM EKLE