Danıştay kararlarında yüz kızartıcı suç kavramı 

 Danıştay, iDDK, T. 12.11.2014, E. 2012/482, K. 2014/3992 Bir üniversitede görev yapmakta olan davacının, “bir başkasının bilimsel eserinin veya çalışmasının tümünü ya da bir kısmını kaynak belirtmeden kendi eseri gibi göstermek (intihal)” fiili sebebiyle öğretim mesleğinden çıkarılmasına iliĢkin Yüksek Disiplin Kurulu iĢleminin iptali ve söz konusu fiilin 5525 sayılı Kanun kapsamında değerlendirilmesi istemiyle açılan davayla ilgili olarak verilen kararda, “ilgili Kanun metninde yer verilen „gibi‟ sözcüğünün yüz kızartıcı suç olarak anılan ve sayma yoluyla belirtilen Devletin şahsiyetine karşı işlenen suçlarla basit veya nitelikli zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas suçlarından birini ifade etmek üzere kullanıldığı, aksi yorumla, bu sözcüğün, „sayılanlara benzer suçları‟ ifade ettiğinin kabul edilmesinin Anayasa‟nın 128‟inci maddesinin ikinci fıkrası ile DMK‟nın 18‟inci maddesi uyarınca memurların memurluklarının sona erdirilmesine ilişkin durumların bizzat kanunda düzenlenmesi gerektiğine ilişkin memur güvencesine aykırı olacağı gibi idarelere, Kanun‟da gösterilen suçlar dışında benzer suçların yüz kızartıcı suç sayılması konusunda, ölçütleri belirsiz, geniş bir takdir yetkisi tanınması sonucunu da doğurabileceği” belirtilmiştir. Buna bağlı olarak 5525 sayılı Kanun‟un 1‟inci maddesinde bu Kanun kapsamında olmadığı sayılan eylemler arasında intihale yer verilmediği için bunun yüz kızartıcı bir suç olmadığı ve dolayısıyla dava konusu disiplin cezasının Kanun kapsamında affedilen disiplin cezalarından biri olduğu değerlendirilmiştir.

Kurum internet sitesinde yayımlanan mevzuat hk karar Kurum internet sitesinde yayımlanan mevzuat hk karar

Danıştay, 16. D., T. 21.04.2015, E. 2015/9697, K. 2015/1941 Sahip olduğu yetkileri kötüye kullanmak suretiyle başkasına ait kişisel verileri hukuka aykırı olarak ele geçirdiği ve bu sebeple DMK‟nın 125/E-(g) maddesinde sayılan koşulların davacı yönünden oluştuğu sonucuna varılan bu karar, bir zabıt kâtibinin eşine ait cep telefonundan kimlerle konuşulduğunu tespit etmek istemesi, bunun için Telekomünikasyon iletişim Başkanlığına hitaben gerçeğe aykırı resmi yazılar düzenlemesi ve bu yazıları da isim ve sicilini yazdığı Cumhuriyet savcısına imzalattırması şeklinde gelişen olay ile ilgilidir. Davacı, bu eylemleri için yapılan yargılama sonucunda görevi kötüye kullanma suçundan hapis cezası ile cezalandırılmış ancak hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiĢtir. Adalet Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu da bu Ģahsın DMK‟nın 125/E(g) maddesi uyarınca devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar vermiştir. Ancak söz konusu kararın iptali istemiyle dava açılmış ve idare mahkemesi davanın reddine karar vermiştir. Davacının temyiz başvurusu üzerine Danıştay 12. Dairesinin 25.09.2013 tarihli E. 2010/9235 ve K. 2013/6619 sayılı kararıyla temyiz istemi reddedilmiş ve idare mahkemesi kararı onanmış ise de davacı tarafından bu kararın düzeltilmesinin istenilmesi üzerine Dairece verilen 18.02.2014 tarih ve E. 2013/11312, K. 2014/824 sayılı kararla, “anılan eylemlerin DMK‟nın 125/E-(g) maddesinde belirtilen „memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak‟ olarak nitelendirilmesinin mümkün olmadığının anlaşıldığı ve bu durumda, davacının eyleminin gerçeğe aykırı belge düzenlemek olarak değerlendirilebilecek bir eylem olduğundan, davacıya DMK‟nın 125/E-(g) maddesi uyarınca uygulanan disiplin cezasında hukuka uygunluk bulunmadığı” gerekçesiyle anılan idare mahkemesi kararı bozulmuştur. idare mahkemesi de 11.04.2014 tarih ve E. 2014/494, K. 2014/512 sayılı kararıyla Danıştay 12. Dairesinin bozma kararına uymuş ve dava konusu iĢlem iptal edilmiştir. Ancak davalı idare, dava konusu işlemin hukuka uygun olduğunu ileri sürerek ve idare mahkemesi kararının temyizen incelenerek bozulmasını istemiştir. Danıştay 16. Dairesi, davalı idarenin temyiz isteminin kabul ederek idare mahkemesinin kararının bozulmasına ilişkin verdiği bu kararında, “DMK‟nın 125/E-(g) maddesinin kamu görevinin inanılır, güvenilir, itibarlı görevliler eliyle yürütülmesini amaçladığı, memur sıfatı taşıyan ve kamu hizmetinin personel unsurunu oluşturan kişilere toplumun güven duymasının bireylerin idareye olan güven ve inancını da sağlayacağı, kamu hizmetinin gerekli saygınlığı yitirmiş görevliler eliyle yürütülmesinin bireylerin idareye olan güven duygularının sarsılmasına, kişi ile idare ilişkilerinde arzu edilmeyen olumsuz bazı gelişmelere neden olabileceği ve bu sebeple söz konusu kanuni düzenleme ile böyle bir tehlikenin gerçekleşmesini engellemek amacıyla önlem alındığı” belirtilerek davacının eylemleri DMK‟nın 125/E-(g) maddesinde yer alan “memurluk sıfatı ile bağdaĢmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareket” kapsamında değerlendirilmiştir. 

 Danıştay, 5. D., T. 09.10.2018, E. 2016/49819, K. 2018/16359 Kararda, “„Hırsızlık‟ fiilini işlediği iddiası üzerine kesinleşmiş bir yargı kararı olmayan ancak yürütülen disiplin soruşturması sonucunda devlet memurluğundan çıkarılması öngörülen davacının, disiplin cezasına konu eylemlerinin memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak derecede yüz kızartıcı ve utanç verici davranış niteliğinde olmadığı sonucuna varılan bu kararda yüz kızartıcı ve utanç verici hareketler hakkındaki görüşlerin çeşitlilik arz ettiği, „... gibi yüz kızartıcı suçlar‟ denildiğinde maddede sayılmamış olan diğer yüz kızartıcı suçların neler olduğunun yasaları uygulamakla görevli yargı organlarınca saptanmasının daha uygun olacağı” belirtilmiştir.

Danıştay, İDDK, T. 28.12.2020, E. 2020/2656, K. 2020/3508 Söz konusu karar, izmir ilinde bir müdürlükte görev yapan davacının irtikâp suçu işlediğinden bahisle DMK‟nın 125/E-(g) maddesi uyarınca devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına iliŞkin olup bu işlemin iptali istenmektedir. izmir ilinde görev yapan davacının, bir kişinin satın almak istediği hazineye ait olan bir parselle ilgili olarak görevi dolayısıyla yapılacak işlemler karŞılığında kişiyi ikna ederek para aldığı ve bu olayda kişinin istediği sonucu alamaması üzerine yaptığı başvuru üzerine incelemeci görevlendirildiği, yapılan inceleme ve alınan ifade tutanakları neticesinde söz konusu durumun irtikâp fiilini oluŞturduğunun düşünüldüğü ve bu suçun kovuşturulması için gerekli ihbarın yapıldığı, disiplin yönünden ise davacının fiilinin DMK‟nın 125/E-(g) maddesi uyarınca cezalandırılması gerektiği yönünde bildirilen görüş üzerine disiplin kurulu kararı ile davacının memurluktan çıkarma cezası ile cezalandırıldığı görülmüştür. Ancak ilk derece mahkemesi tarafından disiplin kurulunca verilen kararın, olayın maddi çerçevesini ve davacının olay içindeki durumunu tam olarak ortaya koyacak bir soruŞturma raporuna dayanmaması nedeniyle, Şekil ve neden bakımından hukuka aykırı bulunduğu gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiŞtir. Bu durum üzerine DanıŞtay 12. Dairesinin 05.10.2017 tarih ve E. 2016/10594, K. 2017/4638 sayılı kararıyla, karar düzeltme aŞamasında, davacının disiplin cezasına konu fiilleri nedeniyle hakkında açılan kamu davasında, “yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlama” suçunu işlediğini sabit görmüş ve davacının eylemine uyan disiplin cezasıyla cezalandırılmasına iliŞkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna vararak idare mahkemesi kararının bozulmasına karar verilmiŞtir. Ancak ilk derece mahkemesinin ısrar kararında, “Anayasa‟nın 76‟ncı maddesinin ikinci fıkrasında sayılan zimmet, ihtilas, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, inancı kötüye kullanma, dolanlı iflas gibi suçların, yüz kızartıcı suçlar olarak sayıldığı, aynı hükmün 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanunu‟nda yinelendiği, DMK‟nın 48/A-5 maddesi ile yüz kızartıcı suç kavramına zimmet, irtikâp, rüşvet, hırsızlık, dolandırıcılık, sahtecilik, güveni kötüye kullanma, hileli iflas, ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, suçtan kaynaklanan malvarlığı değerlerini aklama veya kaçakçılık gibi suçların dâhil edildiği, 1136 sayılı Avukatlık Kanunu‟nun avukatlığa kabule engel haller arasında da yine benzer suçların olduğu, irtikâp suçunun yüz kızartıcı suçlar arasında sayıldığı ancak davacı hakkındaki kesinleşen ceza yargılaması sonucunda adli yargı yerince davacının fiilinin ikna sureti ile irtikâp suçunu oluşturmadığı, davacının eyleminin değişip dönüşmek sureti ile ceza mahkemesi kararının verildiği 29.11.2011 tarihindeki haliyle “yetkili olmadığı bir iş için yarar sağlamak” suçu olduğunun tespit edildiği, bu nedenle cezaya konu fiilin DMK‟nın 125/E-(g) bendinde sayılan yüz kızartıcı suç olarak nitelenmesine hukuken olanak bulunmadığı” açıklamalarına yer verilmiŞtir. Buna bağlı olarak davacıya isnat edilen işlem ve eylemlerin DMK‟nın 125/D-(c) bendinde düzenlenen “görevi ile ilgili olarak her ne Şekilde olursa olsun çıkar sağlamak” kapsamında değerlendirilmesi gerektiği belirtilerek konusu işlemin iptali yolundaki ilk kararda ısrar edilmiŞtir. Danıştay idari Dava Daireleri Kurulunun 12.12.2019 tarih ve E. 2019/1972, K. 2019/6514 sayılı kararıyla ile de davacının eyleminin DMK‟nın 125/E-(g) maddesinde belirlenen “memuriyetle bağdaŞmayacak Şekilde yüz kızartıcı ve utanç verici hareket” kapsamına girdiği sonucuna varılmıŞ ve idare mahkemesinin ısrar kararının bozulmasına karar verilmiŞtir. Ancak davacının karar düzeltme talebi üzerine Danıştay idari Dava Daireleri Kurulunun 28.12.2020 Tarihli E. 2020/2656 ve K. 2020/3508 sayılı kararı ile Danıştay idari Dava Daireleri Kurulunun 12.12.2019 tarih ve E. 2019/1972, K. 2019/6514 sayılı kararı kaldırılmıŞ ve idare mahkemesinin davacının devlet memurluğundan çıkarılması iŞlemini iptal eden kararı onanmıŞtır.

Danıştay, 12. D., T. 17.02.2021, E. 2018/2824, K. 2021/807 Söz konusu karar, bir öğretmenin öğrencisi ile 18 yaşını doldurmadan ilişkide bulunması, anılan kişinin cinsel içerikli fotoğraflarını üçüncü kiŞilere yayması ve sosyal statüsünü tehdit etmek sureti ile yeniden ilişkiye girme ve iletiŞime geçmeye zorlaması eylemleri sonucunda Yüksek Disiplin Kurulu tarafından DMK‟nın 125/E-(g) maddesi uyarınca devlet memurluğundan çıkarılması ile cezalandırılmasına iliŞkindir. Yüksek Disiplin Kurulunun bu kararının iptali istemiyle dava açılmış ancak idare mahkemesi dava konusu işlemin hukuka uygun olduğuna karar vermiŞtir. Daha sonra idare mahkemesi kararı temyize konu edilmiş ve DanıŞtay 12. Dairesinin 14.03.2018 tarihli E. 2016/7142 ve K. 2018/1095 sayılı kararıyla temyize konu idare mahkemesi kararı onanmıştır. Davacı tarafından bu kararın düzeltilmesinin talep edilmesi üzerine ise Danıştay 12. Dairesinin 17.02.2021 tarihli bu kararıyla davacının gerçekleŞtirmiŞ olduğu “cinsel istismar” eylemi DMK‟nın 125/E-(g) maddesinde belirtilen “memurluk sıfatı ile bağdaŞmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak” kapsamında değerlendirilmiŞ ve idare mahkemesi kararı onanmıŞtır.