Bilirkişi raporunda artan zimmet tutarına göre mahkumiyet kararı verilemeyeceği

Bilirkişi raporunda artan zimmet tutarına göre mahkumiyet kararı verilemeyeceği

Bilirkişi raporunda artan zimmet tutarına göre mahkumiyet kararı verilemeyeceği

Bilirkişi raporunda artan zimmet tutarına göre mahkumiyet kararı verilemeyeceği

Bilirkişi raporunda artan zimmet tutarına göre mahkumiyet kararı verilemeyeceği

Bilirkişi raporunda artan zimmet tutarına göre mahkumiyet kararı verilemeyeceği

Cumhuriyet Başsavcılığının 12/03/2014 tarihli ve 2014/422 Esas sayılı iddianamesinde zimmet miktarının 26.933,50 TL olarak tespit edilmesine karşın mahkemece aldırılan bilirkişi raporları ile tespit edilen ve iddianamede belirtilen miktardan 1.690,14 TL fazla olan 28.623,64 TL ile ilgili bir anlatıma yer verilmediği ve bu miktarla ilgili zimmet suçundan kamu davası açılmamış olduğu halde, 1.690,14 TL'lik fazla tespite dair usulüne uygun olarak kamu davasının açılması sağlanmadan iddianame kapsamı dışına çıkılarak yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulmasının kanuna aykırı olduğu hakkında.

5. Ceza Dairesi 2018/5833 E. , 2021/6187 K.

"İçtihat Metni"

Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek gereği düşünüldü:

Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,

Ancak;

CMK'nin 225/1. maddesinde yer alan "Hüküm, ancak iddianamede unsurları gösterilen suça ilişkin fiil ve faili hakkında verilir" şeklindeki düzenleme karşısında, hükmün konusunun iddianamede gösterilen eylemden ibaret olması gerektiği, açıklanan ve suç oluşturduğu ileri sürülen fiilin dışına çıkılması, davaya konu edilmeyen bir eylemden dolayı yargılama yapılması ve açılmayan davadan hüküm kurulmasının yasaya aykırı olduğu, dava konusu yapılan eylemin açıkça ve bağımsız olarak gösterilmesi gerektiği, ... Cumhuriyet Başsavcılığının 12/03/2014 tarihli ve 2014/422 Esas sayılı iddianamesinde zimmet miktarının 26.933,50 TL olarak tespit edilmesine karşın mahkemece aldırılan bilirkişi raporları ile tespit edilen ve iddianamede belirtilen miktardan 1.690,14 TL fazla olan 28.623,64 TL ile ilgili bir anlatıma yer verilmediği ve bu miktarla ilgili zimmet suçundan kamu davası açılmamış olduğu halde, 1.690,14 TL'lik fazla tespite dair usulüne uygun olarak kamu davasının açılması sağlanmadan iddianame kapsamı dışına çıkılarak yazılı şekilde mahkumiyet hükmü kurulması,

Bir suç işleme kararının icrası kapsamında 26/01/2011 ilâ 05/03/2012 tarihleri arasında tahsil ettiği su kullanım bedelleri ile 10 kişiden tahsil ettiği köye ait ağaçların satış bedelini gelir olarak kaydetmeyip mal edinmek suretiyle değişik zamanlarda zimmet suçunu birden fazla kez işlediği kabul edilen sanık hakkında zincirleme suç hükümlerini içeren TCK'nin 43/1. maddesinin uygulanmaması,

Zimmetine geçirdiği miktarı soruşturma aşamasında ödediği halde sanık hakkında TCK'nin 248/2-1. cümlesi uyarınca cezasından 1/2 oranında indirim yapılması yerine TCK'nin 248/1. maddesinin uygulanması sonucu 2/3 oranında indirim yapılarak eksik ceza tayini,

5271 sayılı CMK'nin 231/8. maddesine, 28/06/2014 tarihli ve 29044 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 6545 sayılı Kanun'un 72. maddesi ile eklenen “Denetim süresi içinde, kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilemez” şeklindeki hükmün ancak yürürlük tarihinden sonra işlenen suçlar bakımından uygulanabileceği, buna karşılık dava konusu somut olayda suç, bahse konu yasal değişiklikten önce işlendiğinden, yasal engel oluşturmayacağı gözetilerek hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilip verilmeyeceğinin CMK'nin 231/5-6. maddesindeki şartlar gözetilmek suretiyle hakim tarafından değerlendirilmesinde yasal zorunluluk bulunduğu, bu itibarla sanığın kişilik özellikleri ve duruşmadaki tutum ve davranışları irdelenerek yeniden suç işleyip işlemeyeceği hususunda ulaşılacak kanaate göre sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının gerekip gerekmediğine karar verilmesi gerekirken, CMK'nin 231/6. maddesinde yer alan objektif ve subjektif koşullar değerlendirilmeksizin "...adli sicil kaydında yer alan ilamlar hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına ilişkin olduğundan dolayı şartları oluşmadığından..." şeklindeki yasal olmayan yetersiz gerekçe ile 5271 sayılı CMK'nin 231/5. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar verilmesi,

Anayasa Mahkemesinin 08/10/2015 tarihli ve 2014/140 Esas, 2015/85 sayılı Kararının Resmi Gazete'nin 24/11/2015 tarihli ve 29542 sayılı nüshasında yayımlanarak yürürlüğe girmiş olması nedeniyle TCK'nin 53. maddesiyle ilgili olarak yeniden değerlendirme yapılmasında zorunluluk bulunması ile hapis cezası ertelenen sanık hakkında TCK'nin 53/3. maddesi gereğince kendi altsoyu üzerindeki velayet, vesayet ve kayyımlık yetkileri açısından 53/1-c madde-fıkra-bendindeki hak yoksunluğuna hükmedilemeyeceği gözetilmeden yazılı şekilde uygulama yapılması,

Sanığın yüklenen suçu TCK'nin 53/1-a maddesindeki hak ve yetkileri kötüye kullanmak suretiyle işlediği kabul edilmesine rağmen hakkında aynı Yasa'nın 53/5. maddesi uyarınca hak yoksunluğuna karar verilmesi gerektiğinin gözetilmemesi,

Kanuna aykırı, katılan Hazine vekilinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden hükmün 5320 sayılı Kanun'un 8/1. maddesi de gözetilerek CMUK'un 321. maddesi uyarınca BOZULMASINA 06/12/2021 tarihinde oy birliğiyle karar verildi.

Güncelleme Tarihi: 20 Ekim 2022, 10:19
YORUM EKLE