Anayasa Mahkemesi, müfredat dışına çıkan öğretmene verilen cezayı hak ihlali saymadı

Anayasa Mahkemesi, müfredat dışına çıkan öğretmene verilen cezayı hak ihlali saymadı

Anayasa Mahkemesi, müfredat dışına çıkan öğretmene verilen cezayı hak ihlali saymadı

Anayasa Mahkemesi, müfredat dışına çıkan öğretmene verilen cezayı hak ihlali saymadı

Anayasa Mahkemesi, müfredat dışına çıkan öğretmene verilen cezayı hak ihlali saymadı

Müfredat Dışına Çıkma Eylemi Üzerine Verilen Disiplin Cezaları Nedeniyle İfade Özgürlüğünün İhlal Edilmediği

Anayasa Mahkemesi İkinci Bölümü 14/4/2022 tarihinde, Abdulcebbar Tekin ve diğerleri (B. No: 2018/561) başvurusunda, Anayasa’nın 26. maddesinde güvence altına alınan ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar vermiştir.  

Olaylar  

Öğretmen olan başvurucular, mensubu oldukları Sendikanın aldığı karar doğrultusunda 22/2/2016 tarihinde "bir ders saatinde anadilin anlam ve önemini belirtecek şekilde ders işleme" eylemine katılmıştır. Söz konusu eylem nedeniyle başvurucular hakkında inceleme başlatılmış ve eylemlerinin sendikal faaliyet kapsamında yer almadığı, eğitim-öğretim faaliyetlerini protesto eder mahiyette olduğu gerekçesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesi gereğince başvuruculara kınama veya aylıktan kesme cezaları verilmiştir. Başvurucuların anılan disiplin cezalarının iptali talebiyle idare mahkemelerinde açtıkları davalar kabul veya retle sonuçlanmıştır. Bu kararlar üzerine yapılan istinaf başvurularında bölge idare mahkemeleri, verilen disiplin cezalarını uygun bularak davaların reddine kesin olarak karar vermiştir. 

İddialar

Başvurucular, üyesi oldukları sendikanın çağrısı üzerine görev yaptıkları okullarda ana dilinin önemi konusunu bir ders saatinde işlemeleri sonucunda çeşitli disiplin cezalarıyla cezalandırılmaları nedeniyle ifade özgürlüğünün ihlal edildiğini ileri sürmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Öğretmenler de diğer kamu görevlileri gibi düşüncelerini ifade etmekte serbest olmakla birlikte öğretmenlerin ifa ettikleri görev gereği diğer kamu görevlilerinden farklı olarak küçük yaştaki bireyleri etkileme ve doğrudan bilgi aktarımında bulunma güçleri bulunmaktadır. Bir öğretmenin ders esnasında kullandığı ifadeler büyük ölçüde tek taraflı, didaktik bir anlatımdan ibarettir. Bu nedenle devletler eğitim politikalarında belirledikleri bir müfredat tercihiyle aktarılacak bilgi, anlayış ve düşüncelere ilişkin bir çerçeve çizmektedir. Nitekim Anayasa'nın 42. maddesinin üçüncü fıkrasında okullarda verilecek eğitimin devletin sıkı kontrolü altında olduğu, devletin belirleyeceği esaslara aykırı bir eğitimin mümkün olmadığı ifade edilmiştir.  

Okul eğitiminin sadece temel sosyo-kültürel edinimlerin ve bilişsel becerilerin geliştirilmesinden ibaret olmadığı unutulmamalıdır. Okulda verilen eğitim, öğrencilerin özellikle sosyal davranışlarını etkileyen kişisel gelişimlerini kapsamlı bir şekilde teşvik etmek ve duygusal eğilimlerini geliştirmek için tasarlanmıştır. Bunun yanı sıra eğitimin devleti etkileyen boyutu da ayrı bir kapsamda ele alınmalıdır. Devlet eliyle verilen eğitimde yetişen her bir birey tarihî, sosyal, kültürel devamlılığın bir parçası hâline gelmektedir.

Bu bağlamda öğretmenlerin görevlerini yerine getirirlerken hiçbir şekilde siyasi ve ideolojik amaçlı beyanda ve eylemde bulunamayacakları, bu eylemlere katılamayacakları belirlenmiştir. Mevcut başvuruda öğretmen olan başvurucular görevleri esnasında müfredatta yer almayan bir konuyu -üstelik devletin bu alandaki politikalarına ve belirlediği esaslara aykırı olarak- derste işlemek suretiyle dile getirmiştir. İdari ve yargısal makamlarca bu eylem biçiminin kamu görevlilerinin tarafsızlığı ve devlete bağlılığı ile bağdaşmadığı değerlendirilmiştir.

Başvurucuların bahse konu eylem sırasında açıkladıkları yorumların öğrencileri üzerindeki potansiyel etkisi de gözönüne alındığında kamusal hizmetlerin düzgün bir şekilde işlemesi ve sürekliliğinin sağlanması bakımından başvurucuların müfredat dışına çıkmaları nedeniyle verilen disiplin cezalarının onların demokrasiye katılımını ve düşüncelerini özgürce dile getirmelerini engelleyici veya önemli ölçüde zorlaştırarak etkisini ortadan kaldıracak mahiyette olmadığı da gözetildiğinde demokratik toplumda zorlayıcı bir toplumsal ihtiyaca karşılık geldiği sonucuna ulaşılmıştır.

Başvurucular, verilen görevi kusurlu olarak yerine getirmek veya görevi aksatmak fiillerinden dolayı kınama veya aylıktan kesme cezalarıyla cezalandırılmıştır. Başvurucuların eylemleriyle ilgili olarak en ağır ceza yerine daha hafif cezaların tesis edilmesi karşısında orantılı bir müdahalede bulunulduğu sonucuna ulaşılmıştır.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle ifade özgürlüğünün ihlal edilmediğine karar vermiştir.

YORUM EKLE