Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Halinde Disiplin Cezası

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Verilmesi Halinde Memura Disiplin Cezası Verilebilir mi? Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Halinde Disiplin Cezası

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Verilmesi Halinde Memura Disiplin Cezası Verilebilir mi? Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması cezası alan memur hakkında yapılacak işlemler

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Halinde Disiplin Cezası

Hükmün Açıklanmasının Geri Bırakılması Kararı Verilmesi Halinde Memura Disiplin Cezası Verilebilir mi? HAGB kararı alan memura disiplin cezası verilir mi?

Ceza Mahkemesi kararı ile davacı hakkında mahkumiyete hükmedilip hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilen memur hakkında idaresince yürütülmekte olan disiplin soruşturması sonucunda memuriyetine son verilen memurun açmış olduğu davanın danıştay başkanlığınca görüşülmesi neticesinde ceza yargısında hükmün açıklanmasının geriye bırakılması kararının verilmiş olmasının ilgiliye disiplin cezası verilmesine engel teşkil etmeyeceğini belirterek ilgili hakkında yapılan disiplin soruşturması neticesi verilen memuriyetten çıkarma cezasını onamıştır.

DANIŞTAY Onaltıncı Daire 

Esas No: 2015/896 

Karar No 2016/1858

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Onaltıncı Dairesince, davacının duruşma istemi yerinde görülmeyerek gereği görüşüldü:

İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenerek bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu’nun 49. maddesinde belirtilen nedenlerden birinin varlığı halinde mümkün olup, davacı tarafından ileri sürülen hususlar bunlardan hiçbirisine uymamaktadır.

Diğer yandan, yukarıda yer verilen İdare Mahkemesi kararının gerekçesinin anlatımından, davacının üzerine atılı eylemi kabul ettiğinin ifade edilmesinden sonra, aynı eylem nedeniyle “zincirleme şekilde kamu kurumuna karşı dolandırıcılık, zincirleme şekilde sahte resmi evrak tanzim etmek ve kullanmak, zincirleme şekilde sahte özel belge tanzim edip kullanmak“ suçlarından Ceza Mahkemesinde yargılamanın devam ettiğine ilişkin tespite de yer verilerek, davacıya isnat edilen eylemin Türk Ceza Kanunu kapsamında suç olarak tanımlandığının kabul edildiği, ancak daha sonra bu yargılamanın sonucunun beklenmesine gerek görülmediğinin ifade edildiği, sonuçta ise davacıya isnat edilen fiilin disiplin soruşturması kapsamında sübuta erdiği şeklinde değerlendirme yapıldığı anlaşılmıştır.

Ancak, davacının anılan suçlardan dolayı yargılanması sonucunda, İstanbul 5. Ağır Ceza Mahkemesi'nin E:2008/119, K:2014/371 sayılı karan ile ayrı ayrı üç kez işlediği eylemlerden dolayı "resmi belgede sahtecilik" suçundan üç kez 1 yıl 8 ay hapis cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl süre ile denetimli serbestlik süresine tabi tutulmasına; ayn ayrı iki kez işlediği eylemlerden dolayı "nitelikli dolandırıcılık" suçundan, 1 yıl 3 ay hapis ve 700 TL adli para cezası ile 11 ay 3 gün hapis ve 160 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına, 5 yıl süre ile denetimli serbestlik süresine tabi tutulmasına karar verilmiş ve bu karara yapılan itirazın reddi ile karar kesinleşmiştir.

Bu durumda, yukarıda yer verilen Ceza Mahkemesi karan ile davacı hakkında mahkumiyete hükmedilip hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi karşısında; İdare Mahkemesince, Türk Ceza Kanunu kapsamında suç teşkil ettiği gerekçedeki anlatımla kabul edilen eylemin sübuta erdiği şeklinde ifade kullanılmasında, masumiyet karinesi uyarınca hukuki isabet görülmemiş ise de; davacının zabıt katibi olarak görev yaptığı sırada, memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunması sebebiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 125/E-g maddesi uyarınca memurluktan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ve bu karar uyarınca memurlukla ilişiğinin kesilmesine ilişkin dava konusu işlemlerde hukuka aykırılık bulunmadığı sonucuna varıldığından, bu husus, anılan kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle, davacının temyiz isteminin reddiyle İstanbul 7. İdare Mahkemesinin 24.11.2010 tarih ve E:2010/592, K:2010/1908 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçenin de eklenmesi suretiyle onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.03.2016 gününde oybirliğiyle karar verildi.

Güncelleme Tarihi: 12 Eylül 2022, 21:55
YORUM EKLE