Görevdev uzaklaştırılan memurun göreve başlama isteminin yeniden atama olarak değerlendirilemeyeceği

Görevdev uzaklaştırılan memurun göreve başlama isteminin yeniden atama olarak değerlendirilemeyeceği

Görevdev uzaklaştırılan memurun göreve başlama isteminin yeniden atama olarak değerlendirilemeyeceği

Görevdev uzaklaştırılan memurun göreve başlama isteminin yeniden atama olarak değerlendirilemeyeceği

Görevdev uzaklaştırılan memurun göreve başlama isteminin yeniden atama olarak değerlendirilemeyeceği

Görevdev uzaklaştırılan memurun göreve başlama isteminin yeniden atama olarak değerlendirilemeyeceği

Davacı hakkında tesis edilen işlemin görevden geçici uzaklaştırma niteliğinde bir işlem olduğu, hakkında adli yargıda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı üzerine görevine yeniden atanma talebiyle yaptığı başvurunun açıktan atama talebi olarak değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, bu itibarla talebin "görevden geçici olarak uzaklaştırma (hizmetten çıkarılma) niteliğindeki tedbire son verilerek eski göreve iade" şeklinde değerlendirilmesi gerektiğinden, davanın reddi yolundaki ısrar kararında hukuki isabet bulunmadığı hakkında.

T.C.

D A N I Ş T A Y

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2021/250

Karar No : 2021/808

TEMYİZ EDEN (DAVACI) : ...

VEKİLİ : Av. ...

KARŞI TARAF (DAVALI): Posta ve Telgraf Teşkilatı Anonim Şirketi

VEKİLLERİ : Av. ., Av. .

İSTEMİN KONUSU : Ankara 7. İdare Mahkemesinin 29/09/2020 tarih ve E:2020/1573, K:2020/1410 sayılı ısrar kararının temyizen

incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava Konusu İstem: Hatay ili, Hassa ilçesi, PTT Müdürlüğünde memur olarak görev yapan davacı tarafından, Kefalet Kanunu’nun 6. maddesi ve PTT Personeli Müteselsil Kefalet Sandığı Yönetmeliği’nin 38. maddesi uyarınca hizmetten çıkarılarak görevle ilişiği kesilmesi üzerine, görevine yeniden dönme talebiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 29/04/2013 tarih ve 4491 sayılı işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara 7. İdare Mahkemesinin 07/02/2014 tarih ve E:2013/1407, K:2014/157 sayılı

kararıyla;

Bakılan olayda, zimmet suçundan mahkum olan davacı hakkında, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş olmasının zimmet suçundan kaynaklanan mahkumiyeti ortadan kaldırmayacağı, bu nedenle davacının yeniden atanma istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı,

Öte yandan, davacı hakkındaki mahkumiyet kararının ortadan kalkması halinde dahi, tekrar kamu görevine atanma istemi açıktan atama niteliğinde olup, idarenin açıktan atama konusunda sahip olduğu takdir yetkisinin mahkeme kararı ile ortadan kaldırılmasının mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.

Daire Kararının Özeti: Danıştay Onikinci Dairesinin karar düzeltme aşamasında verilen 12/02/2020 tarih ve E:2018/9293, K:2020/1190 sayılı kararıyla;

Anayasa Mahkemesinin 21/11/2007 tarih ve 26707 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 17/05/2007 tarih ve E:2004/17, K:2007/59 sayılı kararında; "Kefalet Kanunu'nun 6. maddesinin birinci fıkrasının itiraz konusu birinci ve ikinci tümcelerine göre, kefaletli memur ve müstahdemlerden teftiş ve tahkik neticesinde zimmet veya ihtilâsları anlaşılanlar derhal usulüne göre hizmetlerinden çıkarılacak, haklarında kanuni takibat yapılacak ve açıkta kaldıkları müddetçe herhangi bir nam ile maaş veya ücret verilmeyecektir. Buna göre, haklarında zimmet ve ihtilas suçunu işlediği ileri sürülen, ancak yapılan soruşturma veya açılan dava sonucunda böyle bir suç işlemediği anlaşılan kişileri de kapsayacak biçimde, kefaletli memurların kamu hizmetinden çıkarılması ve bu kişilere açıkta kaldıkları süre içerisinde herhangi bir ücret ödenmemesi söz konusu olacaktır. Ancak Kefalet Kanunu'na tabi olarak çalışan memurlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na ve diğer yasalara tabi olarak çalışan devlet memurları kendilerine ödenmesi gereken ücretler bakımından aynı durumdadırlar. Başka bir anlatımla suç işlediği ileri sürülen memurların disiplin veya ceza soruşturmasının güvenli bir biçimde yürütülebilmesi için görevden geçici olarak uzaklaştırılmaları durumunda, ödenmesi gereken maaş ve ücretler bakımından aralarında herhangi bir fark yoktur. 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda bu kanuna tabi olanların disiplin veya ceza soruşturması nedeniyle hizmetten geçici olarak uzaklaştırılmaları ve bu süre içerisinde belli bir oranda ücret verilmesi öngörülürken, Kefalet Kanunu'na tabi olarak çalışan memurların zimmet suçu işlediği gerekçesi ile hizmetten çıkarılmaları ve herhangi bir biçimde kendilerine ücret verilmemesi aynı durumda olanlara farklı kuralların uygulanması sonucunu doğurduğundan, 2489 sayılı Kefalet Kanunu'nun 6. maddesinin birinci fıkrasının birinci ve ikinci tümcelerinin Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğuna" gerekçesine yer verilmek suretiyle anılan hükümlerin iptaline karar verildiği,

Bu durumda, Anayasa Mahkemesinin Kefalet Kanunu'nun 6. maddesinin birinci fıkrasının itiraz konusu birinci ve ikinci tümcelerinin iptaline ilişkin yukarıda yazılı kararında da, Kefalet Kanunu'nda düzenlenen hizmetten çıkarılmanın, görevden geçici olarak uzaklaştırılma niteliğinde olduğunun vurgulandığı, hatta bu süre içerisinde bu Kanun'a tabi olarak çalışan memurlara belli bir oranda ücret verilmesinin öngörüldüğü hususları birlikte değerlendirildiğinde, 2489 sayılı Kefalet Kanunu'nun 6. maddesi ile PTT Personeli Müteselsil Kefalet Sandığı Yönetmeliği'nin 38. maddesi uyarınca geçici bir tedbir olarak hizmetten çıkarılmış yani görevinden uzaklaştırılmış olan davacının, davalı idareye yaptığı başvurunun açıktan atanma istemi niteliğinde olmayıp, hizmetten çıkarılması (görevinden uzaklaştırılması) tedbirine son verilerek görevine başlatılması istemini içerdiği, bu nedenle Mahkemece, 5271 sayılı Kanun'un 231. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasının sanık hakkında hukuki sonuç doğurmadığı hususu da göz önünde bulundurularak, istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, talebin açıktan atamaya ilişkin olduğu kabulünden hareketle davanın reddi yolundaki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmadığı gerekçesiyle Ankara 7. İdare Mahkemesinin 07/02/2014 tarih ve E:2013/1407, K:2014/157 sayılı kararının

bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Israr Kararının Özeti: Ankara 7. İdare Mahkemesinin 29/09/2020 tarih ve E:2020/1573, K:2020/1410 sayılı kararıyla; davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, davalı idarenin ve yerel mahkemenin talebini yanlış yorumladığı, talebinin açıktan atama talebi olmadığı, yargılaması hükmün açıklanmasının geri bırakılması ile sonuçlandığından eski görevine iade kapsamında değerlendirilmesi gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, İdare Mahkemesince verilen kararın usul ve hukuka uygun bulunduğu ve temyiz dilekçesinde öne sürülen nedenlerin, kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı belirtilerek temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmaktadır.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ MESUT ÖZDEMİR'İN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile Ankara 7. İdare Mahkemesi ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra, dosya tekemmül ettiğinden yürütmenin durdurulması istemi hakkında ayrıca bir karar verilmeksizin gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Davacı, Hatay ili, Hassa İlçe PTT Müdürlüğünde memur olarak görev yapmaktadır.

Davacı hakkında abonelerden tahsil ettiği toplam 903,20-TL'yi zimmetine geçirdiğinden bahisle Kefalet Kanunu'nun 6. maddesi ve PTT Personeli Müteselsil Kefalet Sandığı Yönetmeliği'nin 38. maddesi uyarınca PTT Yüksek Disiplin Kurulunun 29/08/2002 tarih ve 146 sayılı kararı ile idari yönden hizmetten çıkarma işlemi tesis edilmiş, bu işlemin iptali istemiyle açılan davada yapılan yargılama sonucunda Adana 1. İdare Mahkemesinin 24/10/2003 tarih ve E:2002/2282, K:2003/1127 sayılı kararıyla davanın reddine karar verilmiş, söz konusu kararın temyizi üzerine Danıştay Beşinci Dairesinin 27/03/2007 tarih ve E:2004/1988, K:2007/1372 sayılı kararıyla karar onanarak kesinleşmiştir.

Aynı eylem nedeniyle davacı hakkında İskenderun 1. Ağır Ceza Mahkemesinde zimmet suçundan kamu davası açılmış, yürütülen yargılama sonucunda anılan Mahkemenin 12/02/2013 tarih ve E:2012/196, K:2013/20 sayılı kararı ile zimmet suçunun açığa çıkmamasına yönelik hileli davranışlarla işlendiği gözetilerek neticeten 1 yıl 15 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 231/5. maddesi uyarınca hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.

Bu karar üzerine davacı tarafından 22/04/2013 tarihli dilekçe ile eski göreve atanma talebiyle davalı idareye bir başvuru yapılmış, bu talebinin dava konusu işlemle reddi üzerine temyizen bakılan dava açılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :

2489 sayılı Kefalet Kanunu'nun, davacının hizmetten çıkarıldığı tarihte yürürlükte bulunan 6. maddesinde, "Kefaletli memur ve müstahdemlerden teftiş ve tahkik neticesinde zimmet veya ihtilâsları anlaşılanlar derhal usulüne göre hizmetlerinden çıkarılır ve haklarında ayrıca kanuni takibat yapılır. Bunlara açıkta kaldıkları müddetçe herhangi bir nam ile maaş veya ücret verilmez. Ancak suçları muhakeme ile sabit olduğu takdirde zimmete geçirilen para ve menkul kıymetleri ve ayniyatı verseler bile ihtilâs şeklinde zimmet yapanlar bir daha Devlet işlerinde kullanılmazlar. Yetim ve dulların hakları mahfuz kalmak şartiyle tekaüt hakkından da mahrum kalırlar. Adiyen zimmettar olanlar hakkında Ceza Kanununun hükümleri tatbik edilmekle beraber bunlar da para ve ayniyatın alınıp verilmesi ve elinde tutulması gibi işlerde kullanılmazlar. Zimmet veya ihtilâs edilen para ve menkul kıymetlerle ayniyattan doğan Kefalet Sandığının alacakları, Devlet alacakları gibi rüçhanlıdır. Kefalet Sandığının hak ve alacakları Maliye Vekâletince takip olunur." hükmüne yer verilmiş, Anayasa Mahkemesinin 21/11/2007 tarih ve 26707 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 17/05/2007 tarih ve E:2004/17, K:2007/59 sayılı kararıyla anılan hükmün birinci fıkrasının birinci ve ikinci cümlelerinin Anayasa'nın 2. ve 10. maddelerine aykırı olduğuna ve iptaline karar verilmiştir.

5271 sayılı Ceza Muhakemeleri Kanunu'nun 231/5. maddesinde, "Sanığa yüklenen suçtan dolayı yapılan yargılama sonunda hükmolunan ceza, iki yıl (2) veya daha az süreli hapis veya adlî para cezası ise; mahkemece, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilir. Uzlaşmaya ilişkin hükümler saklıdır. Hükmün açıklanmasının geri bırakılması, kurulan hükmün sanık hakkında bir hukukî sonuç doğurmamasını ifade eder." hükmüne yer verilmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Anayasa Mahkemesinin yukarıda değinilen 21/11/2007 tarih ve 26707 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 17/05/2007 tarih ve E:2004/17, K:2007/59 sayılı kararında, "...Kefalet Kanunu'nun 6. maddesinin birinci fıkrasının itiraz konusu birinci ve ikinci tümcelerine göre, kefaletli memur ve müstahdemlerden teftiş ve tahkik neticesinde zimmet veya ihtilâsları anlaşılanlar derhal usulüne göre hizmetlerinden çıkarılacak, haklarında kanuni takibat yapılacak ve açıkta kaldıkları müddetçe herhangi bir nam ile maaş veya ücret verilmeyecektir... Zimmet veya ihtilas suçunun işlenmesi nedeniyle açılan her soruşturma sonucunda ilgili memur hakkında dava açılamayabileceği, dava açılmış olsa bile bu davanın mahkûmiyetle sonuçlanmasının mutlak olmadığı ve beraatle sonuçlanma olasılığının da bulunduğu, davaların çok uzun sürdüğü gerçekleri göz önüne alındığında, zimmet suçunu işlediği ileri sürülen kefaletli memurların herhangi bir kayıt ve şart aranmaksızın hizmetten çıkarılmaları ve hizmetten çıkarıldıkları süre içerisinde her türlü maaş ve ücretten yoksun bırakılmaları, Anayasa'nın hukuk devleti ilkesine aykırılık oluşturmaktadır.

Kefalet Kanunu'na tabi olarak çalışan memurlar ile 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na ve diğer yasalara tabi olarak çalışan devlet memurları kendilerine ödenmesi gereken ücretler bakımından aynı durumdadırlar. Başka bir anlatımla suç işlediği ileri sürülen memurların disiplin veya ceza soruşturmasının güvenli bir biçimde yürütülebilmesi için görevden geçici olarak uzaklaştırılmaları durumunda, ödenmesi gereken maaş ve ücretler bakımından aralarında herhangi bir fark yoktur. 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda bu kanuna tabi olanların disiplin veya ceza soruşturması nedeniyle hizmetten geçici olarak uzaklaştırılmaları ve bu süre içerisinde belli bir oranda ücret verilmesi öngörülürken, Kefalet Kanunu'na tabi olarak çalışan memurların zimmet suçu işlediği gerekçesi ile hizmetten çıkarılmaları ve herhangi bir biçimde kendilerine ücret verilmemesi aynı durumda olanlara farklı kuralların uygulanması sonucunu doğurduğundan Anayasa'nın eşitlik ilkesine aykırıdır..." şeklindeki ifadelerle Kefalet Kanunu'na tabi memurların anılan Kanun'un 6. maddesi uyarınca hizmetten çıkarılmalarına ilişkin işlemlerin, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nda düzenlenen görevden geçici olarak uzaklaştırma ile aynı hukuki niteliğe sahip olduğunun vurgulandığı görülmektedir.

Davacının hizmetten çıkarılmasına ilişkin işleme karşı açtığı davanın temyiz aşamasında Danıştay Beşinci Dairesince verilen 27/03/2007 tarih ve E:2004/1988, K:2007/1372 sayılı kararın gerekçe kısmında da "2489 sayılı Kefalet Kanunu'nun 6. maddesi uyarınca davacının ceza yargılaması sonunda beraat etmesi ya da adiyen zimmet suçundan cezalandırılması durumunda idarece memuriyet görevine döndürüleceği ancak akçalı işlerde çalıştırılamayacağını da vurgulamak gerekir." şeklinde değerlendirmeye yer verilmek suretiyle davacının hakkındaki işlemin görevden geçici uzaklaştırma niteliğinde olduğu vurgulanmıştır.

Bu durumda davacı hakkında tesis edilen işlemin değinilen yargı kararları uyarınca görevden geçici uzaklaştırma niteliğinde bir işlem olduğu anlaşıldığından, hakkında adli yargıda verilen hükmün açıklanmasının geri bırakılması kararı üzerine görevine yeniden atanma talebiyle yaptığı başvurunun açıktan atama talebi olarak değerlendirilmesinin mümkün olmayıp, talebinin görevden geçici olarak uzaklaştırılması (hizmetten çıkarılma) niteliğindeki tedbire son verilerek eski görevine iadesi şeklinde değerlendirilmesi gerekmektedir.

Bu itibarla, Mahkemece davacı hakkında verilen adli yargı kararının niteliği de göz önünde bulundurularak göreve iade istemi hakkında bir karar verilmesi gerekirken, talebinin açıktan atamaya ilişkin olduğundan bahisle verilen davanın reddi yolundaki ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

Davacının temyiz isteminin kabulüne;

Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Ankara 7. İdare Mahkemesinin temyize konu 29/09/2020 tarih ve E:2020/1573, K:2020/1410 sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

Kullanılmayan 89,60-TL yürütmeyi durdurma harcının istemi hâlinde davacıya iadesine,

Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Ankara 7. İdare Mahkemesine gönderilmesine,

Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19/04/2021 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY

Temyiz edilen kararla ilgili dosyanın incelenmesinden; Ankara 7. İdare Mahkemesinin 29/09/2020 tarih ve E:2020/1573, K:2020/1410 sayılı ısrar kararının usul ve hukuka aykırı bulunmadığı, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenlerinin kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığı anlaşıldığından, temyiz isteminin reddi ile temyize konu ısrar kararının onanması gerektiği oyuyla, karara katılmıyoruz.

YORUM EKLE