Disiplin soruşturmasında tarafsızlık ilkesi hakkında danıştay kararı

disiplin amirleri ve disiplin kurulunda üye olanlar taraf oldukları olaylarda ceza veremezler, olayın tarafı olan kişinin ceza vermesi disiplin soruşturmasında

Disiplin soruşturmasında tarafsızlık ilkesi hakkında danıştay kararı

disiplin amirleri ve disiplin kurulunda üye olanlar taraf oldukları olaylarda ceza veremezler, olayın tarafı olan kişinin ceza vermesi disiplin soruşturmasında tarafsızlık ilkesine aykırıdır

Disiplin soruşturmasında tarafsızlık ilkesi hakkında danıştay kararı

Disiplin soruşturmasında tarafsızlık ilkesi hakkında danıştay kararı

Disiplin kurulları ve disiplin amirleri tarafından verilen disiplin cezalarının sağlıklı ve objektif olması, disiplin amirleri ve disiplin kurulları üyelerinin olayı objektif değerlendirmesiyle mümkün olduğundan, disiplin hukukunda; hakkında soruşturma yürütülen kişilerle arasında husumet bulunan, soruşturmada taraf pozisyonunda olan ve soruşturmayı yürüten kişilerin disiplin amiri sıfatıyla ya da disiplin kurulu üyesi olarak tesis edilecek disiplin cezası işlemine katılamayacakları kabul edilmektedir.

Danıştay

12. Daire

Esas No                                : 2014 / 6621

Karar No                             : 2016 / 4457

Karar Tarihi                        : 4.10.2016

İstemin Özeti : İstanbul 4. İdare Mahkemesince verilen 30/01/2014 tarihli ve E:2012/922, K:2014/153 Sayılı kararın, dilekçede yazılı sebeplerle 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hâkimi Düşüncesi : Kararın gerekçe değiştirerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

KARAR : Dava; Fen İşleri Müdürlüğü'nde görev yapan davacının, İçişleri Bakanlığı'na sunduğu şikayet dilekçesindeki asılsız iddiaların yanı sıra medyaya verdiği demeçlerle de kamu görevlilerinin toplum nezdinde saygınlığını, güvenini ve kişilik haklarını ihlal ettiğinden bahisle 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/D- ( d ). maddesi uyarınca bir yıl süre ile kademe ilerlemesinin durdurulması cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ... Belediyesi Disiplin Kurulu'nun 02.04.2012 tarihli kararı ve 03.04.2012 tarihli ve 689 Sayılı Başkanlık makamının olur'u işleminin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince, dosyada bulunan soruşturma raporu ve diğer bilgi ve belgelerden davacıya isnat olunan eylemlerle ilgili olarak, söz konusu demeçlerin ne olduğu ve ne şekilde ve kim veya kimlerin toplum nezdinde saygınlığını, güvenini ve kişilik haklarını ihlal ettiği ortaya konulamadığı gibi tüm bu fiillerin, nasıl ve ne şekilde 657 Sayılı Kanun'un 125/D- ( d ) maddesini ihlal ettiği somut olarak ortaya konulamadığından tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle davaya konu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Davalı idare tarafından, mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.

Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler.

Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır.

Disiplin kurulları ve disiplin amirleri tarafından verilen disiplin cezalarının sağlıklı ve objektif olması, disiplin amirleri ve disiplin kurulları üyelerinin olayı objektif değerlendirmesiyle mümkün olduğundan, disiplin hukukunda; hakkında soruşturma yürütülen kişilerle arasında husumet bulunan, soruşturmada taraf pozisyonunda olan ve soruşturmayı yürüten kişilerin disiplin amiri sıfatıyla ya da disiplin kurulu üyesi olarak tesis edilecek disiplin cezası işlemine katılamayacakları kabul edilmektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacının İçişleri Bakanlığı'na sunduğu şikayet dilekçesiyle, son iki yıldır Belediye Başkanı ve arkadaşları tarafından kendisine ve arkadaşlarına karşı sistemli bir şekilde yıldırma politikası izlendiği, sık sık görev yerlerinin değiştiği, bürosu mevcut olmayan birimlerde görevlendirildiği, çalışma şartlarının zorlaştırıldığı, Belediye müfettişi N. C.'nin soruşturmaları Belediye Başkanının talebine göre yönlendirdiği iddialarına karşı İçişleri Bakanlığınca başlatılan ön inceleme sonucu ... Belediyesi Başkanı M. F. hakkında olayda sorumluluğu bulunduğu gerekçesiyle soruşturma izni verildiği diğer şikayet edilen ... Belediyesi personelleri hakkında ise soruşturma izni verilmediği, soruşturma izni verilmeyen ... Belediyesi personellerinin ise, davacının İçişleri Bakanlığı'na sunduğu şikayet dilekçesindeki asılsız iddiaları ve medyaya verdiği demeçlerle kendilerinin toplum nezdinde saygınlığını, güvenini ve kişilik haklarını ihlal ettiği iddiası ve şikayeti üzerine başlatılan soruşturmada, Belediye Başkanı M. F.'nin oluruyla disiplin soruşturmasının başlatıldığı ve soruşturma sonucunda Disiplin Kurulunca oybirliği ile alınan davaya konu bir yıl süre ile kademe ilerlemesinin durdurulmasına dair disiplin cezasının yine Belediye Başkanı M. F.'nin oluruyla tamamlandığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda; davacı ile arasında husumet olan kişi tarafından başlatılan soruşturma ve söz konusu soruşturma sonucu disiplin kurulu kararı üzerine bir yıl süre ile kademe ilerlemesinin durdurulması cezasını veren kişinin aynı olması objektif ve tarafsız değerlendirmeyi olumsuz yönde etkileyeceğinden, davaya konu işlemde bu yönden hukuka uyarlık bulunmamaktadır. Bu durumda kararın gerekçesi yerinde bulunmamakta ise de, sözü edilen husus sonucu itibariyle hukuka uygun bulunan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte bulunmamıştır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle,davalı idarenin temyiz isteminin reddiyle İdare Mahkemesi kararının yukarda belirtilen gerekçe ile sonucu itibarıyla onanmasına, temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına, artan posta ücretinin istemi halinde davalı idareye iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 ( onbeş ) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 04.10.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Danıştay

12. Daire

Esas No                                : 2013 / 11148

Karar No                             : 2016 / 5185

Karar Tarihi                        : 22.11.2016

İstemin Özeti : İzmir 3. İdare Mahkemesince verilen 21/06/2013 tarihli ve E:2012/1273; K:2013/1010 Sayılı kararın, dilekçede yazılı sebeplerle 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hâkimi Düşüncesi :Temyize konu mahkeme kararının işlemin iptaline ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine dair kısmının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince işin gereği görüşüldü:

KARAR : Dava; ... İli, ... İlçe Özel İdare Müdürü olarak görev yapan davacının 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125/C- ( a ) maddesi uyarınca 1/8 oranında aylıktan kesme cezası ile cezalandırılmasına dair nın 03.05.2012 tarih ve 1514 Sayılı işleminin iptali ile aylığından kesilen 408,35-TL'nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince, davacının muhasebe yetkilisi görevini üstlenmek istememesi ve ayrı bir muhasebe yetkilisi görevlendirilmesi istemi yolunda verdiği dilekçeler ile kurum personeli hakkında ve ilçe kaymakamı da dahil yetkili kamu görevlilerini şikayet ettiğinden kurumun huzurunun bozulduğu ve gereksiz şikayette bulunulduğundan bahisle davaya konu disiplin cezası verilmişse de, gerek soruşturma raporunda gerekse disiplin cezasında maddede öngörülen verilen hangi emir ve görevleri tam ve zamanında yapmadığı ya da görev mahallinde kurumlarca belirlenen hangi usul ve esasları yerine getirmediğinin somut olarak ortaya konulmadığı anlaşılmakta olup tesis edilen işlemde hukuka uyarlık görülmediği gerekçesiyle davaya konu işlemin iptaline, ayrıca hukuka aykırılığı tespit edilen işlem sebebiyle aylığından kesilen 408,35-TL'nin dava açma tarihi olan 26.06.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davacıya ödenmesi ile Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen 660,00-TL vekalet ücretinin davalı idare tarafından davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Davalı idare tarafından, işlemin iptaline ve davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine dair mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir.

Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler.

Bu bakımdan disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır.

Disiplin kurulları ve disiplin amirleri tarafından verilen disiplin cezalarının sağlıklı ve objektif olması, disiplin amirleri ve disiplin kurulları üyelerinin olayı objektif değerlendirmesiyle mümkün olduğundan, disiplin hukukunda; hakkında soruşturma yürütülen kişilerle arasında husumet bulunan, soruşturmada taraf pozisyonunda olan ve soruşturmayı yürüten kişilerin disiplin amiri sıfatıyla ya da disiplin kurulu üyesi olarak tesis edilecek disiplin cezası işlemine katılamayacakları kabul edilmektedir.

Dava dosyasının incelenmesinden, davacının ... İlçe Özel İdare Müdürü olarak göreve başladığı tarihten sonra muhasebe yetkilisi olmadığından bahisle ödemeleri yapmadığı, yetkilendirilen muhasebe yetkilisi mutemedinin mevzuata aykırı şekilde yetkilendirildiği ve ayrı bir muhasebe yetkilisi görevlendirilmesi yolunda dilekçe verdiği, bunun üzerine gelişen olaylar da; davacının, maiyetinde çalışanlardan sürekli savunma istediği, onları üst makamlara şikayet ettiği, bunun yanında İlçe Kaymakamı İ.K.'yı, hakkında araştırma yapan kamu görevlisi R.K.'yı, ... Valisi M.C.K.'yı konumlarına göre ... Valiliğine, İçişleri Bakanlığına, ... Cumhuriyet Başsavcılığına, ... Cumhuriyet Başsavcılığına ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına şikayette bulunduğu bu durumun kurumda çalışma huzurunun bozulmasına neden olduğu, aynı konu etrafında dile getirdiği şikayet dilekçeleriyle kamu kurumlarını sürekli olarak gereksiz yere meşgul etmesi ve yasalarca kendisine verilen görevi yapmayarak kamu görevini yerine getirmediği ve kurumca verilen emir ve görevleri tam ve zamanında yapmadığı iddialarıyla, başlatılan soruşturmada, söz konusu iddiaların sübuta erdiğinden bahisle İlçe Kaymakamı İ.K. tarafından davaya konu disiplin cezasının tesis edildiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda; davacı ile arasında husumet olan kişi tarafından verilen disiplin cezasının objektif ve tarafsız değerlendirmeyi olumsuz yönde etkileyeceği açık olup davaya konu işlemde bu yönden hukuka uyarlık bulunmadığından temyize konu İdare Mahkemesi kararında bu yönüyle hukuki isabet bulunmamaktadır.

Davanın, davacı lehine vekalet ücretine hükmedilmesine dair kısmına gelince;

1136 Sayılı Avukatlık Kanun'un "Avukatlık ücreti" başlıklı, 164. maddesinde, avukatlık ücretinin, avukatın hukuki yardımının karşılığı olan meblağı veya değeri ifade edeceği kuralına yer verilmiştir.

2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun "Kararlarda bulunacak hususlar" başlığını taşıyan 24/f maddesinde; kararlarda, yargılama giderleri ve hangi tarafa yükletildiğinin belirtileceği; 31. maddesinin atıfta bulunduğu 1086 Sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun yerine yürürlüğe giren 12.01.2011 tarihli ve 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nun 326. maddesinde; yargılama giderlerinin, davayı kaybeden tarafa yükleneceği; 330. maddesinde vekil ile takip edilen davalarda mahkemece, kanuna göre takdir olunacak vekâlet ücretinin, taraf lehine hükmedileceği; 323. maddesinde ise, vekille takip edilen davalarda kanun gereğince takdir olunacak vekâlet ücretinin yargılama giderlerinden olduğu hükme bağlanmıştır.

Bakılan olayda, davacının vekil ile temsil edilmediği ve kararda davacı vekiline de yer verilmediği, davacının avukat ile temsil edilmemesi sebebiyle vekalet ücretine hak kazanamayacağı açık olup; İdare Mahkemesince, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi uyarınca belirlenen 660,00-TL vekalet ücretine hükmedildiği ve bu haliyle kararın vekalet ücretine dair kısmında da hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna varılmıştır SONUÇ : Açıklanan nedenlerle, davalı idarenin temyiz isteminin kabulüyle Mahkeme kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın İdare Mahkemesine gönderilmesine, davalı idarenin harçtan muaf olması sebebiyle temyiz dilekçesi verilirken sehven yatırılan 143,30-TL harcın istemi halinde davalı idareye iadesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 ( onbeş ) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 22.11.2016 tarihinde oybirliği ile karar verildi.

Güncelleme Tarihi: 08 Ekim 2020, 15:32
YORUM EKLE