Disiplin cezası verilecek kişi ya da vekilinin yüksek disiplin kurulu toplantısında bulunmaması hakkında

657 sayılı Kanun’un 129. maddesinde davacıya tanınan hakların kullanılması kapsamında davacının ve/veya vekilinin savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılmasının sağlanması bakımından Yüksek Disiplin Kurulunda hazır bulunma olanağına sahip olması gerektiği, davacı hakkında usulüne uygun soruşturma yapılmadan ve sonuç olarak usulüne uygun son savunma alınmadan tesis edilen işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı hakkında.

T.C

D A N I Ş T A Y

ONİKİNCİ DAİRE

Esas No : 2022/35 Karar No : 2022/833

EDEN (DAVALI) : Milli Eğitim Bakanlığı

VEKİLİ : Hukuk Müşaviri .

TARAF (DAVACI) : .

VEKİLİ : Av. .

İSTEMİN KONUSU : Ankara Bölge İdare Mahkemesinin 2. İdari Dava Dairesinin 07/10/2021 tarih ve E:2021/1978, K2021/1931 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava Konusu İstem: Nevşehir İli, Avanos İlçesi, Topaklı Ortaokulunda müdür olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu' nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca, Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 21/05/2020 tarih ve 2020/94 sayılı işleminin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Kayseri 1. İdare Mahkemesinin 24/02/2021 tarih ve E:2020/668, K:2021/247 sayılı kararıyla; davacının, aynı olay nedeniyle Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin ilk işlem olan Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 14/12/2018 tarih ve 2018/711 sayılı işleminin iptali istemiyle açılan davaya ilişkin olarak, Ankara Bölge İdare Mahkemesi

İdari Dava Dairesince verilen 26/02/2020 tarih ve E:2019/1832, K:2020/422 sayılı kararda, "Olayda; davacı hakkında 16/05/2017 tarihli soruşturma onayı üzerine 26/09/2018 tarihli soruşturma raporu düzenlenmiş ise de, Maarif Müfettişince düzenlenen soruşturma raporunun Nevşehir 1. Ağır Ceza Mahkemesinin 05/07/2018 günlü, E:2017/234, K:2018/252 sayılı kararı incelenerek düzenlendiği, başkaca araştırma/inceleme yapılmadığı gibi, davacı ve tanık ifadelerine de başvurulmadığı, öte yandan, davacıdan 25/10/2018 tarihli yazı ile 657 sayılı Kanun'un 130. maddesi uyarınca savunmasının istenildiği, ancak davacıdan anılan Kanun'un 129/ maddesi kapsamında hakları hatırlatılarak, son savunması alınmadan Yüksek Disiplin Kurulunca Devlet memurluğundan çıkarma cezası verildiğinin anlaşıldığı, bu durumda, hakkında Devlet memurluğundan çıkarma cezası teklif edilen davacı hakkında usulüne uygun soruşturma yapılmadan ve 657 sayılı Kanun' un 129/2. maddesinde yer alan hakları hatırlatılmadan, sadece 130. maddeye dayanılmak suretiyle, neticede usulüne uygun son savunması alınmadan tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır." gerekçesine yer verilmek suretiyle dava konusu işlemin iptal edildiği; bunun üzerine, Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 08/05/2020 tarih ve 6837229 sayılı yazısı ile "Hakkınızdaki dosyanın yeniden değerlendirileceği 21/05/2020 tarihinde saat 14:00'te Milli Eğitim Bakanlığı Merkez Bina D Blokta bulunan Tevfik İleri Toplantı Salonunda yapılacak Yüksek Disiplin Kurulu toplantısına sözlü savunma yapmak üzere katılmanız 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 129'uncu maddesi gereğince uygun görülmüştür. Ancak, dünyada ve ülkemizde görülen Covid-19 pandemisinin yayılmasının önlenmesi amacıyla sizin ve/veya vekilinizin ses ve görüntü nakil araçlarıyla toplantıya katılmanız sağlanacaktır. Belirtilen tarihte yukarıda açıklanan şekilde toplantıya katılmak üzere hazır bulunmadığınız takdirde bu hakkınızdan vazgeçmiş sayılacağınız hususunda bilgilerinizi rica ederim." ifadelerine yer verilmek suretiyle savunma istenildiği, söz konusu yazının cezaevinde bulunan davacıya 13/05/2020 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen toplantıya katılmadığı belirtilerek dava konusu disiplin cezasının tesis edildiğinin görüldüğü; ancak, davalı idarece sadece davacının sözlü savunma yapmak üzere toplantıya davet edildiği, isnad edilen suçlamayla ilgili herhangi bir araştırma/inceleme yapılmadığı, davacı ve tanık ifadelerine başvurulmadığı anlaşılmakla, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesinin kararının tam olarak yerine getirilmediğinin açık olduğu, ayrıca; davacının sözlü savunma yapmak üzere davet edilmesine ilişkin yazıda, toplantıya ses ve görüntü nakil araçlarıyla katılmasının sağlanacağı belirtildiğinden, Mahkemenin 13/08/2020 tarihli ara kararıyla, davacının bahsi geçen toplantıda savunma yapabilmesi için nasıl bir uygulama yapıldığı ve bu hususta Nevşehir E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü ile iletişime geçilip geçilmediği davalı idareden ve Nevşehir E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğünden sorulmuş olup, davalı idarece verilen cevap ekinde, sözlü savunmaya davet yazısının davacıya 13/05/2020 tarihinde tebliğ edildiğine dair belgenin gönderildiği, Nevşehir E Tipi Kapalı Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü tarafından sunulan cevapta ise, "tutuklunun dosyasında Milli Eğitim Bakanlığı veya ilgili birimleri ile görüntülü görüşme yapması için herhangi bir talep olmadığının" belirtildiği görüldüğü; buna göre, davalı idarece, cezaevinde tutuklu bulunan davacıya, sözlü savunma istemine dair yazının tebliği ile yetinilerek, Yüksek Disiplin Kurulu toplantısına katılımının sağlanması için herhangi bir girişimde bulunulmadığı ve Ceza İnfaz Kurumu ile irtibat kurulmadığının anlaşıldığı, bu durumda; Devlet memurluğundan çıkarma cezası teklif edilen davacı hakkında, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesinin iptal kararı doğrultusunda mevzuat hükümleri uyarınca usulüne uygun soruşturma yapılmadan ve neticede usulüne uygun son savunması alınmadan tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı sonucuna ulaşıldığı, davalı idarece, Mahkemenin anılan kararı uyarınca davacı hakkında, yukarıda belirtilen usuli eksiklikler giderildikten sonra bir değerlendirme yapılarak yeniden işlem tesis edilebileceğinin de açık olduğu gerekçeleriyle, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti: Ankara Bölge İdare Mahkemesinin 2. İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacının hakkındaki

iddialarla ilgili olarak 657 sayılı Kanun' un 130. maddesi uyarınca istenilen savunması üzerine yapmış olduğu 02/11/2018 tarihli savunma dilekçesinde iddia edilen fiilin iftira olduğunu belirterek Yüksek Disiplin Kurulunda karar verilmeden önce adli yargı kararının sonucunun beklenilmesini talep ederek hakkındaki suçlamalarla ilgili olarak son savunmasını yaptığı, Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu tarafından yasal düzenlemelere uygun olarak son savunması alındıktan sonra dava konusu işlemin tesis edildiği , davacının savunma dilekçesinde; savunma isteme yazısını ilgili tutması, üzerine atılı suçlamaları kabul etmemesi, suçlandığı olay ve adli boyutuyla ilgili ayrıntılı açıklamalarda bulunarak ceza mahkemesi kararının beklenmesi gerektiğini savunmuş olması hususlarının davacının savunma yazısının son savunması olduğunu ortaya koyduğu ileri sürülmektedir. KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir. DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : Sakine ÖNDER KORKUT DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçe değiştirerek onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Son savunma alınmadan memuriyetten çıkarma cezası verilemeyeceği Son savunma alınmadan memuriyetten çıkarma cezası verilemeyeceği

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE : MADDİ OLAY :

Dosyanın incelenmesinden; Nevşehir ili, Avanos ilçesi, Topaklı Ortaokulunda müdür olarak olarak görev yapan davacının, aynı okuldaki bir erkek öğrenciye yönelik cinsel istismar suçunu işlediği iddiaları kapsamında davacı hakkında hem adli soruşturma, hem de 16/05/2017 tarih ve E.7015139 sayılı Valilik Olur'u ile disiplin soruşturması açıldığı, maarif müfettişi tarafından yapılan soruşturma sonucu hazırlanan 26/09/2018 tarihli raporun sonuç kısmında, disiplin yönünden davacıya isnat edilen fiilin sübuta erdiğinden bahisle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca "Devlet memurluğundan çıkarma" cezası ile cezalandırılmasının teklif edildiği, 15/10/2018 tarihli savunma istem yazısı ile davacının 657 sayılı kanunun 130. maddesi uyarınca savunmasının istendiği, davacının 02/11/2018 tarihli dilekçe ile soruşturma dosyası inceleme ve savunma için ek süre talebinde bulunduğu, bilahare 13/11/2018 tarihli dilekçe ile de yazılı savunmasını sunduğu, yapmış olduğu savunmaları yeterli görülmeyerek 14/12/2018 tarih ve 2018/711 sayılı Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulu Kararı ile davacının Devlet memurluğundan çıkarma cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği, bu işlemin iptali istemiyle açılan davanın, Kayseri 2. İdare Mahkemesinin 23/05/2019 tarih ve E:2019/145, K:2019/397 sayılı kararıyla reddedildiği, ancak istinaf başvurusu üzerine, Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesinin 26/02/2020 tarih ve E:2019/1832, K:2020/422 sayılı kararı ile "Devlet memurluğundan çıkarma cezası teklif edilen davacı hakkında usulüne uygun soruşturma yapılmadan ve 657 sayılı Kanunun 129/2. maddesinde yer alan hakları hatırlatılmadan, sadece 130. maddeye dayanılmak suretiyle, neticede usulüne uygun son savunması alınmadan tesis edilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, mahkeme kararının kaldırılmasına ve dava konusu işlemin iptaline" karar verildiği, söz konusu karar gereği Milli Eğitim Bakanlığı Yüksek Disiplin Kurulunun 08/05/2020 tarih ve 6837229 sayılı yazısı ile, davacının sözlü savunmasını yapmak üzere 21/05/2020 tarihli Yüksek Disiplin Kurulu toplantısına davet edildiği, toplantıya katılmayan davacı hakkında 21/05/2020 tarih ve 2020/94 sayılı Yüksek Disiplin Kurulu kararıyla, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezası verildiği ve bu kararın iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT :

Anayasa'nın 129. maddesinin 2. fıkrasında; ''Memurlar ve diğer kamu görevlileri ile kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşları ve bunların üst kuruluşları mensuplarına savunma hakkı tanınmadıkça disiplin cezası verilemez.'' hükmüne yer verilmiş, anılan maddenin gerekçesinde, "yapılacak disiplin kovuşturmalarında ve disiplin cezası uygulamasında ilgiliye isnad olunan hususun bildirilmesi, dinlenilmesi, savunmasını yapma imkanı tanınması bu madde ile güvence altına alınmaktadır." ifadelerine yer verilerek, disiplin cezaları ile ilgili olarak Anayasal güvenceye bağlanan savunma hakkının içeriği belirtilmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (g) alt bendinde, "memurluk sıfatı ile bağdaşmayacak nitelik ve derecede yüz kızartıcı ve utanç verici hareketlerde bulunmak" fiili, Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektiren fiil ve haller arasında sayılmıştır.

657 sayılı Kanun'un 129. maddesinde, ''Yüksek disiplin kurulları kendilerine intikal eden dosyaların incelenmesinde, gerekli gördükleri takdirde, ilgilinin özlük dosyasını ve her nevi evrakı incelemeye, ilgili kurumlardan bilgi almaya, yeminli tanık ve bilirkişi dinlemeye veya niyabeten dinletmeye, mahallen keşif yapmaya veya yaptırmaya yetkilidirler. Hakkında memurluktan çıkarma cezası istenen memur, soruşturma evrakını incelemeye, tanık dinletmeye, disiplin kurulunda sözlü veya yazılı olarak kendisi veya vekili vasıtasıyla savunma yapma hakkına sahiptir."; 130. maddesinde, "Devlet memuru hakkında savunması alınmadan disiplin cezası verilemez. Soruşturmayı yapanın veya yetkili disiplin kurulunun 7 günden az olmamak üzere verdiği süre içinde veya belirtilen bir tarihte savunmasını yapmayan memur, savunma hakkından vazgeçmiş sayılır." hükümlerine yer verilmiştir.

130. maddede, diğer cezalar bakımından memura sadece 7 günden az olmamak üzere savunma hakkı tanınmışken 129. maddeyle memuriyetten çıkarma cezası açısından, soruşturma ile ilgili evrakın incelenmesinden veya vekili vasıtasıyla sözlü savunma yapılmasına kadar, 130. maddeden farklı olarak geniş bir savunma hakkı tanınmış bulunmaktadır. Kanun koyucu, disiplin cezası bakımından ilgili hakkında en ağır sonuçları doğuran Devlet memurluğundan çıkarma cezasının verilmesinde, bu şekilde bir savunma hakkının tanınmasını memur statüsü açısından önemli bir güvence olarak öngörmüştür.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Disiplin cezaları, kamu hizmetinin gereği gibi yürütülebilmesi bakımından kamu görevlilerinin mevzuat uyarınca yerine getirmek zorunda oldukları ödev ve sorumlulukları ifa etmemeleri veya mevzuatta yasaklanan fiillerde bulunmaları durumunda uygulanan yaptırımlar olup, memurların özlük hakları üzerinde doğrudan ve önemli sonuçlar doğurmaları sebebiyle subjektif ve bireysel etkileri bulunduğu gibi kamu görevinin gereği gibi sürdürülmesi ve kamu düzeninin sağlanması bakımından objektif ve kamusal öneme sahiptirler.

Bu bakımdan, disiplin soruşturmalarının yapılmasında izlenecek yöntem, ceza verilecek fiiller ve ceza vermeye yetkili makam ve kurullar pozitif olarak mevzuatla belirlenmekte, doktrin ve yargısal içtihatlarla da konu ile ilgili disiplin hukuku ilkeleri oluşturulmaktadır. Buna göre, disiplin cezası verilebilmesi için kusurlu halin tespitinden sonra belli süreler içinde ilgili memur hakkında tarafsız bir soruşturmacı görevlendirilerek disiplin soruşturması açılması, söz konusu soruşturmada memurun lehine ve aleyhine olan tüm delillerin toplanarak ekleriyle birlikte bir soruşturma raporunun oluşturulması ve bu şekilde memurun hangi fiili, nerede, ne zaman, nasıl, ne şekilde işlediğinin somut, hukuken kabul edilebilir delillerle ve şüpheye yer vermeyecek açıklıkta ortaya konularak, yetkili disiplin amiri veya disiplin kurulu tarafından bir disiplin cezası verilmesi gerekmektedir.

Yukarıda belirtilen mevzuat hükümleri doğrultusunda; disiplin suçu teşkil eden fiillerle ilgili olarak soruşturma yapılması zorunlu olduğu gibi, soruşturmanın belirli usuller çerçevesinde yapılması da isnada maruz kalanların hukuki güvencesidir. Soruşturma emri verilmesi; bağımsız ve üst veya denk görevde olan bir soruşturmacı atanması, olayla ilgili tanık ve soruşturulanın ifadelerinin alınması, ifade alınmadan kişiye haklarının ve soruşturma konusunun bildirilmesi, isnat olunan fiille ilgili lehe ve aleyhe başka delillerin araştırılması, soruşturma sonucunda bir rapor hazırlanması ve bu raporda; olayın değerlendirilmesi, soruşturmacının kanaat ve teklifini belirtmesi ve raporun ilgili makama sunulması, soruşturmayı yapan kişi ile soruşturmada elde edilen delilleri değerlendirecek kişi veya kurulların ayrı olması, yasal süre içerisinde isnat olunan fiiller bildirilerek sanığın savunmasının alınmasının gerekliliği disiplin hukukunun temel ilkelerinden olduğu gibi hukuki güvenlik ilkesinin de gereğidir.

Öte yandan, Anayasa Mahkemesi'nin 06/02/2020 tarih ve 2017/22672 sayılı Bireysel Başvuru kararında;

"Başvuru, ceza davasında başvurucunun (sanığın) duruşmada hazır bulunma talebi reddedilerek ses ve görüntü aktarımı suretiyle duruşmaya katılımının sağlanmaya çalışılması nedeniyle duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiği iddiasına ilişkindir. (... )

Somut olayda başvurucunun duruşma salonunda bizzat hazır bulunma talebinin Mahkemece reddedilmesi ve SEGBİS aracılığı ile katılımının sağlanmaya çalışılması nedeniyle duruşmada hazır bulunma hakkına yönelik bir müdahalenin bulunduğu görülmektedir.(...)

Bu çerçevede derece mahkemelerince diğer alternatifler değerlendirilmeden ve olaya özgü somut gerekçeler sunulmadan doğrudan başvurucunun duruşmada hazır bulunma talebinin reddedilmesi, en uygun aracın seçilmemesi sebebiyle müdahalenin gerekli olmadığı sonucuna yol açmaktadır. Dolayısıyla başvurucunun esas hakkında işlemlerin yapıldığı duruşmada hazır bulunma talebinin reddedilmesinin zorunlu olduğu derece mahkemelerince somut bir biçimde ortaya konulamadığı için müdahalenin gerekli olmadığı sonucuna varılmıştır.

Bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın açıkça dayanaktan yoksun olması nedeniyle kabul edilemez olduğuna, adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna, Anayasa’nın 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki duruşmada hazır bulunma hakkının ihlal edildiğine" karar verilmiştir.

Uyuşmazlık konusu olayda; Anayasa Mahkemesi kararı doğrultusunda dava konusu olay incelendiğinde, davacı hakkında işlediği iddia edilen fillere ilişkin disiplin soruşturması yapılması için 16/05/2017 tarihli soruşturma onayı verilerek 26/09/2018 tarihli soruşturma raporu düzenlenmiştir. Ancak, Maarif Müfettişince düzenlenen soruşturma raporunun, sadece Nevşehir 1. Ağır Ceza Mahkemesi'nin 05/07/2018 tarih ve E:2017/234, K:2018/252 sayılı kararı incelenerek ve bu karar dikkate alınarak düzenlendiği, soruşturma raporunda başkaca araştırma/inceleme yapılmadığı gibi, davacı ve tanık ifadelerine de başvurulmadığı, lehe yada aleyhe tüm deliller toplanılmadan yukarıda belirtilen disiplin hukuku ilkelerine uyulmadığı anlaşılmaktadır.

Öte yandan, davalı idarenin 08/05/2020 tarihli savunma istem yazısında "Hakkınızdaki dosyanın yeniden değerlendirileceği 21/05/2020 tarihinde saat 14:00'da Milli Eğitim Bakanlığı Merkez Bina D Blokta bulunan Tevfik İleri Toplantı Salonunda yapılacak Yüksek Disiplin Kurulu toplantısına sözlü savunma yapmak üzere katılmanız 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 129' uncu maddesi gereğince uygun görülmüştür. Ancak dünyada ve ülkemizde görülen Covid-19 pandemisinin yayılmasının önlenmesi amacıyla sizin ve/veya vekilinizin ses ve görüntü nakil araçlarıyla toplantıya katılmanız sağlanacaktır. Belirtilen tarihte yukarıda açıklanan şekilde toplantıya katılmak üzere hazır bulunmadığınız takdirde bu hakkınızdan vazgeçmiş sayılacağınız hususunda bilgilerinizi rica ederim." ifadelerine yer verilmek suretiyle savunma istenildiği, söz konusu yazının cezaevinde bulunan davacıya 13/05/2020 tarihinde tebliğ edilmesine rağmen toplantıya katılmadığı belirtilerek, dava konusu disiplin cezasının tesis edildiği görülmektedir.

Yukarıda belirtilen Anayasa Mahkemesi kararı dikkate alındığında; 657 sayılı Kanun'un 129. maddesinde davacıya tanınan hakların kullanılması kapsamında, davacının ve/veya vekilinin Yüksek Disiplin Kurulunda yapılan toplantıda bizzat hazır bulunması ve sözlü savunma yapması, hem savunma hakkının etkin bir şekilde kullanılmasını sağlamakta hem de silahların eşitliği ilkelerine işlerlik kazandırmaktadır. Davacı, Kurula bizzat ve etkin olarak hazır katılmakla, hakkında tesis edilecek işleme yön verme imkânına kavuşmaktadır. Kurulda hazır bulunma, savunma hakkıyla da sıkı bağlantılıdır. Savunma hakkının sağlanabilmesi için, davacının Yüksek Disiplin Kurulunda hazır bulunma olanağına sahip olması gerekir.

Uyuşmazlıkta ise, cezaevinde tutuklu davacının ve/veya vekilinin ses ve görüntü nakil araçları ile Yüksek Disiplin Kurulunda toplantıya katılmasının teklif edilmesine ilişkin sözlü savunma istemi yazısı tebliğ edilmiştir.

Bu duruma göre; davacı hakkında usulüne uygun soruşturma yapılmadan ve sonuç olarak usulüne uygun son savunması alınmadan işlem tesis edildiği anlaşıldığından, Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçesi yerinde görülmemiş ise de, sözü edilen husus sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunan kararın bozulmasını gerektirir nitelikte bulunmamıştır.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

-Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,

-Dava konusu işlemin iptaline ilişkin Kayseri 1. İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu Ankara Bölge İdare Mahkemesinin İdari Dava Dairesinin 07/10/2021 tarih ve E:2021/1978, K2021/1931 sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçe ile ONANMASINA,

-Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,

-2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de Ankara Bölge İdare Mahkemesi 2. İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın Kayseri 1. İdare Mahkemesine gönderilmesine, 02/03/2022 tarihinde, kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

Editör: Haber Merkezi