Danıştay'dan kamulaştırma hakkında önemli karar

Parselasyon uygulaması neticesinde KOP payından karşılanmak sureti ile oluşturulan rekreasyon alanı kullanımındaki dava konusu taşınmazın, kentin açık ve yeşil alan ihtiyacı başta olmak üzere, eğlence, dinlenme, piknik ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü olan belediyece kamulaştırılması ve imar planında rekreasyon alanlarında yapılabileceği belirtilen ve oldukça düşük emsal tanımlaması yapılan yapıların da kente hizmet için belediyelerce yapılması gerektiği; uyuşmazlıkta mer'i imar planı ve notları ile parselasyon sonrası oluşan durumda, davacının, dava konusu taşınmaz üzerinde, bireysel ve özel yapılaşma imkanının bulunmadığı; taşınmaz üzerindeki kısıtlılık halinin devam ettiğinin anlaşıldığı ve kamulaştırma yapılıncaya kadar, taşınmaz üzerinde kısıtlılık oluşmasını engelleyen bir fonksiyonunun bulunmadığı; 14/04/1998 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve bu niteliği halihazırda da devam eden taşınmaz nedeniyle, davacının mülkiyet hakkının, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlarda belirlenen makul süreyi aşacak şekilde, belirsiz bir süre ile kısıtlandığının sabit olduğu hakkında.

T.C.

D A N I Ş T A Y

İDARİ DAVA DAİRELERİ KURULU

Esas No : 2021/2907

Karar No : 2022/1884

TEMYiZ EDEN (DAVACI) :

VEKiLi : Av.

KAR§I TARAF (DAVALI) : 

İSTEMİN KONUSU : Antalya 2. İdare Mahkemesinin 02/04/2021 tarih ve E:2021/369, K:2021/304 sayılı ısrar kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECi :

Dava Konusu İstem: Antalya İli, Konyaaltı İlçesi, Arapsuyu Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmazın, uygulama imar planında rekreasyon alanı olarak ayrılmasına rağmen, kullanım amacı doğrultusunda kamulaştırılmamasından kaynaklanan hukuki el atma nedeniyle, mülkiyet hakkının süresi belirsiz şekilde kısıtlandığından bahisle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere taşınmazın değerine karşılık (ıslah ile) 2.562.274,56-TL'nin yasal faizi ile birlikte ödenmesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 24/10/2016 tarih ve E:2016/2239, K:2016/6024 sayılı bozma kararına uyularak verilen Antalya 2. İdare Mahkemesinin 28/02/2018 tarih ve E:2017/1387, K:2018/244 sayılı kararıyla;

Uyuşmazlığa konu taşınmazın, 14/04/1998 tarihli uygulama imar planıyla özel koşullu kıyı parkları içindeki açık rekreasyon alanı olarak belirlendiği, davacı tarafından yapılan uzlaşma istemli başvurunun reddi üzerine bakılan davanın açıldığı,

Hukuki el atmanın gerçekleşebilmesi için, taşınmazın imar planıyla kamusal kullanıma ayrılması, taşınmaz üzerinde özel kullanımın ve yapılaşmanın imar planı gereği hiçbir şekilde mümkün olmaması, imar planının onayından itibaren en az beş yıl süre geçmiş olması ve taşınmazın bu süre zarfında kamulaştırılmamış olması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerektiği,

Bu bağlamda, imar planında belirlenen rekreasyon alanlarında belli koşullarda yapılaşmaya izin verilmesi halinde kamu menfaatlerinin gerekliliği ile kişi yararı arasındaki adil dengeyi bozan ölçüsüz bir yükün

davacılara yükletildiğinden söz edilemeyeceği, dolayısıyla kamulaştırmayı gerektirir bir kısıtlılığın ve hukuki el atmanın söz konusu olmayacağı,

Bakılan davada, bozma kararı uyarınca 26/01/2018 tarihinde Mahkemeleri tarafından, dava açıldıktan sonra imar planı değişikliğiyle birlikte uyuşmazlık konusu alanda belli koşullarda yapılaşma hakkının olup olmadığının sorulması amacıyla yapılan ara kararına verilen cevapta; Antalya İli, Konyaaltı İlçesi, Arapsuyu Mahallesi, … ada, … sayılı parsel ile ilgili olarak 01/12/2016 tarih ve 173 sayılı Konyaaltı Belediyesi Meclis kararı ve 06/02/2017 tarih ve 126 sayılı Antalya Büyükşehir Belediyesi Meclis kararı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği yapılarak, taşınmazın E=0.03 rekreasyon alanı olarak yeniden düzenlendiği ve yapılaşmaya yönelik tüm uygulamalar için davalı idare tarafından Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği’nin 61. maddesine göre yapı ruhsatı verileceğinin belirtildiği,

Bu haliyle, mer'i imar planı ve notlarına göre belli koşullarda rekreasyon alanında yapılaşma mümkün olduğundan, kısıtlılık halinin bulunmadığı,

gerekçesiyle, davanın reddine karar verilmiştir.

Daire Kararının Özeti: Danıştay Altıncı Dairesinin 02/03/2020 tarih ve E:2018/5461, K:2020/2942 sayılı kararıyla;

Uyuşmazlıkta, davacının yıllardır taşınmaza tam hisseli olarak malik olduğu ve bu alanda parselasyon yapılmadığının anlaşıldığı, oysa, imar planı sonucunda taşınmaz üzerinde meydana gelen kısıtlılık halinin parselasyon yapılarak kaldırılabileceği açık iken, bu işlemin yapılmaması sonucu mülkiyet hakkı ihlalinin devam ettiğinin saptandığı,

Bu durumda, İdare Mahkemesince, aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu bir bilirkişi kurulunca, taşınmazın dava tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal (uyuşmazlığa konu taşınmazın çevresinin imar planındaki kullanım biçimi, yapılaşma koşulları ve konumları açısından benzer özellikleri olan taşınmazlar arasından seçilmeli, davaya konu taşınmaz kadastro parseli ise; emsal alınacak taşınmaz da kadastro parseli olmalı ya da emsal parsel imar parseli ise, emsal taşınmazda kesilen düzenleme ortaklık payı oranı ölçüsünde davaya konu taşınmaz bedeli düşülerek taşınmazın gerçek bedeli belirlenmeli) satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri, taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi irtifak hakları ve

gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin belirlenmesi suretiyle taşınmaz bedeli tespit edilerek uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerektiği,

Öte yandan, bozma kararı üzerine verilecek kararda, hukuki el atma nedeniyle açılan tam yargı davaları, adli yargıdaki fiili el atma nedeniyle açılan davalardan farklı olarak, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlar kapsamında açılan davalar olduğundan, hükmedilecek faizin; dava açma tarihi itibarıyla talep edilen miktar için, dava tarihinden geçerli olmak üzere, ıslah edilen kısım için ıslah tarihi itibarıyla hesaplanması gerektiği,

gerekçesiyle, Antalya 2. İdare Mahkemesinin 28/02/2018 tarih ve E:2017/1387, K:2018/244 sayılı kararının bozulmasına karar verilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi Israr Kararının Özeti: Antalya 2. İdare Mahkemesinin 02/04/2021 tarih ve E:2021/369, K:2021/304 sayılı ısrar kararıyla; davanın reddi yolundaki ilk kararda ısrar edilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacı tarafından, mülkiyet hakkının süresi belli olmayan bir sınırlamaya tabi tutulduğu, rekreasyon alanında kalan taşınmazda bireysel yapılaşma, rayiç değer üzerinden satma, kiralama, yararlı değişiklikler yapma gibi haklarının kısıtlandığı, rekreasyon alanlarında tanınan düşük yapılaşma hakkının da kısıtlılık oluşturduğu, ısrar kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

Emekliliği hakettiği halde çalışana sosyal denge tazminatı ödenir mi? Emekliliği hakettiği halde çalışana sosyal denge tazminatı ödenir mi?

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Davalı idare tarafından, savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ BÜNYAMİN CANBOLAT'IN DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin kabulü ile İdare Mahkemesi ısrar kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Mülkiyeti davacıya ait Antalya İli, Konyaaltı İlçesi, Arapsuyu Mahallesi, … ada, … parsel sayılı taşınmaz, 14/04/1998 tarihli uygulama imar planıyla özel koşullu kıyı parkları içindeki açık rekreasyon alanı olarak belirlenmiştir.

Kadastral geldisi …, …, … ve … sayılı parseller olan uyuşmazlık konusu taşınmazın, 07/11/2001 tarih ve 256 sayılı Konyaaltı Belediye Encümen kararı ve %33,98 düzenleme ortaklık payı (DOP), %14,22 kamu

ortaklık payı (KOP) oranı ile yapılan parselasyon uygulaması neticesinde KOP parseli olarak, özel koşullu su kıyısı parkları içindeki açık rekreasyon alanı olarak tescil edildiği anlaşılmaktadır.

Davacı tarafından, 25/05/2014 ve 25/06/2014 tarihlerinde sunulan dilekçelerle davalı idareye yapılan uzlaşma başvuruları, Konyaaltı Belediye Meclisinin 02/10/2014 tarih ve 132 sayılı kararıyla; takas taleplerinin karşılanamayacağı, plan değişikliği talebinin karşılanmasının mümkün olmadığı, kamulaştırma bedeli ödenmesinin de bütçede yeterli ödenek ayrılmadığından karşılanamayacağı gerekçeleriyle reddedilmiştir. Aynı kararda, maliklerinin talebi halinde, 3194 sayılı İmar Kanunu'nun 33. maddesi ile Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği'nin 21. maddesi kapsamında, şartların gerçekleştirilmesi halinde ruhsat verilmesinin uygun olacağına karar verilmiştir.

Bunun üzerine, davalı idareye yaptığı başvurular reddedilen davacı tarafından, temyizen incelenen dava açılmıştır.

Dava devam ederken, imar planı ile parselasyon arasındaki uyumsuzlukların giderilmesi ve dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu bazı tescilli parsellerin KOP kullanımına uygun olacak şekilde rekreasyon alanı olarak yeniden düzenlenmesi amacıyla, 01/12/2016 tarih ve 173 sayılı Konyaaltı Belediyesi Meclis kararı ve 06/02/2017 tarih ve 126 sayılı Antalya Büyükşehir Belediyesi Meclis kararı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği yapılarak, … ada, … parsel sayılı taşınmaz E=0.03 yapılaşma koşullu rekreasyon alanı olarak belirlenmiştir.

Davalı idare tarafından sunulan 20/02/2018 tarihli ara kararına cevap dilekçesinde, 1/1000 ölçekli uygulama imar planında rekreasyon alanlarına yönelik "Kentin açık ve yeşil alan ihtiyacı başta olmak üzere, kent içinde ve çevresinde günübirlik kullanıma yönelik ve imar planı kararları ile belirlenmiş; eğlence, dinlenme, piknik ihtiyaçlarının karşılanabileceği lokanta, gazino, kahvehane, çay bahçesi, büfe, otopark gibi kullanımlar ile, tenis, yüzme, mini golf, otokros gibi her türlü sportif faaliyetlerine ilişkin bir ya da birkaç fonksiyonun bir arada bulunduğu üniteler yapılarak kullanılabilecek bir alandır." şeklinde plan notunun bulunduğu ve yapılaşmaya yönelik tüm uygulamalar için idareleri tarafından Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 61. maddesine göre yapı ruhsatı verileceği hususları belirtilmiştir.

İLGİLİ MEVZUAT :

Anayasanın 35. maddesinde, "Herkes, mülkiyet ve miras haklarına sahiptir. Bu haklar, ancak kamu yararı amacıyla, kanunla sınırlanabilir. Mülkiyet hakkının kullanılması toplum yararına aykırı olamaz." kuralına yer

verilmiş; temel hak ve özgürlüklerin sınırlandırılmasını düzenleyen 13. maddesinde ise, temel hak ve hürriyetlerin, özlerine dokunulmaksızın yalnızca Anayasanın ilgili maddelerinde belirtilen sebeplere bağlı olarak ve ancak kanunla sınırlanabileceği, bu sınırlamaların, Anayasanın sözüne ve ruhuna, demokratik toplum düzeninin ve laik Cumhuriyetin gereklerine ve ölçülülük ilkesine aykırı olamayacağı vurgulanmıştır.

Keza Anayasa'nın 90. maddesi uyarınca uygun bulunan ve iç hukukun bir parçası halini alan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 1 no'lu Ek Protokolü'nün "Mülkiyetin korunması" başlıklı 1. maddesinde de: "Her gerçek ve tüzel kişinin mal ve mülk dokunulmazlığına saygı gösterilmesini isteme hakkı vardır. Bir kimse, ancak kamu yararı sebebiyle ve yasada öngörülen koşullara ve uluslararası hukukun genel ilkelerine uygun olarak mal ve mülkünden yoksun bırakılabilir." hükmü yer almıştır.

3194 sayılı İmar Kanunu'nun;

maddesinde, "Belediyeler; imar planlarının yürürlüğe girmesinden en geç 3 ay içinde, bu planı tatbik etmek üzere 5 yıllık imar programlarını hazırlarlar. Beş yıllık imar programlarının görüşülmesi sırasında ilgili yatırımcı kamu kuruluşlarının temsilcileri görüşleri esas alınmak üzere Meclis toplantısına katılır. Bu programlar, belediye meclisinde kabul edildikten sonra kesinleşir. Bu program içinde bulunan kamu kuruluşlarına tahsis edilen alanlar, ilgili kamu kuruluşlarına bildirilir. Beş yıllık imar programları sınırları içinde kalan alanlardaki kamu hizmet tesislerine tahsis edilmiş olan yerleri ilgili kamu kuruluşları, bu program süresi içinde kamulaştırırlar. Bu amaçla gerekli ödenek, kamu kuruluşlarının yıllık bütçelerine konulur.

İmar programlarında, umumi hizmetlere ayrılan yerler ile özel kanunları gereğince kısıtlama konulan gayrimenkuller kamulaştırılıncaya veya umumi hizmetlerle ilgili projeler gerçekleştirilinceye kadar bu yerlerle ilgili olarak diğer kanunlarla verilen haklar devam eder.";

maddesinin birinci fıkrasında, "İmar hududu içinde bulunan binalı veya binasız arsa ve arazileri malikleri veya diğer hak sahiplerinin muvafakatı aranmaksızın, birbirleri ile, yol fazlaları ile, kamu kurumlarına veya belediyelere ait bulunan yerlerle birleştirmeye, bunları yeniden imar planına uygun ada veya parsellere ayırmaya, müstakil, hisseli veya kat mülkiyeti esaslarına göre hak sahiplerine dağıtmaya ve re'sen tescil işlemlerini yaptırmaya belediyeler yetkilidir. Sözü edilen yerler belediye ve mücavir alan dışında ise yukarıda belirtilen yetkiler valilikçe kullanılır.";

maddesinde ise, "İmar planlarında bulunup da müracaat gününde beş yıllık imar programına dahil olmayan yerlerde; plana göre kapanması

gereken yol ve çıkmaz sokak üzerinde bulunan veya 18’inci madde hükümleri tatbik olunmadan normal şartlarla yapı izni verilmeyen veya 13’üncü maddede belirtilen hizmetlere ayrılmış olan ve haklarında bu madde hükmünün tatbiki istenen parsellerde üzerinde yönetmelik esaslarına uygun yapı yapılması mümkün olanlarında sahiplerinin istekleri üzerine belediye encümeni veya il idare kurulu kararıyla imar planı tatbikatına kadar muvakkat inşaat veya tesisata müsaade edilir ve buna dayanılarak usulüne göre yapı izni verilir.

Bu gibi hallerde verilecek müddetin on yıl olması, yapı izni verilmezden önce belediye encümeni veya il idare kurulu kararının gün ve sayısının on yıllık müddet için muvakkat inşaat veya tesisat olduğunun, lüzumlu ölçü ve şartlarla birlikte tapu kaydına şerh edilmesi gereklidir. Muvakkatlık müddeti tapu kaydına şerh verildiği günden başlar.

Birinci fıkrada sözü geçen bir parselde, esasen kullanılabilen bir bina varsa bu parsele yeniden inşaat ve ilaveler yapılmasına izin verilmeyeceği gibi, birden fazla muvakkat yapıya izin verilen yerlerde dahi bu yapıların ölçüleri toplamı yönetmelikte gösterilen miktarları geçemez. Bu maddenin tatbikinde kadastral parsel de bir imar parseli gibi kabul olunur.

Plan tatbik olunurken, muvakkat inşaat veya tesisler yıktırılırlar. On yıllık muvakkatlık müddeti dolduktan sonra veya on yıl dolmadan yıktırılması veya kamulaştırılması halinde muvakkat bina ve tesislerin 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu hükümlerine göre takdir olunacak bedeli sahibine ödenir."

hükümlerine yer verilmiştir.

2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nun ek 1. maddesinde, "Uygulama imar planlarında umumi hizmetlere ve resmî kurumlara ayrılmak suretiyle mülkiyet hakkının özüne dokunacak şekilde tasarrufu hukuken kısıtlanan taşınmazlar hakkında, uygulama imar planlarının yürürlüğe girmesinden itibaren beş yıllık süre içerisinde imar programları veya imar uygulamaları yapılır ve bütçe imkânları dâhilinde bu taşınmazlar ilgili idarelerce kamulaştırılır veya her hâlde mülkiyet hakkını kullanmasına engel teşkil edecek kısıtlılığı kaldıracak şekilde imar planı değişikliği yapılır/yaptırılır." hükmüne yer verilmiştir.

Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği'nin 5. maddesinin birinci fıkrasının (i) bendinde tanımlanan sosyal altyapı alanları içerisinde, açık yeşil alanlardan olduğu belirtilen rekreasyon alanları da sayılmıştır.

Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nin 4. maddesinin birinci fıkrasının (vvvv) bendinde, "Yeşil alanlar: Toplumun yararlanması için ayrılan oyun bahçesi, çocuk bahçesi, dinlenme, gezinti, piknik, eğlence, rekreasyon ve

rekreaktif alanları toplamını (Metropol ölçekteki fuar, botanik ve hayvan bahçeleri ile bölgesel parklar bu alanlar kapsamındadır.), 19’uncu maddede yer alan işlevleri ve yapılaşma koşullarını içeren yeşil alanlar; ... 3) Piknik ve eğlence (rekreasyon) alanları: Kentin açık ve yeşil alan ihtiyacı başta olmak üzere, eğlence, dinlenme, piknik ihtiyaçlarının karşılanabildiği, kent içinde ve çevresinde günübirlik kullanıma yönelik olarak imar planı ile belirlenmiş yerleri, ... ifade eder." tanımına; 19. maddesinin birinci fıkrasının (ç) bendinde, "Piknik ve eğlence (rekreasyon) alanları: Bu alanlarda encümen kararıyla; 1) Bodrum katlar dâhil yapı inşaat alanı toplamda %5’i, her biri için muvakkat yapı ölçülerini aşmayan çok amaçlı salon, mescit, lokanta, kahvehane, çay bahçesi, büfe, 2) Açık otopark ile tabii veya tesviye edilmiş toprak zemin altında kalmak üzere, ağaçlandırma için TSE standartlarında öngörülen yeterli derinlikte toprak örtüsünün sağlanması ve rekreasyon alanı ihtiyacı için Otopark Yönetmeliği ekindeki en az otopark miktarları tablosu dikkate alınarak belirlenecek miktarı aşmamak kaydıyla kapalı otopark, 3) Toplam kullanım alanı, rekreasyon alanının %5’ini geçmemek üzere güreş, tenis, yüzme, mini golf, otokros, gokart ve benzeri spor alanları ve çocuk oyun parkları, 4) Tuvalet, çeşme, pergola, kameriye, mangal, piknik masası, yer alabilir." düzenlemelerine yer verilmiştir.

Aynı Yönetmeliğin 61. maddesinin birinci fıkrasında, "Uygulama imar planlarına göre tamamı veya bir kısmı umumi hizmetlere rastlayan yerler ile Kanunun 18’inci madde hükümleri tatbik olunmadan normal şartlarla yapı izni verilmeyen umumi hizmetlere ayrılan ve müracaat gününde 5 yıllık imar programına dâhil olmayan taşınmazlara, taşınmazın kamu eline geçişi sağlanıncaya kadar muvakkat yapı izni verilebilir." düzenlemesine yer verilmiş, maddenin devam eden fıkralarında ise muvakkat (geçici) yapı iznine ilişkin detaylı düzenlemeler yer almıştır.

Mülga Planlı Alanlar Tip İmar Yönetmeliği'nin 21. maddesinde de, yine muvakkat yapı iznine ilişkin düzenlemeler yer almaktaydı.

Dava konusu taşınmaza ilişkin imar planı ve parselasyon uygulamasının onaylandığı tarihlerde yürürlükte olan ve KOP uygulamasının dayanağını teşkil eden Mülga İmar Kanununun 18’inci maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesinde ise, "Düzenleme sahasında bulunan okul, hastane, kreş, belediye hizmet veya diğer resmi tesis alanı gibi umumi tesislere ayrılan alanların parselleri düzenlemeye giren parsellerin alımları oranında pay verilmek suretiyle hisselendirilir." düzenlemesi yer almaktaydı.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Mülkiyet hakkı, kişiye, başkasının hakkına zarar vermemek ve yasaların koyduğu sınırlamalara uymak koşuluyla, sahibi olduğu şeyi dilediği gibi kullanma, semerelerinden yararlanma ve tasarruf etme olanağı veren bir haktır. Bu bağlamda, malikin, mülkünü kullanma, semerelerinden yararlanma ve mülkü üzerinde tasarruf yetkilerinden birinin sınırlanması veya mülkünden yoksun bırakılması mülkiyet hakkına müdahale teşkil eder.

Hukuki el atma da, imar planlarıyla kamusal kullanıma ayrılan özel mülkiyete tabi taşınmazın, imar planının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl ve daha fazla süre geçmesine rağmen imar uygulaması yapılmaması ve kamulaştırılmaması sebebiyle mülkiyet hakkından doğan yetkilerin kısıtlanması sonucunu doğuran hukuki bir olgudur.

Buna göre, hukuki el atma nedeniyle mülkiyet hakkının kısıtlandığından söz edilebilmesi için, taşınmazın uygulama imar planıyla kamusal kullanıma ayrılması, taşınmaz üzerinde özel kullanımın ve yapılaşmanın uygulama imar planı gereği hiçbir şekilde mümkün olmaması, uygulama imar planının onayından itibaren en az beş yıl süre geçmiş olması ve taşınmazın bu süre zarfında kamulaştırılmamış olması şartlarının birlikte gerçekleşmiş olması gerekir.

İmar planlarında kamusal kullanıma ayrılan taşınmazların, parselasyon uygulamasında DOP'tan karşılanma gibi diğer yollarla temini mümkün olmadığı takdirde, belirli bir süre içinde kamulaştırılması gerektiği, kamulaştırma süresinin uzamasının mülkiyet hakkının tanıdığı yetkilerin kullanımı noktasında belirsizliğe yol açacağı kuşkusuzdur. Başka bir deyişle, taşınmazın imar planında kamu hizmetine ayrılması henüz bir kamulaştırma yapılmayıp fiilen de taşınmaza el atılmadığı için mülkiyet hakkını ortadan kaldırmamakla birlikte, malikin mülkiyet hakkından doğan yetkilerini önemli ölçüde kısıtlamaktadır.

Düzenli ve planlı bir kentleşmenin sağlanabilmesi amacına yönelik olarak arsa ve arazi düzenlemesi yapılmasında ve bu kapsamda kamu hizmetleri için ihtiyaç duyulan taşınmazların kamu hizmetine ayrılmasında kamu yararı bulunmakta ise de, bu yolla taşınmaz malikine aşırı ve orantısız bir külfetin yüklenmemesi gerekmektedir.

Bu doğrultuda, oldukça geniş alanları kapsayan imar uygulamalarının tamamlanması açısından, 3194 sayılı İmar Kanunu ile 2942 sayılı Kamulaştırma Kanunu'nda imar uygulamalarının beş yıllık makul süre içinde tamamlanması öngörülmüştür. Yukarıda bahsi geçen kamu yararının gerçekleştirilmesi için, malikin, anılan Kanunlarda belirtilen makul ve belirli bir süre boyunca bu kısıtlamalara katlanması beklenebilir. Ancak bu sürenin

uzaması halinde söz konusu kısıtlamaların, taşınmaz malikine yüklenen külfeti ağırlaştıracağı açıktır.

Dolayısıyla, imar planlarıyla kamusal kullanıma ayrılan özel mülkiyete tabi taşınmazın, imar planının yürürlüğe girdiği tarihten itibaren beş yıl ve daha fazla süre geçmesine rağmen, imar uygulaması yapılmaması ve kamulaştırılmaması nedeniyle kısıtlandığı durumlarda, taşınmaz malikinin mülkiyet hakkına ölçüsüz bir müdahalede bulunulduğunun kabul edilerek, ilgili idarenin, bu durumun sonuçlarından sorumlu tutulması ve kamu yararının gerekleri ile mülkiyet hakkı arasında gözetilmesi gereken adil dengeyi bozan alışılmışın dışında ve ölçüsüz bir yüke katlanmak zorunda kalan malikin zararlarının giderilmesi gerekmektedir.

Yukarıda yer verilen açıklamalar çerçevesinde dosyanın incelenmesinden; kadastral geldisi …, …, … ve … sayılı parseller olan, Antalya İli, Konyaaltı İlçesi, Arapsuyu Mahallesi, … ada, … parsel sayılı dava konusu taşınmazın, 07/11/2001 tarih ve 256 sayılı Konyaaltı Belediye Encümen kararıyla onaylanan parselasyon uygulaması neticesinde KOP parseli olarak, özel koşullu su kıyısı parkları içindeki açık rekreasyon alanı kullanım kararıyla tescil edildiği, imar planı ile parselasyon arasındaki uyumsuzlukların giderilmesi ve dava konusu taşınmazın da içinde bulunduğu bazı tescilli parsellerin KOP kullanımına uygun olacak şekilde rekreasyon alanı olarak yeniden düzenlenmesi amacıyla, 01/12/2016 tarih ve 173 sayılı Konyaaltı Belediyesi Meclis kararı ve 06/02/2017 tarih ve 126 sayılı Antalya Büyükşehir Belediyesi Meclis kararı ile 1/1000 ölçekli uygulama imar planı değişikliği yapılarak, dava konusu taşınmazın kullanım kararının E=0.03 yapılaşma koşullu rekreasyon alanı olarak yeniden belirlendiği ve bu suretle taşınmazın KOP parseli olma niteliğinin korunduğu anlaşılmaktadır.

Mülga İmar Kanununun 18’inci Maddesi Uyarınca Yapılacak Arazi ve Arsa Düzenlemesi ile İlgili Esaslar Hakkında Yönetmeliğin 12. maddesi uyarınca KOP parsellerinin, düzenleme sahasında ihtiyaç bulunan ve kente hizmet edecek kamu hizmet ve tesislerinin gerçekleştirilmesi amacıyla oluşturulması ve imar uygulama programları kapsamında, belirtilen amaçları gerçekleştirmek üzerine kamulaştırılması gerektiği açıktır.

Mekansal Planlar Yapım Yönetmeliği ve Planlı Alanlar İmar Yönetmeliği'nde yer alan tanımlamalara göre, rekreasyon alanları ise, kente hizmet eden, yeşil alan statüsünde ve belediyenin sorumluluğunda sosyal altyapı alanlarındandır.

Bu çerçevede, parselasyon uygulaması neticesinde KOP payından karşılanmak sureti ile oluşturulan rekreasyon alanı kullanımındaki dava

konusu taşınmazın, kentin açık ve yeşil alan ihtiyacı başta olmak üzere, eğlence, dinlenme, piknik ihtiyaçlarını karşılamakla yükümlü olan belediyece kamulaştırılması ve imar planında rekreasyon alanlarında yapılabileceği belirtilen ve oldukça düşük emsal tanımlaması yapılan yapıların da kente hizmet için belediyelerce yapılması gerekmektedir.

Başka bir deyişle, mer'i imar planı ve notları ile parselasyon sonrası oluşan durumda, davacının, dava konusu taşınmaz üzerinde, bireysel ve özel yapılaşma imkanının bulunmadığı, taşınmaz üzerindeki kısıtlılık halinin devam ettiği anlaşılmaktadır.

Ayrıca, gerek dava açmadan önce davacı tarafından davalı idareye yapılan uzlaşma başvurularına verilen cevapta gerekse Mahkemenin 20/02/2018 tarihli ara kararına verilen cevapta, davalı idare tarafından, malikin başvurması ve şartları taşıması halinde taşınmaza muvakkat (geçici) yapı izni (ruhsatı) verileceği beyan edilmişse de; mevzuat gereği muvakkat yapı izninin, geçici süreli olacak şekilde sınırlı bir yapılaşma hakkı tanıdığı da göz önünde bulundurulduğunda, kamulaştırma yapılıncaya kadar, taşınmaz üzerinde kısıtlılık oluşmasını engelleyen bir fonksiyonunun bulunmadığı da açıktır.

Uyuşmazlıkta, 14/04/1998 tarihinde onaylanan 1/1000 ölçekli uygulama imar planında kamusal kullanıma ayrılan ve bu niteliği halihazırda da devam eden taşınmaz nedeniyle, davacının mülkiyet hakkının, 3194 ve 2942 sayılı Kanunlarda belirlenen makul süreyi aşacak şekilde, belirsiz bir süre ile kısıtlandığının sabit olduğu sonucuna varılmıştır.

Bu itibarla, İdare Mahkemesince, mülkiyet hakkı kısıtlanan davacıya mülkiyetin bedele çevrilmesi yoluyla, kamulaştırma bedeli yerine geçmek üzere, tazminat ödenmesine karar verilmesi gerekirken, dava devam ederken yapılan imar planı değişiklikleri ile taşınmaz üzerindeki kısıtlılık halinin sona erdiği gerekçesiyle davanın reddi yolunda verilen ısrar kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Buna göre, İdare Mahkemesince, dava dosyasında mevcut bilirkişi raporunda, taşınmazın dava tarihindeki bedelinin tespitinde etkili olacak bütün objektif ölçüler dikkate alınmışsa, anılan mevcut bilirkişi raporuna dayalı olarak, aksi takdirde, yine aralarında gayrimenkul değerleme uzmanının da bulunduğu bir bilirkişi kuruluna, taşınmazın dava tarihindeki cins ve nevi, yüzölçümü, kıymetini etkileyecek bütün nitelik ve unsurları, her unsurun ayrı ayrı değeri, varsa vergi beyanı, varsa resmi makamlarca yapılmış kıymet takdirleri, taşınmazın mevkii ve şartlarına göre ve olduğu gibi kullanılması halinde getireceği net geliri, özel amacı olmayan emsal satışlara göre satış değeri, bedele etki eden tüm kanuni veriler, imar verileri,

taşınmazın özgün nitelik ve kullanım şekli, değeri etkileyen hak ve yükümlülükleri, gayrimenkul üzerinde ayni ve şahsi irtifak hakları ve gayrimenkul mükellefiyetleri vb. bedelin tespitinde etkili olacak diğer objektif ölçülerin dikkate alınması suretiyle taşınmazın bedeli tespit ettirildikten sonra, uyuşmazlığın esası hakkında yeniden karar verilmesi gerekmektedir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

Davacının temyiz isteminin KABULÜNE;

Davanın yukarıda özetlenen gerekçeyle reddine ilişkin Antalya 2. İdare Mahkemesinin temyize konu 02/04/2021 tarih ve E:2021/369, K:2021/304 sayılı ısrar kararının BOZULMASINA,

Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın Antalya 2. İdare Mahkemesine gönderilmesine,

Bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden itibaren 15 (onbeş) gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 26/05/2022 tarihinde, oyçokluğu ile karar verildi.

Editör: Haber Merkezi