Kanunsuz emri yerine getiren memurun sorumluluğu 

Anayasanın 138 inci maddesinde yasama ve yürütme organı ile idarenin, mahkeme kararına uymak zorunda olduğu, bu organlar ile idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28 inci maddesinde, idarenin, mahkemenin esas ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararının icaplarına göre, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, uygulama süresinin hiç bir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçmeyeceği, 52 nci maddesinde ise, temyiz veya itiraz yoluna başvurulmuş olmasının mahkeme kararının yürütülmesini durdurmayacağı hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, Anayasanın 137 nci maddesinde, kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimsenin, üstünden aldığı emri yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görmesi halinde yerine getirmeyeceği ve bu aykırılığı o emri verene bildireceği, üstün emrinde ısrar etmesi ve bu emrini yazı ile yenilemesi halinde emri yerine getireceği, bu halde emri yerine getirenin sorumlu olmayacağı, ancak konusu suç teşkil eden emirin hiç bir suretle yerine getirilemeyeceği, yerine getiren kimsenin sorumluluktan kurtulamayacağı hükmü yer almakta olup, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 11 inci maddesinde de bu hükme paralel bir düzenleme yer almaktadır. 

Teşkilat yapısında ve kadro sayısında küçülmeye gidilmesi kişinin resen emekli edilmesine gerekçe olur mu? Teşkilat yapısında ve kadro sayısında küçülmeye gidilmesi kişinin resen emekli edilmesine gerekçe olur mu?

Danıştay 1.D 2005/1377E. 2006/83K. İçtihat

           

(Karar Tarihi : 24.1.2006)

Dosyanın incelenmesinden, ... İli, ... İlçesi, ... ve ... Köyleri mevkiinde bulunan taşınmaz üzerine ... Tarım, Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin nişasta fabrikası kurmasına imkan tanıyan Başbakanlık Yüksek Planlama Kurulunun 9.12.1997 günlü, 97T-89 sayılı kararı ve ... Valiliğinin bu karara göre 1/1000 ölçekli mevzi imar planı yapılmasına ilişkin 30.4.1998 günlü, 1998/4.118 sayılı kararı ile 17.8.1998 günlü, 12/79 sayılı inşaat ruhsatı verilmesine ilişkin kararının iptali istemiyle açılan davada, Bursa 2. İdare Mahkemesinin 8.11.2004 günlü, E:2004/990, K:2004/1560 sayılı kararı ile işlemlerin iptal edildiği, anılan davaya konu olan mevzi imar planı değişikliğinin 1/25000 ölçekli plana aykırılığın görülmesi üzerine, Bayındırlık ve İskan Bakanlığı tarafından İznik Gölü Çevre Düzeni İmar Planında tarımsal niteliği korunacak alan, sulama alanı ve uzun mesafeli koruma alanında kalan taşınmazların tarımsal sanayi amaçlı nişasta fabrikası alanına dönüştürülmesi yolunda 1/25000 ölçekli Planda değişiklik yapılmasına ilişkin 14.8.1998 günlü işlemin iptali istemiyle açılan davada, Danıştay Altıncı Dairesinin 26.11.2002 günlü, E: 2002/4839, K: 2002/5652 sayılı kararı ile işlemin iptal edildiği, anılan Firmanın nişasta fabrikası kurmasına olanak veren 1/1000 ölçekli mevzi imar planının onaylanmasına ilişkin Bursa İl İdare Kurulunun 28.12.1999 günlü, 1999/4-471 sayılı kararı ile bu plana dayanarak verilen 25.2.2000 günlü, 16-06 sayılı yapı ruhsatının iptali için açılan davada, Bursa 2. İdare Mahkemesinin 8.11.2004 günlü, E: 2004/1127, K: 2004/1561 sayılı kararı ile işlemlerin iptal edildiği, bu tesise bir yıl süreyle deşarj ve emisyon izin belgesi verilmesine ilişkin Bursa İl Mahalli Çevre Kurulunun 10.8.2000 günlü, 10 sayılı kararının iptali için açılan davada, Bursa 2. İdare Mahkemesinin 30.11.2004 günlü, E: 2004/1105, K: 2004/1633 sayılı kararı ile işlemin iptaline kararı verildiği, nişana fabrikası kurulmasına olanak sağlayan işlemler hakkında yargılama süreci devam ederken Bakanlar Kurulunun 24.7.2002 günlü, 2002/7 sayılı prensip kararıyla, istihdam imkanı sağlayan, kullanacağı mısırın büyük kısmını iç piyasadan temin eden ve su kirliliği yaratmayan tesisin faaliyetine devam etmesinin uygun görüldüğü, yargı yerlerince verilen kararların uygulanmasında Bursa Valiliğince düşülen duraksama üzerine görüş istenildiği, Başbakanlık Kanunlar ve Kararlar Genel Müdürlüğünün 6.6.2003 günlü, 2504 sayılı yazısıyla, bahsi geçen Bakanlar Kurulu Prensip Kararına uyulması gerektiğinin hatırlatıldığı, bu yazı gereği olarak da Çevre ve Orman Bakanlığı Çevre Yönetimi Genel Müdürlüğünün 12.6.2003 günlü, 227 sayılı yazısı ile Prensip Kararına göre uygulama yapılmasının Bursa Valiliğinden istenildiği, anılan yazılar esas alınarak mahkeme kararlarının halen uygulanamadığı anlaşılmaktadır.

Anayasanın 138 inci maddesinde yasama ve yürütme organı ile idarenin, mahkeme kararına uymak zorunda olduğu, bu organlar ile idarenin mahkeme kararlarını hiçbir suretle değiştiremeyeceği ve bunların yerine getirilmesini geciktiremeyeceği, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 28 inci maddesinde, idarenin, mahkemenin esas ve yürütmenin durdurulmasına ilişkin kararının icaplarına göre, gecikmeksizin işlem tesis etmeye veya eylemde bulunmaya mecbur olduğu, uygulama süresinin hiç bir şekilde kararın idareye tebliğinden başlayarak otuz günü geçmeyeceği, 52 nci maddesinde ise, temyiz veya itiraz yoluna başvurulmuş olmasının mahkeme kararının yürütülmesini durdurmayacağı hükme bağlanmıştır.

Öte yandan, Anayasanın 137 nci maddesinde, kamu hizmetlerinde herhangi bir sıfat ve suretle çalışmakta olan kimsenin, üstünden aldığı emri yönetmelik, tüzük, kanun veya Anayasa hükümlerine aykırı görmesi halinde yerine getirmeyeceği ve bu aykırılığı o emri verene bildireceği, üstün emrinde ısrar etmesi ve bu emrini yazı ile yenilemesi halinde emri yerine getireceği, bu halde emri yerine getirenin sorumlu olmayacağı, ancak konusu suç teşkil eden emirin hiç bir suretle yerine getirilemeyeceği, yerine getiren kimsenin sorumluluktan kurtulamayacağı hükmü yer almakta olup, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun 11 inci maddesinde de bu hükme paralel bir düzenleme yer almaktadır.

Buna göre, ... İli, ... İlçesi, ... ve ... Köyleri mevkiindeki alanda ... Tarım, Sanayi ve Ticaret Anonim Şirketinin nişasta fabrikası kurmasına olanak tanıyan Bakanlar Kurulu Kararının, Başbakanlık ve Çevre Bakanlığı yazılarının kanunsuz emir oldukları anlaşıldığından bunlara dayanılarak yargı kararlarının yerine getirilmemesinde ilgilinin sorumluluğunun bulunduğu sonucuna varılmıştır.

Editör: TE Bilisim