Tarh matrahı "Sektör Bilançoları Değerlendirme Raporu"nda belirtilen maliyet oranlarına göre belirlenebilir mi?

Tarh matrahı 'Sektör Bilançoları Değerlendirme Raporu'nda belirtilen maliyet oranlarına göre belirlenebilir mi?

Tarh matrahı "Sektör Bilançoları Değerlendirme Raporu"nda belirtilen maliyet oranlarına göre belirlenebilir mi?

Tarh matrahı "Sektör Bilançoları Değerlendirme Raporu"nda belirtilen maliyet oranlarına göre belirlenebilir mi?

Tarh matrahı "Sektör Bilançoları Değerlendirme Raporu"nda belirtilen maliyet oranlarına göre belirlenebilir mi?

Tarh matrahı "Sektör Bilançoları Değerlendirme Raporu"nda belirtilen maliyet oranlarına göre belirlenebilir mi?

 Tarh matrahının sadece Merkez Bankası'nın yayımladığı"Sektör Bilançoları Değerlendirme Raporu"nda belirtilen maliyet oranları dikkate alınarak yapılan hesaplamalara dayandırılmasının gerçek gelirin vergilendirilmesi ilkesine aykırı düştüğü, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 20. maddesinin tanıdığı re'sen araştırma ilkesi çerçevesinde sektördeki karlılık oranının davacının bağlı bulunduğu Ticaret ve Sanayi Odasından öğrenilerek kayıtlı gelir ve maliyet uyumunun değerlendirilmesi gerektiği hakkında

T.C. D A N I Ş T A Y ÜÇÜNCÜ DAİRE

Esas No : 2019/5974

Karar No : 2021/3035

.

TEMYİZ EDENLER : 1- (DAVACI) .Metal Sanayi ve Ticaret

Limited Şirketi VEKİLİ : Av. .

(DAVALI) : Sultanbeyli Vergi Dairesi Müdürlüğü

VEKİLİ : Av. .

İSTEMİN KONUSU : İstanbul 3. Vergi Mahkemesinin 24/10/2018 tarih ve E:2017/2685, K:2018/2669 sayılı kararına yöneltilen istinaf başvurularına ilişkin İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesinin 21/05/2019 tarih ve E:2019/522, K:2019/2012 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava Konusu İstem: Davacı şirket adına, kayıtlarına intikal ettirdiği sahte faturalarla maliyetlerini artırarak kurum kazancını azalttığı yolundaki tespitleri içeren vergi inceleme raporları uyarınca, 2013 ve 2014 yılları için re'sen salınan kurumlar vergisi ve aynı yılların tüm dönemleri için salınan geçici vergiler ile bu vergilere ilişkin olarak tekerrür hükümleri uyarınca artırılarak kesilen üç kat vergi ziyaı cezalarının kaldırılması istemine ilişkindir.

İlk Derece Mahkemesi Kararının Özeti: Davacı şirketin,

faturalarını kayıtlarına aldığı ... Metal Mamulleri Sanayi ve Ticaret Limited Şirketi hakkında düzenlenen vergi tekniği raporundaki tespitlerin, düzenlediği faturaların gerçek bir emtia teslimine dayanmadığını kanıtlayıcı mahiyette olduğu, 2013 ve 2014 yıllarının satışlarına ilişkin maliyetlerinin sektör ortalamasının üzerinde bulunması nedeniyle, değinilen mükelleften aldığı sahte faturaların toplam maliyetlerinden çıkartılması suretiyle ortaya çıkan maliyet oranının makul ölçülerde olduğunun anlaşıldığı, buna göre belirlenen 2013 ve 2014 yılları hesap dönemi gelir tablosuna göre davacı şirket adına re'sen salınan üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ve geçici vergi üzerinden kesilen üç kat vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı, mahsup süresinin geçmiş olması ve mahsup imkanının ortadan kalkması sebebiyle kurum geçici vergisi asılları aranmayacağı, davacı adına 2008 yılı için kesilmiş olmasına karşın 17/01/2014 tarihinde tebliğ edilerek kesinleşen vergi ziyaı cezasının, 2013 ve 2014 yılları için tekerrüre esas alınamayacağı gerekçesiyle üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ve geçici vergiler üzerinden kesilen üç kat vergi ziyaı cezası yönünden dava reddedilmiş, geçici vergi asılları ve vergi ziyaı cezasının tekerrür nedeniyle artırılan kısmı kaldırılmıştır.

Bölge İdare Mahkemesi Kararının Özeti: Vergi Mahkemesi kararının; geçici vergi ile vergi ziyaı cezalarının tekerrür nedeniyle artırılan kısımlarının kaldırılmasına ilişkin hüküm fıkralarına davalı idare tarafından yapılan istinaf başvuruları ile üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici verginin bir katı tutarındaki vergi ziyaı cezası yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkralarına davacı tarafından yapılan istinaf başvuruları kararın değinilen hüküm fıkralarının kaldırılmasını sağlayacak nitelikte görülmediği gerekçesiyle reddedilmiş; 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun geçici vergiye ilişkin mükerrer 120. maddesinin dördüncü fıkrasında; geçici verginin %10'u aşan tutarda eksik beyan edildiğinin saptanması halinde eksik beyan edilen bu kısım için ceza tahsil edileceği hükmü uygulanmakla birlikte, yıllık vergiye mahsuben peşin alınan geçici vergi nedeniyle yol açılan vergi kaybında hakkaniyet gereği bir kat ceza kesilmesinin uygun olduğu gerekçesiyle geçici vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının geçici vergi aslı tutarının bir katını aşan kısmı yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkrasına yöneltilen davacı istinaf başvurusunun kabulü ile söz konusu hüküm fıkrası kaldırılarak, geçici vergi üzerinden kesilen vergi ziyaı cezasının bir katı aşan kısmı kaldırılmıştır.

TEMYİZ EDENLERİN İDDİALARI :

Davacı tarafından, ticari faaliyetinin gerçek, defter ve kayıtlarının doğru olduğu, yapılan tarhiyatın hukuka uygun olmadığı ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.

Davalı idare tarafından, gecikme faizinin hesaplanabilmesi için geçici vergi aslının tahakkuk ettirilmesinin gerektiği, 213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 344. maddesinin ilk fıkrasında 341. maddede yazılı hallerde vergi ziyaına sebebiyet verildiği takdirde, mükellef veya sorumlu hakkında ziyaa uğratılan verginin bir katı tutarında vergi ziyaı cezası kesileceği, ikinci fıkrasında vergi ziyaına 359. maddede yazılı fiillerle sebebiyet verilmesi halinde, bu cezanın üç kat, bu fiillere iştirak edenlere ise bir kat olarak uygulanacağı kurala bağlandığından geçici vergi üzerinden kesilen cezanın üç kat olarak uygulanmasının hukuka uygun olduğu, aynı Kanun'un 339. maddesine göre "cezası kesinleşenlere, cezanın kesinleştiği tarihi takip eden yılın başından başlamak üzere vergi ziyaında beş, usulsüzlükte iki yıl içinde tekrar ceza kesilmesi durumunda" tekerrür artırımı uygulanabileceği belirtildiğinden, tekerrürle artırılan vergi ziyaı cezasında hukuka aykırılık bulunmadığı ileri sürülerek kararın aleyhe olan hüküm fıkrasının bozulması istenilmektedir.

TARAFLARIN SAVUNMALARI : Taraflarca savunma

verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ ÖZLEM YAĞAN'IN DÜŞÜNCESİ : Vergi Dava Dairesi kararının bozulması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Üçüncü Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE: MADDİ OLAY :

Tarhiyatın dayanağı vergi inceleme raporlarında, davacının, hakkında sahte fatura düzenlemekten dolayı vergi tekniği raporu bulunan mükelleften temin ederek kayıtlarına intikal ettirdiği faturaların bir kısmıyla maliyetlerini aşındırdığı sonucuna ulaşılmak ve kayıtlarında tespit edilen maliyet oranları yeterli görülmeyerek, faaliyet gösterdiği sektördeki maliyet oranıyla ilgili olarak Merkez Bankasının yayınlamış olduğu "Sektör Bilançoları Değerlendirme Raporu"na göre metal sektöründeki, ilgili yılların yurt geneli için hazırlanan maliyet oranları dikkate alınarak yapılan hesaplamalar sonucunda, yeniden oluşturulan 2013 ve 2014 hesap dönemlerine ilişkin gelir tablolarına göre davacı adına cezalı kurumlar vergisi ve kurum geçici vergisi tarhiyatları yapıldığı anlaşılmıştır.

İLGİLİ MEVZUAT:

213 sayılı Vergi Usul Kanunu'nun 3/B maddesinde, vergilendirmede vergiyi doğuran olay ve bu olaya ilişkin muamelelerin gerçek mahiyetin esas olduğu, muamelelerin gerçek mahiyetinin yemin hariç her türlü delille ispatlanabileceği, iktisadi, ticari ve teknik icaplara uymayan ve olayın özelliğine göre normal ve mutad olmayan bir durumun iddia olunması halinde ispat külfetinin bunu iddia eden tarafa düşeceği, aynı Kanun'un 134. maddesinde de vergi incelemesinin amacının; ödenmesi gereken vergilerin doğruluğunun araştırılması, saptanması ve sağlanması gerektiği belirtilmiş olup, 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanunu'nun 6. maddesinde ise kurumlar vergisinin, mükelleflerin bir hesap dönemi içinde elde ettikleri safi kurum kazancı üzerinden hesaplanacağı, safi kurum kazancının tespitinde ise Gelir Vergisi Kanunu'nun ticari kazanç hakkındaki hükümlerinin uygulanacağı hükme bağlanmış, 193 sayılı Gelir Vergisi Kanunu'nun 2. maddesinde de gerçek gelirin vergilendirileceği ilkesi benimsenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Uyuşmazlık konusu faturaların sahte olduğunun düzenleyicisi hakkındaki tespitlerle ortaya konulduğu olayda dönem matrahının re'sen belirlenmesi yerinde olmakla birlikte, davacının ödemesi gereken vergiyi gerçeğe en yakın şekilde saptamak amacıyla, söz konusu faturalarla maliyetlerini aşındırıp aşındırmadığı dolayısıyla, kayıtlı gelirlerinin maliyetleriyle uyumlu olup olmadığının, faaliyet gösterdiği sektörün bölgesel koşulları da gözetilerek ortaya konulması yukarıdaki düzenlemelerin gereğidir.

Belirtilen nedenlerle, tarh matrahının sadece Merkez Bankasının yayınlamış olduğu "Sektör Bilançoları Değerlendirme Raporu"na göre metal sektöründeki ilgili yılların yurt geneli için hazırlanan maliyet oranları dikkate alınarak yapılan hesaplamalara dayandırılmasının gerçek gelirin vergilendirilmesi ilkesine uygun düşmediği olayda, Vergi Dava Dairesi kararının; üç kat vergi ziyaı cezalı kurumlar vergisi ile geçici verginin bir katı tutarındaki vergi ziyaı cezası yönünden davanın reddine ilişkin hüküm fıkralarının, 2577 sayılı İadri Yargılama Usulü Kanunu'nun 20. maddesinin tanıdığı re'sen araştırma ilkesi uyarınca, davacının faaliyette bulunduğu sektördeki karlılık oranının bağlı bulunduğu Ticaret ve Sanayi Odası Başkanlığı'ndan öğrenilerek, kayıtlı gelir ve maliyet uyumu yönünden yapılacak değerlendirme sonuca göre bir karar verilmek üzere bozulması ve davalı idarenin temyiz isteminin bu nedenle reddi gerekmiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

Davacı temyiz isteminin kabulüne,

2.- İstanbul Bölge İdare Mahkemesi 3. Vergi Dava Dairesinin 21/05/2019 tarih ve E:2019/522, K:2019/2012 sayılı kararının

BOZULMASINA,

Davalı idare TEMYİZ İSTEMİNİN REDDİNE,

Yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın ilgili Vergi Dava Dairesine gönderilmesine,

Yargılama giderlerinin yeniden verilecek kararda karşılanması gerektiğine, tarihinde 10/06/2021 tarihinde oyçokluğuyla kesin olarak karar verildi.

KARŞI OY

Temyiz dilekçelerinde ileri sürülen iddialar bozulması istenen kararın dayandığı hukuksal nedenler ve gerekçe karşısında istemlerin kabulünü gerektirecek durumda bulunmadığından, temyiz istemlerinin reddi ve kararın onanması gerektiği oyuyla Karara katılmıyorum.

YORUM EKLE