Tebliğ Edilmeyen Sağlık Raporuna Dayanılarak Sakatlık İndirimi Hakkında İşlem Yapılması

Tebliğ Edilmeyen Sağlık Raporuna Dayanılarak Sakatlık İndirimi Hakkında İşlem Yapılması

Tebliğ Edilmeyen Sağlık Raporuna Dayanılarak Sakatlık İndirimi Hakkında İşlem Yapılması

Tebliğ Edilmeyen Sağlık Raporuna Dayanılarak Sakatlık İndirimi Hakkında İşlem Yapılması

Tebliğ Edilmeyen Sağlık Raporuna Dayanılarak Sakatlık İndirimi Hakkında İşlem Yapılması

Tebliğ Edilmeyen Sağlık Raporuna Dayanılarak Sakatlık İndirimi Hakkında İşlem Yapılması

Davacının sakatlık oranının belirlenmesi amacıyla sevk edildiği hastane tarafından verilen sağlık raporu taraflara tebliğ edilmeden, söz konusu rapor esas alınarak karar verilmesinde hukuka aykırılık bulunmadığı hakkında.

T.C.

DANIŞTAY Dördüncü Daire

Esas No: 2016/516 Karar No : 2016/1708

Kararın Düzeltilmesini îsteyen : ...

Karşı Taraf : Maliye Bakanlığı Gelir İdaresi Başkanlığı

İstemin Özeti: Danıştay Dördüncü Dairesinin 05/11/2015 günlü ve E:2014/6794, K:2015/5120 sayılı kararının, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54’üncü maddesi uyarınca düzeltilmesi istenilmektedir.

Savunmanın Özeti: Cevap verilmemiştir.

Tetkik Hakimi ...’ın Düşüncesi : 2. Derece sakatlık indiriminden yararlandırılma talebiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılan davada; mahkemece davacının Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesine çalışma gücü kayıp oranının belirlenmesi amacıyla sevk edildiği, söz konusu hastane tarafından gönderilen raporda davacının engellilik oranının %33 olarak belirlendiği, bu rapor esas alınarak davanın reddedildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece her ne kadar gerekçeli kararda sağlık kurulu raporunun davacı ve davalı idareye tebliğ edildiği, taraflarca itiraz edilmediği bu nedenle karara esas alınabileceği belirtilmiş ise de, davacı tarafından 30.12.2015 tarihinde Ankara 5. Vergi Mahkemesinden alınarak temyiz aşamasında sunulan belgeden söz konusu raporun taraflara tebliğ edilmediği görülmektedir. Anayasa'nın 36. maddesinde ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6.maddesinde düzenlenen adil yargılanma hakkının en önemli unsurlarından birisi hukuki dinlenilme hakkıdır. Bu hakkın 3 unsuru bulunmaktadır. Bunlar; iddia ve savunma hakkı, açıklama ve ispat hakkı ile tarafların iddia ve savunmalarını yargı organlarının tam olarak dikkate alıp değerlendirmesidir. Bilgilenme hakkı; hak sahibinin kendisi ile ilgili yargılama ve yargılamanın içeriği hakkında tam bir şekilde bilgi sahibi olmasının sağlanmasıdır. Bu hakkın sağlanması için özellikle tebligat kurallarının uygulanmasında özen gösterilmesi gerekmektedir. Usulüne uygun tebligat yapılmadan, yapılan işlemler taraflar bakımından sonuç doğurmaz. Tarafların bilgisine açık olmayan hiçbir husus hükme esas alınamaz. Açıklama ve İspat Hakkına göre ise; hak sahibinin bilgilendiği hususlarda açıklama hakkı tam olmalıdır. Açıklama hakkı kapsamına, yargılamanın temelini oluşturan vakıalar, bunların ispatına ilişkin faaliyet ve hukukî sebepler girmektedir. Hakkaniyete uygun bir yargılanmanın gerçekleşmesini sağlayacak en önemli ilkelerden biri ise silâhların eşitliği ilkesidir. Silâhların eşitliği ilkesi, yine, AIHM’ne göre, mahkeme önünde sahip olunan hak ve vecibeler bakımından taraflar arasında tam bir eşitliğin bulunması ve bu dengenin bütün yargılama boyunca korunmasıdır. Başka bir deyişle, silâhların eşitliği ilkesi, davanın taraflarından birini diğeri karşısında avantajsız bir duruma düşürmeyecek şekilde her iki tarafın deliller de dahil olmak üzere, iddia ve savunmasını ortaya koymak için makul bir olanağa sahip olması, tarafların denge içinde olması demektir. Diğer yandan HMK’nun 280. maddesinde (HUMK’nun 282.m.) “Bilirkişi, raporunu varsa kendisine incelenmek üzere teslim edilen şeylerle birlikte bir dizi pusulasına bağlı olarak Mahkemeye verir, verildiği tarih rapora yazılır ve duruşma gününden önce birer örneği taraflara tebliğ edilir” denmektedir. Buradaki amaç tarafların raporu okuyup değerlendirmeleri ve varsa itirazlarını bildirebilmeleridir. Bu durumda, yani taraflara raporun tebliğ edilmesi ve sonrasında taraflarca rapora itiraz edilmemesi halinde rapor idraz etmeyen bakımından kesinleşir. Artık rapora itiraz etme imkanı ortadan kalkar. Bu husus kesin sürelerle ilgili düzenlemelerin de bir sonucudur. Tüm bu açıklamalar ışığında somut olay ele alındığında; Ankara Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesinden alınan Mahkeme kararına esas alınan bahsi geçen raporun bilirkişi raporu niteliğinde olduğu açık olup, Mahkemece bu raporun taraflara tebliğ edilmesi gerekirken, söz konusu tebliğin yapılmadığı görülmektedir. Söz konusu raporun HMK’nun 280. maddesi (HUMK'nun 282.m.) uyarınca davacıya tebliğ edilmemesi yukarıda ayrıntısıyla açıklanan ve ortaya konulan tüm ilkelerin ihlali anlamındadır. Taraflar yargılamanın her aşamasında yargılamada başarı olanaklarını zayıflatacak her türlü sunumdan bilgi edinme hakkına sahiptirler. Bu hakkın ihlali de AİHM tarafından AİHS’nin ihlali olarak kabul edilmektedir. O halde davacı tarafa, ülkemizin de tarafı olduğu ve Anayasa'nın 90. maddesi gereği iç hukukun bir parçası olan Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6., 1982 Anayasası'nın 36. maddesinde yer alan adil yargılanma dolayısıyla hukuki dinlenilme hakkı da gözetilerek özellikle HMK’nun 280. 281. maddeleri (HUMK’nun 282, 75, 74 ve 76. maddeleri) gereği sağlık raporunun usule uygun şekilde tebliğ edilerek delillerini ve idrazlarını sunması için süre ve imkan verilmesi ve bunun sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yukarıda ayrıntıları açıklanan ilkeler dikkate alınmadan davacı tarafın savunma hakkının kısıüanması sonucunu doğuracak şekilde yargılamaya devam edilerek işin esasına ilişkin hüküm kurulması doğru olmadığından kararın düzeltilmesi isteminin kabulü gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Dördüncü Dairesince gereği görüşüldü:

2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 54’üncü maddesinde, Danıştay tarafından verilen yargısal kararlar hakkında, bu maddede yazılı sebeplerle kararın düzeltilmesinin istenebileceği belirtilmektedir. Karar düzeltme dilekçesinde ileri sürülen iddialar, Kanunda belirtilen hallerden hiçbirine uymamaktadır.

Bu nedenle, kararın düzeltilmesi isteminin reddine, 18/04/2016 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

Güncelleme Tarihi: 19 Eylül 2022, 09:48
YORUM EKLE