Yargıtay, belediye işçilerinin açtığı işe iade davaları için içtihadı birleştirme kararı vermedi

Yargıtay, belediye işçilerinin açtığı işe iade davaları için içtihadı birleştirme kararı vermedi

Yargıtay, belediye işçilerinin açtığı işe iade davaları için içtihadı birleştirme kararı vermedi

Yargıtay, belediye işçilerinin açtığı işe iade davaları için içtihadı birleştirme kararı vermedi

Yargıtay, belediye işçilerinin açtığı işe iade davaları için içtihadı birleştirme kararı vermedi

Yargıtay, belediye işçilerinin açtığı işe iade davaları için içtihadı birleştirme kararı vermedi

Yargıtay, vize alarak göreve başlayan, ancak takip eden yıllarda vize işlemi yapılmadığından 5620 sayılı Kanun kapsamı dışında tutularak işlerine son verilen belediye işçilerinin açtığı işe iade davaları hakkındaki içtihat aykırılığının giderilmesi konusunda içtihatların birleştirilmesi taleplerine karşın bu davalar için içtihadı birleştime kararı verilmesine yer olmadığına karar verdi. 

Kararın gerekçesi aşağıda yer almaktadır.

GEREKÇE

5620 sayılı Kamuda Geçici İş Pozisyonlarında Çalışanların Sürekli İşçi Kadrolarına Veya Sözleşmeli Personel Statüsüne Geçirilmeleri, Geçici İşçi Çalıştırılması İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun’un (5620 sayılı Kanun/Kanun) kapsamını düzenleyen l’inci maddesinde bazı kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan geçici işçilerin sözleşmeli personel pozisyonlarına veya sürekli işçi kadrolarına geçirilme koşul ve yöntemi düzenlenmiştir. Buna göre; bu kapsamdaki kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan işçinin sürekli işçi kadrosuna geçirilmesi için 2006 yılı içerisinde usulüne uygun olarak vizesi yapılmış geçici iş pozisyonlarında toplam 6 ay veya daha fazla süreyle geçici işçi olarak çalışmış olması gerekir. Bununla birlikte 2005 veya 2006 yıllarında aynı şartlarda çalışıp da askerlik, doğum veya sağlık kurulu raporuyla belgelendirilen sağlık sorunları sebebiyle iş sözleşmeleri askıda kalanların da bu düzenleme kapsamında değerlendirileceği belirtilmiştir.

5620 sayılı Kanun’un 2’nci maddesinin ikinci fıkrasında hangi hâllerde iş sözleşmesinin feshedileceği düzenlenmiş olup, Kanun kapsamındaki idare, kurum ve kuruluşlarda çalışan geçici işçilerden Kanun’un yayım tarihi itibarıyla bağlı bulundukları sosyal güvenlik kurumundan yaşlılık veya emeklilik aylığı bağlanmasına hak kazanmış olanlardan bu tarih itibarıyla kadınlarda 56, erkeklerde 58 yaşını doldurmuş olanlar, sürekli işçi kadrolarına veya sözleşmeli personel statüsüne geçirilmezler, bunların iş sözleşmeleri tüm yasal haklan ödenmek suretiyle sona erdirilir.

5620 sayılı Kanun’un 3’üncü maddesine göre, bu Kanun'un yayımı tarihinden itibaren l’inci madde kapsamındaki idare, kurum ve kuruluşlarda geçici iş pozisyonlarında işçi çalıştırılmaz. Ancak mevsimlik ve kampanya işleri ile orman yangınıyla mücadele hizmetlerinde bir malî yılda 6 aydan az olmak üzere vize edilecek geçici iş pozisyonlarında işçi çalıştırılabilir. Bu şekilde çalıştırılacak işçiler için her malî yılda maddede belirtilen mercilerden geçici iş pozisyon vizesi alınması zorunludur. Söz konusu vize işlemi yapılmaksızın geçici işçi çalıştırılamaz ve herhangi bir ödeme yapılamaz. İl özel idareleri ile bunların müessese ve işletmelerinde (Türk Ticaret Kanunu hükümlerine göre kurulmuş olan şirketler hariç) bu fıkra hükümlerine göre geçici işçi çalıştırılabilmesine ilişkin usul ve esaslar İçişleri Bakanlığı tarafından belirlenir.

5620 sayılı Kanun’un Geçici Madde 1 ’e göre, Kanunda belirtilen şartları taşımadıkları için sürekli işçi kadrolarına veya sözleşmeli personel statüsüne geçişi yapılamayan ve bu Kanun’un 3’üncü maddesi kapsamına girmeyen geçici işçiler, ilgili idare, kurum ve kuruluşlarda bir malî yılda 6 aydan az olmak üzere bu Kanun’un 3’üncü maddesinde belirtilen usule göre vizesi yapılacak geçici iş pozisyonlarında çalıştırılmaya devam olunabilir.

5620 sayılı Kanun ile ilgili yukarıda genel açıklamalardan sonra içtihadı birleştirme kararlarının özelliklerine de değinmekte yarar bulunmaktadır.

Yargıtay içtihatları birleştirme kararlan (İBK) kaynağını, Yargıtay Kanunu’nun 45’inci maddesinden almaktadır. Sadece Türk Hukukuna özgü olan ve ilk defa 834 sayılı Mahkemei Temyiz Kanununda yapılan değişiklikle, temyiz daireleri kararları arasında yeni kanunların uygulanması dolayısıyla çıkabilecek ihtilâfları çözmek üzere tevhidi içtihat/îçtihat birleştirme müessesesi kabul edilmiş ve sonraki değişikliklerde de hep muhafaza edilmiştir (Bilge, N.: Yargıtay Kurullarında Gelişme ve Reform, AÜHFD, s. 311, yöneliş BMM Zabıt Ceridesi 1926, sıra: 150).

İBK kararları kesin olup aleyhine yargı yoluna başvurulamaz (Yargıtay K. m. 16/son). Diğer yargı mercilerini bağlar (Yargıtay K. m. 45/5).

İçtihadı birleştirme kararları nitelik olarak, diğer yargı kararlarının üzerinde ve tüm yargı organlarım bağlayan özelliği itibariyle, yargısal kararlardan çok, yasama işlevine yakın ve bir kural koyucu işlem niteliğindedir (Gözler, K.: Hukuka Giriş, s.341).

İBK, somut bir dava veya uyuşmazlıkla ilgili olmayıp, İBK ile aynı tür uyuşmazlıkların tümü için geçerli soyut ve genel nitelikte kurallar konulmalıdır. Zira, ÎBK'nm temel amacı hukukta birliği ve bütünlüğü sağlamaktır. Öte yandan İBK konularıyla sınırlı, gerekçeleriyle açıklayıcı ve sonuçları itibariyle bağlayıcı nitelikte kararlardır (YHGK, 20.02.1963 T. 4/71-21).

İçtihadı birleştirme kararı alındığı andan itibaren uygulanmaya başlayacağı gibi geçmişe yürümeyeceği başka bir deyişle kesinleşmiş kararları etkilemeyeceği açıktır.

Ayrıca içtihatları birleştirme kararlarının alınmasının ön koşulu, Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunun belli bir konuya ilişkin görüş ve kabullerinin kararlı ve sürekli biçimde içtihatlarını ortaya koymaları ve bu yönün uygulamada kesinlik kazanmasıdır. Bir başka anlatımla içtihatların birleştirilmesine konu Yargıtay Özel Daireleri ve Hukuk Genel Kurulu kararlarında istikrar kazanan bir uygulama bulunması gerekmektedir. Dolayısıyla Yargıtay Özel Dairelerince ve Hukuk Genel Kurulunca salt somut uyuşmazlığa ilişkin verilen ve istikrar kazanmayan farklı kararların varlığı içtihatların birleştirilmesine gerekçe olamayacaktır.

İçtihadı birleştirme kararlarının niteliği belirtildikten sonra tespit edilen ön sorunun değerlendirilmesine geçilmelidir.

Bu kapsamda içtihat farklılığı olduğu belirtilen Yargıtay 9. ve 22. Hukuk Dairelerinin kararları incelendiğinde, davacı işçilerin Evrenseki Belde Belediyesinde vizesi alınan işlerde geçici işçi olarak çalıştırıldıkları, daha sonraki yıllarda vize alınmadan çalıştırılmaları nedeniyle 5620 sayılı Kanun hükümlerine göre sürekli işçi kadrosuna geçirilmedikleri, bu işleme karşı Antalya 2. İdare Mahkemesine açılan davada verilen yürütmenin durdurulması ve müteakiben işlemin iptaline karar verilmesi nedeniyle işçilerin ara vermeden kesintisiz biçimde Belediyede çalışmaya devam ettikleri, akabinde Evrenseki Belde Belediyesinin 6360 sayılı Kanun’un 1 ’inci maddesi kapsamında tüzel kişiliği kaldırılarak çalışan personelin Devir, Tasfiye ve Paylaştırma Komisyonu kararı ile Manavgat Belediyesine devredildiği, Manavgat Belediyesi tarafından norm kadro ve ihtiyaç fazlası olarak 6360 sayılı Kanun’un Geçici l'inci maddesinin dokuzuncu fıkrası hükümlerine göre Devlet Personel Başkanlığına isimlerinin bildirildiği, isimleri bildirilen bu işçilerin buradan çeşitli kamu kurum ve kuruluşlarına naklen atandıkları, nakledildikleri kurumda çalışmakta iken Antalya 2. İdare Mahkemesince verilen işlemin iptaline dair kararın Danıştay kararı ile davanın reddi gerektiği gerekçesi ile bozulması ve idare mahkemesince bozma kararı doğrultusunda davanın reddine karar verilmesi üzerine işçilerin iş sözleşmelerinin bu gerekçelerle feshedildiği anlaşılmıştır.

İş sözleşmeleri feshedilen bu işçilerin feshin geçersizliğinin tespitine ilişkin açtıkları davalar sonucunda verilen kararların temyiz edilmesi üzerine Yargıtay 9. Hukuk Dairesince, yapılan fesihlerin geçerli nedene dayanmadığı gerekçesiyle feshin geçersizliğine ve işe iadeye ilişkin verilen mahkeme kararlarının onandığı; buna karşılık Yargıtay 22. Hukuk Dairesince yapılan değerlendirme neticesinde fesihlerin geçerli nedene dayandığı sonucuna varılmakla mahkemelerce verilen feshin geçersizliğine ve işe iadeye ilişkin davanın kabulüne dair kararlar bozularak ortadan kaldırılıp davanın reddine karar verildiği, mahkemelerce davanın reddine ilişkin verilen kararların ise onandığı görülmüştür.

İçtihadı birleştirmeye konu somut uyuşmazlık yukarıda belirtilen şekilde gerçekleşmekle birlikte önemle belirtilmelidir ki; Yargıtay 9. ve 22. Hukuk Dairelerinin birleştirilmesi istenen söz konusu kararlarında 5620 sayılı Kanun uygulaması yönünden bir farklılık bulunmamaktadır. Dolayısıyla 5620 sayılı Kanun’un uygulanmasından kaynaklanan bir uyuşmazlık söz konusu değildir. Buna karşılık her iki Daire kararlan arasında ortaya çıkan uyuşmazlık, aynı belediye bünyesinde çalışan davacı işçilerin açtıkları işe iade davalarında işveren tarafından yapılan iş sözleşmesinin feshinin geçerli nedene dayanıp dayanmadığı noktasında toplanmaktadır. Başka bir deyişle uyuşmazlık, aynı belediye bünyesinde çalışan işçilerle sınırlı olarak ve işveren tarafından tamamen somut olayın özellikleri dikkate alınarak yapılan fesih işleminin geçerli nedene dayanıp dayanmadığının tespiti ile ilgilidir.

Hâl böyle olunca, birleştirilmesi istenen içtihatların içeriği ile somut uyuşmazlığın niteliği dikkate alındığında; Yargıtay 9. ve 22. Hukuk Dairelerince 5620 sayılı Kanun’un uygulaması noktasında uyuşmazlık bulunmadığı, uyuşmazlığın yukarıda ayrıntılı belirtilen somut olaya özgü olarak işveren tarafından yapılan feshin niteliğinin tespiti noktasında toplandığı, dolayısıyla aynı belediye bünyesinde çalışan ve dava açan işçiler ile ilgili bulunduğu, bu nedenlerle uyuşmazlığın soyut ve genel nitelikte olmayıp somut olaya ilişkin bulunduğu, ayrıca birleştirilmesi istenen içtihatların ilgili Dairelerce istikrar kazanmış uygulama hâlini almadığı anlaşılmaktadır.

Öte yandan birleştirilmesi istenen bu kararların sınırlı sayıda işçi ile ilgili olduğu ve bu işçiler tarafından açılan işe iade davalarının da yapılan yargılama sonucunda kesinleştiği görülmüştür.

Bu tespitler karşısında içtihadı birleştirmeye konu uyuşmazlık sonucu verilecek kararın aynı tür uyuşmazlıkların tümü için geçerli soyut ve genel nitelikte kurallar içermeyeceği, temel amacı hukukta birliği ve bütünlüğü sağlamak olan içtihadı birleştirme kararlarının bu amacı ile bağdaşmayacak şekilde salt somut uyuşmazlık ile ilgili olacağı, dolayısıyla içtihadı birleştirme talebi sonucunda aynı tür uyuşmazlıkların tümü için geçerli olacak şekilde bir karar verilmesinin mümkün olmadığı değerlendirilmiştir.

Yukarıda yapılan tüm açıklamalar ışığında “vize alarak göreve başlayan, ancak takip eden yıllarda vize işlemi yapılmadığından 5620 sayılı Kanun kapsamı dışında tutularak işlerine son verilen belediye işçilerinin açtığı işe iade davaları hakkındaki içtihat aykırılığının giderilmesi” konusunda içtihatların birleştirilmesi talep edilmiş ise de; içtihadı birleştirme kararlarında temel amacın ülkede hukuk birliğini sağlamak olduğu ve alındıkları andan itibaren uygulanmaya başlayacağı, geçmişe yürümeyeceği ve kesinleşmiş kararları etkilemeyeceği, diğer taraftan Yargıtay Daireleri ve Hukuk Genel Kurulunun belli bir konuya ilişkin görüş ve kabullerinin kararlı ve sürekli biçimde içtihatlarını ortaya koymaları ve bu yönün uygulamada kesinlik kazanmasının ön koşul olduğu dikkate alındığında, içtihadı birleştirme konusunun bu özellikleri taşımaması nedeniyle içtihatların birleştirilmesine yer olmadığı sonucuna varılmıştır.

Kararın tamamını okumak için tıklayınız.

YORUM EKLE