Aile hekimi defin nöbetinde görevlendirilebilir

Aile hekimi defin nöbetinde görevlendirilebilir

Aile hekimi defin nöbetinde görevlendirilebilir

Aile hekimi defin nöbetinde görevlendirilebilir

Aile hekimi defin nöbetinde görevlendirilebilir

Aile hekimi defin nöbetinde görevlendirilebilir

Belli şartların varlığı halinde aile hekimlerinin defin nöbetinde görevlendirilebilecekleri, Mahkemece işin esasının değerlendirilmesi gerektiği hakkında.

T.C.

DANIŞTAY İkinci Daire

Esas No: 2018/3388

Karar No : 2019/2832

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İkinci Dairesi'nce, Tetkik Hâkimi'nin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İnceleme ve Gerekçe :

Maddi Olay :

.........................ilçesi, 4 Nolu Aile Sağlığı Merkezinde aile hekimi olarak görev yapan davacı, 12/10/2015-18/10/2015 tarihleri arasında adli tabiplik hizmetlerinden otopsi hizmeti ve ölüm belgesi düzenleme (defin ruhsan) nöbetinde görevlendirilmesine yönelik 17/06/2015 günlü, 40343557 sayılı nöbet listesine ilişkin işlemin tesisi üzerine 02/10/2015 tarihli başvuruda bulunarak anılan listenin iptali ile adli tabiplik nöbetinde görevlendirilmemesi isteminde bulunmuş, bu istemin 15/10/2015 günlü, 503 sayılı ............................. Valiliği Halk Sağlığı Müdürlüğü işlemiyle, Sağlık Bakanlığı Türkiye Halk Sağlığı Kurumunun 05/08/2015 günlü, 782 sayılı işlemi gerekçe gösterilerek reddi üzerine temyizen bakılan dava açılmıştır.

Mahkeme kararının; davanın, davacının adli tabiplik hizmeti nöbetinde görevlendirilmesine dair nöbet listesine ilişkin işlem ve bu listenin iptali ile adli tabiplik nöbetinde görevlendirilmemesi istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemle ilgili kısmına yönelik temyiz istemi yönünden:

İdare ve vergi mahkemelerinin nihai kararlannın temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı halinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar bu işlemler yönünden usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri, karaıın yukarıda anılan işlemlere yönelik kısmının bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

Mahkeme kararının; davanın, davacının defin ruhsatı (ölüm belgesi düzenleme) nöbetinde görevlendirilmesine ilişisin işlem ile bu işleme yapılan itirazın reddine ilişkin işlemle ilgili kısmına yönelik temyiz istemi yönünden:

İlgili Mevzuat

1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun 8. maddesinde, "Her kazada ve icabı takdirinde nahiye merkezlerinde bir veya mütaaddit Hükümet tabipleri istihdam olunur. Hükümet tabipleri doğrudan doğruya vilayet sıhhiye müdürünün emri altında olup memur oldukları mahallerin sıhhi umur ve muamelelerinden mesuldür ve kaymakamın sıhhi hususatta sıhhi müşaviridir. Hükümet tabiplerinin maiyyetlerinde sıhhi işlerde kendilerine muavenette bulunmak üzere küçük sıhhat memurları istihdam edilir.", 216. maddesinde, "Belediye tabipleri olan yerlerde defin ruhsatiyeleri bu tabipler tarafından, bulunmadığı takdirde Hükümet tabipleri tarafından mevtanın muayenesinden sonra verilir. Ölümüne sebep olan hastabk esnasında tedavi eden tabibin verdiği mhsatname resmi tabipler tarafından tasdik edilmek şartiyle muteberdir.", 218. maddesinde, "Bütün hastane ve sair sıhhi müesseselerde ölenlere ait defin ruhsatiyeleri o müessesenin müdür ve baştabibi tarafından verilir ve usulü dairesinde resmi tabipler tarafından tasdik edilir. Kendine ait hususi mezarlığı olan müesseselerdeki ölülerin ismi ve hüviyeti sebebi vefatiyle birlikte yirmidört saat zarfında belediye dairesine bildirilir.", 219. maddesinde ise, "Tabip bulunmayan yerlerde ölülerin muayeneleri küçük sıhhat memurları veya bu iş için yetiştirilmiş veya tavzif edilmiş memurin tarafından icra ve ruhsatnameleri verilir. Bunların bulunmadığı yerlerde defin ruhsatiyesi ya jandarma karakol kumandanları veya köy muhtarları tarafından ita olunur. Her şehir, kasaba veya köyde ölü muayenesi yapacak ve defin ruhsatını verecek olanlar en büyük mülkiye memuru tarafından tayin ve ilan olunur." hükümlerine yer verilmiştir.

Dava konusu işlem tarihi itibarıyla yürürlükteki şekliyle, Mezarlık Yerlerinin İnşaası ile Cenaze Nakil ve Defin İşlemleri Hakkında Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı 4/1. maddesinde, " ç) Cenaze (Ölü): Tıbben beyin ve kalp ölümü gerçekleşen kişiyi, e) Defin: Cenazelerin şartlarına uygun olarak gömülmesini, Ölüm belgesi: Tabip veya ölüm belgesi düzenleme yetkilisi tarafından verilen, cenazenin defninin yapılmasının uygun olduğunu gösteren Ek-2’deki belgeyi, ğ) Ölüm belgesi düzenleme yetkilisi: Ölüm belgesi vermeye yetkili tabip bulunmaması halinde bahse konu belgeyi düzenlemekle yetkilendirilmiş görevliyi, h) Hükümet tabibi: Toplum sağlığı merkezi hekimini veya aile hekimini....ifade eder", hükmüne yer verilmiş; aynı Yönetmeliğin "Ölüm Belgesi Verilmesi" başlıklı 16. maddesinde ise; "(1) Ölüm resmî sağlık kumullarında gerçekleşmiş veya cenaze resmî sağlık kurumuna getirilmiş ise, ölüm belgesi sağlık kurumunca düzenlenir ve kurumun müdür veya baştabibi tarafından tasdik edilir. (2) Ölüm, özel sağlık kuruluşlarında gerçekleşmiş ise, ölüme sebep olan hastalık esnasında tedavi eden tabibin verdiği ölüm belgesi varsa bu belge belediye tabibi, yoksa toplum sağlığı merkezi hekimi veya aile hekimi tarafından tasdik edilmek şartıyla geçerli olur. Tasdik işlemi elektronik ortamda da yapılabilir. (3) Ölümün sağlık kurumlan dışında gerçekleşmesi durumunda ölüm belgesi cenazenin bulunduğu yerdeki belediye tabibi tarafından, belediye tabibi bulunmayan yerlerde toplum sağlığı merkezi hekimi yoksa aile hekimi tarafından, bunların bulunmaması halinde ise ölüm belgesi düzenleme yetkilisi tarafından verilir. (4) Ölüm belgesi düzenleme yetkilisi bulunmayan veya makul sürede ulaşılamadığı yerlerde ise bu belge jandarma karakol komutanları veya köy muhtarları tarafından verilir. Mesai saatleri dışında verilecek olan ölüm belgelerinin düzenlenmesi işi ilçe bazında, belediye tabibi, toplum sağlığı merkezi hekimi ve aile hekimlerinin dahil olduğu nöbet sistemi ile verilir. Bu nöbet listesi toplum sağlığı merkezlerince oluşturulur, mahalli mülki amir tarafından onaylanır. Nöbet listesi oluşturulurken coğrafi şartiar göz önünde bulundurularak ilçeler birleştirilebilir. Mesai saatleri dışında ölüm belgesi düzenlenmesine ilişkin nöbet, adli hizmet nöbeüeri ile birlikte verilebilir. 112 acil sağlık istasyonu görevlileri vakaya gittiklerinde ölüm gerçekleşmiş ise doğrudan ölüm belgesi düzenleyebilir. Bu nöbet uygulamasında ihtiyaç duyulan lojistik hizmetler halk sağlığı müdürlüklerince verilir. (5) Ölüm belgesi düzenlenirken cenazenin kimliğine ilişkin gerekli inceleme ve araştırma yapılır. Bu kapsamda cenaze yakınlarından ölen kişiye ait nüfus cüzdanı aslını ölüm belgesini düzenleyen yetkililere göstermeleri istenir. Ölen kişinin nüfus cüzdanının bulunamaması durumunda ölen kişinin yakınlarından ölen kişinin adı, soyadı ve T.C. kimlik numarasının yazılı beyanı istenir. Ölen kişinin yakınlarından ölen kişinin adı, soyadı ve T.C. kimlik numarasının yazdı beyanı dışında nüfus kayıt örneği veya kimlik bilgilerine ilişkin başkaca bir belge istenmez. (6) Ölüm belgesi elektronik ortamda doldurulur. Ancak teknik sebeplerle kâğıt ortamında doldurulanlar beş iş günü içerisinde elektronik ortama aktarılır." hükmü yer almıştır.

Hukuki Değerlendirme

Yukarıda yer verilen Mezarlık Yerlerinin İnşaası ile Cenaze Nakil ve Defin İşlemleri Hakkında Yönetmeliğin 4. maddesinin 1. fıkrasının "h" bendinde düzenlenen "veya aile hekimi" ibaresi ile 16. maddesinin 3. ve 4. fıkralarının iptali istemiyle Danıştay Onyedinci Dairesinin E:2015/11746 esasına kayden açılan davada, anılan Dairenin 28/01/2016 günlü, K:2016/448 sayılı kararıyla; gerek 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununda gerek dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununda hükümet tabibinin aile hekimi olduğuna ilişkin herhangi bir düzenleme olmamasına rağmen, aile hekimlerine söz konusu Yasalarda belirtilenler dışında görev verilemeyeceğinden, anılan Yasaları aşar nitelikte aile hekimlerini }/eni bir statüye sokan ve yeni bir görev veren düzenlemede hukuka uyarlık bulunmadığı; söz konusu Yönetmeliğin 16. maddesinin 3. ve 4. fıkralarının iptaline ilişkin olarak ise, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununda Gömme İzin Belgesi düzenleme görevinin öncelikli olarak Belediye tabiplerine ait olduğu, belediye tabibinin olmadığı yerlerde ise anılan belgenin hükümet tabiplerince düzenleneceğinin belirtildiği, aile hekiminin Gömme İzin Belgesi düzenleyeceğine ilişkin olarak, dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununda herhangi bir düzenleme bulunmadığı, ayrıca aile hekimlerinin görevlerinin 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununda yer aldığı, ancak anılan Kanunda da aile hekimlerinin Gömme İzin Belgesi düzenleyeceğine ilişkin herhangi bir hükme yer verilmediğinin görüldüğü, buna göre, gerek 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununda, gerek dava konusu Yönetmeliğin dayanağı olan 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanununda aile hekimlerinin Gömme İzin Belgesi düzenlemelerine ve/veya Gömme İzin Belgesi nöbeti tutmalarına ilişkin herhangi bir düzenleme yer almamasına rağmen, anılan Yasaları aşar nitelikte görev verilmesi ve yükümlülük getirilmesini öngören düzenlemelerde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle ilgili hükümlerin iptaline karar verilmiştir


Dairemizce bu karar esas alınarak; davanın reddi yolunda verilmiş olan İdare Mahkemesi kararı, "aile hekimlerine defin ruhsatı düzenleme görevi ve nöbeti verilmesine dayanak teşkil eden Mezarlık Yerlerinin İnşaası ile Cenaze Nakil ve Defin İşlemleri Hakkında Yönetmeliğin ilgili hükümlerinin iptal edilmesi nedeniyle, davacının defin nöbetinde görevlendirilmesine ilişkin işlemlerde hukuka uyarlık bulunmadığı" gerekçesiyle bozulmuş; Mahkemece, bozma kararına uyularak söz konusu işlemlerin iptaline hükmedilmiştir.

Ancak, Danıştay Onyedinci Dairesinin anılan kararının temyiz edilmesi üzerine, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 15/11/2018 günlü, E:2016/3091, K:2018/4806 sayılı kararıyla; Mezarlık Yerlerinin İnşası ile Cenaze Nakil ve Defin İşlemleri Hakkında Yönetmeliğin "Tanımlar" başlıklı maddesinin 1. fıkrasının (g) bendinde, ölüm belgesinin, tabip veya gömme izin belgesi görevlisi tarafından verilen, cenazenin defninin yapılmasının uygun olduğunu gösteren belge olarak tanımlandığı, 1593 sahalı Umumi Hıfzıssıhha Kanununun ilgili hükümlerinde, her ilçede hükümet tabibinin olacağı, hükümet tabiplerinin il sağlık müdürlerinin emri altında oldukları, bulundukları yerlerin sağlık işlerinden sorumlu oldukları, defin ruhsatlarının (ölüm belgesi) kural olarak belediye tabibi tarafından verileceği, belediye tabibi olmayan yerlerde ise bu görev ve yetkinin Hükümet tabibinde olduğu, tabip bulunmayan yerlerde ise, söz konusu belgenin küçük sıhhat memurları veya bu konu ile görevlendirilmiş memurlar tarafından verileceği, bunların da olmadığı yerlerde defin ruhsatiyesinin jandarma karakol komutanı veya köy muhtarınca tanzim edileceğinin kurala bağlandığı; görüldüğü üzere ölüm belgesinin düzenlenmesi konusunda bir sıralamaya yer verilerek bu yetkinin öncelikle belediye tabibinde olmakla birlikte, belediye tabibinin olmadığı yerlerde toplum sağlığı hekimleri ve aile hekimlerinin görevlendirildiği, 1593 sayılı Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nun 8, 216 ve 219. maddeleri, 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun Ek 33. maddesi, 5258 sayılı Aile Hekimliği Kanununun 2. maddesi, 3. maddesinin 1. ve 5. fıkrası ile 5. maddesi, 5258 sayılı Yasanın 8. maddesine dayanılarak çıkarılan Aile Hekimliği Uygulama Yönetmeliğinin 4. maddesinin (1) ve (n) bendi ile 10. maddesinin 5. fıkrası ve dava konusu edilen Yönetmelik hükümleri birlikte incelenip değerlendirildiğinde, ölüm belgesi hizmetlerinin yerine getirilmesi konusunda birinci derecede aile hekimlerinin görevli ve yetkili olmadığı ve söz konusu hizmetlerin, hizmetin türüne göre ilgili hekimler ve kurumlar (belediye hekimi, toplum sağlığı hekimi, adli tıp kurumu ve hastaneler) tarafından yerine getirileceği anlaşılmakla birlikte, ölüm belgesi düzenleme hizmetlerinin yürütülmesi noktasında, bu hizmetlerin yürütülmesine ihtiyaç duyulan yerlerde hizmetin aksamadan devamlılığı açısından ve iş yükü gözetilerek, ilgili hekim veya kurumların bulunmaması durumunda aile hekimlerinin de görevlendirilebileceği sonucuna ulaşıldığından, iptali istenilen maddelerde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle, anılan Daire kararının bozulmasına karar verilmiştir. 

Buna göre, Mahkemece, davacımn defin ruhsatı (ölüm belgesi düzenleme) nöbetinde görevlendirilmesi ve bu görevlendirmeye yapılan itirazın reddine ilişkin işlemin iptalinin dayanağı olan Danıştay Onyedinci Dairesinin 28/01/2016 günlü, E:2015/11746, K:2016/448 saydı kararının, Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunun 15/11/2018 günlü, E:2016/3091, K:2018/4806 sayılı kararıyla bozulduğu göz önüne alındığında; belli şartların varlığı halinde aile hekimlerinin defin nöbetinde görevlendirilebilecekleri açık olup; İdare Mahkemesince, dava konusu işlemlerin tesis edildiği tarihte yürürlükte bulunan ilgili mevzuat hükümleri uyarınca dava konusu işlemlerin hukuka uygunluk denetiminin yapılması; bir başka deyişle, işin esasımn değerlendirilmesi suretiyle yeniden bir karar verilmesi gerekmektedir.

Karar Sonucu:

Açıklanan nedenlerle;

Davalı idarelerin temyiz isteminin kısmen reddi ile ......... İdare Mahkemesinin 22/05/2018 günlü, E:2018/345, K:2018/397 sayılı kararının, davacınınn adli tabiplik nöbetinde görevlendirilmesine ilişkin işlem ve bu işleme yapılan itiraz ile adli tabiplik hizmederinde görevlendirilmeme istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin bölümünün onanmasına,

Davalı idarelerin temyiz isteminin kısmen kabulü ile .............r İdare Mahkemesinin 22/05/2018 günlü, E:201.8/345, K:2018/397 sayılı kararının, davacının defin ruhsatı nöbetinde görevlendirilmesine ilişkin işlem ile bu işleme yapılan itirazının reddine ilişkin işlemin iptaline ilişkin bölümünün, 2577 sayılı Kanun’un temyize konu kararın verildiği tarihte yürürlükte bulunan haliyle 49. maddesinin l/b fıkrası uyarınca bozulmasına,

Aynı maddenin 3622 sayılı Yasa ile değişik 3. fıkrası uyarınca bozulan kısım hakkında yeniden bir karar vermek üzere dosyanın Mahkemesine gönderilmesine,

2577 sayılı Kanun'un (Geçici 8’inci maddesi uyarınca uygulanmasına devam edilen) 54 uncü maddesinin birinci fıkrası uyarınca bu kararın tebliğ tarihini izleyen günden idbaren (15) onbeş gün içinde Danıştay'da karar düzeltme yolu açık olmak üzere 13/05/2019 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

YORUM EKLE