mevzuatinyeri https://www.mevzuatinyeri.com Mevzuatinyeri memur maaş, soruşturma, izin,harcırah, disiplin, misafirhaneler,memurlar haber,kamu mevzuatı, tr-TR Copyright © 2024. Her hakkı saklıdır. News Tue, 16 Dec 2025 14:32:04 +0300 1 <![CDATA[Kariyer meslek derneklerinin ortak kamuoyu duyurusu]]> https://www.mevzuatinyeri.com/kariyer-meslek-derneklerinin-ortak-kamuoyu-duyurusu Bütçe görüşmelerinde 2. haftaya başlandı. 21 Aralık 2025 tarihinde bitecek bütçe maratonunda en çok merak edilen konulardan birisi de kariyer meslek gruplarına seyyanen zam verilip verilmeyeceği hususu oldu. 18 Aralık tarihindeki görüşmelerde netleşmesi beklenen zam teklifi ile ilgili kariyer meslek mensupları dernekleri ortak bir bildiri yayımladı.
Bildiri şu şekilde:

1765726042646

1765726042320

]]>
GENEL HABERLER https://www.mevzuatinyeri.com/kariyer-meslek-derneklerinin-ortak-kamuoyu-duyurusu Mon, 15 Dec 2025 10:34:00 +0300
<![CDATA[Devlet Denetim Elamanları Derneğinden açıklama]]> https://www.mevzuatinyeri.com/devlet-denetim-elamanlari-derneginden-aciklama Devlet Denetim Elemanları Derneği, sosyal medya hesabından açıklama yayımladı. Son günlerde kariyer memurlara yapılacağı ifade edilen zam ile ilgili olarak yapılan açıklamada "Emeğin karşılığı, ayrıcalık değil, liyakate verilen değerdir." denildi.

Açıklama şu şekilde:

1765741952704

]]>
GENEL HABERLER https://www.mevzuatinyeri.com/devlet-denetim-elamanlari-derneginden-aciklama Mon, 15 Dec 2025 09:16:00 +0300
<![CDATA[Çekilmiş sayılan kişiye aynı fiilden ceza verilir mi?]]> https://www.mevzuatinyeri.com/cekilmis-sayilan-kisiye-ayni-fiilden-ceza-verilir-mi

İdare Aynı Fiil İçin Hem “Çekilmiş Sayma” Hem de “Disiplin Cezası” Uygulayamaz

Danıştay 12. Dairesi, kamu personel hukuku açısından önemli bir içtihada imza atarak, aynı devamsızlık fiili nedeniyle bir memur hakkında hem “memuriyetten çekilmiş sayılma” hem de “devlet memurluğundan çıkarma” yaptırımlarının birlikte uygulanamayacağına hükmetti.

Karar Bilgileri

  • Tarih: 01 Haziran 2023

  • Esas No: 2019/102

  • Karar No: 2023/3082

  • Daire: Danıştay 12. Daire


Olayın Özeti

Davacı, Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğünde (ASAT) Daire Başkanı olarak görev yapmaktayken, görev yeri değişikliğine ilişkin işlemlere karşı açtığı davalarda yürütmenin durdurulması kararları almasına rağmen, fiilen kadrosuna uygun bir görev ve çalışma ortamı sağlanmadı.

İdare tarafından, 2015–2016 dönemine ilişkin geçmişe dönük kamera kayıtları incelenerek davacının bu süreçte toplam 128 gün izinsiz ve mazeretsiz olarak göreve gelmediği tespit edildi.

Bu tespit üzerine idare tarafından iki ayrı işlem tesis edildi:

  • 05.04.2016 tarihinde, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 94. maddesi uyarınca, davacının kesintisiz 10 gün mazeretsiz devamsızlığı bulunduğu gerekçesiyle memuriyetten çekilmiş sayılmasına,

  • Aynı devamsızlık süreleri esas alınarak, 657 sayılı Kanun’un 125. maddesinin (E) bendinin (d) alt bendi uyarınca, özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek fiilinden dolayı devlet memurluğundan çıkarma cezası verilmesine

karar verildi.


Yargılama Süreci

Davacı, memuriyetten çıkarma cezasının iptali istemiyle dava açtı.
İdare Mahkemesi, disiplin cezasını hukuka aykırı bularak iptal etti. Bu karar, istinaf incelemesi sonucunda Bölge İdare Mahkemesince de onandı.

Davalı idareler tarafından karar temyiz edildi.


Danıştay’ın Hukuki Değerlendirmesi

Danıştay 12. Dairesi, alt derece mahkemelerinin gerekçelerini yerinde bulmamakla birlikte, sonuca farklı ve daha temel bir hukuki nedene dayanarak ulaştı.

Kararda şu tespitlere yer verildi:

  • 657 sayılı Kanun’un 94. maddesi uyarınca memuriyetten çekilmiş sayılma, kamu görevinin kendiliğinden sona ermesine yol açan sonuç doğurucu bir işlemdir.

  • Kamu görevi sona eren bir kişi hakkında, aynı fiiller esas alınarak disiplin hukuku kapsamında ayrıca memuriyetten çıkarma cezası verilmesi hukuken mümkün değildir.

  • Aynı hukuki olguya dayanılarak, bir kişiye iki ayrı ağır yaptırım uygulanması, hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmaz.

Danıştay, kararında şu ifadeye yer verdi:

“İlk 10 günlük devamsızlık gerçekleştikten sonra davacının memuriyetten çekilmiş sayılmasına karar verilmesi ile davacının kamu görevi sona erdiğinden; kamu görevi sona eren davacının, aynı süreleri kapsayan günler için izinsiz ve mazeretsiz göreve gelmediğinden bahisle devlet memurluğundan çıkarma disiplin cezası ile cezalandırılmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.”


Sonuç ve Değerlendirme

Danıştay, davalı idarelerin temyiz istemlerini reddederek, disiplin cezasının iptaline ve davacının işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının iadesine ilişkin kararın kesinleşmesine hükmetti.

Bu karar ile;

  • DMK m.94 ile m.125 hükümlerinin birlikte ve mükerrer şekilde uygulanamayacağı,

  • İdarelerin, uzun süreli devamsızlık hâllerinde ya çekilmiş sayma ya da disiplin cezası yolunu tercih etmek zorunda olduğu,

  • Aynı fiil nedeniyle zincirleme yaptırım tesis edilmesinin hukuka aykırı olduğu

açıkça ortaya konulmuştur.

Karar, kamu idareleri açısından disiplin uygulamalarında hukuki sınırları netleştiren emsal nitelikte bir içtihat olarak değerlendirilmektedir.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2019/102 E. , 2023/3082 K.

"İçtihat Metni"

T.C.

D A N I Ş T A Y

ONİKİNCİ DAİRE

Esas No : 2019/102

Karar No : 2023/3082

TEMYİZ EDEN (DAVALILAR) : 1- … Büyükşehir Belediye Başkanlığı

VEKİLİ : Av. …

2- … İdaresi Genel Müdürlüğü

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU : … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:…, K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğünde Daire Başkanı kadrosunda görev yapan davacının, özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmediğinden bahisle, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (d) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin …tarih ve … sayılı kararının iptali ile bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesine ve özlük haklarının iadesine karar verilmesi istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: ... İdare Mahkemesince verilen … tarih ve E:…, K:… sayılı kararla; davacının, Gündoğmuş İlçesindeki Büyükşehir Belediyesi Hizmet Biriminde oluşturulan ASAT Çalışma Biriminde görevlendirilmesine ilişkin işlemin iptali istemiyle …İdare Mahkemesinin E:… sayılı dosyasında açtığı davada yürütmenin durdurulmasına karar verilmesi üzerine, davacının, işlemin tesis edildiği tarihteki Abone Hizmetleri Daire Başkanlığı görevi uhdesinde kalmak üzere Büyükşehir Belediyesi Zabıta Dairesi Başkanlığına bağlı Toptancı Hal Şube Müdürlüğü görevini vekaleten yürütmesi şeklinde göreve iadesi veya davacının kadro ve unvanına denk ve kendisinin de rıza göstereceği bir göreve atanması suretiyle yargı kararının gereğinin yerine getirilmesi olanaklı iken, … tarih ve … sayılı işlem ile Genel Müdürlük makamının sekreterya hizmetlerini yürüten özel kalem bünyesinde ve Mahkemece yürütmenin durdurulmasına karar verilen … tarih ve … sayılı işlemde olduğu gibi ucu açık şekilde görevlendirildiği görülmekte olup; ... İdare Mahkemesinin E: … sayılı dosyasında verilen 06/05/2016 tarihli ara kararı ile "ASAT Genel Müdürlüğü … olan davacının … İdare Mahkemesinin K:… sayılı iptal kararı gereğince görevine iadesinin nasıl uygulandığının; kadro görevine fiilen iade edilmedi ise, statüsüne uygun olarak, çalışma odası tahsis edilip edilmediğinin; Genel Müdür tarafından görev tevdi edilip edilmediğinin, sorulması" üzerine, davalı idarece verilen cevap dilekçesinde, "...davacı her ne kadar Kurumumuzda fiili görev yapmasa da, kadrosuna iadesi gerçekleştirilmiş, kadrosu ile alakalı bir görev tevdi edilmiş ve tevdi edilen görevi gerçekleştirmesi hususunda bir oda tahsisi ihtiyacı söz konusu olmadığından herhangi bir tahsis sağlanmamıştır..." denilmiş olması karşısında, belirtilen maddi ve hukuki olgulara göre, davalı idarenin yargı kararını şeklen uygulayıp esasen uygulamama kastı taşıdığı; bunun sonucunda ise, kadro ve unvanına uygun olarak bilgi kaynaklarına ulaşmaya elverişli şekilde donatılmış bir çalışma ofisi tahsis edilmeyen davacı hakkında, sadece geçmişe dönük kamera kayıtları incelemesine dayanılarak, özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmediğinden bahisle tesis edilen işlemin haksız ve açıkça hukuka aykırı olduğu gerekçesiyle dava konusu işlemin iptaline, davacının bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının davalı tarafından hesaplanarak davacıya verilmesine karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi ... İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idareler tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI :

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanlığı tarafından; Dava konusu işlemin mevzuata uygun olarak tesis edildiği, davacının davasının yasal dayanaktan yoksun olduğu belirtilerek, Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

Antalya Su ve Atıksu İdaresi Genel Müdürlüğü tarafından; Mahkeme kararında usule ilişkin itirazlarının dikkate alınmadığı, davacının davasının derdest olduğu, dava konusu işlemin hukuka ve mevzuata uygun olduğu belirtilerek, Mahkeme kararının bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : Savunma verilmemiştir.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : ...

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının gerekçeli olarak onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İNCELEME VE GEREKÇE:

MADDİ OLAY :

Davacı, Antalya Büyükşehir Belediyesi Su ve Atıksu Genel Müdürlüğünde … olarak görev yapmakta iken Gündoğmuş İlçesi Hizmet Biriminde oluşturulan Asfalt Çalışma Biriminde süresiz olarak görevlendirilmesine dair işleme karşı açtığı davada … İdare Mahkemesince verilen yürütmenin durdurulması kararı üzerine Daire Başkanlığı kadrosuna iade edildiği, bu defa Genel Müdürlük Özel Kalem bünyesine ve yine "6360 sayılı Kanun ile genişleyen Genel Müdürlük hizmet alanları ile ilgili araştırma ve incelemeler yapmak, gerekli koordinasyon sağlanarak abone bilgilerinin güncellenmesi, tahakkuk ve takip işlemlerinin sağlıklı yürümesi ve işletme verimliliğinin arttırılması gibi unsurları da kapsayacak şekilde gerekli çalışmaların yapılması ve periyodik olarak Genel Müdürlük makamına rapor sunulması ve hazırlanan raporların hayata geçirilmesi hususunda çalışmalar yapmak üzere" görevlendirildiği; Genel Müdürlüğün … tarih ve … sayılı ile … tarih ve … sayılı "Daire Başkanı …'ın, 01/01/2015-05/08/2015 ile 06/08/2015-24/02/2016 tarihleri arasında kalan dönemdeki mesaiye devam durumunun araştırılması" hakkındaki görev emirleri üzerine, müfettişlikçe görevlendirilen personel marifetiyle hizmet binası kamera kayıtlarının geçmişe dönük olarak incelenmesi sonucunda, 27/08/2015 tarihli ve 02/03/2016 tarihli izleme raporlarına dayanılarak düzenlenen 22/03/2016 tarihli araştırma raporunda; izinsiz ve mazeretsiz olarak 2015 yılı içinde 4 kez kesintisiz 10 günü aşan ve fasılalı olarak toplam 107 gün ve 2016 yılı içinde kesintisiz 1 kez 10 günü aşan ve fasılalı olarak toplam 21 gün görevine gelmediğinin anlaşılması nedeniyle, 657 sayılı Kanun'un 94. maddesinin birinci fıkrasının değişik 2. cümlesi kapsamında kalan eyleminden dolayı 2560 sayılı Kanun'un 9/m maddesi uyarınca işlem yapılması (ayrıca 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (d) alt bendi kapsamında kalan eylemi nedeniyle disiplin soruşturması açılması) önerisini benimseyen Genel Müdür'ün teklifi üzerine memuriyetten çekilmiş sayılmasına karar verildiği; bu işlemin iptali istemiyle açılan davada; … Bölge İdare Mahkemesinin bozma kararına uyarak verdiği … tarih ve E:… , K:… sayılı, dava konusu işlemin iptaline ilişkin kararın Dairemizin 07/03/2023 tarih ve E: 2020/5372, K:2023/921 sayılı kararı ile onandığı; ayrıca davacı hakkında yapılan disiplin soruşturması sonucunda 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (d) alt bendi kapsamında kalan eylemi nedeniyle Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla cezalandırılması üzerine temyizen incelenen davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

İLGİLİ MEVZUAT:

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 'Çekilme' başlıklı 94. maddesinde; "Devlet memuru bağlı olduğu kuruma yazılı olarak müracaat etmek suretiyle memurluktan çekilme isteğinde bulunabilir. Mezuniyetsiz veya kurumlarınca kabul edilen mazereti olmaksızın görevin terk edilmesi ve bu terkin kesintisiz 10 gün devam etmesi halinde, yazılı müracaat şartı aranmaksızın, çekilme isteğinde bulunulmuş sayılır." hükmü yer almıştır.

Aynı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (d) alt bendinde, "Özürsüz olarak bir yılda toplam 20 gün göreve gelmemek" fiilinin Devlet memurluğundan çıkarma cezasını gerektirdiği düzenlenmiştir.

HUKUKİ DEĞERLENDİRME :

Uyuşmazlıkta; davacının, 2015 yılı içinde 4 kez kesintisiz 10 günü aşan ve fasılalı olarak toplam 107 gün ve 2016 yılı içinde kesintisiz bir kez 10 gün ve fasılalı olarak toplamda 21 gün göreve gelmediğinin tespiti üzerine, 10 günden fazla süreyle izinsiz ve mazeretsiz olarak görevine gelmediğinden bahisle, önce, 05/04/2016 tarihinde 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 94. maddesi uyarınca memuriyetten çekilme isteğinde bulunmuş sayılmasına karar verilmiş; sonrasında, aynı döneme ilişkin olarak izinsiz ve mazeretsiz 20 günden fazla göreve gelmediği için 657 sayılı Kanun'un 125. maddesinin birinci fıkrasının (E) bendinin (d) alt bendi uyarınca Devlet memurluğundan çıkarma cezasıyla cezalandırılmasına karar verilmiş ise de; ilk 10 günlük devamsızlık gerçekleştikten sonra davacının memuriyetten çekilmiş sayılmasına karar verilmesi ile davacının kamu görevi sona erdiğinden; kamu görevi sona eren davacının, aynı süreleri kapsayan günler için izinsiz ve mazeretsiz göreve gelmediğinden bahisle Devlet memurluğundan çıkarma disiplin cezası ile cezalandırılmasında hukuka uyarlık bulunmamaktadır.

Bu durumda; İdare Mahkemesi kararının gerekçesi yerinde bulunmamakta ise de, sözü edilen husus sonucu itibarıyla hukuka uygun bulunan İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki Bölge İdare Mahkemesi kararının bozulmasını gerektirir nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU :

Açıklanan nedenlerle;

1. Davalı idarelerin temyiz istemlerinin reddine,

2. Dava konusu işlemin iptaline, davacının bu işlem nedeniyle yoksun kaldığı parasal ve özlük haklarının davalı tarafından hesaplanarak davacıya verilmesine ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının yukarıda belirtilen gerekçeyle ONANMASINA,

3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,

4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu onama kararının taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, 01/06/2023 tarihinde kesin olarak oybirliğiyle karar verildi.

]]>
DİSİPLİN SORUŞTURMASI https://www.mevzuatinyeri.com/cekilmis-sayilan-kisiye-ayni-fiilden-ceza-verilir-mi Sun, 14 Dec 2025 21:15:00 +0300
<![CDATA[Onarım işi hizmet alımı olarak ihale edilebilir mi?]]> https://www.mevzuatinyeri.com/onarim-isi-hizmet-alimi-olarak-ihale-edilebilir-mi Onarım işi hizmet alımı olarak ihale edilebilir mi?

Soru: "Kurumumuzda acil yerine getirilmesi gereken bir iş bulunmaktadır. İşin projesi henüz hazırlanamadığından bu işi hizmet alımı şeklinde gerçekleştirmek istiyoruz. Mevzuat açısından bir sakıncası bulunmakta mıdır?"

Cevap:
Kamu kurumlarında acil ihtiyaç gerekçesiyle yapılan alımlarda ihale türünün mevzuata uygun olarak belirlenmesi gerekmekte olup, aksi hâlde idareciler açısından sorumluluk doğabileceği değerlendirilmektedir.

Göndermiş olduğunuz e-postada, ………………… onarımı işinin projesi hazır olmadığı için yapım işi olarak ihale edilmesi gerekirken hizmet alımı olarak ihale edildiğini ve işin aciliyetine binaen açık ihale usulü yerine 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu’nun 21’inci maddesinin (b) bendine göre pazarlık usulüyle ihale edildiğini belirtmiş bulunmaktasınız.

Bildiğiniz üzere, 4734 sayılı Kanun’un “Tanımlar” başlıklı 4’üncü maddesinde yapım işi; bina, yol, köprü, tünel, altyapı ve benzeri her türlü inşaat işleri ile bu işlere ilişkin tesisat, imalat, ihzarat, nakliye, tamamlama, büyük onarım, restorasyon, çevre düzenlemesi, yıkım, güçlendirme ve montaj işleri olarak tanımlanmıştır.

Her ne kadar Kanun’da “hizmet” tanımı içerisinde bakım ve onarım kavramına yer verilmiş olsa da Kamu İhale Genel Tebliği’nin “Bakım ve onarım işleri” başlıklı 63’üncü maddesinde bu kavramın makine ve ekipman bakım ve onarımlarını kapsadığı açıkça belirtilmiş; küçük onarımlar da dâhil olmak üzere yapıya ilişkin onarımların hizmet alımı kapsamında ihale edilmesinin mümkün olmadığı vurgulanmıştır.

Aynı Kanun’un “İdarelerce uyulması gereken diğer kurallar” başlıklı 62’nci maddesinde, yapım işlerinde uygulama projesi yapılmadan ihaleye çıkılamayacağı hüküm altına alınmış; onarım işlerinde ise kesin proje ile ihaleye çıkılabileceği düzenlenmiştir.

Öte yandan, 4734 sayılı Kanun’un 21’inci maddesinin (b) bendinde düzenlenen pazarlık usulünün, idare tarafından önceden öngörülemeyen ve idareden kaynaklanmayan durumlarda başvurulabilecek istisnai bir yöntem olduğu; planlama eksikliğinden kaynaklanan işlerde bu usule başvurulmasının mevzuata aykırılık teşkil edebileceği değerlendirilmektedir.

5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Hesap verme sorumluluğu” başlıklı 8’inci maddesinde ise; kamu kaynaklarının elde edilmesi ve kullanılmasında görevli ve yetkili olanların, bu kaynakların etkili, ekonomik, verimli ve hukuka uygun şekilde kullanılmasından ve gerekli önlemlerin alınmasından sorumlu oldukları hüküm altına alınmıştır.

Sonuç olarak; kurum ihtiyaçlarının son ana bırakılmadan önceden planlanması gerektiği, yapım işi niteliği taşıyan işlerin hizmet alımı kapsamında ihale edilmesinin 4734 sayılı Kanun ve ilgili mevzuata aykırılık oluşturacağı değerlendirilmektedir. Bu tür uygulamaların 5018 sayılı Kanun kapsamında idari, mali ve hukuki sorumluluk doğurabileceği riskini hatırlatmak isteriz.

]]>
İHALELER https://www.mevzuatinyeri.com/onarim-isi-hizmet-alimi-olarak-ihale-edilebilir-mi Sun, 14 Dec 2025 12:42:00 +0300
<![CDATA[Sağlıkçıların mesai dışı çalışma karşılığı izin talebine red]]> https://www.mevzuatinyeri.com/saglikcilarin-mesai-disi-calisma-karsiligi-izin-talebine-red Mesai Dışı Çalışma Karşılığı İzin Talebine Ombudsman’dan Ret

T.C. Türkiye Büyük Millet Meclisi Kamu Denetçiliği Kurumu (KDK), Hakkari İl Sağlık Müdürlüğü'ne yapılan mesai dışı çalışma karşılığı idari izin talebine ilişkin başvuruyu reddetti. Kurum, ilgili mevzuat çerçevesinde, söz konusu çalışmanın karşılığının ek ödeme ile karşılandığını, bu nedenle izin kullandırılamayacağını değerlendirdi.

Başvuru Konusu ve İddialar

Başvuran vekili, Hakkari Devlet Hastanesi'nde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı olarak görev yapan müvekkilinin , 2025 yılı Şubat, Mart ve Nisan aylarında toplam 47 saat fazla mesai yaptığını. Müvekkil, bu çalışmalar karşılığında idari izin kullanmak üzere başvuruda bulunmuş , ancak Sağlık Bakanlığı Genelgesi gerekçe gösterilerek başvuru reddedilmiştir.

Vekil, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 178. maddesi uyarınca fazla çalışmanın karşılığının izin veya ücretle telafi edilmesinin esas olduğunu ve 99. maddesinin haftalık 40 saati aşan çalışmaların ancak zorunlu hallerde ve karşılığında izin verilerek yapılabileceğini açıkça belirttiğini iddia etti. Ayrıca, önceki tarihlerde yapılan benzer izin taleplerinin Başhekimlik tarafından onaylandığını , bu nedenle son ret işleminin çelişkili ve keyfi nitelik taşıdığını öne sürdü. Mesai dışı çalışmaların, hizmet sunumunun aksamaması için gönüllülük esasına dayalı olarak yerine getirildiği ifade edildi.

İdarenin Savunması ve Mevzuat Dayanakları

Başvuruya konu idare olan Hakkari İl Sağlık Müdürlüğü, yapılan mesai dışı çalışılan saatler için icap ve normal nöbet ücreti ödenmemesi gerektiğini , ayrıca yine mesai dışı çalışma saatleri için izin kullandırılması uygulamasının bulunmadığını ifade etti.

İdare, 209 sayılı Kanun ve buna dayalı Sağlık Tesislerinde Mesai Dışı Sağlık Hizmeti Sunumuna Yönelik Usul ve Esaslar Genelgesi düzenlemelerine uygun işlem tesis edildiğini ve keyfi nitelikte işlem tesis edilmediğini belirtti.

KDK'nın Değerlendirme ve Gerekçesi

KDK, başvuruyu 657 sayılı Kanun, 209 sayılı Kanun, Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği ve Mesai Dışı Sağlık Hizmeti Sunumuna Yönelik Usul ve Esaslar Genelgesi ışığında inceledi.

Temel tespitler ve gerekçe şu şekildedir:

  1. Hizmetin Tanımı ve Karşılığı: 657 sayılı Kanunun Ek 33. maddesi, nöbet karşılığında kurumunca izin kullanmasına müsaade edilmeyen memurlara nöbet ücreti ödeneceğini düzenlemektedir. Ancak 209 sayılı Kanun ise nöbet hizmetleri hariç olmak üzere mesai saatleri dışında gelir getirici çalışmalarından doğan katkılara karşılık ilgililere ayrıca ek ödeme yapılacağını hükmetmiştir.

  2. Mesai Dışı Çalışma Hükmü: Sağlık Bakanlığı mevzuatında "mesai dışı çalışma", nöbet ve icap nöbetleri haricinde, başhekimlikçe belirlenen çalışma zamanlarında yapılan çalışmalar olarak tanımlanmıştır. Bu çalışmanın gönüllülük esasına göre ve talebi doğrultusunda belirleneceği , listelerin ise mesai dışı ek ödeme hesabında kullanılacağı belirtilmiştir.

  3. Hukuka Uygunluk: Başvuranın yaptığı ve başvuruya konu edilen çalışmanın nöbet olmadığı, gönüllülük esasına göre yapılan mesai dışı çalışma olduğu anlaşılmaktadır. Bu çalışmanın ek ödeme hesabında kullanıldığı ve karşılığında teşvik ödemesi yapıldığı belirtildiğinden , mesai dışı hizmet karşılığında idari izin verilmesinin mevzuat çerçevesinde uygun olmadığı değerlendirilmiştir.

Kurum, sonuç olarak, idare tarafından mevzuat çerçevesinde işlem tesis edildiği ve başvuranın yaptığı mesai dışı çalışmalar için izin talebinin yerine getirilmemesi işleminde hukuka ve hakkaniyete aykırılık tespit edilemediği gerekçesiyle BAŞVURUNUN REDDİNE karar vermiştir.

İyi Yönetim İlkeleri Açısından Eleştiri

KDK, hukuka uygunluk yönünden ret kararı verirken, idarenin bir eksiğini de tespit etmiştir. İdare tarafından başvurana hitaplı 22.05.2025 tarihli yazıda, idari işleme karşı hangi sürede hangi mercie başvurabileceğinin gösterilmediği belirlenmiştir. Bu durumun, "karara karşı başvuru yollarının gösterilmesi" ilkesine aykırılık teşkil ettiği tespitiyle idarenin bahse konu ilkeye uygun davranması önerilmiştir.

T.C.

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU

(OMBUDSMANLIK)

SAYI : 2025/16623-S.25.23461

BAŞVURU NO : 2025/18171

KARAR TARİHİ : 08/12/2025

RET KARARI

BAŞVURAN : ,TCKN:

Adres:

BAŞVURAN VEKİLİ / TEMSİLCİSİ :

Adres:

TCKN:

BAŞVURUYA KONU İDARE : HAKKARİ İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜ

BAŞVURUNUN KONUSU : Mesai dışı çalışmaları için izin kullandırılması taleplidir.

BAŞVURU TARİHİ : 07/10/2025

I. BAŞVURANIN İDDİA VE TALEPLERİ

1. Başvuran vekili özetle; Müvekkilin Hakkari Devlet Hastanesinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı olarak görev yaptığını, 2025 yılı Şubat, Mart ve Nisan aylarında toplam 47 saat fazla mesai yaptığını, söz konusu fazla çalışmaları karşılığında 20.05.2025, 23.06.2025 ve 24-27.06.2025 tarihleri arasında toplam 47 saati karşılayacak şekilde idari izin kullanmak üzere Hakkari Devlet Hastanesi Başhekimliğine başvuruda bulunduğunu, 22.05.2025 tarihli ve ……………………sayılı yazı ile Sağlık Bakanlığının 31.05.2024 tarihli ve sayılı Genelgesi gerekçe gösterilerek başvurunun reddedildiğini, ret gerekçesinde dayanak olarak gösterilen düzenlemelerin mesai dışı hizmetin ücretlendirilmesine yönelik olduğunu ve fazla mesai karşılığında izin verilmesini yasaklayan bir hüküm içermediğini, 657 sayılı Kanunun 178 inci maddesi uyarınca memurların fazla çalışmaları hâlinde bu çalışmaların karşılığının izin ya da ücretle telafi edilmesinin esas olduğunu, anılan Kanunun 99 uncu maddesinde haftalık 40 saati aşan çalışmaların ancak zorunlu hâllerde ve karşılığında izin verilerek yapılabileceğinin açıkça belirtildiğini, kurumların ihtiyaç hâlinde personeline fazla çalışma yaptırabileceği ve bunun karşılığının izin olarak kullandırılmasının önünde herhangi bir yasal engel bulunmadığını, daha önceki tarihlerde verdiği “fazla mesailerin bildirileceği tarihlerde idari izin olarak kullanılacağına dair” dilekçelerin Başhekimlik tarafından onaylanarak uygulamada da izin hakkı tanınmış olduğunu, bu yönüyle de talebin reddinin çelişkili ve keyfi nitelik taşıdığını, nöbet hizmeti dışındaki fazla mesailerin büyük kısmının görev tanımı dışında yer alan ek görevlerin yerine getirilmesi sırasında gerçekleştirildiğini ve hizmet sunumunun aksamaması için gönüllülük esasına dayalı olarak yerine getirmiş olduğunu ifade ve iddia etmiş olup 2025 yılı Şubat, Mart ve Nisan aylarında Müvekkilin yapmış olduğu toplam 47 saat fazla mesai karşılığında idari izin kullandırılmasını talep etmektedir.

II.İDARENİN BAŞVURUYA İLİŞKİN AÇIKLAMALARI

2.Başvuran adına Hekim Birliği, Sağlık ve Sosyal Hizmetler Çalışanları Sendikası temsilcisi Avukat tarafından yapılan 2025/12540 numaralı şikayet başvurusu kapsamında hazırlanan Kurumumuzun 08.08.2025 tarihli ve sayılı yazısına istinaden Hakkari Valiliği İl Sağlık

Müdürlüğü tarafından gönderilen 08.09.2025 tarihli ve özetle;

2.1.657 sayılı Kanunun ek 33 üncü maddesi düzenlemesi uyarınca nöbet karşılığında kurumunca izin kullanmasına müsaade edilmeyen memurlar ile sözleşmeli personele nöbet ücreti ödemesi yapılmakta olduğu, aynı Kanunun 101 inci maddesinde personelin çalışma saat ve şekillerinin kurumlarınca belirleneceğinin düzenlendiği, konuya ilişkin düzenlemeler kapsamında mesai dışı çalışmanın; vatandaşın sağlık hizmetine erişimi, hasta yoğunluğu, ilgili branştaki tabip sayısı gibi hususlar göz önüne alınarak mesai dışı çalışacak personelin, gönüllülük esasına göre ve talebi doğrultusunda başhekim tarafından planlanmakta olduğu, mesai dışı çalışılan saatler için icap ve normal nöbet ücreti ödenmemesi gerektiği, icap nöbet hizmetleri ile normal nöbet hizmetlerinde genel tıbbi işlemler puanına mesai içi işlem puanının girilmesi gerektiği, ayrıca yine mesai dışı çalışma saatleri için izin kullandırılması uygulaması bulunmadığı,

2.2.Başvuruda belirtilen, kurumların ihtiyaç hâlinde personeline fazla çalışma yaptırabileceği ve bunun karşılığının izin olarak kullandırılmasının önünde herhangi bir yasal engel bulunmadığı, Başhekimlik tarafından daha önceki tarihlerde başvuran tarafından verilen ‘fazla mesailerin bildirileceği tarihlerde idari izin olarak kullanılacağına dair’ dilekçelerin onaylanarak uygulamada da izin hakkı tanınmış olduğu, bu yönüyle talebin reddinin çelişkili ve keyfi nitelik taşıdığı hususlarına dair; Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanunun 5 inci maddesi düzenlemesi ile Sağlık Tesislerinde Mesai Dışı Sağlık Hizmeti Sunumuna Yönelik Usul ve Esaslar Genelgesinin 5 inci maddesi düzenlemelerine yer verilerek, mevzuat hükümlerine uygun işlem tesis edildiği ve keyfi nitelikte işlem tesis edilmediği,

belirtilmiş ve talep edilen belgeler yazı ekinde gönderilmiştir.

III.İLGİLİ MEVZUAT

3.2709 sayılı Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın;

3.1.“Dilekçe, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkı” başlıklı 74 üncü maddesinde

“Herkes, bilgi edinme ve kamu denetçisine başvurma hakkına sahiptir. Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'na bağlı olarak kurulan Kamu Denetçiliği Kurumu idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceler.",

3.2.“Kamu hizmeti görevlileriyle ilgili hükümler” ana başlıklı 128 inci maddesinin ikinci fıkrasında

“Memurların ve diğer kamu görevlilerinin nitelikleri, atanmaları, görev ve yetkileri, hakları ve yükümlülükleri, aylık ve ödenekleri ve diğer özlük işleri kanunla düzenlenir. (Ek cümle: 7/5/2010- 5982/12 md.. Ancak, malî ve sosyal haklara ilişkin toplu sözleşme hükümleri saklıdır.",

4.6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun “Kurumun görevi" başlıklı 5 inci maddesinin birinci fıkrasında “Kurum, idarenin işleyişi ile ilgili şikâyet üzerine, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; insan haklarına dayalı adalet anlayışı içinde, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmakla görevlidir.",

5.657 sayılı Devlet Memurları Kanununun;

5.1.Ek 33 üncü maddesinin birinci fıkrasında “Yataklı tedavi kuramları, seyyar hastaneler, ağız ve diş sağlığı merkezleri, aile sağlığı merkezleri, toplum sağlığı merkezleri ve 112 acil sağlık hizmetlerinde haftalık çalışma süresi dışında normal, acil veya branş nöbeti tutarak, bu nöbet karşılığında kurumunca izin kullanmasına müsaade edilmeyen memurlar ile sözleşmeli personele, izin suretiyle karşılanamayan her bir nöbet saati için (nöbet süresi kesintisiz 6 saatten az olmamak üzere), aşağıda gösterilen gösterge rakamlarının aylık katsayısı ile çarpılması sonucu hesaplanacak tutarda nöbet ücreti ödenir. (Ek cümle: 2/1/2014 - 6514/10 md.) Bu ücret yoğun bakım, acil servis ve 112 acil sağlık hizmetlerinde tutulan söz konusu nöbetler için yüzde elli oranında artırımlı ödenir. Ancak ayda aile sağlığı ve toplum sağlığı merkezlerinde 60 saatten, diğer yerlerde ve hiçbir şekilde 130 saatten fazlası için ödeme yapılmaz. Bu ücret damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye tabi tutulmaz.",

5.2.“Günün 24 saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışma saat ve usulünün tesbiti" başlıklı 101 inci maddesinin birinci fıkrasında (Değişik: 13/2/2011 - 6111/105 md.) “Günün yirmidört saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan Devlet memurlarının çalışma saat ve şekilleri kurumlarınca düzenlenir.",

6.209 sayılı Sağlık Bakanlığına Bağlı Sağlık Kurumları ile Esenlendirme (Rehabilitasyon) Tesislerine Verilecek Döner Sermaye Hakkında Kanunun 5 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkrasında

“(...) döner sermaye gelirlerinden, döner sermayeli sağlık kurum ve kuruluşlarında görev yapan memurlar ve sözleşmeli personel ile açıktan vekil olarak atananlara mesai içi veya mesai dışı ayrımı yapılmaksızın ek ödeme yapılabilir.

...Nöbet hizmetleri hariç olmak üzere mesai saatleri dışında gelir getirici çalışmalarından doğan katkılarına karşılık olarak profesör, doçent ve eğitim görevlilerine bu fıkradaki oranların yüzde 50’sini, tabip, diş tabibi ve tıpta uzmanlık mevzuatına göre uzman olanlara bu fıkradaki oranların yüzde 30 ’unu, diğer personele yüzde 20 ’sini geçmeyecek şekilde ayrıca ek ödeme yapılır... ”,

7.13.01.1983 tarihli ve 17927 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Yataklı Tedavi Kurumları İşletme Yönetmeliğinin “B- Çalışma Düzeni ve Çalışma Saatleri" başlığı altındaki;

7.1.37 nci maddesinde “Yataklı tedavi kurumlarında çalışmalar günün 24 saatinde kesintisiz devam eder. Normal mesai saatleri dışındaki hizmetler, acil vak'aların muayene ve tedavisini acil ameliyat ve müdahalelerin yapılmasını ve yatmakta olan hastaların bakımlarının devamını kapsar.",

7.2.38 inci maddesinde (Değişik: 1/4/2005-2005/8720 K.) “Yataklı tedavi kurumlarında tüm personelin mesai başlama ve bitiş saatleri, hizmetin ve mahallin özelliği ve kurum personel kadrosu göz önüne alınarak ilgili kanunlara göre Valilikçe belirlenir.

Hastane baştabipleri, sağlık hizmetlerinin sürekliliği ve kesintiye uğramaması amacıyla personel sayısını da dikkate alarak vardiya ve nöbet gibi hizmetlerde farklı çalışma saatleri belirleyebilir ”,

8.06.08.2024 tarihli ve 32624 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliğinin 4 üncü maddesinin birinci fıkrasında “Bu Yönetmelikte geçen; ... (h) Genel tıbbi işlemler puanı: Bakanlıkça belirlenen o dönem içinde genel tıbbi işlemler yapan uzman tabip, uzman diş tabibi, tabip ve diş tabiplerinden her biri için ilgili formüllerinde kullanılmak üzere mesai içi ve mesai dışı olmak üzere ayrı ayrı hesaplanan, genel tıbbi işlemler karşılığı elde edecekleri puanların toplamını,...

(ö) Mesai dışı çalışma: Nöbet ve icap nöbetlerinde yapılan çalışmalar ile mesai saatleri içinde yapılan çalışmalar hariç, Bakanlıkça belirlenen mesai içi genel tıbbi işlem puanı eşiğini aşan tabipler ile görev verilen diğer personelin, başhekimlikçe belirlenen çalışma zamanlarında yapılan çalışmaları,.

(ş) Mesai içi çalışma: Mesai saatleri içinde yapılan çalışmalar ile nöbet ve icap nöbetlerinde yapılan çalışmaları, ...ifade eder.”,

9.Sağlık Tesislerinde Mesai Dışı Sağlık Hizmet Sunumuna Yönelik Usul ve Esasların;

9.1.“Kapsam” başlıklı 2 nci maddesinde “Sağlık Bakanlığına bağlı ikinci ve üçüncü basamak sağlık tesislerini ve bu tesislerde görev yapan, 209 sayılı Kanun ve Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliği çerçevesinde mesai dışı çalıştığında ek ödeme verilmesi gereken tabip, diş tabibi ve diğer personeli kapsar.”,

9.2.“Mesai dışı çalışma” başlıklı 4 üncü maddesinin birinci ve dördüncü fıkralarında “(1) Nöbet ve icap nöbetleri haricinde mesai dışında verilen sağlık hizmetine personelin katılımıdır. Tabip ve diş tabiplerinin mesai dışı çalışmalarının mesai dışı ek ödemeye esas hesaplanabilmesi için Bakanlıkça belirlenen mesai içi genel tıbbi işlem puanı eşiğini aşmaları gerekir. Mesai dışı çalışma saatleri; sağlık tesisleri başhekimleri tarafından sağlık hizmetlerinin sürekliliği ve kesintiye uğramaması amacıyla personel sayısı da dikkate alınarak vardiya ve nöbet gibi hizmetlerde aksaklık olmayacak şekilde, valilikçe belirlenen mesai saatleri dışında belirlenir. Ancak mesai süresi, mevzuatı kapsamında valilikçe belirlenen mesai saatlerinden önce tamamlanan personele, başhekim tarafından mesaisini tamamlamasını müteakip mesai dışı çalışma yaptırabilir. Mesai dışı sağlık hizmetleri tatil günlerinde de verilebilir.

(4) Sağlık tesisindeki ihtiyaç göz önüne alınarak Başhekimlikçe sağlık tesisi veya klinik veya branş bazında ayrı ayrı mesai dışı çalışma yaptırılabilir.”,

9.3.“Mesai dışı çalışma temel esasları” başlıklı 5 inci maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında “(1) Mesai dışı çalışma, vatandaşın sağlık hizmetine erişimi, hasta yoğunluğu, ilgili branşta tabip sayısı gibi hususlar göz önüne alınarak ihtiyaç ve hizmet gerekleri çerçevesinde, ilgili sağlık tesisinin başhekimi tarafından planlanır. (2) Başhekim tarafından;

a)Sağlık tesisi, klinik veya her bir branş yönünden mesai dışı çalışma ihtiyacı belirlenir. İhtiyaca göre belirlenen mesai dışı çalışma listeleri her ayın başında ilan edilir. Bu listeler mesai dışı ek ödeme hesabında kullanılır. Mesai dışı çalışma takvimi sağlık tesisinin internet sayfası, sosyal mecralar ve ayrıca sağlık tesisinin görünür alanlarında yazılı ve görsel ilan edilerek vatandaşın bilgilendirilmesi sağlanır.

b)Mesai dışı çalışma günleri ve saatleri sağlık tesisinin tümü veya ihtiyaç duyulan branşlar için belirlenir. Mesai dışı çalışma için tıbbi işlem puanı bulunmayan tabip veya tabip dışı personelin çalıştığı saatler kayıt altına alınır ve personelin ek ödeme hesabında kullanılır.

c)Mesai dışı çalışma için MHRS bekleyen talepleri göz önünde bulundurularak MHRS’de randevu oluşturulması temin edilir.

ç) Mesai dışı çalışma sadece sağlık hizmeti sunumu için planlanır.

d)Mesai dışı çalışacak personel gönüllülük esasına göre ve talebi doğrultusunda belirlenir. Tabip ve diğer personelin çalışma gün ve sürelerine ilişkin takvimin oluşturulmasında ilgili personel ile işbirliği içerisinde karar verilir.”,

düzenlemelerine yer verilmiştir.

IV.KAMU DENETÇİSİ SADETTİN KALKAN'IN KAMU BAŞDENETÇİSİ'NE ÖNERİSİ

10.Kamu Denetçisi tarafından yapılan inceleme ve değerlendirme neticesinde hazırlanan Ret Karar Önerisi, Kamu Başdenetçisi’ne sunulmuştur.

V.DEĞERLENDİRME VE GEREKÇE

A. Hukuka, Hakkaniyete ve İnsan Haklarına Uygunluk Yönünden Değerlendirme

11. Başvuran vekili tarafından; Hakkari Devlet Hastanesi bünyesinde Çocuk Sağlığı ve Hastalıkları uzmanı olarak görev yapmakta olan Müvekkilin, 2025 yılı Şubat, Mart ve Nisan aylarında toplam 47 saat fazla mesai yaptığı, memurların fazla çalışmaları hâlinde bu çalışmaların karşılığının izin ya da ücretle telafi edilmesinin esas olduğu, nöbet hizmeti dışındaki fazla mesailerin hizmet sunumunun aksamaması için gönüllülük esasına dayalı olarak yerine getirildiği ifade edilerek 2025 yılı Şubat, Mart ve Nisan aylarında yapılmış olan toplam 47 saat fazla mesai karşılığında idari izin kullandırılması talep edilmektedir.

12. Başvuru konusuna ilişkin idare tarafından; mesai dışı çalışılan saatler için icap ve normal nöbet ücreti ödenmemesi gerektiği, icap nöbet hizmetleri ile normal nöbet hizmetlerinde genel tıbbi işlemler puanına mesai içi işlem puanının girilmesi gerektiği, ayrıca yine mesai dışı çalışma saatleri için izin kullandırılması uygulaması bulunmadığı, mevzuat hükümlerine uygun işlem tesis edildiği ve keyfi nitelikte işlem tesis edilmediği ifade edilmiştir.

13. 657 sayılı Kanunda; günün 24 saatinde devamlılık gösteren hizmetlerde çalışan Devlet memurlarının çalışma saat ve şekillerinin kurumlarınca düzenleneceğine; Ek 33 üncü maddesinin birinci fıkrasında sayılan birimlerde haftalık çalışma süresi dışında normal, acil veya branş nöbeti tutarak, bu nöbet karşılığında kurumunca izin kullanmasına müsaade edilmeyen memurlar ile sözleşmeli personele, izin suretiyle karşılanamayan her bir nöbet saati için nöbet ücreti ödeneceğine; 209 sayılı Kanunda ise nöbet hizmetleri hariç olmak üzere mesai saatleri dışında gelir getirici çalışmalarından doğan katkılarına karşılık olarak ilgililere ayrıca ek ödeme yapılacağına hükmedilmiştir.

14.Yataklı Tedavi Kurumlan İşletme Yönetmeliğinde; hastane baştabiplerinin, sağlık hizmetlerinin sürekliliği ve kesintiye uğramaması amacıyla personel sayısını da dikkate alarak, vardiya ve nöbet gibi hizmetlerde farklı çalışma saatleri belirleyebileceği düzenlenmiş; Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliğinde mesai dışı çalışma; nöbet ve icap nöbetlerinde yapılan çalışmalar ile mesai saatleri içinde yapılan çalışmalar hariç, Bakanlıkça belirlenen mesai içi genel tıbbi işlem puanı eşiğini aşan tabipler ile görev verilen diğer personelin, başhekimlikçe belirlenen çalışma zamanlarında yapılan çalışmalar; mesai içi çalışma ise mesai saatleri içinde yapılan çalışmalar ile nöbet ve icap nöbetlerinde yapılan çalışmalar olarak tanımlanmıştır.

15.Sağlık Tesislerinde Mesai Dışı Sağlık Hizmet Sunumuna Yönelik Usul ve Esaslarda; mesai dışı çalışmanın, nöbet ve icap nöbetleri haricinde mesai dışında verilen sağlık hizmetine personelin katılımı olduğu; mesai dışı çalışmanın; vatandaşın sağlık hizmetine erişimi, hasta yoğunluğu, ilgili branşta tabip sayısı gibi hususlar göz önüne alınarak ihtiyaç ve hizmet gerekleri çerçevesinde, ilgili sağlık tesisinin başhekimi tarafından planlanacağı, tabip ve diş tabiplerinin mesai dışı çalışmalarının mesai dışı ek ödemeye esas hesaplanabilmesi için Bakanlıkça belirlenen mesai içi genel tıbbi işlem puanı eşiğini aşmaları gerektiği, mesai dışı çalışma saatlerinin; sağlık tesisleri başhekimleri tarafından sağlık hizmetlerinin sürekliliği ve kesintiye uğramaması amacıyla personel sayısı da dikkate alınarak vardiya ve nöbet gibi hizmetlerde aksaklık olmayacak şekilde, valilikçe belirlenen mesai saatleri dışında belirleneceği, mesai dışı sağlık hizmetlerinin tatil günlerinde de verilebileceği; ihtiyaca göre belirlenen mesai dışı çalışma listelerinin mesai dışı ek ödeme hesabında kullanılacağı, mesai dışı çalışma için tıbbi işlem puanı bulunmayan tabip veya tabip dışı personelin çalıştığı saatlerin kayıt altına alınarak personelin ek ödeme hesabında kullanılacağı, mesai dışı çalışacak personelin gönüllülük esasına göre ve talebi doğrultusunda belirleneceği hususlarına yer verilmiştir.

16.Buna göre; 657 sayılı Kanunda haftalık çalışma süresi dışında normal, acil veya branş nöbeti tutarak bu nöbet karşılığında kurumunca izin kullanmasına müsaade edilmeyen memurlar ile sözleşmeli personele, izin suretiyle karşılanamayan her bir nöbet saati için nöbet ücreti ödeneceğine hükmedildiği, 209 sayılı Kanunda nöbet hizmetleri hariç olmak üzere mesai saatleri dışında gelir getirici çalışmalarından doğan katkılarına karşılık olarak ilgililere ayrıca ek ödeme yapılacağının düzenlendiği, mesai dışı çalışmanın, ihtiyaç ve hizmet gerekleri çerçevesinde ilgili sağlık tesisinin başhekimi tarafından planlanacak çalışma olduğu, mesai dışı çalışacak personelin gönüllülük esasına göre ve talebi doğrultusunda belirleneceği, nöbet ve icap nöbetlerinde yapılan çalışmalar ile mesai saatleri içinde yapılan çalışmaların mesai dışı çalışma sayılmayacağı, zira mesai saatleri içinde yapılan çalışmalar ile nöbet ve icap nöbetlerinde yapılan çalışmaların mesai içi çalışma olduğu, mesai dışı çalışma listelerinin mesai dışı ek ödeme hesabında kullanılacağı, mesai dışı çalışma için tıbbi işlem puanı bulunmayan tabip veya tabip dışı personelin çalıştığı saatlerin kayıt altına alınarak personelin ek ödeme hesabında kullanılacağı, Müvekkilin yaptığı ve başvuruya konu edilen çalışmanın nöbet olmadığı, gönüllülük esasına göre ve talebi doğrultusunda yapılan mesai dışı çalışma olduğu, söz konusu mesai dışı çalışmasının ek ödeme hesabında kullanıldığı ve bahsi geçen çalışma için izin kullandırılamayacağı anlaşılmakla mesai dışı yapılan hizmetin karşılığında teşvik ödemesi yapıldığından Müvekkile idari izin verilmesinin uygun olmadığını belirtmiş olan idare tarafından mevzuat çerçevesinde işlem tesis edildiği değerlendirilmiştir.

17.Diğer taraftan başvuruda belirtilen, daha önceki tarihlerde verilen “fazla mesailerin bildirileceği tarihlerde idari izin olarak kullanılacağına dair” dilekçelerin Başhekimlik tarafından onaylanarak uygulamada da izin hakkı tanınmış olduğu hususuna dair dosya kapsamında herhangi bir veriye rastlanmamış olup bahsedildiği şekilde dilekçelerin Başhekimlik tarafından onaylanmış olması durumunda dahi mevzuat karşısında zaten talebin yerine getirilemeyeceği açıktır.

18.Kurumumuzca yapılan değerlendirme neticesinde; başvuranın yaptığı mesai dışı çalışmaları için izin talebinin yerine getirilmemesi işleminde hukuka ve hakkaniyete aykırılık tespit edilememiştir.

B. İyi Yönetim İlkeleri Yönünden Değerlendirme

19.İyi yönetim ilkelerine 28.03.2013 tarihli ve 28601 mükerrer sayılı Resmi Gazetede yayımlanan Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun Uygulanmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmeliğin “İyi yönetim ilkeleri” başlıklı 6 ncı maddesinde yer verilmiştir. Söz konusu ilkeler yönünden yapılan değerlendirme neticesinde, Kurumumuzca istenilen bilgi ve belgelerin idare tarafından süresi içinde ve gerekçeli olarak gönderildiği, ancak Hakkari Devlet Hastanesinin başvurana hitaplı 22.05.2025 tarihli ve

sayılı yazısında, idari işleme karşı hangi sürede hangi mercie başvurabileceğinin gösterilmediği ve bu nedenle de “karara karşı başvuru yollarının gösterilmesi” ilkesine uyulmadığı tespitiyle idarenin bahse konu ilkeye uygun davranması önerilmektedir.

VI.HAK ARAMA ÖZGÜRLÜĞÜNE İLİŞKİN AÇIKLAMA

20.6328 sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununun 21 inci maddesinin birinci fıkrası uyarınca, bu Ret Kararının başvurana tebliğ tarihinden itibaren, durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye devam edecek olup (varsa) dava açma süresinden arta kalan sürede görevli ve yetkili mahkemelerde yargı yolu açıktır.

VII.KARAR

Açıklanan gerekçelerle BAŞVURUNUN REDDİNE,

Kararın BAŞVURAN VEKİLİNE ve HAKKARİ İL SAĞLIK MÜDÜRLÜĞÜNE tebliğine,

Türkiye Cumhuriyeti Kamu Başdenetçisince karar verildi.

Mehmet AKARCA Kamu Başdenetçisi

.

]]>
SAĞLIK MEVZUATI https://www.mevzuatinyeri.com/saglikcilarin-mesai-disi-calisma-karsiligi-izin-talebine-red Sat, 13 Dec 2025 19:26:00 +0300
<![CDATA[Atölye ve laboravuvar öğretmenlerini ilgilendiren görüş]]> https://www.mevzuatinyeri.com/atolye-ve-laboravuvar-ogretmenlerini-ilgilendiren-gorus

Okulda Alanı Bulunmayan Atölye ve Laboratuvar Öğretmenlerine Ek Eğitim-Öğretim Tazminatı Ödenir mi?

Mesleki ve teknik öğretim kurumlarında görev yapan atölye ve laboratuvar öğretmenlerinin, okulda kendi alanlarının bulunmaması halinde ek eğitim-öğretim tazminatından yararlanıp yararlanamayacakları hususu uygulamada tereddütlere neden olmaktadır. Konuya ilişkin yürürlükteki mevzuat ve Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğü görüşü birlikte değerlendirildiğinde, tartışmaya son noktayı koyan net bir tablo ortaya çıkmaktadır.


YASAL ÇERÇEVE NET: TAZMİNATIN DAYANAĞI 2006’YA UZANIYOR

05.05.2006 tarihli ve 26159 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2006/10344 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile;

  • Milli Eğitim Bakanlığına bağlı mesleki ve teknik öğretim okul ve kurumlarına,

  • Atölye, laboratuvar veya meslek dersleri öğretmeni olarak atananlara,

  • Atandıkları branş ve tamamladıkları yükseköğrenim sürelerine göre

  • %4 ile %15 arasında değişen oranlarda ek eğitim-öğretim tazminatı ödenmesi hüküm altına alınmıştır.


III SAYILI CETVEL: FİİLİ DERSE GİRME ŞARTI ESAS ALINIYOR

Aynı Karara ekli III Sayılı Cetvel (A) Eğitim-Öğretim Tazminatı bölümünde;

  • Ek V Sayılı Cetvelde yer alan mesleki ve teknik okul ve kurumlara atanan öğretmenlere,

  • Branşlarına göre belirlenen oranlarda ek tazminat ödeneceği,

  • Mesleki Açık Öğretim Lisesi ile Mesleki ve Teknik Açık Öğretim Okulu kadrolarında bulunanlar hariç olmak üzere,

  • Branşında fiilen derse girmeyenlere tazminat ödenmeyeceği

açıkça düzenlenmiştir.


GENEL TEBLİĞ: DÖRT ŞART BİRLİKTE ARANIYOR

11.05.2006 tarihli ve 26165 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 160 Seri Numaralı Devlet Memurları Kanunu Genel Tebliği ile ek eğitim-öğretim tazminatından yararlanabilmek için şu şartların birlikte bulunması gerektiği belirtilmiştir:

  • Eğitim ve Öğretim Hizmetleri Sınıfında öğretmen unvanlı kadroda bulunmak,

  • Ek V Sayılı Cetvelde yer alan mesleki ve teknik okul/kurumlara atölye, laboratuvar veya meslek dersleri öğretmeni olarak atanmış olmak,

  • Söz konusu okul ve kurumlarda fiilen görev yapmak,

  • (Açık öğretim kadroları hariç) branşında fiilen derse girmek.


HASTA VE YAŞLI HİZMETLERİ ALANI 2014’TE KAPSAMA ALINDI

16.01.2014 tarihli ve 28884 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanan 2014/5800 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı ile Hasta ve Yaşlı Hizmetleri alanı öğretmenleri de ek eğitim-öğretim tazminatı kapsamına dahil edilmiştir.


MEB PERSONEL GENEL MÜDÜRLÜĞÜ GÖRÜŞÜ: KRİTİK DEĞERLENDİRME

Milli Eğitim Bakanlığı Personel Genel Müdürlüğünün 27.03.2024 tarihli ve 99686242 sayılı görüş yazısında;

Öğretmenlik alanı hasta ve yaşlı hizmetleri olan personelin, mevzuatta belirtilen şartların tamamını taşıması halinde, eğitim-öğretim tazminatına ek olarak öğretmenlik alanı için öngörülen oranlarda ek eğitim-öğretim tazminatından yararlandırılması gerektiği; şartlardan herhangi birinin taşınmaması durumunda ise söz konusu tazminattan yararlanmasının mümkün bulunmadığı

değerlendirilmesine yer verilmiştir.


SONUÇ: ALANIN OKULDA BULUNMAMASI TAZMİNATA ENGEL DEĞİL

Mevzuat hükümleri ve MEB görüşü birlikte değerlendirildiğinde;

✔ Öğretmenin branşının okulda açılmamış olması,
✔ Atölye veya laboratuvar bulunmaması,

tek başına ek eğitim-öğretim tazminatının ödenmemesi için hukuki gerekçe oluşturmamaktadır.

Belirleyici olan; öğretmenin mesleki ve teknik öğretim kurumuna atanmış olması, öğretmen unvanlı kadroda görev yapması ve branşı kapsamında fiilen ders görevinin bulunmasıdır.

Bu şartları taşıyan okulda alanı bulunmayan atölye ve laboratuvar öğretmenlerinin, ek eğitim-öğretim tazminatından yararlandırılmaları gerekmektedir.

E38Bbdaf Adbe 41Ff A790 Edb5495Af331-1

]]>
MEB MEVZUATI https://www.mevzuatinyeri.com/atolye-ve-laboravuvar-ogretmenlerini-ilgilendiren-gorus Sat, 13 Dec 2025 12:59:00 +0300
<![CDATA[Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliğinde değişiklik]]> https://www.mevzuatinyeri.com/saglik-bakanligi-ek-odeme-yonetmeliginde-degisiklik

Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Resmî Gazete’de Yayımlandı

Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliğinde Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik, 13 Aralık 2025 tarihli ve 33106 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe girdi. Düzenleme, sözleşmeli aile hekimliği uzmanlık eğitimi alanlar ile Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığına (TÜSEB) görevlendirilen personelin ek ödeme usullerine ilişkin önemli değişiklikler içeriyor.

Sözleşmeli Aile Hekimliği Asistanlarının Ek Ödeme Usulleri Netleşti

Yönetmeliğin 5’inci maddesine eklenen yeni fıkra ile sözleşmeli aile hekimliği uzmanlık eğitimi alanların, eğitim kurumlarında geçirdikleri rotasyon sürelerine ilişkin teşvik ek ödeme hesaplamaları düzenlendi.

Buna göre, söz konusu personelin rotasyon süresince alacağı teşvik ek ödemeler, motivasyon amacıyla yapılan döner sermaye ödemeleri hariç tutulmak üzere, eğitim aldıkları aile hekimliği ana bilim dalları veya kliniklerde görev yapan diğer asistanlarla aynı esaslara göre hesaplanacak. İlgili personelin tavan ek ödeme tutarı ise Ek Ödeme Yönetmeliği’nin 5’inci maddesinin birinci fıkrasının (h) bendi kapsamında belirlenecek.

Düzenleme ile sözleşmeli aile hekimliği asistanlarının rotasyon dönemlerinde ek ödeme bakımından uygulama birliğinin sağlanması amaçlanıyor.

TÜSEB’e Görevlendirilen Personelin Ek Ödeme Esası Değişti

Yönetmeliğin EK-5 (A) cetveline eklenen yeni satır ile Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığına görevlendirilen personelin ek ödeme hesaplama yöntemi belirlendi.

Buna göre, TÜSEB’e görevlendirilen personelin ek ödemeleri, görevlendirme süresi boyunca, kadrosunun bulunduğu sağlık tesisinin puan ortalaması esas alınarak hesaplanacak. Böylece görevlendirme nedeniyle ek ödeme kaybı yaşanmasının önüne geçilmesi hedefleniyor.

Yürürlük Tarihi Geriye Dönük Belirlendi

Yönetmelik hükümleri, 24 Temmuz 2025 tarihinden geçerli olmak üzere, Resmî Gazete’de yayımlandığı tarihte yürürlüğe girdi. Bu yönüyle düzenleme, belirtilen tarihten itibaren uygulanacak ek ödeme işlemlerini kapsıyor.

Yürütme Yetkisi

Söz konusu yönetmelik hükümleri Sağlık Bakanı tarafından yürütülecek.


13 Aralık 2025 CUMARTESİ

Resmî Gazete

Sayı : 33106

YÖNETMELİK

Sağlık Bakanlığından:

SAĞLIK BAKANLIĞI EK ÖDEME YÖNETMELİĞİNDE

DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR YÖNETMELİK

MADDE 1- 6/8/2024 tarihli ve 32624 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Sağlık Bakanlığı Ek Ödeme Yönetmeliğinin 5 inci maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

“(12) Sözleşmeli aile hekimliği uzmanlık eğitimi alanların, eğitim kurumlarında geçirdikleri rotasyon süreleri için (döner sermaye ek ödemelerinden motivasyonunun artırılması amacıyla yapılan ödeme hariç olmak üzere) eğitim aldıkları aile hekimliği ana bilim dalları veya kliniklerindeki diğer asistanlar ile aynı teşvik ek ödeme hesaplamaları yapılır. İlgili personelin tavan ek ödeme tutarı, birinci fıkranın (h) bendi kapsamında belirlenir.”

MADDE 2- Aynı Yönetmeliğin EK-5’inin (A) bölümüne aşağıdaki satır eklenmiştir.

31

Türkiye Sağlık Enstitüleri Başkanlığına görevlendirilenler kadrosunun bulunduğu sağlık tesisinden

Görevlendirme süresince

Sağlık tesisi puan ortalamasından

MADDE 3- Bu Yönetmelik 24/7/2025 tarihinden geçerli olmak üzere yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 4- Bu Yönetmelik hükümlerini Sağlık Bakanı yürütür.

]]>
SAĞLIK MEVZUATI https://www.mevzuatinyeri.com/saglik-bakanligi-ek-odeme-yonetmeliginde-degisiklik Sat, 13 Dec 2025 06:15:00 +0300
<![CDATA[2008 sonrası memur olanlara ek göstergenin etkisi]]> https://www.mevzuatinyeri.com/2008-sonrasi-memur-olanlara-ek-gostergenin-etkisi 2008 sonrası memur olanlara ek göstergenin emeklilik aylığına etkisi

Soru: "Soru; "İlkokul öğretmeni olarak 10.01.2022 tarihinde göreve başladım. Benim sorunum ek gösterge ile alakalı olacak. Ek göstergemin 3600 olması emekliliğimi etkiler mi?"

Cevap: Özellikle kamu görevlileri için ek gösterge, maaş ve emeklilik hesaplamalarında önemli bir unsurdur. Bir ilkokul öğretmeni olarak 10 Ocak 2022 tarihinde göreve başladıysanız ve ek göstergenizin 3600 olmasının emekliliğinizi nasıl etkileyeceğini merak ediyorsanız, bu makale tam size göre. Öncelikle belirtmeliyiz ki, emeklilik hesaplamalarındaki etki, memuriyete başlama tarihinize göre değişiklik göstermektedir.

Ekim 2008 Sonrası ve Öncesi Memurlar Arasındaki Temel Fark

Ekim 2008 tarihinden sonra memuriyete girenlere 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu hükümleri uygulanırken, bu tarihten önce memur olanlara 5434 sayılı T.C. Emekli Sandığı Kanunu hükümleri geçerlidir. Sizin gibi 2022'de göreve başlayan bir öğretmen olarak, 5510 sayılı Kanun kapsamında değerlendirileceksiniz.

5434 Sayılı Kanuna Tabi Olanlar İçin Ek Gösterge Etkisi

Ekim 2008 öncesi memuriyete başlayanlar için ek gösterge artışı emekli maaşını doğrudan etkiler. Bunun nedeni:

  • Emekli maaşının hesaplanmasında ek gösterge aylığı doğrudan bir unsurdur.

  • Özel hizmet aylığı (ek md.70) hesaplamasında ek gösterge kritik rol oynar. Ek göstergeniz 3600 olduğunda, tazminat yansıtma oranı %85'ten %145'e çıkarak emekli maaşınızı artırır.

  • Emekli ikramiyesi hesaplamasında ek gösterge aylığı dikkate alınır, bu nedenle ek gösterge artışı ikramiyenizi de yükseltir.

  • Ek 73. madde kapsamında, yüksek ek göstergeli bir görevde en az 6 ay çalışanların emekli maaşı bu ek gösterge üzerinden hesaplanır.

5510 Sayılı Kanuna Tabi Olanlar (Ekim 2008 Sonrası) İçin Durum

Sizin gibi 2008 sonrası memuriyete başlayanlar için durum farklıdır:

Emekli Maaşına Etkisi Sınırlı

5510 sayılı Kanuna göre emekli aylıkları "ortalama aylık kazanç" üzerinden belirlenir. Prime esas kazancı oluşturan unsurlar içinde ek gösterge aylığı bulunsa da, bu tek başına emekli maaşınızı belirleyici değildir. Ek göstergeniz 3600 olması, maaşınızı artırsa da, bu artış emekli maaşınıza sınırlı yansıyacaktır.

Ayrıca, 5434 sayılı Kanundaki "yüksek ek göstergeli görevde 6 ay çalışma" kuralı 5510 sayılı Kanunda bulunmamaktadır. Bu nedenle, ek göstergenizin 3600 olması emekli maaşınızın hesaplanmasında "kazanılmış hak" teşkil etmez.

Emekli İkramiyesine Önemli Etki

Burada dikkat çekici nokta: Emekli ikramiyesi hesaplamasında memuriyete başlama tarihinin önemi yoktur. 5510 sayılı Kanuna tabi olanların emekli ikramiyesi, 5434 sayılı Kanuna tabi olanlarla aynı esaslara göre hesaplanır.

Ek göstergeniz 3600 olduğunda:

  • Emekli ikramiyesi hesaplamasında dikkate alınan "özel hizmet aylığı" tutarı artar.

  • Tazminat yansıtma oranı %85'ten %145'e çıkar.

  • Sonuç olarak, emekli olduğunuzda alacağınız ikramiye önemli ölçüde yükselecektir.

İlkokul Öğretmeni Olarak Sizin Durumunuz

10 Ocak 2022'de göreve başladığınız için 5510 sayılı Kanun kapsamındasınız. Ek göstergenizin 3600 olması:

  1. Emekli maaşınıza sınırlı etki yapacaktır.

  2. Emekli ikramiyenize önemli ölçüde olumlu etki yapacaktır.

  3. Aktif çalışma döneminizdeki maaşınızı artıracağı için, prime esas kazancınız ve dolayısıyla emeklilik için ödenen primler de artacaktır.

Sonuç ve Öneriler

  • Ek gösterge artışı, 2008 sonrası memuriyete başlayanlar için emekli maaşından çok emekli ikramiyesini etkiler.

  • İlkokul öğretmeni olarak ek göstergenizin 3600 olması, çalışma hayatınız boyunca daha yüksek maaş almanızı sağlar.

  • Emekli olduğunuzda alacağınız ikramiye miktarı önemli ölçüde artar.

  • Emeklilik planlaması yaparken, sadece aylık maaş değil, ikramiye gibi toplu ödemeleri de dikkate almanız önemlidir.

]]>
SGK https://www.mevzuatinyeri.com/2008-sonrasi-memur-olanlara-ek-gostergenin-etkisi Fri, 12 Dec 2025 20:25:00 +0300
<![CDATA[9 üniversiteye rektör ataması yapıldı]]> https://www.mevzuatinyeri.com/10-universiteye-yeni-rektor-atandi

9 üniversiteye rektör atandı

2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesi hükümleri uyarınca yapılan atamalar şöyle:

Atanan Rektörler

  • Altınbaş Üniversitesi Rektörlüğü
    Prof. Dr. Cemal İBİŞKarar: 2025/472

  • Antalya Belek Üniversitesi Rektörlüğü
    Prof. Dr. Abdullah KUZUKarar: 2025/473

  • Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörlüğü
    Prof. Dr. Faruk YİĞİT

  • Ege Üniversitesi Rektörlüğü
    Prof. Dr. Musa ALCIKarar: 2025/475

  • İzmir Bakırçay Üniversitesi Rektörlüğü
    Prof. Dr. Rasim AKPINAR

  • Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörlüğü
    Prof. Dr. Ahmet Sacit AÇIKGÖZOĞLUKarar: 2025/477

  • Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörlüğü
    Prof. Dr. Hasan USLU

  • Türkiye Uluslararası İslam, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörlüğü
    Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZKarar: 2025/479
    (Atama, 2809 sayılı Kanunun ek 164. maddesine göre gerçekleştirildi.)

  • Uşak Üniversitesi Rektörlüğü
    Prof. Dr. Ahmet DEMİRKarar: 2025/480

ATAMA KARARLARI

Cumhurbaşkanlığından:

Karar: 2025/472

Altınbaş Üniversitesi Rektörlüğüne, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13 üncü maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 nci, 3 üncü ve 7 nci maddeleri gereğince Prof. Dr. Cemal İBİŞ atanmıştır.

Cumhurbaşkanlığından:

Karar: 2025/473

Antalya Belek Üniversitesi Rektörlüğüne, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13 üncü maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 nci, 3 üncü ve 7 nci maddeleri gereğince Prof. Dr. Abdullah KUZU atanmıştır.

Cumhurbaşkanlığından:

Karar: 2025/474

Bolu Abant İzzet Baysal Üniversitesi Rektörlüğüne, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13 üncü maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 nci, 3 üncü ve 7 nci maddeleri gereğince Prof. Dr. Faruk YİĞİT atanmıştır.

Cumhurbaşkanlığından:

Karar: 2025/475

Ege Üniversitesi Rektörlüğüne, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13 üncü maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 nci, 3 üncü ve 7 nci maddeleri gereğince Prof. Dr. Musa ALCI atanmıştır.

Cumhurbaşkanlığından:

Karar: 2025/476

İzmir Bakırçay Üniversitesi Rektörlüğüne, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13 üncü maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 nci, 3 üncü ve 7 nci maddeleri gereğince Prof. Dr. Rasim AKPINAR atanmıştır.

Cumhurbaşkanlığından:

Karar: 2025/477

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Rektörlüğüne, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13 üncü maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 nci, 3 üncü ve 7 nci maddeleri gereğince Prof. Dr. Ahmet Sacit AÇIKGÖZOĞLU atanmıştır.

Cumhurbaşkanlığından:

Karar: 2025/478

Niğde Ömer Halisdemir Üniversitesi Rektörlüğüne, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13 üncü maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 nci, 3 üncü ve 7 nci maddeleri gereğince Prof. Dr. Haşan USLU atanmıştır.

Cumhurbaşkanlığından:

Karar: 2025/479

Türkiye Uluslararası İslam, Bilim ve Teknoloji Üniversitesi Rektörlüğüne, 2809 sayılı Yükseköğretim Kurumlan Teşkilatı Kanununun ek 164 üncü maddesi gereğince Prof. Dr. Mehmet GÖRMEZ atanmıştır.

Cumhurbaşkanlığından:

Karar: 2025/480

Uşak Üniversitesi Rektörlüğüne, 2547 sayılı Yükseköğretim Kanununun 13 üncü maddesi ile 3 sayılı Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinin 2 nci, 3 üncü ve 7 nci maddeleri gereğince Prof. Dr. Ahmet DEMİR atanmıştır.

11 Aralık2025

Recep Tayyip ERDOĞAN

CUMHURBAŞKANI

]]>
GENEL HABERLER https://www.mevzuatinyeri.com/10-universiteye-yeni-rektor-atandi Fri, 12 Dec 2025 09:04:00 +0300
<![CDATA[Ücretli öğretmenlere sorumluluk sınavında görev]]> https://www.mevzuatinyeri.com/ucretli-ogretmenlere-sorumluluk-sinavinda-gorev Ücretli Öğretmenlere Sorumluluk Sınavlarında Görev Verilebilir mi? MEB’den Resmî Görüş

Milli Eğitim Bakanlığı (MEB) Personel Genel Müdürlüğü, eğitim kurumlarında ek ders ücreti karşılığı ders okutmak üzere görevlendirilen ücretli öğretmenlerin, dönem başı, dönem ortası ve dönem sonunda yapılan sorumluluk sınavlarında görev alıp alamayacaklarına ilişkin önemli bir görüş yazısı yayımladı.

Söz konusu görüş, sahada uzun süredir tereddüt yaratan “Ücretli öğretmen sınavda görev alabilir mi?” ve “Bu görev için ek ders ücreti ödenir mi?” sorularına açıklık getiriyor.


Mevzuat Ne Diyor?

Ücretli öğretmenlerin görev ve ek ders esasları, Milli Eğitim Bakanlığı Yönetici ve Öğretmenlerinin Ders ve Ek Ders Saatlerine İlişkin Kararın 9’uncu maddesinde düzenlenmiştir. Maddenin birinci fıkrası, öğretmen ihtiyacının bulunduğu hâllerde yükseköğrenimli kişilere ve diğer belirli gruplara ek ders görevi verilebileceğini, ancak bunun belirli saat sınırları içinde olacağını hükme bağlamaktadır.

Bu kapsamda;

▪ Resmî görevi olmayan ücretli öğretmenlere

  • Okul öncesi, ilköğretim, ortaöğretim, özel eğitim ve yaygın eğitim kurumlarında
    haftada 30 saate kadar ek ders görevi verilebilir.

▪ Resmî görevliler ve diğer gruplar

Farklı statülerdeki yönetici, öğretmen ve usta öğreticiler için de aynı maddede ayrı sınırlar öngörülmüştür.

Dolayısıyla ücretli öğretmenlerin görev alabileceği faaliyetlerin çerçevesi bu madde ile belirlenmektedir.


MEB’in Görüşü: Sınav Görevi Sadece Dersin Uzantısıysa Mümkün

MEB Personel Genel Müdürlüğü, 27.03.2024 tarihli ve 99686242 sayılı görüş yazısında konuyu netleştirmiştir.

Görüş yazısında şu değerlendirme öne çıkmaktadır:

▪ Ücretli öğretmenlere, yalnızca fiilen okuttukları derslerin doğal uzantısı olan sınavlarda görev verilebilir.
▪ Bunun dışındaki herhangi bir sınav görevi veya başka bir idari görev karşılığında ücret ödenemez.
▪ Görev verilse bile, 9’uncu maddede belirtilen haftalık azami ders saatinin aşılmaması gerekir.

MEB’in ifadesiyle:

“Ek ders ücreti karşılığında ders okutmak üzere görevlendirilenlere, haftalık azami ders saati sınırı aşılmaksızın yalnızca rutin müfredat kapsamında okutulan ders görevleri ile bu derslerin uzantısı olan sınavlarda görev verilmesi mümkündür. Bunun dışında herhangi bir alanda görev verilerek ücret ödenmesi mümkün değildir.”


Ücretli Öğretmene Sorumluluk Sınavı Görevi Sınırlı Şartlarda Verilebilir

MEB’in resmi görüşüne göre:

✔ Ücretli öğretmene, yalnızca kendi dersine ait sorumluluk sınavında görev verilebilir.

✔ Bu görev, öğretmenin müfredat kapsamında yürüttüğü dersin bir parçası sayılırsa ek ders ücreti ödenebilir.

✘ Kendi branşı/dersi dışında herhangi bir sorumluluk sınavında görev verilemez.

✘ Sınav görevi, azami haftalık ders saati sınırını aşamaz.

✘ Sınav dışında başka bir görev karşılığında ücret ödenemez.

Bu görüş, okullarda sık karşılaşılan uygulama farklılıklarını sona erdirmeyi ve ücretli öğretmen görevlendirmelerinde birlik sağlamayı amaçlamaktadır.

Görüş

]]>
MEB MEVZUATI https://www.mevzuatinyeri.com/ucretli-ogretmenlere-sorumluluk-sinavinda-gorev Thu, 11 Dec 2025 20:42:00 +0300
<![CDATA[Yurtdışında alınan sağlık raporu göreve gelmemede mazeret olur mu?]]> https://www.mevzuatinyeri.com/yurtdisinda-alinan-saglik-raporu-goreve-gelmemede-mazeret-olur-mu

Danıştay’dan Önemli Karar: Yurtdışından Alınan Sağlık Raporu Mazeret Sayıldı – Görevden Çekilmiş Sayma İşlemi İptal Edildi

Danıştay 12. Dairesi, memurun kesintisiz devamsızlık gerekçesiyle görevden çekilmiş sayılmasına ilişkin işlemin iptaline dair verilen mahkeme kararını onayarak, özellikle yurtdışından alınan sağlık raporlarının idare tarafından değerlendirilmesi konusunda önemli bir içtihat ortaya koydu.


Ulaşım Dairesi bünyesinde görev yapan memur, yıllık izninin sona ermesinin ardından 25 gün süreyle göreve gelmediği gerekçesiyle 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 94. maddesi kapsamında görevden çekilmiş sayılmıştır.

Memur ise bu dönemde yurtdışında tedavi gördüğünü ve buna ilişkin sağlık raporunu idareye e-posta yoluyla ilettiğini belirterek işlemin iptalini talep etmiştir.


İlk Derece Mahkemesi’nin Değerlendirmesi

Mahkeme, memurun ilgili tarihlerde tedavi altında olduğunun sağlık raporuyla sabit olduğunu, raporun alınış usulü tartışılabilir olsa dahi:

  • Raporun fen ve sağlık kurallarına aykırı olduğuna dair herhangi bir tespit bulunmadığını,

  • Bu nedenle memurun anılan dönemde mazeretli sayılması gerektiğini

belirterek görevden çekilmiş sayma işlemini iptal etmiştir.


Bölge İdare Mahkemesi: Karar Hukuka Uygun

Davalı idarenin istinaf başvurusu üzerine Bölge İdare Mahkemesi, ilk derece kararının usul ve yasaya uygun olduğu gerekçesiyle başvuruyu reddetmiştir.


Davalı İdarenin Temyiz İtirazları

İdare temyiz dilekçesinde:

  • Memurun 25 gün kesintisiz göreve gelmediğini,

  • Kurum kayıtlarında yurtdışında alınmış sağlık raporuna dair bilgi bulunmadığını,

  • E-posta ile gönderildiği iddia edilen belgenin birim kayıtlarında yer almadığını,

  • Mazeretin kabul edilip edilmemesinde idarenin takdir yetkisi bulunduğunu

ileri sürerek kararın bozulmasını talep etmiştir.


Danıştay 12. Dairesinin Hukuki Değerlendirmesi

Danıştay, yapılan inceleme sonucunda:

  • Bölge İdare Mahkemesi kararının usul ve yasaya uygun olduğunu,

  • Temyiz dilekçesindeki iddiaların kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte olmadığını

belirterek temyiz istemini oybirliğiyle reddetmiştir.


Bu karar, özellikle şu yönlerden önem arz etmektedir:

1. Yurtdışından alınan sağlık raporunun hukuki geçerliliği

Danıştay, raporun usul açısından tartışmalı olabileceğini kabul etmekle birlikte; raporun tıbbi yönden geçersizliğine dair bir tespit bulunmadıkça, memurun mazeretli sayılması gerektiği sonucuna varmıştır.

2. Mazeretsiz devamsızlık koşullarının değerlendirilmesi

Karar, memurun özürsüz devamsızlık şartlarının oluşabilmesi için iddia edilen devamsızlık süresinin mazeretle kesintiye uğrayıp uğramadığının değerlendirilmesinin zorunlu olduğunu göstermektedir.

3. Takdir yetkisinin sınırları

İdarenin mazereti değerlendirmede bir takdir yetkisi bulunduğu kabul edilmekle birlikte, bu yetkinin keyfî kullanılamayacağı ve tıbbi belgeyle desteklenen bir durumun görmezden gelinemeyeceği belirtilmiştir.


Sonuç

Danıştay’ın bu kararı, yurtdışında alınan sağlık raporlarının kamu görevlileri açısından mazeret olarak kabul edilebilirliği konusuna açıklık getirmekte ve benzer uyuşmazlıklarda emsal nitelik taşımaktadır.

Danıştay 12. Daire Başkanlığı 2018/9415 E. , 2023/3443 K.

"İçtihat Metni"

T.C.

D A N I Ş T A Y

ONİKİNCİ DAİRE

Esas No : 2018/9415

Karar No : 2023/3443

TEMYİZ EDEN (DAVALI) : … Büyükşehir Belediye Başkanlığı

VEKİLİ : Av. …

KARŞI TARAF (DAVACI) : …

VEKİLİ : Av. …

İSTEMİN KONUSU: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir.

YARGILAMA SÜRECİ :

Dava konusu istem: ............................................... Büyükşehir Belediye Başkanlığı, Ulaşım Dairesi Başkanlığına bağlı Terminaller ve Ticari Plaka İşlemleri Şube Müdürlüğünde memur olarak görev yapan davacının, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 94. maddesi uyarınca görevden çekilmiş sayılmasına ilişkin … tarih ve … sayılı işlemin iptali istenilmiştir.

İlk Derece Mahkemesi kararının özeti: … İdare Mahkemesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararıyla; davacının, yıllık izninin sona ermesine rağmen 10/04/2017-04/05/2017 tarihleri arasında göreve gelmediği sabit olmakla birlikte, 07/04/2017-27/04/2017 tarihleri arasında Ukrayna'da hastanede tedavi gördüğünü gösteren rapor bulunduğu, raporun 27/04/2017 tarihinde mail yoluyla idareye iletildiği, bu raporun usulüne uygun olarak alınıp idareye ibraz edilmediği ileri sürülebilirse de, anılan raporun fenne uygun olmadığı yolunda bir tespit bulunmadığından, davacının göreve gelmediği dönemde mazereti bulunduğunun kabulü gerektiği, bu durumda; kesintisiz olarak 25 gün göreve gelmemiş ise de, 07/04/2017-27/04/2017 tarihleri arasında Ukrayna'da tedavi gören davacının, bu durumunun mazeret olarak kabul edilmesi sonucunda, özürsüz ve mazeretsiz olarak görevin terk edilmesinden söz edilemeyeceğinden, görevden çekilmiş sayılmasında hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle, dava konusu işlemin iptaline karar verilmiştir.

Bölge İdare Mahkemesi kararının özeti: … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesince; istinaf başvurusuna konu İdare Mahkemesi kararının hukuka ve usule uygun olduğu ve davalı idare tarafından ileri sürülen iddiaların söz konusu kararın kaldırılmasını gerektirecek nitelikte görülmediği gerekçesiyle 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 45. maddesinin üçüncü fıkrası uyarınca istinaf başvurusunun reddine karar verilmiştir.

TEMYİZ EDENİN İDDİALARI : Davacının, 25 gün kesintisiz olarak görevine gelmediği, İnsan Kaynakları ve Eğitim Dairesi Başkanlığı kayıtlarında yurtdışından alınmış rapor bilgisi bulunmadığı, Ulaşım Dairesi Başkanlığı kayıtlarında da elektronik posta ile gönderilen belge bulunmadığı, davacının mazeretinin kabul edilebilirliği konusunda takdir yetkisinin bulunduğu belirtilerek, kararın bozulması gerektiği ileri sürülmektedir.

KARŞI TARAFIN SAVUNMASI : 07/04/2017 tarihinde rahatsızlaması nedeniyle 27/04/2017 tarihine kadar tedavi gördüğü, hastaneden alınan raporun mail yoluyla iletildiği, sözlü olarak 12 günlük yıllık izin talebinde bulunduğu, idarece, referandum nedeniyle yurt dışı izinlerinin kaldırıldığı belirtilerek izin talebinin onaylanmadığı, işlemin hukuka aykırı olduğu belirtilerek, temyiz isteminin reddi gerektiği savunulmuştur.

DANIŞTAY TETKİK HÂKİMİ : …

DÜŞÜNCESİ : Temyiz isteminin reddi ile usul ve yasaya uygun olan Bölge İdare Mahkemesi kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Onikinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra işin gereği görüşüldü:

HUKUKİ DEĞERLENDİRME:

Bölge idare mahkemelerinin nihai kararlarının temyizen bozulması, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 49. maddesinde yer alan sebeplerden birinin varlığı hâlinde mümkündür.

Temyizen incelenen karar usul ve hukuka uygun olup, dilekçede ileri sürülen temyiz nedenleri kararın bozulmasını gerektirecek nitelikte görülmemiştir.

KARAR SONUCU:

Açıklanan nedenlerle;

1. Davalı idarenin temyiz isteminin reddine,

2. Dava konusu işlemin yukarıda özetlenen gerekçeyle iptaline ilişkin İdare Mahkemesi kararına karşı yapılan istinaf başvurusunun reddi yolundaki temyize konu … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesinin … tarih ve E:… , K:… sayılı kararının ONANMASINA,

3. Temyiz giderlerinin istemde bulunan üzerinde bırakılmasına,

4. 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 50. maddesi uyarınca, bu kararın taraflara tebliğini ve bir örneğinin de … Bölge İdare Mahkemesi … İdari Dava Dairesine gönderilmesini teminen dosyanın … İdare Mahkemesine gönderilmesine, kesin olarak, 13/06/2023 tarihinde, oybirliğiyle karar verildi.

]]>
DİSİPLİN SORUŞTURMASI https://www.mevzuatinyeri.com/yurtdisinda-alinan-saglik-raporu-goreve-gelmemede-mazeret-olur-mu Thu, 11 Dec 2025 20:05:00 +0300
<![CDATA[Mahalli İdare Personeli İçin Unvan Değişikliği Kapsamı Genişledi]]> https://www.mevzuatinyeri.com/mahalli-idare-personeli-icin-unvan-degisikligi-kapsami-genisledi Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğinde Değişiklik: Yeni Meslek Grupları Eklendi

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı, belediyeler ve bağlı kuruluşlar ile mahalli idare birliklerinde çalışan personeli yakından ilgilendiren bir yönetmelik değişikliğini Resmî Gazete’de yayımladı.

2 Temmuz 2020 tarihli “Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmelik” üzerinde yapılan değişiklikle birlikte, bazı yeni meslek grupları görevde yükselme ve unvan değişikliği kapsamına alındı.


Üç Yeni Unvan Yönetmeliğe Eklendi

Değişiklik kapsamında, Yönetmeliğin 5. maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendine “tıbbi teknolog” ibaresinden sonra gelmek üzere şu unvanlar eklendi:

  • Gerontolog

  • Ergoterapist

  • Dil ve konuşma terapisti

Aynı meslek grupları, Yönetmeliğin 9. maddesinin birinci fıkrasının (a) bendine de eklenerek ilgili unvanlar için sınav ve ilerleme süreçlerinde düzenleme bütünlüğü sağlandı.

Bu düzenlemeyle birlikte, belediyelerde ve mahalli idare birliklerinde görev yapan söz konusu meslek mensupları artık unvan değişikliği ve görevde yükselme mekanizmaları kapsamında değerlendirilecek.

YÖNETMELİK

Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığından:

BELEDİYE VE BAĞLI KURULUŞLARI İLE MAHALLİ İDARE BİRLİKLERİ PERSONELİNİN GÖREVDE YÜKSELME VE UNVAN DEĞİŞİKLİĞİ ESASLARINA DAİR YÖNETMELİKTE DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA İLİŞKİN YÖNETMELİK

MADDE 1- 2/7/2020 tarihli ve 31173 sayılı Resmî Gazete’de yayımlanan Belediye ve Bağlı Kuruluşları ile Mahalli İdare Birlikleri Personelinin Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Esaslarına Dair Yönetmeliğin 5 inci maddesinin ikinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “tıbbi teknolog,” ibaresinden sonra gelmek üzere “gerontolog, ergoterapist, dil ve konuşma terapisti,” ibaresi eklenmiştir.

MADDE 2- Aynı Yönetmeliğin 9 uncu maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde yer alan “tıbbi teknolog” ibaresinden sonra gelmek üzere “, gerontolog, ergoterapist, dil ve konuşma terapisti” ibaresi eklenmiştir.

MADDE 3- Bu Yönetmelik yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

MADDE 4- Bu Yönetmelik hükümlerini Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı yürütür.

]]>
MAHALLİ İDARELER https://www.mevzuatinyeri.com/mahalli-idare-personeli-icin-unvan-degisikligi-kapsami-genisledi Thu, 11 Dec 2025 06:05:00 +0300
<![CDATA[Memur aylıktan kesme cezası hesabı nasıl yapılır]]> https://www.mevzuatinyeri.com/memur-ayliktan-kesme-cezasi-hesabi-nasil-yapilir Memur aylıktan kesme cezası hesabı nasıl yapılır

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 7 nci bölümünde disipline ilişkin hükümler düzenlenmiştir. Kanun’un 124 üncü maddesinde disiplin cezası, “Kamu hizmetlerinin gereği gibi yürütülmesini sağlamak amacı ile kanunların, Cumhurbaşkanlığı kararnamelerinin ve yönetmeliklerin; devlet memuru olarak emrettiği ödevleri yurt içinde veya dışında yerine getirmeyenlere, uyulmasını zorunlu kıldığı hususları yapmayanlara, yasakladığı işleri yapanlara” verilebilecek cezalar şeklinde tanımlanmıştır. Bu durumların varlığı halinde, Kanun’un 125 inci maddesinde hükme alınan disiplin cezalarından birisi verilir.

Kanun’da sayılan memur disiplin cezaları durumun niteliği ve ağırlık derecesine göre; uyarma, kınama, aylıktan kesme, kademe ilerlemesini durdurulması ve devlet memurluğundan çıkarma olmak üzere beş türdür. Aylıktan kesme cezası; memurun, brüt aylığından 1/30 – 1/8 arasında kesinti yapılmasını ifade eder. Cezanın verildiği tarihi takip eden aybaşından itibaren uygulanır.

KBS’de hesaplama yapılamadığı için, çalışanın maaşından yapılacak kesinti manuel hesaplanarak KBS’de yer alan maaş modülüne hesaplanan tutarın veri girişi yapılarak kesilmektedir.

Aylıktan Kesme Cezası = [Brüt Maaş - Aile Yardımı (Eş ve Çocuk) Ödeneği – Emekli Kesenekleri] x Belirlenen Kesinti Oranı

Aylıktan Kesme Cezası Nasıl Hesaplanır?

Kamu kurumlarının maaş sistemi olan KBS (Kamu Bordro Sistemi) aylıktan kesme cezası hesaplamasını otomatik olarak yapmamaktadır. Bu nedenle kurumlar kesintiyi manuel olarak hesaplayıp, maaş modülüne kesinti tutarını kendileri işlemektedir.

Aylıktan Kesme Cezası = (Brüt Maaş – Aile Yardımı (Eş + Çocuk) – Emekli Kesenekleri) × Kesinti Oranı

  • Kesinti oranı, verilen cezaya göre 1/30 – 1/8 aralığında belirlenir.

  • Aile yardımı ödenekleri brüt maaştan düşülür, kesinti bunlar hariç hesaplanır.

  • Emekli kesenekleri (5434 veya 5510’a göre) düşülerek bulunur.


Aylıktan Kesme Cezası Örnek Hesaplama

Bir memurun;

  • Brüt maaşı: 42.000 TL

  • Aile yardımı: 1.250 TL

  • Emekli keseneği: 3.200 TL

  • Kesinti oranı: 1/10 (disiplin amirince belirlenmiş)

hesaplama şu şekilde olur:

(42.000 – 1.250 – 3.200) × 1/10
= 37.550 × 0.10
= 3.755 TL aylıktan kesme cezası

Bu tutar bir sonraki ayın maaşından düşülür.

]]>
MAAŞ https://www.mevzuatinyeri.com/memur-ayliktan-kesme-cezasi-hesabi-nasil-yapilir Wed, 10 Dec 2025 21:55:00 +0300
<![CDATA[Meteoroloji Genel Müdürlüğü Misafirhaneleri Güncel]]> https://www.mevzuatinyeri.com/meteoroloji-genel-mudurlugu-misafirhaneleri-guncel Türkiye Meteoroloji Genel Müdürlüğü Misafirhaneleri Güncel Adres – Telefon Listesi (2025)

Tüm Bölge Müdürlükleri ve Şube Misafirhaneleri Tek Listede

Meteoroloji Genel Müdürlüğü (MGM), Türkiye’nin birçok ilinde kamu personelinin konaklama ihtiyacını karşılamak için misafirhaneler işletmektedir. Bu tesisler hem Meteoroloji personeline hem de uygun koşullarda diğer kamu görevlilerine hizmet vermektedir.
Aşağıda, tüm Meteoroloji misafirhanelerinin güncel adres ve telefon listesi yer almaktadır.


Türkiye Meteoroloji Misafirhaneleri – Güncel Adres ve Telefon Rehberi


1️⃣ Ankara – Uluslararası Bölgesel Eğitim Merkezi (UBEM) Misafirhanesi

Adres: Kalaba Mahallesi, Haliç Sok. No:4 – Keçiören / Ankara
Telefon: +90 312 302 23 28 / +90 312 302 23 29 / +90 312 361 23 53


2️⃣ İstanbul – Meteoroloji 1. Bölge Müdürlüğü Misafirhanesi

Adres: 30 Ağustos Cad. Orhantepe Mah. No:2 – Kartal / İstanbul
Telefon: +90 216 457 34 00 / +90 216 457 34 03


3️⃣ İzmir – Meteoroloji 2. Bölge Müdürlüğü Misafirhanesi

Adres: Güzelyalı Mahallesi, 24. Sok. No:51 – Konak / İzmir
Telefon: +90 232 285 39 65 / Dahili: 1029


4️⃣ Eskişehir – Meteoroloji 3. Bölge Müdürlüğü Misafirhanesi

Adres: Yenidoğan Mah., Cumhuriyet Bulvarı, Buluş Sok. No:164 – Eskişehir / Merkez
Telefon: +90 222 237 57 85 / +90 222 237 29 08


5️⃣ Adana – Meteoroloji 6. Bölge Müdürlüğü Misafirhanesi

Adres: Yavuzlar Mah. Kışla Cad. No:236 – Yüreğir / Adana
Telefon: +90 322 321 13 98 / +90 322 321 16 05


6️⃣ Kayseri – Meteoroloji 7. Bölge Müdürlüğü Misafirhanesi

Adres: Erenköy Mahallesi, Meteoroloji Caddesi No:3 – Melikgazi / Kayseri
Telefon: +90 352 225 67 20 / +90 352 225 67 21


7️⃣ Ankara – Meteoroloji 9. Bölge Müdürlüğü Misafirhanesi

Adres: Kalaba Mahallesi, Haliç Sok. No:6 – Keçiören / Ankara
Telefon: +90 312 302 27 42–75


8️⃣ Samsun – Meteoroloji 10. Bölge Müdürlüğü Misafirhanesi

Adres: Güzelyalı Mah. 6. Sokak No:34 Atakent – Atakum / Samsun
Telefon: +90 362 437 29 00 / +90 362 437 29 02


9️⃣ Erzurum – Meteoroloji 12. Bölge Müdürlüğü Misafirhanesi

Adres: Kazım Karabekir Mahallesi, Terminal Cad. No:2 – Erzurum / Merkez
Telefon: +90 442 233 02 85 / +90 442 234 38 20


🔟 Diyarbakır – Meteoroloji 15. Bölge Müdürlüğü Misafirhanesi

Adres: Körhat Mah. 62. Sokak No:2 – Bağlar / Diyarbakır
Telefon: +90 412 235 41 48 / +90 412 234 32 62


Ek Meteoroloji Misafirhaneleri (Şube Müdürlükleri)

Akçakoca Meteoroloji Müdürlüğü Misafirhanesi

Adres: Ayazlı Mah. Ereğli Cad. No:9 – Akçakoca / Düzce
Telefon: +90 380 611 41 46 / +90 381 611 54 73


Alanya Meteoroloji Müdürlüğü Misafirhanesi

Adres: Atatürk Cad. Meteoroloji Sok. No:3 – Alanya / Antalya
Telefon: +90 242 513 44 14 / +90 242 513 89 53


Anamur Meteoroloji Müdürlüğü Misafirhanesi

Adres: Adnan Menderes Bulvarı No:21, İskele – Anamur / Mersin
Telefon: +90 324 814 47 55 / 814 10 48 / +90 324 814 10 48


Marmaris Meteoroloji Müdürlüğü Misafirhanesi

Adres: Şirinyer Mah. FSM Cad. No:22 – Armutalan / Marmaris
Telefon: +90 252 417 03 71 / +90 252 417 06 15

Meteoroloji Misafirhaneleri – Güncel Adres ve İletişim Bilgileri

Şehir / Bölge Müdürlüğü Adres Telefon
Ankara (Uluslararası Eğitim Merkezi) Kalaba Mah. Haliç Sok. No:4, Keçiören / Ankara 📞 0312 302 23 28 – 29 / 361 23 53
İstanbul (1. Bölge Müdürlüğü) 30 Ağustos Cad. Orhantepe Mah. No:2, Kartal / İstanbul 📞 0216 457 34 00 / 457 34 03
İzmir (2. Bölge Müdürlüğü) Güzelyalı Mah. 24. Sok. No:51, Konak / İzmir 📞 0232 285 39 65 (dahili 1029)
Eskişehir (3. Bölge Müdürlüğü) Yenidoğan Mah. Cumhuriyet Bulv. Buluş Sok. No:164, Merkez / Eskişehir 📞 0222 237 57 85 / 237 29 08
Adana (6. Bölge Müdürlüğü) Yavuzlar Mah. Kışla Cad. No:236, Yüreğir / Adana 📞 0322 321 13 98 / 321 16 05
Kayseri (7. Bölge Müdürlüğü) Erenköy Mah. Meteoroloji Cad. No:3, Melikgazi / Kayseri 📞 0352 225 67 20 / 225 67 21
Ankara (9. Bölge Müdürlüğü) Kalaba Mah. Haliç Sok. No:6, Keçiören / Ankara 📞 0312 302 27 42 – 75
Samsun (10. Bölge Müdürlüğü) Güzelyalı Mah. 6. Sok. No:34 Atakent, Atakum / Samsun 📞 0362 437 29 00 / 437 29 02
Erzurum (12. Bölge Müdürlüğü) Kazım Karabekir Mah. Terminal Cad. No:2, Merkez / Erzurum 📞 0442 233 02 85 / 234 38 20
Diyarbakır (15. Bölge Müdürlüğü) Körhat Mah. 62. Sok. No:2, Bağlar / Diyarbakır 📞 0412 235 41 48 / 234 32 62
Akçakoca Meteoroloji Müdürlüğü Ayazlı Mah. Ereğli Cad. No:9, Akçakoca / Düzce 📞 0380 611 41 46 / 611 54 73
Alanya Meteoroloji Müdürlüğü Atatürk Cad. Meteoroloji Sok. No:3, Alanya / Antalya 📞 0242 513 44 14 / 513 89 53
Anamur Meteoroloji Müdürlüğü Adnan Menderes Blv. No:21, İskele / Anamur / Mersin 📞 0324 814 47 55 – 814 10 48
Marmaris Meteoroloji Müdürlüğü Şirinyer Mah. FSM Cad. No:22, Armutalan / Marmaris 📞 0252 417 03 71 / 417 06 15

🛏️ Kimler Konaklayabilir?

  • Kamu kurum ve kuruluşlarında çalışan personel

  • Emekli kamu personelleri

  • Uygunluk durumunda refakatçiler

  • Talep yoğunluğuna göre misafirlerin kamu bağlantısı kontrol edilebilir


📌 Rezervasyon İçin Bilgilendirme

  • Misafirhaneler MGM bölge müdürlükleri üzerinden yönetilmektedir.

  • Odaların doluluk durumuna göre doğrudan müdürlükler ya da ilgili müdürlük sekreterliğiyle görüşülmesi önerilir.

  • Bazı tesislerde VIP oda, paylaşımlı oda veya misafir evi seçenekleri bulunmaktadır.

]]>
MİSAFİRHANE https://www.mevzuatinyeri.com/meteoroloji-genel-mudurlugu-misafirhaneleri-guncel Wed, 10 Dec 2025 21:43:00 +0300
<![CDATA[Özel hayatta işlene suçun memuriyete etkisi ortaya konulmadan disiplin cezası verilemez]]> https://www.mevzuatinyeri.com/ozel-hayatta-islene-sucun-memuriyete-etkisi-ortaya-konulmadan-disiplin-cezasi-verilemez Danıştay'dan Önemli İçtihat: Özel Hayat Fiili İşe Olumsuz Yansıtılmadıkça Memuriyetten Çıkarılamaz

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, Esas No: 2018/2236, Karar No: 2019/3666 ile kayıtlı kararıyla, kamu görevlilerinin özel hayatlarında gerçekleşen fiillerin disiplin hukuku kapsamında değerlendirilmesine ilişkin önemli bir sınır belirlemiştir. Karar, Anayasa'nın 20. maddesi ile Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesi kapsamında korunan özel hayatın gizliliği hakkının, memur disiplin hukuku uygulamasında da geçerli olduğunu teyit etmiştir.

Dava, aday memur statüsündeki bir kamu görevlisinin, özel hayatında gerçekleşen ve hukuki olarak cezai yaptırıma tabi tutulmuş bazı fiilleri nedeniyle, 657 Sayılı Devlet Memurları Kanunu'nun 125. maddesi kapsamında disiplin cezası almasını ve aynı Kanun'un 56. maddesi uyarınca memuriyetle ilişkisinin kesilmesini konu edinmiştir.

Temel hukuki sorun, bir kamu görevlisinin özel hayat alanında kalan ve görevinin ifasına doğrudan olumsuz etkisi bulunmayan fiillerinin, "memuriyetle bağdaşmayacak hal ve hareket" olarak nitelendirilip nitelendirilemeyeceğidir.

İdari ve Yargısal Sürecin Özeti

  1. Ceza Yargılaması: Davacı hakkında, kişilerin huzur ve sükununu bozma ve hakaret suçlarından ceza davası açılmış, mahkemece hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiştir.

  2. Disiplin Soruşturması: Ceza davası devam ederken, ilgili kurum tarafından disiplin soruşturması başlatılmıştır. Soruşturma sonucunda, "hizmet dışında devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak" fiilinin sabit olduğu gerekçesiyle kınama cezası verilmesi ve aday memur statüsü nedeniyle memuriyetle ilişkisinin kesilmesi önerilmiştir.

  3. İdari İşlem: Kurul, bu öneriye uyarak ilgili disiplin cezasını vermiş ve memuriyetle ilişki kesme işlemini tesis etmiştir.

  4. İdari Yargı Süreci: Davacı, söz konusu işlemin iptali için dava açmıştır. İdare Mahkemesi'nin davanın reddine ilişkin kararı üzerine temyiz yoluna başvurulmuştur.

Danıştay'ın Hukuki Analizi ve İçtihatlara Dayalı Değerlendirmesi

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu, temyiz incelemesinde öncelikle disiplin hukukunun amacına ve özel hayatın gizliliği hakkının koruma alanına odaklanmıştır.

1. Disiplin Hukukunun Amacı ve Sınırları

Kararda, disiplin kurallarının temel amacının idarenin iç düzenini ve kamu hizmetinin etkin işleyişini sağlamak olduğu vurgulanmıştır. Bu bağlamda, bir kamu görevlisinin hizmet dışındaki fiillerinin disiplin hukukunu ilgilendirebilmesi için, söz konusu fiillerin kamu hizmetinin görülmesini somut şekilde olumsuz etkilemesi gerekmektedir. Salt özel hayata ilişkin ve iş performansına yansımayan davranışlar, disiplin yaptırımının otomatik konusunu oluşturmaz.

2. Anayasa ve Uluslararası Hukuk Çerçevesi

Danıştay, Anayasa'nın 20. maddesinde ve AİHS'in 8. maddesinde güvence altına alınan özel hayatın ve aile hayatının gizliliği hakkına atıfta bulunmuştur. Bu hak, devlet memurlarını da kapsamaktadır. İdarenin, bu temel hakka ancak kanunla öngörülmüş, demokratik bir toplumda zorunlu ve orantılı önlemler çerçevesinde müdahale edebileceği belirtilmiştir.

3. Üst Yargı Organları İçtihatlarının İncelenmesi

Kararda, konuya ilişkin Anayasa Mahkemesi ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihatları detaylı şekilde incelenmiştir:

  • Anayasa Mahkemesi Kararları: AYM, benzer bir başvuruda (2013/9660), özel hayata ilişkin unsurların disiplin cezasının temelini oluşturduğu durumlarda, memurun özel hayatının gizliliği hakkına müdahale edildiğini açıkça ifade etmiştir. AYM, bu tür müdahalelerin ancak söz konusu eylemlerin mesleki hayata somut olumsuz etkilerinin ikna edici gerekçelerle ortaya konulması halinde meşru olabileceğini vurgulamıştır.

  • AİHM İçtihadı: Özpınar/Türkiye kararında (Başvuru No: 20999/04), bir yargıcın özel hayatına ilişkin iddialarla meslekten çıkarılmasının, iddiaların mesleki performansına somut etkisi gösterilemediği için AİHS'in 8. maddesini ihlal ettiğine hükmedilmiştir.

Danıştay, yukarıdaki hukuki ilkeleri somut davaya uygulayarak şu tespitleri yapmıştır:

  • Mahremiyet Alanı İhlali: Davacıya isnat edilen fiiller, tartışmasız biçimde özel hayat alanına girmektedir.

  • Somut Bağlantı Eksikliği: İdare veya yargısal süreçte, bu fiillerin davacının mesleki görevlerini yerine getirmesini engellediği, kamu hizmetinin saygınlığını veya işleyişini somut şekilde zedelediği yönünde herhangi bir delil veya tespit bulunmamaktadır.

  • İş Ortamına Taşınma Yokluğu: Davacının söz konusu özel ilişkiyi iş ortamına taşıdığı veya iş ilişkilerini olumsuz etkilediğine dair bir bulgu mevcut değildir.

  • Gerekçelendirme Eksikliği: İdare Mahkemesi kararında, özel hayata bu düzeyde bir müdahaleyi haklı kılacak yeterli ve hukuki gerekçelendirme bulunmamaktadır.

Karar ve Hukuki Sonuçları

Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu:

  • Davacının temyiz istemini haklı bularak KABUL etmiş,

  • İdare Mahkemesi'nin davanın reddine ilişkin kararını, hukuka aykırılık nedeniyle BOZMUŞ,

  • Dosyanın yeniden görüşülmek ve esas hakkında bir karar verilmek üzere ilgili İdare Mahkemesi'ne GÖNDERİLMESİNE karar vermiştir.

Kararın Disiplin Hukukuna Etkisi ve Genel İlkeler

Bu kararla Danıştay, memur disiplin hukukuna ilişkin önemli ilkeleri belirlemiştir:

  1. Orantılılık ve Zorunluluk İlkesi: Özel hayata yapılan her müdahale, ancak demokratik bir toplumda zorunlu ve ulaşılmak istenen meşru amaçla orantılı olduğu durumlarda meşrudur.

  2. Somut Bağlantı Zorunluluğu: Özel hayattaki bir fiilin disiplin cezasına konu olabilmesi için, o fiilin kamu hizmetinin görülmesi veya idarenin saygınlığı üzerinde somut ve ispat edilmiş bir olumsuz etkisinin bulunması gereklidir.

  3. Gerekçelendirme Yükümlülüğü: İdare ve idari yargı mercileri, özel hayata müdahale içeren disiplin işlemlerinde, bu müdahalenin neden gerekli ve orantılı olduğunu açık, ikna edici ve hukuki gerekçelerle ortaya koymakla yükümlüdür.

  4. Temel Hakların Korunması: Kamu görevlileri de Anayasa ve uluslararası sözleşmelerle güvence altına alınan temel hak ve özgürlüklerden, özellikle de özel hayatın gizliliği hakkından yararlanır. Disiplin hukuku, bu temel hakları ihlal eden keyfi uygulamalara alet edilemez.

Sonuç: Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulu'nun bu kararı, idarelerin disiplin yetkisini, Anayasa ve uluslararası insan hakları standartları çerçevesinde sınırlandırmakta ve kamu görevlilerinin özel yaşam özerkliğini koruyan bir denge oluşturmaktadır.

T.C.

DANIŞTAY

İdari Dava Daireleri Kurulu

Esas No : 2018/2236

Karar No: 2019/3666

TÜRK MİLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay İdari Dava Daireleri Kurulunca, Tetkik I [akiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İnceleme ve Gerekçe:

Maddi Olay :

Davacı, 26/01/2012 tarihinde aday memur olarak açıktan atanma suretiyle.........................i olarak göreve başlamıştır.

.................le evli olan Bayan ...................... davacı hakkında suç duyurusunda bulunmuştur. ................................ şikâyet dilekçesinde; davacının kendisini evindeki sabit hatlı telefondan arayarak eşi ......... ile gönül ilişkisi yaşadığını, eşinden ayrılması gerektiğini söylediğini, bunun yanı sıra sosyal medya hesabından tarafına yönelik birtakım hakaret içeren paylaşımlarda bulunduğunu, bu nedenle kişilik haklarının saldırıya uğradığını belirtmiştir.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığınca yürütülen soruşturma sonucunda, davacı hakkında, kişilerin huzur ve sükûnunu bozma ve hakaret suçlarını işlediği iddiasıyla iddianame düzenlenmiştir.

Ankara 18. Sulh Ceza Mahkemesinin 03/12/2013 tarih ve 11:2013/621, K:2013/384 sayılı kararıyla, davacının kişilerin huzur ve sükûnunu bozma suçundan 3 ay hapis, sesli, yazılı veva görüntülü bir ileti ile hakaret suçundan 2.240,00 TL adli para cezası ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmiş ve bu karar, itiraz edilmeksizin 17/12/2013 tarihinde kesinleşmiştir.

Ankara Cumhuriyet Başsavcılığının, ................................. Genel Sekreterliğine hitaben yazdığı 07/12/2012 tarihli yazıda, davacı hakkında kamu davası açıldığı bildirilmiş ve iddianamenin bir örneği yazı ekinde sunulmuştur.

.................................Kurulunun 27/12/2012 tarihli kararı ile iddianameye konu evlem nedeniyle davacı hakkında disiplin soruşturması açılmasına karar verilmiş ve ......................... hâkimlerinden bir kişi soruşturmayı yürütmekle görevlendirilmiştir.

Söz konusu soruşturma sonucunda düzenlenen 06/03/2013 tarihli soruşturma raporunda; davacının evli olduğunu bildiği Z.K. isimli şahısla ilişkisinin devam ettiğini söylemesi karşısında, memuriyet hizmeti dışında devlet memurunun itibarını sarsıcı davranışta bulunduğu, hatta bu davranış tarzında ısrarcı olarak aynı eylemlerine devam ettiği, herhangi bir nedamet belirtisinin bulunmadığı belirtilerek, davacının disiplin yönünden kınama cezası ile cezalandırılması, aday memur statüsünde bulunduğu da dikkate aılınarak idari yönden görevine son verilmesi teklif edilmiştir.

Bu teklif doğrultusunda,...................... Kurulunun 15/03/2013 tarih ve 92 sayılı kararıyla, 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 125. maddesinin 1. fıkrasının (B) bendinin (d) alt bendi uyarınca "hizmet dışında devlet memurunun itibar ve güven duygusunu sarsacak nitelikte davranışlarda bulunmak" fiilinin sübuta erdiği gerekçesiyle, davacının kınama cezasıyla cezalandırılmasına ve aday memur statüsünde olduğu da değerlendirilerek aynı Kanun’un 56. maddesi uyarınca memuriyetle ilişkisinin kesilmesine karar verilmiştir.

Davacı, 05/04/2013 tarihli dilekçesiyle bu karara itiraz ederek, kararın kaldırılmasına ya da değiştirilmesine karar verilmesini talep etmiştir.

Yargıtay Başkanlar Kurulu'nun 20/06/2013 tarih ve 18 sayılı kararıyla, söz konusu itirazın reddine karar verilmiştir.

Davacı kınama cezasıyla cezalandırılmasına ve memuriyetle ilişkisinin kesilmesine ilişkin .................. Kurulunun 15/03/2013 tarih ve 92 sayılı işleminin iptali istemiyle İdare Mahkemesinde dava açmıştır.

Ankara 13. İdare Mahkemesi'nin 12/06/2013 tarih ve E:2013/894, K2013/902 sayılı kararıyla, .......................................Kurulunun 15/03/2013 tarih ve 92 sayılı kararının; davacının kınama cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin kısmına karşı ayrı, davacının memuriyetle ilişkisinin kesilmesine ilişkin kısmına karşı ayrı dava açılması gerektiği gerekçesiyle, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun 15. maddesinin 1. fıkrasının (d) bendi uyarınca, dava dilekçesinin reddine karar verilmiştir.

Bunun üzerine, davacının memuriyetle ilişkisinin kesilmesine ilişkin ................................... Kurulu'nun 15/03/2013 tarih ve 92 sayılı işleminin iptali ile yoksun kaldığı parasal hakların yasal faiziyle birlikte ödenmesine karar yerilmesi istemiyle temyizen incelenen dava açılmıştır.

İlgili Mevzuat :

Anayasa'nın "Kanun önünde eşitlik" başlıklı 10. maddesinde; "Herkes, dil, ırk, renk, cinsiyet, siyasi düşünce, felsefi inanç, din, mezhep ve benzeri sebeplerle ayırım gözetilmeksizin kanun önünde eşittir..." hükmüne yer verilmiş. Devlet organları ve idare makamlarının bütün işlemlerinde kanun önünde eşitlik ilkesine uygun olarak hareket etmek zorunda oldukları vurgulanmış, "Özel hayatın gizliliği ve korunması" başlıklı bölümündeki 20/1. maddesinde, "Herkes, özel hayatına ve aile hayatına saygı gösterilmesini isteme hakkına sahiptir. Özel hayatın ve aile hayatının gizliliğine dokunulamaz." düzenlemesine, 90/5. maddesinde ise: "Usulüne göre yürürlüe konulmuş Milletlerarası andlaşmalar kanun hükmündedir. Bunlar hakkında Anayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamaz. L sülüne göre yürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunların aynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarası andlaşma hükümleri esas alınır." düzenlemesi ver almıştır.

Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin "Özel Hayatın ve Aile I layatının Korunması" başlıklı 8. maddesinde, herkesin özel ve aile yaşamına, konutuna ve haberleşmesine savgı gösterilmesi hakkına sahip olduğu, bu hakkın kullanılmasına bir kamu makamının müdahalesinin, ancak müdahalenin yasayla öngörülmüş ve demokratik bir toplumda ulusal güvenlik, kamu güvenliği, ülkenin ekonomik refahı, düzenin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi, sağlığın veya ahlakın veya başkalarının hak ve özgürlüklerinin korunması için gerekli bir tedbir olması durumunda söz. konusu olabileceği kurala bağlanmış; Birleşmiş Milletler Medeni ve Siyasal Haklar Sözleşmesi'nin "Mahremiyet Hakkı" başlıklı 17. maddesinde de, hiç kimsenin özel ve aile yaşamına, konutuna veya haberleşmesine keyfi veya hukuka avkırı olarak müdahale edilemeyeceği; onuru veva itibarının hukuka aykırı saldırılara maruz, bırakılamayacağı, herkesin bu tür saldırılara veya müdahalelere karşı hukuk tarafından korunma hakkına sahip olduğu belirtilmiştir.

657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’nun 56. maddesinde; “Adavlık süresi içinde temel ve hazırlayıcı eğitim ve staj devrelerinin her birinde başarısız olanlarla adaylık süresi içinde hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durumları, göreve devamsızlıkları tespit edilenlerin sicil amirlerinin teklifi ve atamaya yetkili amirin onayı ile ilişkileri kesilir. İlişkileri kesilenler ilgili kurumlarca derhal Devlet Personel Başkanlığına bildirilir." hükmüne yer verilmiştir.

Hukuki Değerlendirme:

Uyuşmazlıkta, davacıya evli olduğunu bildiği kişiyle ilişki yaşaması şeklinde isnat edilen fiil nedeniyle "Devlet memurluğu ile ilişiğinin kesilmesine" yönelik işlem tesis edilmesi karşısında, söz konusu fiilin. Kanunda zikredilen "hal ve hareketlerinde memuriyetle bağdaşmayacak durum" olarak nitelendirilip nitelendirilemeveceği ile Anavasa'nın 20/1. maddesi ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesi uyarınca "özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı" kapsamında bulunup bulunmadığı konusunun irdelenmesi gerekmektedir.

Disiplin kurallarının remel olarak idarenin iç düzeninin korunması fonksiyonunu üstlendiği göz önüne alındığında, kamu görevlilerinin hizmet dışındaki fiillerinin memur disiplin hukukunun alanına girmesi için bu düzeni bozan, kamu hizmetinin ivi ve düzenli şekilde sunulmasını somut ve olumsuz şekilde etkileyen bir yönünün bulunması gerekmektedir.

Konuya ilişkin olarak Anayasa Mahkemesinin 21/01/2015 tarih ve Başvuru No:2013/9660 sayılı kararında; "...Somut başvuru açısından, başvurucunun devlet memurluğundan mesleki nedenlerle yürütülen bir disiplin soruşturması neticesinde çıkarılmamış okluğu açıktır. Disiplin soruşturması sürecinden, devlet memurluğundan çıkarma kararından ve derece mahkemesi kararlarından anlaşılacağı üzere, başvuruya konu süreçte özellikle başvurucunun özel hayatı kapsamındaki davranışları belirleyici olmuştur. Bu şartlar altında, özel yaşamına ait unsurlar gerekçe gösterilerek verilen devlet memurluğundan çıkarma kararının, başvurucunun özel lıavatın gizliliği hakkına bir müdahale olduğu açıktır... Başvurucu, devlet memurluğundan çıkarma cezası ile sonuçlanan disiplin soruşturması sürecinde, mesleki hayatını değil özel hayatını ilgilendiren iddialara yanıt vermek zorunda kalmıştır. Bu kapsamda başvurucuya yöneltilen iddiaların görevinin ifasıyla değil, daha çok mahremiyet alanıda gerçekleşen özel eylemleri ile ilgili olduğu görülmektedir. Dolayısıyla ihtilaf konusu soruşturmanın kapsamı mesleki hayatın sınırlarını aşmaktadır..." değerlendirilmesi yapılmış, benzer bir kararında "...Özel hayat, öncelikle bireylerin kendi bireyselliklerini geliştirebilecekleri ve diğer kişilerle en mahrem ilişkilere girebilecekleri kavramsal ve fiziksel bir alana işaret etmektedir. Bu mahremiyet alanı, Devletin müdahale edemeyeceği veya meşru amaçlarla asgari dıızevde müdahale edebileceği özel bir alanı kapsamaktadır. Bireyin mahremiyet hakkının mekanı, kural olarak özel alandır. Ancak özel yaşamın korunması hakkı bazı durumlarda kamusal alana da genişleyebilir. Zira meşru beklenti kavramı, bireylerin mahremiyetlerinin kamusal alanda da bazı koşullar altında korunmasını mümkün kılmaktadır... (B.No:2013/l614, 03/04/2014)" denilmiştir.

Konuyla ilgili Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararları incelendiğinde de; Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 8. maddesindeki "özel hayata ve aile hayatına saygı hakkı" konusunda verilmiş ve bu davayı ilgilendiren pek çok kararın olduğu görülmektedir. Bu kararlardan biri olan Ozpınar - Türkiye Kararında (Başvuru No:20999/04 Karar Tarihi: 19/10/2010) bir yargıcın özel hayatında arkadaşlık ettiği kişiler ve giyim tarzı, asın makyaj yapması gibi iddialar için plana çıkarılarak meslekten çıkarılması, anılan hakkın ihlali olarak değerlendirilmiş, anılan yargıçla ilgili iddiaların bu kişinin mesleğini icrasına kişinin somut olarak ortaya konulmadığı hususu vurgulanmıştır.

Davacının aday memur olarak gorev yaptığı donemde evli olduğunu bildiri kişiyle ilişki yaşaması şeklindeki isnadın davacının mahremiyet ilanına dahil, özel hayatının sınırları içinde kalan eylemlere ilişkin olduğu açıktır. Mesleki vaşamı ile bağlantısı olabilecek bazı özel havat unsurları açısından, mesleki ve etik kurallara aykırı davranışların kamu görevlileri ve dolayısıyla gerçekleştirilen kamu hizmetinin saygınlığı üzerinde etkisi olabileceği kabul edilse dahi, dava konusu işleme gerekçe olarak gösterilen eylemlerin davacının mesleki faaliyetlerine yönelik bir etkisinden de söz etmek mümkün değildir.

Nitekim, dava konusu Yargıtay Yönetim Kurulunun 15/03/2013 tarih ve 92 sayılı kararının, davacının kınama cezasıyla cezalandırılmasına ilişkin kısmına yönelik olarak Anayasa Mahkemesinin 18/07/2019 tarih, Başvuru No:2016/7091 sayılı kararında; "...başvurucunun evli olduğunu bildiği kişiyle ilişkisini iş ortamına yansıtarak alenileştirdiği ve özel hayatına ilişkin konuları meslek hayatına olumsuz şekilde yansıttığı, diğer bir ifade ile kamu hizmetinin gereği gibi yürütülmesine engel olduğu yönünde herhangi bir tespit bulunmamaktadır. Bu hususun aksini gösterir bir bilgi idari veya yargısal sürece de yansımamıştır. Dolayısıyla Anayasa Mahkemesince farklı yönde değerlendirme yapılmasını gerektiren bir durum söz konusu değildir. Bu durumda başvurucunun evli bir kişiyle ilişki yaşaması şeklindeki özel hayatına dair eylemlerinin disiplin soruşturması sonucu kınama cezası ile cezalandırılmasının ve memuriyetten çıkarılmasının temelini oluşturduğu, başka bir deyişle başvurucunun kınama cezası ile cezalandırılmasında özel hayatı kapsamındaki davranışlarının belirleyici olduğu görülmektedir. Böyle bir müdahale olduğunda derece mahkemelerinin gerekçelerinin bireyin özel hayatına müdahaleyi haklı kılacak yeterlilikte olması zaruridir. Ovsa Mahkemece söz konusu eylem ve davranışların başvurucunun mesleki hayatı -aday memur olarak görev yaptığı kurum- üzerindeki olumsuz etkileri ve riskleri ikna edici gerekçelerle açıklanmamıştır. Dolayısıyla inceleme konusu soruşturma ve yargılama kapsamında başvurucunun eylemlerinin mesleğine bir etkisinin bulunduğunun ortaya konulamadiğı değerlendirilmektedir." denilerek, davacının Anayasa’nın 20. maddesinde güvence altına alınan özel hayata saygı hakkının ihlal edildiğine karar verilmiştir.

Bu durumda, davacının görevinin ifasıyla ilgili olmayan, tamamen özci hava t sınırları dahilinde gerçekleşen eylemleri gerekçe gösterilerek tesis dilen dava konusu işlemde hukuka uyarlık, davanın reddi yolunda verilen İdare Mahkemesi kararında da hukuki isabet bulunmamaktadır.

Karar Sonucu:

Açıklanan nedenlerle;

Davacının temviz isteminin kabulüne;

]]>
DİSİPLİN SORUŞTURMASI https://www.mevzuatinyeri.com/ozel-hayatta-islene-sucun-memuriyete-etkisi-ortaya-konulmadan-disiplin-cezasi-verilemez Wed, 10 Dec 2025 21:35:00 +0300
<![CDATA[Memur Hastalık İznini Memuriyet Mahalli Dışında Geçirebilir mi?]]> https://www.mevzuatinyeri.com/memur-hastalik-iznini-memuriyet-mahalli-disinda-gecirebilir-mi-1 Memur Hastalık İznini Memuriyet Mahalli Dışında Geçirebilir mi?

Memurların hastalanmaları halinde sağlık raporu alarak hastalık izni kullanma hakları bulunmaktadır. Memurların hastalık iznini memuriyet mahalli dışında geçirmek istediklerinde bu hususta mevzuat olarak bir engel olup olmadığı memurlar arasında merak konusu olmaktadır.

Memur olarak görev yapmakta olanların hastalık izinlerinde sağlık kurum ve kuruluşlarından alacakları sağlık raporlarına istinaden kullanacakları hastalık izinlerine ilişkin düzenleme Devlet Memurları Kanununun 105. maddesinde yapılmış konuya ilişkin olarak ayrıntılı düzenleme Devlet Memurlarına Verilecek Hastalık Raporları ile Hastalık ve Refakat İznine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelikle yapılmıştır.İlgili kanun maddesi ve yönetmelik hükümlerine bakıldığında ise hastalık izni alan memurların hastalık izinlerini nerede geçireceğine ilişkin bir hüküm yer almamaktadır.Bu nedenle hastalık izni alan memurların hastalık iznini memuriyet mahallinde veya memuriyet mahalli dışında geçirmelerinde herhangi bir sakınca bulunmamaktadır.Devlet Personel Başkanlığınca 22.01.2013 tarih ve 497 sayılı yazı ile verilen görüşte bu yöndedir.Devlet personel başkanlığının ilgili görüşü yazımız ekinde yer almaktadır.

ÖZET: Memuriyet mahallinden alınmış hastalık raporları sonucunda memura verilen hastalık izinlerinin memuriyet mahalli dışında kullanılıp kullanılmayacağı hk. (22.01.2013-497)
Genel Müdürlüğünüz emrinde görev yapan memur ve 399 sayılı KHK’ya tabi sözleşmeli personelin memuriyet mahallinden almış oldukları hastalık raporları sonucunda verilen hastalık izinlerini memuriyet mahalli dışında kullanıp kullanamayacakları konusunda görüş talep eden ilgi yazı incelenmiştir.
Bilindiği üzere, 399 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin “Hastalık ve doğum izni” başlıklı 9 uncu maddesinde; “Sözleşmeli personelin hastalık izinleri ile ücretli veya ücretsiz doğum izinleri hakkında kadroları ekli 1 sayılı cetvelde gösterilen personelin tabi olduğu hükümler uygulanır. ” hükmüne yer verilmiştir.
Bu itibarla, gerek 657 sayılı Devlet Memurları Kanununda gerekse de mezkur Kanunun 105 inci maddesine dayalı olarak çıkarılan Devlet Memurlarına Verilecek Hastalık Raporları ile Hastalık ve Refakat İznine İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik’te memuriyet mahallinden usulüne uygun olarak alınmış hastalık raporları sonucunda verilen hastalık izinlerinin memuriyet mahalli dışında kullanılamayacağına dair bir düzenleme bulunmadığından söz konusu personelin hastalık izinlerini memuriyet mahalli dışında kullanmasında bir sakınca bulunmamaktadır.

]]>
İZİNLER https://www.mevzuatinyeri.com/memur-hastalik-iznini-memuriyet-mahalli-disinda-gecirebilir-mi-1 Wed, 10 Dec 2025 21:35:00 +0300
<![CDATA[Üniversite öğretim görevlilerin mesai takip sistemi ile takibi]]> https://www.mevzuatinyeri.com/universite-ogretim-gorevlilerin-mesai-takip-sistemi-ile-takibi Danıştay, Üniversitelerde Akademik Personele Yönelik Mesai Takip Sistemini Hukuka Uygun Buldu

Danıştay 8. Daire, üniversitelerde görev yapan akademik personele yönelik mesai takip sistemi uygulamasını değerlendirdiği tarihi bir karara imza attı. Esas No: 2014/10203, Karar No: 2015/5308 ile kayıtlı kararda, tıp fakülteleri gibi sağlık hizmeti sunulan birimlerde çalışan akademisyenlerin mesai saatlerine uyumunun kayıt altına alınmasında hukuka aykırılık bulunmadığı hükme bağlandı.

Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı'nın, üniversite hastanesinde kurulan personel devam kayıt sisteminin akademik personele uygulanmaması yönündeki başvurusunun reddedilmesi üzerine açılan davada, Kırıkkale İdare Mahkemesi söz konusu işlemin iptaline hükmetmişti. Mahkeme, üniversitelerin bilimsel özerkliğine vurgu yaparak öğretim üyelerinin diğer kamu görevlileri gibi değerlendirilemeyeceğini, mesai takibinin akademik özgürlüklere aykırı olduğunu belirtmişti.

Ancak Danıştay 8. Daire, bu kararı temyizen inceleyerek bozdu. Kararda, tıp fakültelerinin sadece eğitim-öğretim birimleri olmadığı, aynı zamanda sağlık hizmeti sunumu yaptığı gerçeğinin altı çizildi.

Danıştay kararında öne çıkan gerekçeler şu şekilde:

  1. Sağlık Hizmetinin Önceliği: Tıp fakültelerinde acil servis, yoğun bakım, ameliyathane ve poliklinik hizmetlerinin kesintisiz sürdürülmesi zorunluluğu, personelin mesai disiplinine uymasını gerektirmektedir.

  2. Hasta Şikayetleri ve Kamu Yararı: Dosyada yer alan hasta şikayetlerinde, mesai saatlerinde doktor bulunamaması nedeniyle tedavi ve kontrollerin aksadığı yönünde ifadeler bulunmaktadır.

  3. 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu Çerçevesi: Kanunun 36. maddesinde öğretim elemanlarının "üniversitede devamlı statüde görev yapacakları" hükmüne dikkat çekilmiştir.

  4. Tıp Fakültelerinin Farklı Konumu: Döner sermaye ödemesi alan ve doğrudan hasta bakımı gerçekleştiren tıp fakültesi öğretim üyelerinin, diğer fakültelerdeki meslektaşlarından farklı değerlendirilmesi gerektiği vurgulanmıştır.

Danıştay kararında, üniversitelerin Anayasa'nın 130. maddesinde tanımlanan bilimsel özerklik ilkesine sahip olduğu kabul edilmekle birlikte, bu özerkliğin kamu hizmeti sunumu gerektiren alanlarda sınırsız olamayacağına işaret edildi. Kararda, öğretim üyelerinin bilimsel araştırma ve akademik çalışmalarının yanı sıra, özellikle tıp fakültelerinde sunulan sağlık hizmetlerinin de kamu yararı açısından kritik öneme sahip olduğu belirtildi.

İdare Mahkemesi, mesai takibinin disiplin hukukunun konusu olduğunu, bu nedenle ayrıca bir takip sistemine gerek bulunmadığını ifade etmişti. Ancak Danıştay, disiplin cezalarının a posteriori (sonradan) uygulandığını, oysa mesai takip sisteminin hizmet sürekliliğini sağlamak amacıyla a priori (önceden) düzenleyici bir mekanizma olduğunu vurguladı.

Danıştay'ın bu kararı, kamu hizmeti sunumu ile akademik özerklik arasındaki dengeyi yeniden tanımlamaktadır. Özellikle sağlık, teknik hizmetler gibi doğrudan kamuya hizmet sunan birimlerde görev yapan akademik personelin, mesai disiplini açısından diğer kamu görevlilerinden farklı muamele görmemesi gerektiği yönünde önemli bir emsal oluşturmaktadır.

Karar, üniversitelerin idari yapılanmasında ve personel yönetiminde yeni düzenlemelere kapı aralarken, aynı zamanda hizmet kalitesi ve kamu yararının korunmasına yönelik beklentileri de karşılamaktadır.


Danıştay

8. Daire

Esas No : 2014 / 10203

Karar No : 2015 / 5308

Karar Tarihi : 1.06.2015

İstemin Özeti : Kırıkkale İdare Mahkemesi'nin 17/07/2014 gün ve E:2013/553, K:2014/325 Sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 Sayılı Kanun'un 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi : Hukuka uygun olan Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeyerek işin gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapan davacının, Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde görev yapan personele yönelik olarak kurulan personel devam kayıt sistemi üzerinden yapılan mesai kontrolünün akademik personel için uygulanmaması istemiyle davalı idareye yaptığı başvurunun reddi yolundaki 4.9.2013 tarih ve 2121 Sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince; üniversitelerin Anayasa'nın 130. maddesinde bilimsel özerklik ilkesi çerçevesinde görev yapmakta olan ve bilimsel çalışmaların yapıldığı ve bilimin öğretildiği kurum olarak nitelendirilip bilimsel ve idari özerkliğe sahip kılınarak diğer kamu kurumlarından farklı değerlendirildiği, öğretim üyeleri de kamu görevlisi olmakla birlikte, genel sınıflandırma içinde ayrı bir yer verilerek kendilerine özgü önem ve değerde bir meslek sınıfı olduğunun belirtildiği ve öğretim üyelerinin bu konumları dikkate alındığında, diğer kamu görevlileri gibi değerlendirilmeleri mümkün olmadığından, öğretim üyelerinin diğer kamu görevlilerine uygulanan mesaiye devam durumlarının kontrolü uygulamalarına tabi tutulamayacakları, bu durumun öğretim üyelerinin mesaiye devam etmeyecekleri ya da keyfi bir mesai uygulamasına tabi oldukları şeklinde anlaşılmasının da olanaklı olmadığı, öğretim üyelerinin görevleri gereği devam etmeleri gereken mesailerine herhangi bir özür ve mazeret olmaksızın gelmemeleri veya geç gelmelerinin disiplin hukukunun konusu olduğu, bu konudaki ihmal veya kasıtlı davranışların yaptırımının disiplin kurallarını düzenleyen ilgili mevzuat hükümlerinde ayrıca düzenlendiği, davaya konu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.

2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 22. maddesinde, öğretim üyelerinin görevleri; Yükseköğretim kurumlarında ve bu kanundaki amaç ve ilkelere uygun biçimde önlisans, lisans ve lisansüstü düzeylerde eğitim-öğretim ve uygulamalı çalışmalar yapmak ve yaptırmak, proje hazırlıklarını ve seminerleri yönetmek, yükseköğretim kurumlarında, bilimsel araştırmalar ve yayımlar yapmak, ilgili birim başkanlığınca düzenlenecek programa göre, belirli günlerde öğrencileri kabul ederek, onlara gerekli konularda yardım etmek, bu kanundaki amaç ve ana ilkeler doğrultusunda yol göstermek ve rehberlik etmek, yetkili organlarca verilecek görevleri yerine getirmek, bu kanunla verilen diğer görevleri yapmak olarak sayılmıştır.

Anılan Kanunun "çalışma esasları" başlıklı 36. maddesinin 1. fıkrasında, öğretim elemanlarının üniversitede devamlı statüde görev yapacakları belirtilmiş, "bilimsel denetim" başlıklı 42. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde ise, öğretim elemanlarının bilimsel yönden denetlenmeleri, onların eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayım, seminer, klinik ve uygulama faaliyetleri üzerinde olacağı düzenlenmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı tarafından yazılan 19.6.2013 tarih ve 1452 Sayılı yazı ile Tıp Fakültesi Hastanesi'nde daha önce kurulmuş olan personel devam kayıt sistemi ile yoklama yapılacağı hususunun Dekanlık bünyeside yer alan tüm birimlere duyurulduğu, Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapan davacının da aralarında yer aldığı bazı öğretim üyelerinin bu sisteme okutulması gereken kartlarını okutmamaları üzerine haklarında soruşturma açılarak bu fiilleri sebebiyle kendilerine uyarma cezası verildiği, davacı tarafından Tıp Fakültesi Dekanlığı'na söz konusu uygulamaya akademik personele dair olarak son verilmesi istemiyle yapılan başvurunun 4.9.2013 tarih ve 2121 Sayılı işlem ile reddi üzerine bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununda öğretim üyelerinin mesaiye devam durumlarının kontrolü konusunda getirilmiş bir düzenleme bulunmadığı gibi, öğretim üyeleri ve üniversitelerde görevli diğer kamu personeliyle ilgili disipin cezalarına dair düzenlemelerde herhangi bir özür ve mazeret bulunmaksızın göreve geç gelme veya belirli günler hiç gelmeme gibi fiiller bakımından ilgiliye uygulanacak çeşitli disiplin cezaları öngörülmüştür.

İdare Mahkemesi kararında da ifade edildiği üzere, kamu görevlilerinin mesaiye devam durumlarının kontrolü konusunda ayrıntılı bir yasal düzenleme mevzuatımızda bulunmasa da kamu görevlilerinin mesaiye devam mecburiyetlerinin bulunması sebebiyle ilgili idarelerce, hizmet gerekleri göz önünde bulundurularak mesai saatlerine uyulmasının temin edilmesi için farklı uygulamalar yapılabilecektir.

Diğer taraftan, Anayasa'nın 130. maddesinde bilimsel özerkliğe sahip olduğu belirtilen üniversitelerde görev yapan öğretim üyeleri de kamu görevlisi olmakla birlikte, bilimsel araştırma ve incelemeler yaptıkları, derslere girdikleri gibi hususlar ve akademik hayatın niteliği göz önünde bulundurulduğunda, mesaiye devamları açısından, diğer kamu görevlileri gibi değerlendirilmelerine olanak bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, tıp fakültelerinin sadece öğrencilerin eğitim aldıkları birimler olmaması, bu birimlerde aynı zamanda sağlık hizmeti sunumunun da yapılması, buna bağlı olarak da burada görev yapan öğretim üyelerine diğer fakültelerde görev yapan öğretim üyelerinden farklı olarak döner sermaye ödemesi yapılması hususları göz önünde bulundurulduğunda, çalışma saatlerine riayet yönünden, tıp fakültelerinde görev yapan öğretim üyelerinin, diğer fakültelerde görev yapan öğretim üyelerinden farklı değerlendirilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, dava dosyasında bulunan şikayet dilekçelerinde, hastalar tarafından mesai saatleri içinde doktorların görev yerlerinde bulunmaması sebebiyle tedavilerini veya kontrollerini yaptıramadıkları yönünde ifadeler de yer almaktadır.

Bu durumda, 2547 Sayılı Kanunda öğretim elemanlarının üniversitede devamlı statüde görev yapacaklarının belirtilmesi, eğitim-öğretim faaliyeti yanında, acil servis, yoğun bakım, ameliyathaneler, yatan hasta klinikleri, ayaktan hasta bakım ve tedavisi gibi sağlık hizmetlerinin de sunulduğu tıp fakültesinde görev yapan öğretim üyelerinin mesai saatlerine uymasının sağlanması amacıyla, personel devam kayıt sistemi oluşturulmasında ve bu uygulamanın akademik personel yönünden sona erdirilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddinde hukuka ve kamu yararına aykırılık bulunmamaktadır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; Kırıkkale İdare Mahkemesi'nin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 01.06.2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

X-) İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.

İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.

]]>
AKADEMİK PERSONEL https://www.mevzuatinyeri.com/universite-ogretim-gorevlilerin-mesai-takip-sistemi-ile-takibi Wed, 10 Dec 2025 21:34:00 +0300
<![CDATA[Geçici Görevde Hafta Sonları İkamet Yerine Dönüş Yapan Memurun Harcırahı]]> https://www.mevzuatinyeri.com/gecici-gorevde-hafta-sonlari-ikamet-yerine-donus-yapan-memurun-harcirahi Geçici Görevde Hafta Sonları İkamet Yerine Dönüş Yapan Memurun Harcırahı

Geçici görev yolluğunun ödenmesi hususunda geçici görevli olarak görevlendirilen memurların ve idarelerin tereddüt yaşamış oldukları konulardan başında hafta sonları geçici görev mahallinde kalmayıp hafta sonları veya diğer tatil günlerinde geçici görev mahallinde kalmayıp ikametgah mahallinde gelinmesi halinde ikametgah mahallinde geçirilen günler içinde geçici görev yolluğu ödenip ödenmeyeceği hususunda yaşanmaktadır.

Hafta sonu tatili,resmi ve dini bayram günlerinde geçici görev süresi içinde ikametgah mahalline gelen ve mesai günü tekrardan geçici görev mahalline dönen memurlara ikametgah mahallinde geçirdikleri süreler içinde geçici görev harcırahı ödenmelidir.Ancak hafta sonu veya resmi tatil için ikametgah yerine gelen memurlara bu geliş gidişleri için yol parası ödenmesi mümkün değildir.

Ayrıca memurların geçici görev süresi içinde yıllık izin almaları durumunda da geçici görev yolluğu ödenmez.Geçici görev süresi içinde yıllık izin alınması ve bu iznin hafta sonu veya resmi tatil günleri ile birleşmesi halinde de ilgili günler için harcırah ödenmez.

Konuya ilişkin olarak daha önceki yıllarda Maliye Bakanlığı Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğünce verilmiş olan bir görüş yazısı yazımız ekinde yer almaktadır.

T.C.MALİYE BAKANLIĞI Bütçe ve Mali Kontrol Genel Müdürlüğü
Sayı : B.07.0.BMK.0.17-520-290
Konu : İlköğretim Müfettişleri Harcırahı
MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞINA
………………. VALİLİĞİNE
İlköğretim müfettişlerinin programları uyarınca memuriyet mahalli içinde veya dışında bulunan okullarda teftiş, denetim, inceleme veya soruşturma amacıyla yapılacak görevlendirmelerde bunlara ödenecek yol masrafı ve gündelik konusunda Bakanlığımıza iletilen sorunların ve oluşan tereddütlerin giderilmesi amacıyla aşağıdaki açıklamaların yapılması gerekli görülmüştür.
1- 6245 sayılı Harcırah Kanununun 33 üncü maddesinin (b) bendinde yer alan “Devamlı ikamet ettikleri yerler dikkate alınarak kurumlarınca belirlenen görev merkezi, mıntıka merkezi ve grup merkezi dışına teftiş, denetim, inceleme veya soruşturma görevi ile gönderilen …… İlköğretim Müfettişleri ……” hükmü uyarınca teftiş, denetim,
inceleme veya soruşturma görevleri ile memuriyet mahalli dışında görevlendirilen ilköğretim müfettişlerine görevlendirildikleri günler için gündelik ödenmesi Çalışma programları ile belirlenen dönemlerde teftiş, denetim, inceleme veya soruşturma görevlerinin fiilen yürütüldüğü günlerde ve sözkonusu programlar ile belirlenen dönem içerisinde kalan, fakat fiilen görev yapılmayan resmi tatil, hafta tatili, ulusal ve dini bayram günlerinde de tam gündelik ödenmesi gerekmektedir. Ancak çalışma programları ile belirlenen dönem içerisinde izin alınması halinde izinli bulunulan günlerle birleşen yukarıda sözü edilen tatil ve bayram günleri için gündelik ödenmesi mümkün bulunmamaktadır.
Bununla birlikte, günlük çalışma sürelerini görevlendirildikleri yerlerde geçirmeleri şartıyla buraya aynı gün gidip dönmeleri halinde tam gündelik ödenmesi mümkün bulunmakta, ancak gerek aynı gün gerek tatil ve bayram günlerinde geçici görev mahallinden ayrılmalar ve dönüşler için yol gideri ödenmesine imkan bulunmamaktadır.

]]>
HARCIRAH https://www.mevzuatinyeri.com/gecici-gorevde-hafta-sonlari-ikamet-yerine-donus-yapan-memurun-harcirahi Wed, 10 Dec 2025 21:33:00 +0300
<![CDATA[2026 yılında iç denetçilerin maaşı ne kadar olacak]]> https://www.mevzuatinyeri.com/2026-yilinda-ic-denetcilerin-maasi-ne-kadar-olacak 2026 Ocak İç Denetçi Maaş Tablosu (Bekâr / %15 Vergi Dilimi)

Kurum / Kadro Türü

Derece

Medeni Durum

Vergi Dilimi

2026 Ocak Net Maaş (Geçici)

Bakanlık Merkez İç Denetçisi

1/1

Bekâr

%15

111.850,16 TL

Yükseköğretim Kurumları İç Denetçisi

1/1

Bekâr

%15

109.171,12 TL

Özel İdare / İl Belediyesi İç Denetçisi

1/1

Bekâr

%15

99.266,57 TL

Mahalli İdareler & Genel Müdürlükler (Büyükşehir)

1/1

Bekâr

%15

109.171,12 TL

]]>
GENEL HABERLER https://www.mevzuatinyeri.com/2026-yilinda-ic-denetcilerin-maasi-ne-kadar-olacak Wed, 10 Dec 2025 21:19:00 +0300
<![CDATA[Türkiye’nin En Az Yakan Otomobilleri Açıklandı!]]> https://www.mevzuatinyeri.com/turkiyenin-en-az-yakan-otomobilleri-aciklandi 2025 Fabrika Verilerine Göre Türkiye’nin En Az Yakan Otomobilleri Açıklandı!

En Az Yakan Benzinli – Dizel – Hibrit Araçlar (Resmî WLTP Yakıt Tüketimi)

Türkiye’de araç fiyatları ve akaryakıt maliyetleri arttıkça, “en az yakan otomobil hangisi?” sorusu daha önemli hale geldi. 2025 yılına ait fabrika (WLTP) yakıt tüketim verilerine göre Türkiye’de en az yakan modeller listesini sizin için hazırladık.

Bu liste; benzinli, dizel ve hibrit olmak üzere tüm motor seçeneklerinden en ekonomik modelleri içerir.


2025 Yılının En Az Yakan Otomobilleri (Fabrika Verileriyle – WLTP)

1️⃣ Toyota Yaris Hybrid – 2,8 L / 100 km (ŞEHİR İÇİ KRALI)

  • Hibrit teknolojisiyle en düşük fabrika tüketimine sahip modellerden biri.

  • Şehir içi kullanımlarda 2,8–3,2 litre/100 km’ye kadar düşebiliyor.

  • Türkiye’de en çok tercih edilen hibrit modeller arasında.


2️⃣ Peugeot 208 BlueHDi – 3,2 L / 100 km

  • Dizel motorunun verimliliğiyle yıllardır “en az yakanlar” listesinin zirvesinde.

  • Uzun yolda 3 litrenin altına bile inebiliyor.


3️⃣ Renault Clio 1.5 Blue dCi – 3,5 L / 100 km

  • Yerli üretimin avantajı sayesinde Türkiye’de en çok satılan modellerden.

  • Dizel motoruyla şehir içi + şehir dışı karma tüketimde çok ekonomik.


4️⃣ Citroën C3 1.2 PureTech – 4,2 L / 100 km

  • Benzinli modeller arasında en ekonomik seçeneklerden biri.

  • Hafif gövde + verimli motor = düşük tüketim.


5️⃣ Opel Corsa 1.2 – 4,1 L / 100 km

  • Benzinli segmentte yakıt cimrisi olarak biliniyor.

  • Fiyat/performans dengesinde avantajlı.


6️⃣ Suzuki Swift 1.2 DualJet – 4,0 L / 100 km

  • Az bakım masrafı ve düşük tüketimiyle ideal şehir içi aracı.

  • Japon mühendisliğinin verimliliği hissediliyor.


7️⃣ Volkswagen Polo 1.6 TDI – 3,9 L / 100 km

  • VW’nin en verimli dizel motorlarından biri.

  • Uzun yolda 3,2–3,4 litre seviyelerini görüyor.


8️⃣ Ford Fiesta 1.5 TDCi – 3,7 L / 100 km

  • Yıllardır düşük tüketimiyle bilinen dizel motor seçeneği.

  • Hem şehir içi hem uzun yol kullanımında ekonomik.


9️⃣ Hyundai i10 1.0 – 4,3 L / 100 km

  • Küçük sınıfta yer alıyor ve şehir içi kullanımda ciddi tasarruf sağlıyor.

  • Park kolaylığı + düşük yakıt tüketimi = avantajlı şehir aracı.


🔟 Dacia Sandero TCe – 4,5 L / 100 km

  • Ekonomik fiyatı ve düşük tüketimiyle listede olmayı hak ediyor.

  • LPG seçeneğinde tüketim daha da düşüyor.


📌 2025 En Az Yakan Otomobiller – (Fabrika Verisi)

Sıra Model Motor Fabrika Tüketimi (100 km)
1 Toyota Yaris Hybrid Hibrit 2,8–3,2 L
2 Peugeot 208 BlueHDi Dizel 3,2 L
3 Renault Clio 1.5 dCi Dizel 3,5 L
4 VW Polo 1.6 TDI Dizel 3,9 L
5 Ford Fiesta 1.5 TDCi Dizel 3,7 L
6 Citroën C3 1.2 Benzin 4,2 L
7 Opel Corsa 1.2 Benzin 4,1 L
8 Suzuki Swift 1.2 Benzin 4,0 L
9 Hyundai i10 1.0 Benzin 4,3 L
10 Dacia Sandero TCe Benzin/LPG 4,5 L
  • Veriler WLTP fabrika testlerinden alınır, gerçek kullanımda farklılık gösterebilir.

  • Şehir içi sık dur-kalk trafikte hibritler daha avantajlıdır.

  • Dizel modeller uzun yolda açık ara daha ekonomiktir.

  • Küçük hacimli benzinliler şehir içi + şehir dışı dengesi sunar.

1. Türkiye’de 2025 yılında en az yakan araba hangisi?

Toyota Yaris Hybrid fabrika verisine göre en düşük tüketim değerine sahiptir.

2. En az yakan dizel araba hangisi?

Peugeot 208 BlueHDi ve Renault Clio 1.5 dCi dizel sınıfında en cimri modellerdendir.

3. En az yakan benzinli otomobil hangisi?

Opel Corsa 1.2, Suzuki Swift ve Citroën C3 1.2 benzinli sınıfta çok düşük tüketim sunar.

4. Hibrit araçlar gerçekten az yakıyor mu?

Evet, özellikle şehir içi dur-kalk trafikte hibrit araçların tüketimi benzinli/dizel modellere göre belirgin derecede daha düşüktür.

5. Fabrika verileri gerçek hayatta tutuyor mu?

WLTP verileri laboratuvar testidir; gerçek kullanım sürücü tarzı, trafik ve araç yüküne göre değişebilir.

]]>
GENEL HABERLER https://www.mevzuatinyeri.com/turkiyenin-en-az-yakan-otomobilleri-aciklandi Wed, 10 Dec 2025 20:56:00 +0300
<![CDATA[Mevzuatinyeri]]> https://www.mevzuatinyeri.com/foto-galeri/mevzuatinyeri-1
]]>
İndirim https://www.mevzuatinyeri.com/foto-galeri/mevzuatinyeri-1 Thu, 15 Oct 2020 08:47:00 +0300
<![CDATA[Mevzuatinyeri]]> https://www.mevzuatinyeri.com/foto-galeri/mevzuatinyeri

]]>
İndirim https://www.mevzuatinyeri.com/foto-galeri/mevzuatinyeri Wed, 14 Oct 2020 16:51:00 +0300