Tebligat Yapılacak Kişi İle Aynı Adreste Oturmayan Çocuğuna Yapılan Tebligat

ancak muhatab namına kendisine tebligat yapılacak olan aile ferdi veya müstahdemin, muhatapla birlikte oturmasının şart olduğu hükmü yer almıştır.

Tebligat Yapılacak Kişi İle Aynı Adreste Oturmayan Çocuğuna Yapılan Tebligat

ancak muhatab namına kendisine tebligat yapılacak olan aile ferdi veya müstahdemin, muhatapla birlikte oturmasının şart olduğu hükmü yer almıştır.

Tebligat Yapılacak Kişi İle Aynı Adreste Oturmayan Çocuğuna Yapılan Tebligat

Tebligat Yapılacak Kişi İle Aynı Adreste Oturmayan Çocuğuna Yapılan Tebligat

Tebligat Kanununun "Aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat" başlıklı 16. maddesinde kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğin kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılacağı, Tebligat Tüzüğünün "Aile efradına tebligat" başlıklı 22. maddesinde ise kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğin, ailesi efradından veya hizmetçi ve uşak gibi müstahdemlerinden birine yapılacağı, ancak muhatab namına kendisine tebligat yapılacak olan aile ferdi veya müstahdemin, muhatapla birlikte oturmasının şart olduğu hükmü yer almıştır.Aşağıda yayınlamış olduğumuz kararda aynı adreste ikamet etmeyen ancak tebligat yapılaması gereken kişinin çocuğuna  yapılmış olan tebligatın ,tebligat yapılan kişinin ilgilinin çocuğu olmasına rağmen aynı adreste oturmaması gerekçesi ile iptal edilmiştir.

T.C. D A N I Ş T A Y

Birinci Daire

Esas No : 2007/326

Karar No : 2007/546

Özeti : Şikayetçiyle birlikte oturmayan kızına yapılan tebligatın usulsüz olması nedeniyle, tebliğ işlemlerinin yenilenmesi gerektiği hakkında.

K A R A R

Çevre ve Orman Bakanlığının 19.3.2007 tarih ve 664,196 sayılı yazısıyla gönderilen dosya, Çevre ve Orman Bakanının 19.2.2007 tarih ve B.18.0.TKB.0.00.01/020-11 sayılı soruşturma izni verilmemesine ilişkin kararı ve bu karara şikayetçi ... tarafından yapılan itiraz, Tetkik Hakimi Bihter Akdaş'ın açıklamaları dinlendikten sonra, 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun uyarınca incelendi;

Gereği Görüşülüp Düşünüldü :

4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanunun 9 uncu maddesinin birinci ve ikinci fıkralarında, yetkili merciin, soruşturma izni verilmesine veya verilmemesine ilişkin kararını Cumhuriyet Başsavcılığına, hakkında ön inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisine ve varsa şikayetçiye bildireceği, soruşturma izni verilmesine ilişkin karara karşı hakkında inceleme yapılan memur veya diğer kamu görevlisi; soruşturma izni verilmemesine ilişkin karara karşı ise Cumhuriyet Başsavcılığı veya şikayetçinin itirazı yoluna gidebileceği belirtilmekte olup itiraz süresinin yetkili merciin kararının tebliğinden itibaren on gün olduğu hükmüne yer verilmiştir.

Tebligat Kanununun "Aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçiye tebligat" başlıklı 16. maddesinde kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğin kendisi ile aynı konutta oturan kişilere veya hizmetçilerinden birine yapılacağı, Tebligat Tüzüğünün "Aile efradına tebligat" başlıklı 22. maddesinde ise kendisine tebliğ yapılacak şahıs adresinde bulunmazsa tebliğin, ailesi efradından veya hizmetçi ve uşak gibi müstahdemlerinden birine yapılacağı, ancak muhatab namına kendisine tebligat yapılacak olan aile ferdi veya müstahdemin, muhatapla birlikte oturmasının şart olduğu hükmü yer almıştır.

Tebligat ilgili kişinin belli bir durumdan haberdar olmasını ve böylece haklarını korumak için gerekli işlemleri yapmasını sağlar. Bu anlamda tebligat hukuku kişilerin yasal haklarını idari ve yargı mercilerinin önünde savunmasına olanak veren, kişinin hukukunu koruyan ve mutlaka uygulanması gereken usuli hükümler içerir. Kişilere tanınan bu yasal savunma hakkının kullanılması için ilgili yasada belli süreler öngörülmüşse, muhatabına

usulüne uygun bir şekilde yapılmış tebliğ tarihinin bu sürelerin başlangıcı olduğunu kabul etmek gerekir. Bu durumda 4483 sayılı Kanunun 9 uncu maddesinde yetkili merci kararlarına yapılacak itiraz süresi olan 10 günlük süre usulüne uygun olarak yapılmış tebliğ ile başlar. Dosyanın incelemesinden, Çevre ve Orman Bakanının 19.2.2007 tarih ve B.18.0.TKB.0.00.01/020-11 sayılı kararı ile Özel Çevre Koruma Kurumu Başkanı ... hakkında soruşturma izni verilmemesi kararı verildiği, kararın şikayetçi ...'ın bilinen en son adresinde kızı ...'a 24.2.2007 tarihinde tebliğ edildiğinin dosyada mevcut posta alındısından anlaşıldığı, Ankara Cumnuriyet Başsavcılığı aracılığıyla gönderdiği ilk itiraz dilekçesinin Cumhuriyet Savcısının 12.3.2007 tarihli havalesi ile kayda girdiğinin görüldüğü, Dairemiz Başkanlığına sunulmak üzere Mersin İdare Mahkemesi Başkanlığı aracılığıyla gönderilen ek dilekçesinde  ise kendisine usulüne uygun tebligat yapılmadığını, kendi adresinde ancak aynı çatı altında oturmadığı kızına yapılan tebligatın geçersiz olduğunu, bu nedenle itirazının süresinde olduğunun kabulü ile incelenmesini talep ettiği anlaşılmaktadır.

Bu durumda itirazın süresinde olup olmadığının tespiti açısından Tebligat Kanunu ve Tüzüğüne uygun olarak yapılmış bir tebliğin varlığı gerektiğinden, olayda ise yetkili merci kararının şikayetçinin birlikte oturmadığı kızına tebliğ edilmesi nedeniyle tebliğin usulsüz yapıldığı anlaşıldığından, tebligat kanunu ve tüzüğü hükümlerine uygun olarak tebliğ işlemlerinin yenilenmesi için dosyanın Çevre ve Orman Bakanlığına iadesine, kararın bir örneğinin şikayetçiye gönderilmesine 16.5.2007 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.

Güncelleme Tarihi: 27 Eylül 2022, 11:15
YORUM EKLE