İsnadın Sebebinin ve Niteliğinin Değiştiğinin Bildirilmemesi

Anayasa Mahkemesi, yargılanan kişiye isnadın sebebinin ve niteliğinin değiştiğinin bildirilmemesini hak ihlali olarak kab

İsnadın Sebebinin ve Niteliğinin Değiştiğinin Bildirilmemesi

Anayasa Mahkemesi, yargılanan kişiye isnadın sebebinin ve niteliğinin değiştiğinin bildirilmemesini hak ihlali olarak kab

İsnadın Sebebinin ve Niteliğinin Değiştiğinin Bildirilmemesi

Anayasa Mahkemesi, yargılanan kişiye isnadın sebebinin ve niteliğinin değiştiğinin bildirilmemesini hak ihlali olarak kabul etti.


Anayasa Mahkemesinin ihlal kararının gerekçesi aşağıda yer almaktadır.

Anayasa Mahkemesi Başkanlığından:


Birinci Bölüm


KARAR


SALİH ÖZ BAŞVURUSU :


Başvuru Numarası:  2015/13327


Karar Tarihi          : 17/7/2018


...


V.               İNCELEME VE GEREKÇE


22.Mahkemenin 17/7/2018 tarihinde yapmış olduğu toplantıda başvuru incelenip gereği düşünüldü:


A. İsnadı (Suçu) Öğrenme Hakkının İhlal Edildiğine İlişkin İddia


1.Başvurucunun İddiaları ve Bakanlık Görüşü


23.Başvurucu; nitelikli yağmaya azmettirme suçundan cezalandırılması talebiyle hakkında dava açıldığını, yargılama neticesinde ise nitelikli yağma suçundan ceza verildiğini, bu suç yönünden -vasıf ve sebep değişikliği yapıldığı hâlde- savunmasının alınmadığını, böylece adil yargılanma hakkı kapsamında savunma hakkının ihlal edildiğini ileri sürmüştür.


24. Bakanlık görüş yazısında Anayasa Mahkemesi kararlarına atıfla iddianamedeki suçlamanın değişmesi durumunda suç isnadı aralarındaki kişiye gerekli zaman ve kolaylıkların sağlanması gerektiği ancak başvurucunun bu hususu temyizde ileri sürmediği belirtilmiştir.


25. Başvurucu, başvuru formunda belirttiği iddialarını Bakanlık görüşüne karşı beyanında tekrar etmiştir.


2.Değerlendirme


a.Kabul Edilebilirlik Yönünden


26.Açıkça dayanaktan yoksun olmadığı ve kabul edilemezliğine karar verilmesini gerektirecek başka bir neden de bulunmadığı anlaşılan adil yargılanma hakkının ihlal edildiğine ilişkin iddianın kabul edilebilir olduğuna karar verilmesi gerekir.


b.Esas Yönünden


i. Genel İlkeler


27.  Anayasa'nın 36. maddesi uyarınca herkes savunma ve adil yargılanma hakkına sahiptir. Savunma hakkının sağladığı güvenceler esasen adil yargılanma hakkı içinde yer almaktadır. Savunma hakkı, hukuk devleti ilkesinin gereklerinden ve adil yargılanma hakkının önemli güvencelerinden biri olması nedeniyle Anayasa'nın 36. maddesinde ayrıca ifade edilmiştir (Ali Kemal Tekin, § 40).


28.Ceza yargılamasında savunma haklarının güvence altına alınması, demokratik toplumun temel ilkelerindendir {Erol Aydeğer, B. No: 2013/4784, 7/3/2014,


§ 32). Savunma, ceza adaletinin hakkaniyete uygun gerçekleşmesini sağlamaktadır. İddiaya karşı savunma hakkı tanınmadığı sürece silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine uygun muhakeme yapılması ve maddi gerçeğe ulaşılması da mümkün değildir {Ali Kemal Tekin, § 41).


29.Suç isnadı altındaki kişiye savunma hakkının şeklen değil gerçek anlamda sağlanması gerekir. Bunun için suç isnadı altında bulunan kişiye, savunmasını hazırlayıp mahkeme önünde dile getirebilmesi ve böylece yargılamanın sonucunu etkileyebilmesi için isnadın bildirilmesi gerekmektedir. Hakkındaki isnadı bilmeyen kimsenin savunma yapması mümkün değildir. Dolayısıyla isnadın bildirilmediği bir yargılamanın adil olduğundan söz edilemez. Bu itibarla adil yargılanma hakkının isnadın bildirilmesine ilişkin güvenceyi de kapsadığı anlaşılmaktadır. Diğer yandan Anayasa'nın 36. maddesine adil yargılanma ibaresinin eklenmesine ilişkin gerekçede, taraf olduğumuz uluslararası sözleşmelerce de güvence altına alınan adil yargılama hakkının madde metnine dâhil edildiği vurgulanmıştır. Nitekim Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin 6. maddesinin (3) numaralı fıkrasının (a) bendinde, bir suç ile itham edilen herkesin kendisine karşı yöneltilen suçlamanın niteliği ve sebebinden en kısa sürede anladığı bir dilde ve ayrıntılı olarak haberdar edilme hakkı düzenlenmiştir {Ali Kemal Tekin, § 42).


30. İsnat, sanığın savunma yapabilmesi için bildirilmektedir. Bunun için bildirimde, sanığın hangi fiil ile suçlandığının ve hangi suçu işlediğinin açıklanması gerekmektedir. Diğer bir ifadeyle sanık, isnadın sebebinden ve niteliğinden haberdar edilmelidir. Sanığın hangi fiili nerede ve ne zaman işlediği (yüklenen suçu oluşturan olay/olaylar) isnadın sebebini oluşturur. Bunların soyut olarak değil sanığın savunma hazırlayabilmesine yeterli düzeyde ve ayrıntılı olarak açıklanması gerekir. Böylelikle sanık, davaya konu fiili nerede ve ne zaman işlemekle suçlandığını bileceğinden savunmasını buna göre yapabilecektir. Fiilin hukuki yönden vasıflandırılması ise isnadın niteliğidir. Suçlamanın niteliği hakkındaki bilgi de savunma yapmaya yeterli düzeyde olmalı ve bildirimde sanığın işlemekle suçlandığı fiilin hangi normu ihlal ettiği belirtilmelidir. Yargılama sırasında fiilin hukuki niteliğinin değişmesi durumunda da sanık bu değişiklikten haberdar edilmelidir. Böylelikle silahların eşitliği ve çelişmeli yargılama ilkelerine uygun olarak yargılamanın adilliği de sağlanmış olur {Ali Kemal Tekin, § 43).


31. İsnadı öğrenme hakkı, savunma için gerekli zaman ve kolaylıklara sahip olma hakkı ile ilişkilidir. Sanığa veya müdafiine -savunma için gerekli hazırlıkları yapmaları amacıyla- isnadın bildirilmesiyle (iddianamenin tebliğiyle) duruşma günü arasında yeterli bir sürenin verilmesi gerekir. Aynı şekilde suçun hukuki niteliğinin değişmesi hâlinde de savunmanın yeniden hazırlanması için gerekli zaman ve kolaylıklar sağlanmalıdır. Nitekim bu anayasal gereklilikler, ilgili usul kurallarında da somutlaştırılmaya çalışılmıştır. 5271 sayılı Kanun’un 226. maddesi uyarınca sanık -suçun hukuki niteliğinin değişmesinden önce haber verilip de savunmasını yapabilecek bir hâlde bulundurulmadıkça- iddianamede kanuni unsurları gösterilen suçun değindiği kanun hükmünden başkasıyla mahkûm edilemez. Aynı maddede, ek savunma verilmesini gerektiren hâllerde istem üzerine sanığa ek savunmasını hazırlaması için süre verilmesi bir zorunluluk olarak öngörülmüştür {Ali Kemal Tekin, § 46).


ii. İlkelerin Olaya Uygulanması


32.Somut olayda İzmir Cumhuriyet Başsavcılığının 6/8/2009 tarihli iddianamesiyle başvurucu hakkında nitelikli yağmaya azmettirme suçundan 5237 sayılı Kanun'un 38. maddesinin (1) numaralı fıkrasının yollamasıyla 149. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c), (f) ve (g) bentleri uyarınca cezalandırılması talebiyle kamu davası açılmıştır.


33.Mahkeme 20/1/2014 tarihli kararıyla başvurucunun A.B.den senet almak suretiyle nitelikli yağma suçunu işlediği gerekçesiyle 5237 sayılı Kanun'un 149. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (c), (d) (f) ve (g) bentleri gereğince alt sınırdan uzaklaşılmak suretiyle 10 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmasına karar vermiştir. Yargılama sırasında fiil ve hukuki niteliği değişmesine karşın başvurucu bu değişiklikten haberdar edilmemiş, ek savunmasını hazırlaması için süre verilmemiştir.


34. Başvurucu isnadın sebebinin ve niteliğinin değişmesinden önce haberdar edilip savunması alınmadan iddianamede gösterilmeyen 5237 sayılı Kanun 149. maddesinin (1) numaralı fıkrasının (d) bendi uyarınca cezalandırılmıştır. Yargıtay -ileri sürülmesine karşın- kararında bu konuda değerlendirme yapmamıştır.


35.  Açıklanan gerekçelerle Anayasa’nm 36. maddesinde güvence altına alman suçu öğrenme hakkının ihlal edildiğine karar verilmesi gerekir.


...


VI.      HÜKÜM


Açıklanan gerekçelerle;


A. Adil yargılanma hakkı kapsamındaki suçu öğrenme hakkına ilişkin iddianın KABUL EDİLEBİLİR OLDUĞUNA


B. Anayasa'nm 36. maddesinde güvence altına alınan adil yargılanma hakkı kapsamındaki suçu öğrenme hakkının İHLAL EDİLDİĞİNE,


...


Mahkeme Kararının Tamamına Ulaşmak İçin Tıklayınız.

Güncelleme Tarihi: 21 Eylül 2018, 01:28
YORUM EKLE