İdari Para Cezasına İtiraz Üzerine Verilen Mahkeme Kararlarının Kesin Olduğunu Belirten Kuralın İptali

İdari Para Cezasına İtiraz Üzerine Verilen Mahkeme Kararlarının Kesin Olduğunu Belirten Kuralın İptali

İdari Para Cezasına İtiraz Üzerine Verilen Mahkeme Kararlarının Kesin Olduğunu Belirten Kuralın İptali

İdari Para Cezasına İtiraz Üzerine Verilen Mahkeme Kararlarının Kesin Olduğunu Belirten Kuralın İptali

İdari Para Cezasına İtiraz Üzerine Verilen Mahkeme Kararlarının Kesin Olduğunu Belirten Kuralın İptali

İdari Para Cezasına İtiraz Üzerine Verilen Mahkeme Kararlarının Kesin Olduğunu Belirten Kuralın İptali

Anayasa Mahkemesi 1/10/2020 tarihinde E.2020/21 numaralı dosyada, 4708 sayılı Yapı Denetimi Hakkında Kanun’un 8. maddesinin dördüncü fıkrasında yer alan “İtiraz üzerine verilen mahkeme kararları kesindir.” cümlesinin Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.

İtiraz Konusu Kural

İtiraz konusu kuralda, yapı denetimi kuruluşlarına kesilen idari para cezalarına karşı itiraz üzerine verilen mahkeme kararlarının kesin olduğu belirtilmiştir.

Başvuru Gerekçesi

Başvuru kararında özetle; itiraz konusu kuralla kesin olduğu belirtilen mahkeme kararlarına konu idari para cezalarının çok yüksek miktarlara ulaşabildiği, bu sebeple söz konusu kararlara karşı üst derece yargı yolunun açık olması gerektiği belirtilerek kuralın Anayasa’ya aykırı olduğu ileri sürülmüştür.

Mahkemenin Değerlendirmesi

Anayasa’nın 36., 154. ve 155. maddeleri birlikte değerlendirildiğinde Anayasa’nın mahkemelerce verilen hükmün bir başka yargı mercii tarafından denetlenmesini talep etme hakkını yargılamanın konusuna göre herhangi bir kısıtlamaya tabi olmaksızın Anayasa’nın 36. maddesinde düzenlenen hak arama hürriyeti kapsamında güvenceye kavuşturduğu görülmektedir. Dolayısıyla hükmün denetlenmesini talep etme hakkı, konusu bir suç isnadına dayanan ya da medeni hak ve yükümlülüklere ilişkin olan tüm yargılamalar için geçerlidir.

Bununla birlikte yargılamanın konusu ceza mahkûmiyeti olduğunda mahkeme kararlarının denetlenmesi ihtiyacı daha da önem kazanmaktadır. Öte yandan suç, ceza, mahkûmiyet gibi kavramların sadece klasik ve teknik anlamda ceza yargılaması hukukuna özgü kavramlar olarak değerlendirilmesi zorunlu değildir. Başka bir ifadeyle anılan kavramlar anayasal anlamda özerk bir yoruma tabi tutulabilir.

Nitekim Anayasa Mahkemesinin bireysel başvurudaki yerleşik içtihadına göre ceza hukuku yaptırımı olarak düzenlenmeyen ve geleneksel ceza davasına konu olmayan idari yaptırımların ağırlığı gözetilerek anayasal anlamda özerk bir yorumla ceza olarak nitelendirilebilmektedir. Bu kapsamda idari para cezalarını konu alan ve idari yargıda görülen bazı davalar da adil yargılanma hakkının suç isnadı yönü kapsamında incelenmiştir.

İdari para cezasına karşı yapılan itiraz üzerine verilen mahkeme kararlarının kesin olduğunu öngören kural, hükmün başka bir mahkeme tarafından denetlenmesini talep etme hakkına sınırlama getirmektedir.

İlgili Kanun uyarınca verilen idari para cezalarının yüksek meblağlara ulaşabildiği görülmektedir. Yüksek meblağlara ulaşabilen idari para cezalarının kişinin mali durumu üzerinde yarattığı etki itibarıyla ağır ve ciddi bir yaptırım olduğu, dolayısıyla ceza niteliği taşıdığı açıktır. Bu itibarla kişinin mali yönden oldukça ağır bir ceza ile karşı karşıya kalması sonucunu doğurabilen bu nitelikteki hükümlerin denetime tabi tutulmasının önemi yadsınamaz.

Söz konusu hükümlerin denetime kapalı tutulmasıyla kişiye yüklenen külfet, yargılamanın makul sürede sonuçlandırılması ve usul ekonomisinin sağlanması amaçlarıyla da olsa haklı kılınamaz. Bu itibarla itiraz konusu kural, hükmün denetlenmesini talep etme hakkına yönelik orantısız bir sınırlama getirmektedir.

Anayasa Mahkemesi açıklanan gerekçelerle kuralın Anayasa’ya aykırı olduğuna ve iptaline karar vermiştir.

YORUM EKLE