Kurum alacaklarının tahsilinde üst yöneticinin sorumluluğu

Kurum alacaklarının tahsilinde üst yöneticinin sorumluluğu kurum gelirlerinin alacaklarının takip ve tahsil işlemlerinde kurum başkanı üst yöneticinin

Kurum alacaklarının tahsilinde üst yöneticinin sorumluluğu

Kurum alacaklarının tahsilinde üst yöneticinin sorumluluğu kurum gelirlerinin alacaklarının takip ve tahsil işlemlerinde kurum başkanı üst yöneticinin görev ve yetkileri

Kurum alacaklarının tahsilinde üst yöneticinin sorumluluğu

Kurum alacaklarının tahsilinde üst yöneticinin sorumluluğu 

Kuruma ait alacakların takip edilmemesi durumunda üst yönetici olarak görev yapanların sorumluluklarını açıklayan sayıştay kararı yazımız ekinde yer almaktadır.

Alacakların tahsil edilmeyerek zamanaşımına uğratılması.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun’un;

“Kanundaki terimler” başlıklı 3’üncü maddesinde,

“Alacaklı amme idaresi terimi: Devleti, vilayet hususi idarelerini ve belediyeleri,

Tahsil dairesi terimi: Alacaklı amme idaresinin bu kanunu tatbik etmekle vazifeli dairesini, servisini, memur veya memurlarını,” ,

“Takibata salahiyetli tahsil dairesi” başlıklı 5’inci maddesinde, 

“Takibat, alacaklı amme idaresinin mahalli tahsil dairesince yapılır.

Borçlu veya malları başka mahallerde bulunduğu takdirde, tahsil dairesi borçlunun veya mallarının bulunduğu mahalde yapılacak takipleri o mahaldeki aynı neviden amme idaresinin tahsil dairelerine niyabeten yaptırır.” ,

“Cebren tahsil ve şekilleri” başlıklı 54’üncü maddesinde,

“Ödeme müddeti içinde ödenmeyen amme alacağı tahsil dairesince cebren tahsil olunur. Cebren tahsil aşağıdaki şekillerden herhangi birinin tatbiki suretiyle yapılır:

1.Amme borçlusu tahsil dairesine teminat göstermişse, teminatın paraya çevrilmesi yahut kefilin takibi,

2.Amme borçlusunun borcuna yetecek miktardaki mallarının haczedilerek paraya çevrilmesi,

3. Gerekli şartlar bulunduğu takdirde borçlunun iflasının istenmesi.” ,

“Ödeme emri” başlıklı 55’inci maddesinde;

“Amme alacağım vadesinde ödemeyenlere, 7 gün içinde borçlarım ödemeleri veya mal bildiriminde bulunmaları lüzumu bir "Ödeme emri" ile tebliğ olunur.” 

“Tahsilat zamanaşımı” başlıklı 102’nci maddesinde,

“Amme alacağı, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrar. Para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümleri mahfuzdur. Zamanaşımından sonra mükellefin rızaen yapacağı ödemeler kabul olur.” 

hükümleri yer almaktadır.

Ayrıca kira alacağına ilişkin zamanaşımında 6098 sayılı Borçlar Kanunun 147’nci maddesinde 5 yıllık zamanaşımı belirlenmiştir. Borçlar Kanunu ve Amme Alacaklarının Tahsil Usulüne İlişkin Kanunda kira alacağının zamanaşımına ilişkin aynı süreler öngörülmüştür.

İlgili mevzuat hükümlerinden anlaşılacağı üzere; alacaklı amme idaresi olan Belediyeler, bünyelerindeki tahsilat servisleri (mali hizmetler birimi) kanalıyla tahsilat sorumluları ve mali hizmetler müdürü marifetiyle Kanun kapsamındaki alacaklarını takip edebilecektir. Ödeme müddeti içinde ödenmeyen borçlar için “Ödeme Emri” tebliğ edilecek ve amme alacağı mali hizmetler birimi tarafından cebren tahsil edilecektir. Şöyle ki; amme borçlusunun borcuna yetecek miktardaki mallarının haczedilerek paraya çevrilecek, gerekli şartlar bulunduğu takdirde borçlunun iflası istenecektir.

Ancak ….. Büyükşehir Belediyesince ilan ve reklam vergisi, harcamalara katılma payı ve kira alacakları zamanaşımına uğramıştır. Alacakların vade tarihi 2010 yılı içerisindedir. Tahsilat zamanaşımı vadeyi izleyen takvim yılının başından itibaren 5 yıl olup 01.01.2016 tarihi itibariyle herhangi bir ödeme yapılmamasına rağmen, bu alacakların tahsilatı için 6183 sayılı Kanun ile İcra ve İflas Kanunu hükümleri uyarınca hukuki yollara başvurulmaması sonucu alacaklar zamanaşımına uğratılmıştır.

Sorumlular tarafından yapılan savunmada;

İdare ilgili alacakların zamanaşımına uğratılmadığına ilişkin olarak yol harcamalarına katılma paylarının tapuda şerhinin bulunduğunu öne sürülmekteyse de; 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanun’un 93’üncü maddesinde “Harcamalara katılma payına tabi gayrimenkullerin satış, hibe ve trampaları halinde tapu idaresi payın tahsilini sağlamak üzere, belediyeyi haberdar eder ve pay ödenmedikçe intikal işlemi yapılmaz.” denildiği, bu hüküm uyarınca belediye harcamalarına katılma paylarına ilişkin olarak tapu idaresine ilgili listeyi vermekle yükümlü olduğu, Yol Harcamalarına Katılma Paylarına ilişkin olarak mevcut bulunan 57 mükellefe ait dosyanın incelendiği, ilgili dosyalarda belediye tarafından tapu müdürlüğüne şerh konulması için ilgili dosyaların gönderilmesi gerekirken gönderilmediği ve şerhlerin bulunmadığının görüldüğü, ilgili mükelleflerinin pek çoğunun halihazırda gayrimenkulü bulunmadığının dosyada yer alan gayrimenkul araştırma tutanaklarından görüldüğü, yol harcamalarına katılma paylarına ilişkin olarak 20 dosyada hiçbir işlem yapılmadığı ve zamanaşımına uğratıldığı, 5 dosya 31.12.2016 tarihi itibariyle zamanaşımına uğratıldığını, 12 dosyada ödeme emrinin 5’inci yılın sonunda tebliğ edildiğini dolayısıyla tahakkuk zamanaşımına uğratılmadığı, ancak ilgili 12 dosyada gelirlerin takibinin sağlıklı yapılmadığı ödeme emirlerinin geç gönderilmesiyle ortaya konulduğu, 1 dosyada icra takip işleminin güncel olduğunu, 18 dosyaya ilişkin mükelleflerin malvarlıklarına şerh konulduğunu, 1 dosyada ise tahsilatın yapıldığının görüldüğü, 

İlan ve reklam vergisine ilişkin olan alacakların zamanaşımına uğramadığı öne sürülmüşse de; ilan ve reklam vergisine ilişkin 151 mükellefe ait dosyanın incelendiği, mükelleflere ilişkin hiçbir işlem yapılmayarak zaman aşımına uğratılan 18 dosya bulunduğu, 31.12.2016 tarihi itibariyle zamanaşımına uğramış 78 dosya bulunduğu, 2015 sonu itibariyle tahakkuk zamanaşımına uğratılmadan ödeme emri tebliğ edilen 9 dosya bulunduğu, 30 mükellefe ait dosyada mükellefin malvarlığına şerh konulduğu, İcra takip işlemi güncel bulunan 11 dosya bulunduğunu, 5 dosyada tahsilatın yapıldığının görüldüğü, 

Kira gelirlerine ilişkin olarak icra takibinin gerçekleştirildiği öne sürülmüşse de; 6 kiracıya ilişkin icra dosyaları incelediği, 1 dosyada 5 yılın sonunda zamanaşımı süresi dolmadan icra takibine başlandığı ancak şirket tasfiye edildiğinden icra takibinin gerçekleştirilemediği, bu dosyaya ilişkin olarak fiili anlamda icra gerçekleşmediğinden ve gerçekleşemeyeceğinden dolayı alacağın zamanaşımına uğradığı kanaatine varıldığı, kalan 5 kiracıya ilişkin dosyalarda icra takibi gerçekleştirilmediği, 3 kiracının malvarlığına haciz konulduğu, 1 kiracıya ilişkin olarak iflas masasına alacaklar için sıraya girildiğini, kalan 1 kiracıya ise haciz işlemi gerçekleştirilmediği,

anlaşıldığından,

6183 sayılı Kanun’un 7’nci maddesinde borçlunun ölümü halinde mirası reddetmemiş yasal mirasçılara ödeme emri tebliğ edileceğine ilişkin hüküm uyarınca takibat işlemlerinin devam ettiği belirtilse de sorguda bulunan mükelleflere ilişkin bilgilerin belediye bilişim programından çekilirken vefat eden mükelleflerin ayrıştırıldığını, bu sebeple sorguda vefat eden mükellef bulunmadığından,

Savunmada, 6111 sayılı Kanun kapsamında bazı alacakların yeniden yapılandırılmasına ilişkin olarak ilgili dosyalarda işlem yapıldığı ve bu sebeple ilgili alacak ödeme planına bağlanarak zamanaşımına uğratılmadığı öne sürülmüşse de bahsi geçen yapılandırmanın 2011 tarihinde olduğu, sorguda bulunan 259 mükellefe ait dosyalardan sadece 9’unda yapılandırma işlemi gerçekleştirildiğini ancak bu yapılandırmada öngörülen ödeme planına 9 dosyada da uyulmadığından,

Savunmaların kabulü mümkün değildir.

Üst Yönetici …. (Belediye Başkanı) sorumluluğu bulunmadığını ifade etmişse de; 

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Üst yöneticiler” başlıklı 11’inci maddesinde; “…belediyelerde belediye başkanı üst yöneticidir…

Üst yöneticiler, idarelerinin stratejik planlarının ve bütçelerinin kalkınma planına, yıllık programlara, kurumun stratejik plan ve performans hedefleri ile hizmet gereklerine uygun olarak hazırlanması ve uygulanmasından, sorumlulukları altındaki kaynakların etkili, ekonomik ve verimli şekilde elde edilmesi ve kullanımını sağlamaktan, kayıp ve kötüye kullanımının önlenmesinden, malî yönetim ve kontrol sisteminin işleyişinin gözetilmesi, izlenmesi ve bu Kanunda belirtilen görev ve sorumlulukların yerine getirilmesinden Bakana; mahallî idarelerde ise meclislerine karşı sorumludurlar.

Üst yöneticiler, bu sorumluluğun gereklerini harcama yetkilileri, malî hizmetler birimi ve iç denetçiler aracılığıyla yerine getirirler.” hükmü yer almaktadır.

5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu’nun “Gelirlerin toplanması sorumluluğu” başlıklı 38’inci maddesinde yer alan “Kamu gelirlerinin tarh, tahakkuk, tahsiliyle yetkili ve görevli olanlar, ilgili kanunlarda öngörülen tarh, tahakkuk ve tahsil işlemlerinin zamanında ve eksiksiz olarak yapılmasından sorumludurlar” hükmü genel bir kuraldır. 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun “Belediye Başkanının Görev ve Yetkileri” başlıklı 38’inci maddesinin (f) bendinde ise, belediye başkanı “belediyenin gelir ve alacaklarını takip ve tahsil etmek”le özellikle görevli ve yetkili kılınmıştır. 

Ayrıca, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanunu’nun 102’nci maddesinin ikinci fıkrasında; “Vergi Usul Kanununda mahallin en büyük mal memuruna verilmiş görev ve yetkiler, Belediye Gelirleri Kanunu uygulaması yönünden Belediye Başkanı tarafından kullanılır” denilmektedir. Bu hüküm uyarınca belediye gelirleri açısından Vergi Usul Kanunu’nda belirtilen vergi inceleme yetkisi hariç mahallin en büyük mal memuruna verilmiş görev ve yetkiler belediye başkanı tarafından kullanılacaktır.

Yine 5345 sayılı Gelir İdaresi Başkanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun’un “Atıflar ve yetkiler” başlıklı 33’üncü maddesinde, “Diğer mevzuatta … mahallin en büyük memuruna, ilin en büyük memuruna, ilin en büyük mal memuruna, defterdara ve defterdarlığa yapılmış atıflar ilgisine göre vergi dairesi başkanı ve başkanlığına, vergi dairesi başkanlığı bulunmayan yerlerde vergi dairesi müdürü veya müdürlüğüne; gelir müdürlüğüne, takdir komisyonu başkanı veya başkanlığına, tahsil dairesine, malmüdürü ve müdürlüğüne yapılmış atıflar ilgisine göre vergi dairesi başkanı ve başkanlığına veya ilgili müdür veya müdürlüğüne; vergi kontrol memuruna yapılmış atıflar ise vergi denetmenine yapılmış sayılır.” hükmü bulunmaktadır.

Aynı Kanun’un 24’üncü maddesinde ise, vergi dairesi başkanlığına “… yetki alanı içindeki mükellefi tespit etmek, vergi ve benzeri mali yükümlülüklere ilişkin tarh, tahakkuk, tahsil, terkin, tecil, iade, ödeme, muhasebe ve benzeri işlemleri yapmak …” görev ve yetkisi verilmiş, 25’inci maddesinde de vergi dairesi başkanının başkanlığın amiri olduğu belirtilmiştir.

Yukarıda yer alan mevzuat hükümleri uyarınca belediye başkanları, belediye idaresinin üst yöneticisi olarak belediyenin gelirlerinin mevzuat hükümlerine göre takip ve tahsil edilmesinden sorumlu tutulmuşlardır. Bu nedenle Belediye Başkanının da oluşan söz konusu kamu zararından sorumlu tutulması gerekir.

Denetçi tarafından düzenlenen sorguda kamu zararı tutarı …..TL olarak hesaplanmışsa da bu tutarın …. TL olduğu anlaşılmıştır.

Sonuç olarak:

İlan ve reklam vergisine ilişkin …. TL, yol harcamalarına katılma payına ilişkin ….. TL, Kira gelirlerine ilişkin …. TL olmak üzere …. TL belediye alacağı zamanaşımına uğratılmadığından kamu zararı tutarı …. TL’dir.

Bu itibarla …. TL’den;

…. TL için ilişilecek husus bulunmadığına oy birliğiyle,

Kalan ….. TL’nin ise …. (Büyükşehir Belediye Başkanı) ve ….(Mali Hizmetler Dairesi Başkanı) müştereken ve müteselsilen 6085 sayılı Sayıştay Kanunu’nun 53’üncü maddesi gereğince hüküm tarihinden itibaren işleyecek faizi ile ödettirilmesine oy çokluğuyla karar verildi.

YORUM EKLE