Kamu Zararının Belirlenmesinde Kasıt, Kusur ve İhmal Kavramları

Kamu Zararının Belirlenmesinde Kasıt, Kusur ve İhmal Kavramları, kamu zararının oluşmasında memurun kastı,kusuru neye göre belirlenir

Kamu Zararının Belirlenmesinde Kasıt, Kusur ve İhmal Kavramları

Kamu Zararının Belirlenmesinde Kasıt, Kusur ve İhmal Kavramları, kamu zararının oluşmasında memurun kastı,kusuru neye göre belirlenir

Kamu Zararının Belirlenmesinde Kasıt, Kusur ve İhmal Kavramları

Kamu Zararının Belirlenmesinde Kasıt, Kusur ve İhmal Kavramları

Bilindiği üzere, kamu zararı ilk defa 5018 sayılı Kanun ile mali mevzuatımıza girmiştir. Kamu zararı 5018 sayılı Kanun’un 71 inci maddesinde, kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmallerinden kaynaklanan mevzuata aykırı karar, işlem veya eylemleri sonucunda kamu kaynağında artışa engel veya eksilmeye neden olunması şeklinde tanımlanmıştır. Bu çalışmamızda, kamu zararının belirlenmesinde kasıt, kusur ve ihmal kavramlarıyla neyin ifade edildiği konusunda bilgi vermeye çalışacağız.

1. Kusur*

Kusur, kamu zararının en önemli öğelerinden birisidir. Kamu zararı borçlar kanunundaki haksız fiile dayalı kusurlu sorumluluktur[1]. Kusur tanımı kanunlarımızda yapılmamıştır. Kusurun tanımı uygulama, öğreti ve yargı kararları ile şekillenmiştir. Kusur genel olarak, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının veya eksik yapılan bir ödevin kınanmasıdır[2]. Yaptığı hareket ile meydana gelecek olayın sonuçlarını bilmesine rağmen, buna uygun davranabilecek durumda olan bir şahsın, belli bir olay karşısındaki tutum veya davranışı ile kendisinden beklenebilir nitelikteki ortalama bir davranış arasında var olan olumsuz yöndeki fark olarak tanımlanabilir kusur[3].

Kusur, hukuka aykırı olarak hukuk düzeni tarafından kınanan davranış veya davranış eksiklidir[4]. Haksız fiil unsurlarından olan kusur, şahısların benzer durum ve şartlar altında bulunanlardan beklenen ortalama hareket biçimine uymayan, ondan sapan davranış biçimi olarak tanımlanır[5]. Yargıtay Hukuk Genel Kurulu kararında[6]; Kusur “hukuk düzenince kınanabilen davranıştır. Kınamanın nedeni, başka türlü davranma olanağı varken ve zorunlu iken, bu şekilde davranılmayarak, bu tarzdan sapılmış olmasıdır. Kısacası; kusur, genel tanımıyla, hukuk düzeni tarafından bir davranış tarzının kınanması olup; bu kınama, o davranışın belirli koşullar altında bireylerden beklenen ortalama hareket tarzından sapmış olmasından kaynaklanır” şeklinde tanımlamıştır.

KMYKK’ nın  ‘Kamu zararı’ başlıklı 71. maddesinin ilk düzenlemesinde, kamu zararının tanımında, ‘kasıt, kusur veya ihmal’ kavramları mevcut değildi.  25.04.2007 tarih ve 5628 Kamu Malî Yönetimi Ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun’un  4. maddesi ile  KMYKK’ nın 71. maddesinin 1. fıkrasına 2007 yılında yapılan ilave ile[7], kamu zararı tanımına “kasıt, kusur veya ihmallerinden’”  kavramları eklenmiştir.  5628 sayılı Kanunun gerekçesinde “5018 sa­yı­lı Ka­nu­nun il­gi­li mad­de­sin­de, ka­mu za­ra­rı­nın oluş­ma­sın­da ka­sıt ve ku­su­ra iliş­kin açık bir hük­mün bu­lun­ma­ma­sı ne­de­niy­le ge­nel hü­küm­le­re pa­ra­lel ola­rak ku­sur esas­lı bir so­rum­lu­luk ta­nı­mı­nın ge­ti­ril­me­si­ni ve ka­mu gö­rev­li­si ol­ma­yan üçün­cü ki­şi­ler ta­ra­fın­dan ne­den olu­nan ka­mu za­ra­rı­nın da tes­pit ve tah­si­li için ida­ri bi­rim­ler ta­ra­fın­dan ya­pı­la­cak iş­lem­le­rin açık­lı­ğa ka­vuş­tu­rul­ma­sı­nı te­mi­nen 5018 sa­yı­lı Ka­nu­nun 71 in­ci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı ile son fık­ra­sı­nı de­ğiş­ti­ren hü­küm­le­rin met­ne çer­çe­ve  4 ün­cü mad­de ola­rak ek­len­me­si su­re­tiy­le”[8] denilmektedir. Gerekçedeki ‘genel hükümler’ den Borçlar Kanunundaki genel hükümlerdir[9]. KMYKK’ nın 71. maddesinde belirtilen kasıt, kusur veya ihmal, Borçlar Kanununda hükme bağlanan haksız fiil için ön görülen kasıt, kusur veya ihmaldir. KMYKK’ nın 71. maddesinde belirtilen kasıt, kusur veya ihmal, Devlet Memurları Kanunu’nun 12. ve 13. maddelerindeki hizmet kusuru, kişisel kusur değildir[10].

Hizmet kusuru da bu hususta önem arz etmektedir. Çünkü, bu çalışmanın esas konusu olmasa da, hizmet kusuruna idare sebebiyet verse de, idare adına hizmeti görenler kamu görevlileridir. Bundan dolayıdır ki, hizmet kusurunda kamu görevlisine bir kusur atfedilmiş ise, o zaman hizmet kusuru kamu zararı ile ilişkilendirilecektir[11]. İdare tüzel kişiliği olan bir organizasyon olduğu için tüzel kişilik kusur işleyemez. Kusur, idare tarafından değil; idarenin çalıştırdığı ve hizmette kullandığı kamu personeli tarafından işlenebilen bir şey olduğu için, hizmetin görülmesinde, kamu görevlilerinin kusuru söz konusudur[12]. Doktrin ve yargı kararlarında hizmet kusuru hizmetin geç işlemesi, kötü işlemesi veya hiç işlememesinden oluşur[13]. Hizmet kusuru görev kusurundan kaynaklanmış ise, başka bir deyiş ile, kamu görevlisinin kusurundan dolayı kamu görevlisi hizmeti geç veya kötü yapar ya da hizmeti hiç yapmazsa, bunlardan dolayı da idarenin bütçesinden ödeme yapılır ise, bu ödeme kamu zararıdır. Görev kusuru kavramı, ilgili kamu görevlisinin görevini yaparken veya yetkisini kullanırken veyahut da bu görev veya yetki nedeniyle bulundurduğu araçlar vasıtasıyla işlediği kusurlu davranışlardır. Bu kusurunun varlığı için kamu hukukuna tabi bir faaliyetin yürütülmesi, kamu görevlisinin zarara neden olan davranışının bu görevleri yerine getirirken veya bu görevlerden kaynaklanan yetkileri kullanırken oluşma şartı aranmaktadır. Görev kusuru sonucunda meydana gelen zarar doğurucu fiil bir kamu görevlisine atfedilir nitelikte ise yani biliniyorsa kişiselleştirilebilmektedir. Görev kusurunun bulunduğu hallerde Anayasada ve kanunlarda açıkça öngörüldüğü şekilde ilgili idare aleyhine bir tam yargı davası açılarak, dava sonucunda idareye hizmet kusuru yüklenerek idare aleyhine tazminata hükmedildikten sonra ilgili idarenin kamu görevlisine rücu etmesi aşamasında, yani ödediği tazminatı kamu görevlisinden  tahsil etme sürecinde kamu zararı oluşmuş olur[14].

Kanunî tanımda “kamu görevlilerinin kasıt, kusur veya ihmali” kullanılarak sanki kusur, kasıt ve ihmal terimleri farklı kavramlar gibi kullanılmıştır. Aslında, kusur bir üst terimdir. Kasıt ve ihmal kavramları kusur kavramın alt kavramlarıdır. Başka bir deyişle, kusur; kasıt ve ihmal şeklinde ikiye ayrılabilir[15].

Çalışmamızda kasıt ve ihmal kavramları kusur kavramının alt başlığı olarak incelenecektir.

  a. Kasıt

Kasıt, bir şahsın, yaptığı fiil sonucunda meydana gelecek zararı bilerek, isteyerek ya da hesaba katarak hareket etmesidir[16]. Kast, bir kişi bilerek ve isteyerek istek ve iradesi ile haksız şekilde ve başkasına zarar vereceğini bildiği halde fiile ait sonucu hedeflemesidir[17]. YHGK bir kararında; kastı; “kast hukuka aykırı sonucun bilerek ve isteyerek meydana getirilmesi” şeklinde tanımlamıştır[18].

Kast, TCK’nın 21. maddesinin 1. fıkrasında “Suçun oluşması kastın varlığına bağlıdır. Kast, suçun kanuni tanımındaki unsurların bilerek ve istenerek gerçekleştirilmesidir.” şeklinde tanımlanmış, olası kastı ise, Kanun maddesinin ikinci fıkrasının ilk cümlesinde “Kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen, fiili işlemesi halinde olası kast vardır.” şeklinde ifade edilmiştir.

Kasıt, TCK’da sadece kamu görevlilerinin işleyebileceği suçlardan[19] dolayı meydana gelen kamu zararında önemlidir. Çünkü, TCK’daki suçların manevî  unsuru kasttır.

KMYKK’ nın 71. maddesinin 5. fıkrasında; “Alınmamış para, mal ve değerleri alınmış; sağlanmamış hizmetleri sağlanmış; yapılmamış inşaat, onarım ve üretimi yapılmış veya bitmiş gibi gösteren gerçek dışı belge düzenlemek suretiyle kamu kaynağında bir artışa engel veya bir eksilmeye neden olanlar ile bu gibi kanıtlayıcı belgeleri bilerek düzenlemiş, imzalamış veya onaylamış bulunanlar hakkında Türk Ceza Kanunu veya diğer kanunların bu fiillere ilişkin hükümleri uygulanır. Ayrıca, bu fiilleri işleyenlere her türlü aylık, ödenek, zam, tazminat dahil yapılan bir aylık net ödemelerin iki katı tutarına kadar para cezası verilir” şeklinde hüküm konularak TCK’ya atıf yapılmıştır.

KMYKK’ nın 71. maddesinin 5. fıkrasında TCK’ya atıf yapılan suçlara, TCK’nın 257. maddesinde hüküm altına alınan ‘Görevi kötüye kullanma’ suçu yer almakta olup, bu maddenin 2. fıkrasında ‘kamunun zararı’ ibaresi ne yer verilmiştir. Ayrıca, bu minvalde ihaleye fesat karıştırma, edimin ifasına fesat karıştırma, resmi belgede sahtecilik ve zimmet gibi suçlarda bu kapsamda sayılabilir. Bu suçlar, kamu görevlisinin kasıt ile işleyebileceği suçlardan olup, aynı zamanda bu suçlar kamu kaynağına olumsuz şekilde etkinin somutlaştığı suçlardır[20]. TCK’nın madde 235/2 maddesine göre, ihaleye fesat karıştırma suçunun oluşabilmesi için kamu zararının ilgili kamu kurum veya kuruluş bakımından oluşması gerekir [21]. Kamu zararı açısından görevi kötüye kullanma suçunun oluşması için, kasıt ile kamu zararına sebebiyet verilmiş olması gerekir[22].

Kamu kaynağında eksilmeye neden veya artmaya engelin kamu zararı oluştuğunda, kamu görevlisi kastı ile kamu zararına sebep olmuş ise, kamu görevlisine ceza ve disiplin yaptırımı uygulanabilecektir. Kamu görevlisinin görevli olduğu kamu idaresinin disiplin mevzuatında yer alan disiplin cezası kamu idaresince  kamu görevlisine verilebilecektir. Ayrıca, kamu görevlisine, oluşan kamu zararı ile, TCK’da düzenlenen, İhaleye fesat karıştırma[23] (TCK m. 235), Edimin ifasına fesat karıştırma (TCK m. 236), Zimmet[24] (TCK m. 247), Rüşvet[25] (TCK m. 252), Görevi kötüye kullanma[26] (TCK m. 257) suçları oluşturuyorsa, kamu görevlisine bu suçların yaptırımı uygulanabilecektir.

  İhaleye fesat karıştırma, Edimin ifasına fesat karıştırma, Zimmet ve Rüşvet suçlarına ilişkin soruşturma ve kovuşturma, kural olarak, 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet Ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu’na[27] göre yapıldığı halde, görevin kötüye kullanılması suçunda 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun[28] hükümlerine göre yapılmaktadır[29].

3628 sayılı Kanun’un  “ Soruşturma” başlıklı 17. maddesinde; “Bu Kanunda ve 18.6.1999 tarihli ve 4389 sayılı Bankalar Kanununda yazılı suçlarla, irtikâp, rüşvet, basit ve nitelikli zimmet, görev sırasında veya görevinden dolayı kaçakçılık, resmî ihale ve alım ve  satımlara fesat karıştırma, Devlet sırlarının açıklanması veya açıklanmasına sebebiyet verme suçlarından veya bu suçlara iştirak etmekten sanık olanlar hakkında 2.12.1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanmaz. Yukarıdaki fıkra hükmü müsteşarlar, valiler ve kaymakamlar hakkında uygulanamaz. Görevleri veya sıfatları sebebi ile özel soruşturma ve kovuşturma usulüne tabi olan sanıklarla ilgili kanun hükümleri saklıdır.” hükmü ile, maddede geçen suçlar bakımından kamu görevlisi için soruşturmada ceza muhakemesi hükümlerinin uygulanacağı ve Cumhuriyet savcısı bu suçlarla ilgili kamu görevlisi hakkında re’sen soruşturma yapabilecek ve kamu idaresinden izin almayacaktır. Ancak, 3628 sayılı Kanunun 17. maddesinde belirtilen suçları işleyen kamu görevlileri hakkında Cumhuriyet savcılığı tarafından resen soruşturma yapılabilecek ancak, yine bu madde uyarınca bu suçlar açısından istisna edilen  “Müsteşar, Vali ve Kaymakam” olması halinde, yetkili merciler tarafından 4483 sayılı Kanun uyarınca ön inceleme ve soruşturma yapılmasına müteakip verilen ilgili makamlar tarafından verilen “soruşturma izni” sonucunda Cumhuriyet Savcılığınca “Müsteşar, Vali ve Kaymakam” adli soruşturma yapabilecektir[30].

Görevi kötüye kullanma suçu açısından ise, kamu görevlisinin bu suç dolayısı ile yargılanabilmesi için, izin vermeye yetkili makamlar tarafından 4483 sayılı Kanun’a göre  izin verilmesi gerekir. Yetkili makamlar tarafından kamu görevlisinin yargılanması için izin verilmez ise, kamu görevlisi yargılamaz.

b. İhmal

İhmal, kişinin yaptığı işine gereken ilgiyi, gereken şekil ve zamanda göstermeyerek, işini zamanında yapmama neticesinde meydana gelecek zararlı sonucun istenmediği halde, kişinin gerekli özeni göstermediği için zarar meydana gelmesidir[31]. YHGK kararında[32]; ihmali “hukuka aykırı sonucu istememekle birlikte, böyle bir sonucun önlenmesi için gerekli önlemlerin alınmaması ve gereken özenin gösterilmemesidir” şeklinde tanımlamıştır. TCK’nın 22. Maddesinde ihmale benzer şekilde; “…Taksir, dikkat ve özen yükümlülüğüne aykırılık dolayısıyla, bir davranışın suçun kanuni tanımında belirtilen neticesi öngörülmeyerek gerçekleştirilmesidir…” şeklinde taksir tanımlamıştır.

İhmal, kamu görevlisinin zarar verme düşüncesi olmaksızın yapması gereken görevini art niyeti olmadan yapmaması veya görevini yaparken kendinden beklenen dikkati, özeni göstermemesi nedeniyle kamu kaynağında eksilmeye neden olan ya da artışa engel olmasına sebep teşkil eden bir davranışın ortaya çıkmasıdır[33].

Ceza hukukundan farklı olarak ihmal özel hukukta, herhangi bir kişinin hukuka aykırı sonucun olması istememesi, ancak böyle bir sonucun meydana gelmemesi için olayın gerekli kıldığı özeni göstermemesidir. İhmali davranışta, kişi zarara yol açan sonucun unsurlarını istemiyordur. Ancak kişi bu sonucun doğmaması için gereken dikkati, özeni, tedbiri, mesleğin gerektirdiği davranışı göstermediği için kusurlu sayılmakta ve yol açmış olduğu zarardan dolayı sorumlu tutulmaktadır. İhmal olumlu bir fiilden kaynaklanacağı gibi olumsuz bir fiilden de meydana gelebilir[34].

Kamu kaynağında eksilmeye neden veya artmaya engelin kamu zararı oluştuğunda, kamu görevlisi ihmali ile kamu zararına sebep olmuş ise, kamu görevlisine disiplin yaptırımı uygulanabilecek ancak, kamu görevlisine, oluşan kamu zararı ihmal ile oluştuğundan, TCK’da düzenlenen, İhaleye fesat karıştırma, Edimin ifasına fesat karıştırma, Zimmet, Rüşvet ve Görevi kötüye kullanma suçları kasten işlenebilen suçlar olduğu için, kamu görevlisine bu suçlar dolayısı ile yaptırım uygulanmayacaktır. Kamu görevlisinin görevli olduğu kamu idaresinin disiplin mevzuatında yer alan disiplin cezası kamu idaresince kamu görevlisine verilebilecektir.


[1]       AKSOY – KIZILKAYA, s. 64 – 65; ÜZÜLMEZ İlhan,     “Görevi İhmal ve Sayıştay Yargısı Açısından Kamu Zararı”, T.C.Sayıştay Başkanlığı Kamu Zararı ve Sorumluluk Çalıştayı, T.C. Sayıştay Başkanlığı Yayın İşleri Müdürlüğü Matbaası, Ankara, Ekim 2015. s.152.
[2]İSTEK Ahmet, Tam Yargı Davalarında Maddi Tazminat, Dokuz Eylül Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi    , İzmir 2017, s.18-19.
[3]ÖZÇELİK Barış, “5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanunu’na Göre Kamu Zararından Sorumluluk”, Kamu Zararı Paneli (24 Mayıs 2012), Sayıştay Başkanlığı Yayını, 2012, Ankara, s.13.
[4]  OĞUZ Habip , “Sorumluluk Hukukunda Kusur”, TAAD, Yıl, 7, Sayı, 28, Ekim 2016, s. 276.
[5]KIRCA Çiğdem, “ Borçlar Hukukunda Sorumluluk Türlerine Genel Bakış ve Kamu Zararında Sorumluluk”, T.C. Sayıştay Başkanlığı Kamu Zararı ve Sorumluluk Çalıştayı, T.C.Sayıştay Başkanlığı Yayın İşleri Müdürlüğü Matbaası, Ankara, Ekim 2015. s.171.
[6]  YHGK, 13.04.2016, E. 2014/1067, K. 2016/512, www.yargıtay.gov.tr. ( E.T, 31.01.2018)
[7] 5628 sayılı Kamu Malî Yönetimi Ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun, RG, 04.05.2007, S. 26512.
[8]   https,//www.tbmm.gov.tr/sirasayi/donem22/yil01/ss1357m.htm (E.T, 12.12.2018)
[9] TURGUTER Necip, “Kamu Zararı ve Sayıştay Uygulaması”, T.C.Sayıştay Başkanlığı Kamu Zararı ve Sorumluluk Çalıştayı, T.C. Sayıştay Başkanlığı Yayın İşleri Müdürlüğü Matbaası, Ankara, Ekim 2015. s.226.
[10] TURGUTER, s. 231.
[11] SEZGİNER Murat, “İdarenin Sorumluluğunun Genel Esasları ve Kamu Zararından Sorumluluk”, T.C. Sayıştay Başkanlığı     Kamu Zararı ve Sorumluluk Çalıştayı, T.C. Sayıştay Başkanlığı Yayın İşleri Müdürlüğü Matbaası, Ankara, Ekim 2015. s.66.
[12]ŞİŞANECİ Mustafa, 1982 Anayasası Çerçevesinde İdarenin Hizmet Kusuru, Gazi Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi    ,  Ankara 2009, s. 59, 61.
[13] BARDAKCI, s. 85-91; ŞİŞANECİ, 79 - 103; EVREN Çınar Can, “Hizmet Kusuru - Haksız Fiil Ayrımı ve Yargı Düzeni”, Türkiye Barolar Birliği Dergisi, Sayı 95, Yıl 2011, s.182; TEK Savaş,  “İdare Hukukunda İdarenin Sorumluluğu”, TAAD, Yıl, 1, Sayı, 1, Nisan 2010, s. 317.
[14]  BARDAKCI, s. 97 – 98.
[15] AKYILMAZ Bahtiyar, “Kamu Zararının Genel Esasları, Kamu Zararında Rücu ve Rücu Sorumluluğu”, T.C. Sayıştay Başkanlığı Kamu Zararı ve Sorumluluk Çalıştayı, T.C. Sayıştay Başkanlığı Yayın İşleri Müdürlüğü Matbaası, Ankara, Ekim 2015. s.43-63, s. 49; ÜZÜLMEZ, s.152; ÖZÇELİK, s. 13; Yargıtay Hukuk Genel Kurulunun  2014/1067 Esas.  ,  2016/512 Karar sayılı kararı.
[16]ÖZÇELİK, s. 13
[17]  AKBULUT Berrin: Ceza Hukuku Genel Hükümler, Adalet Yayınevi,  Ankara 2018, s. 387-394; ÖZGENÇ İzzet: Türk Ceza Hukuku Genel Hükümler, Seçkin Yayıncılık, Ankara 2015, s. 232-233; AVCI Mustafa, Osmanlı Ceza Hukuku Genel Hükümler, Mimoza Yayınları, Konya, 2010, 68-69; TAHİROĞLU Bülent,  “Kusursuz Sorumluluk ve Modern Hukuklara Etkisi”, Marmara Üniversitesi Hukuk Fakültesi Hukuk Araştırmaları Dergisi, Cilt 14, Sayı 4, 2008, s.157.
[18] YHGK, 13.04.2016, E. 2014/1067, K. 2016/512, www.yargıtay.gov.tr. ( E.T, 31.01.2018)
[19]EVLİYAOĞLU Erkal, Eski ve Yeni Türk Ceza Kanununa Göre Kamu Görevlileri İle İlgili Suçlar Örneklerle Açıklamalı Karşılaştırmalı ve İçtihatlı, Adalet Yayınevi, Ankara, 2012, s. 253 – 1066.
[20]AKSOY - KIZILKAYA, s.78 -79.
[21] ÖZGENÇ İzzet, “İhaleye ve Edimin İfasına Fesat Karıştırma Suçları Bağlamında Kamu Zararı”, T.C.Sayıştay Başkanlığı Kamu Zararı ve Sorumluluk Çalıştayı, T.C. Sayıştay Başkanlığı Yayın İşleri Müdürlüğü Matbaası, Ankara, Ekim 2015. s.111; KOCA Mahmut, “İhaleye Fesat Karıştırma ve Edimin İfasına Fesat       Karıştırma Suçları”, T.C.Sayıştay Başkanlığı Kamu Zararı ve Sorumluluk Çalıştayı, T.C. Sayıştay Başkanlığı Yayın İşleri Müdürlüğü Matbaası, Ankara, Ekim 2015. s.135.
[22] ŞAHİN Cumhur, “İhale Usulsüzlükleri ve Kamu Zararı İlişkisi”, T.C.          Sayıştay Başkanlığı Kamu Zararı ve Sorumluluk Çalıştayı, T.C. Sayıştay Başkanlığı Yayın İşleri Müdürlüğü Matbaası, Ankara, Ekim 2015. s.124.
[23] Ayrıntılı bilgi için bkz. DEMİREL Gamze Güler: İhaleye Fesat Karıştırma Suçu, Bahçeşehir Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, İstanbul 2017, s. 68- 130.
[24] Ayrıntılı bilgi için bkz. KÜTÜK Cengiz: Türk Ceza Kanununda Zimmet Suçu, Erciyes Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Kayseri 2015, s. 14- 97.
[25] Ayrıntılı bilgi için bkz. ÖZALP Nabi: Türk Ceza Kanununda Rüşvet Suçu, Dicle Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Doktora Tezi, Diyarbakır 2018, s. 159- 376.
[26] Ayrıntılı bilgi için bkz. BAŞARAN Serkan: Görev Kötüye Kullanma, Ankara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi, Ankara 2016, s. 55- 117.
[27] 3628 sayılı Mal Bildiriminde Bulunulması, Rüşvet Ve Yolsuzluklarla Mücadele Kanunu, RG, 04.05.1990, S. 20508.
[28] 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun, RG, 04.12.1999, S. 23896.
[29]DEMİREL, s. 155-156; KÜTÜK, s. 170- 173; ÖZALP, s. 489; BAŞARAN, s. 151.
[30]KÜTÜK, s. 166.
[31]TOSUN Mustafa Umur, “Kamu Zararı, Türk Kamu Yükseköğretim Kurumları Üzerine Bir Değerlendirme”, Sosyoekonomi Dergisi, Cilt 24, Sayı 30, 2016, s.158; ÖZÇELİK, s.13.
[32]  YHGK, 13.04.2016, E. 2014/1067, K. 2016/512, www.yargıtay.gov.tr. ( E.T, 31.01.2018)
[33] AKYILMAZ, Kamu zararı, s.49.
[34] ÜZÜLMEZ, s. 152.

*İç Denetçi Fatih Ünal tarafından Selçuk Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kamu Hukuku Anabilim Dalı Kamu Hukuku Bilim Dalı’nda yapılan yüksek lisans sonucu hazırlanan “Kamu Zararı ve İlgililere Rücu” adlı yüksek lisans tezinden alınmıştır. 

Bu yazının tüm hakları www.mevzuatinyeri.com a  aittir.. ” www.mevzuatinyeri.com” şeklinde aktif link verilmesi kaydıyla içerik kullanılabilir. Link vermeden yapılan alıntılar için yasal takip yapılacaktır

Güncelleme Tarihi: 08 Mart 2020, 12:17
YORUM EKLE