5326 sayılı Kabahatler Kanununa Göre Kesilen İdari Para Cezalarının Zamanaşımına Uğratılması

5326 sayılı Kabahatler Kanununa Göre Kesilen İdari Para Cezalarının Zamanaşımına Uğratılması

5326 sayılı Kabahatler Kanununa Göre Kesilen İdari Para Cezalarının Zamanaşımına Uğratılması

5326 sayılı Kabahatler Kanununa Göre Kesilen İdari Para Cezalarının Zamanaşımına Uğratılması

5326 sayılı Kabahatler Kanununa Göre Kesilen İdari Para Cezalarının Zamanaşımına Uğratılması

5326 sayılı Kabahatler Kanununa Göre Kesilen İdari Para Cezalarının Zamanaşımına Uğratılması

5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca kesilen idari para cezalarının anılan Kanun kapsamında belirtilen zamanaşımı sürelerinde tahsilinin sağlanmayarak zamanaşımına uğratıldığı tespit edilmiştir.

6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkına Kanun’un kapsamına belediyelere ait vergi, resim, harç, ceza tahkik ve takiplerine ait muhakeme masrafı, vergi cezası, para cezası gibi asli, gecikme zammı, faiz gibi fer’i amme alacakları ve aynı idarelerin akitten, haksız fiil ve haksız iktisaptan doğanlar dışında kalan ve amme hizmetleri tatbikatından mütevellit olan diğer alacakları ile bunların takip masrafları da girmektedir. 5326 sayılı Kabahatler Kanunu; toplum düzenini, genel ahlâkı, genel sağlığı, çevreyi ve ekonomik düzeni korumak amacıyla getirilmiş ve çerçevede çeşitli kabahatler tanımlanmıştır. Kanuna göre, kabahat deyiminden; kanunun, karşılığında idarî yaptırım uygulanmasını öngördüğü haksızlık anlaşılır.

Anılan Kanunun 4’üncü maddesinde, “hangi fiillerin kabahat oluşturduğu, kanunda açıkça tanımlanabileceği gibi; kanunun kapsam ve koşulları bakımından belirlediği çerçeve hükmün içeriği, idarenin genel ve düzenleyici işlemleriyle de doldurulabileceği düzenlenmiştir Maddenin devamında, kabahat karşılığı olan yaptırımların türü, süresi ve miktarı, ancak kanunla belirlenebilir denilmek suretiyle yaptırımların ancak Kanunla düzenlenebileceği hüküm altına alınmıştır.

Bu çerçevede, anılan Kanunun 16’ncı maddesinde uygulanacak yaptırım türlerinin idarî para cezası ve idarî tedbirlerden ibaret olduğu, idari tedbirlerin ise; mülkiyetin kamuya geçirilmesi ve ilgili kanunlarda yer alan diğer tedbirlerden oluştuğu düzenlenmiştir.

Sosyal güvenlik kurumları ve mahalli idareler tarafından verilen idarî para cezalarının, ilgili kanunlarında aksine hüküm bulunmadığı takdirde, Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre kendileri tarafından tahsil olunacağı, Kanunun 17’nci maddesinde düzenlenmiştir. Nitekim 6183 sayılı Kanun’un kapsamından da bu çıkarsamayı yapmak mümkündür. İdari yaptırımlara uygulanacak idarî para cezalarının miktarları ise aynı  maddenin 7 numaralı bendinde belirlenmiştir.

Kabahat dolayısıyla idarî yaptırım kararı vermeye ilgili kanunda açıkça gösterilen idarî kurul, makam veya kamu görevlilerinin yetkili olduğu anılan Kanunun 22’nci maddesinde hüküm altına alınmış olup, 5393 sayılı Belediye Kanunu’nun 34/e maddesine göre,

“Kanunlarda öngörülen cezaları vermek” konusunda belediye encümeni yetkilendirilmiştir. İdarî yaptırım kararının, 11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre ilgili kişiye tebliğ edileceği, tebligat metninde bu karara karşı başvurulabilecek kanun yolu, mercii ve süresinin açık bir şekilde belirtileceği ve tebliğe ilişkin diğer hususlar anılan

Kanunun 26’ncı maddesinde düzenlenmiştir. İdarî para cezası ve mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin idarî yaptırım kararına karşı, kararın tebliği veya tefhimi tarihinden itibaren en geç onbeş gün içinde, sulh ceza mahkemesine başvurabileceği, bu süre içinde başvurunun yapılmamış olması halinde idarî yaptırım kararının kesinleşeceği hüküm altına alınmıştır. İdari yaptırım kararlarının hukuki yollara başvurulması durumunda ne zaman kesinleşeceğine ilişkin düzenlemelere 442 seri

No.lu Tahsilat Genel Tebliğinin “C - İdari Para Cezalarının Kesinleşmesi” maddesinde ayrıntılı olarak yer verilmiştir.

Yukarıdaki açıklamalara göre, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu çerçevesinde belediyenin yetkili birimlerince kesilen idari para cezalarının 5393 sayılı Kanunu’nun 34/e maddesi çerçevesinde belediye encümeni tarafından karara bağlandığı, söz konusu idari para cezalarının 6183 sayılı Kanun kapsamına girdiği, bu bağlamda bu Kanunda öngörülen takip ve tahsil usullerine göre sağlanması gerektiği sonucuna ulaşılmaktadır.

6183 sayılı Kanunun 102’nci maddesine göre, amme alacağının, vadesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren 5 yıl içinde tahsil edilmezse zamanaşımına uğrayacağı ve para cezalarına ait hususi kanunlarındaki zamanaşımı hükümlerinin mahfuz olduğu düzenlenmiştir.

Bu hükümler birlikte değerlendirildiğinde, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu kapsamında kesilen idari para cezalarının tahsil zamanaşımı süresi, anılan Kanunun 21’inci maddesine göre tespit edilecektir.

Bu çerçevede, 5326 sayılı Kanunun “Yerine Getirme Zamanaşımı” başlıklı 21’inci maddesi tanzim edilmiş olup, maddede aynen;

 “Yerine getirme zamanaşımının dolması halinde idarî para cezasına veya mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin karar artık yerine getirilemez.

(2) Yerine getirme zamanaşımı süresi;

a) Ellibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde yedi,

b) Yirmibin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde beş,

c) Onbin Türk Lirası veya daha fazla idarî para cezasına karar verilmesi halinde dört,

d) Onbin Türk Lirasından az idarî para cezasına karar verilmesi halinde üç, Yıldır.

(3)…

(4) (Değişik: 23/7/2010-6009/37 md.) Zamanaşımı süresi, kararın kesinleşmesinin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren işlemeye başlar.

(5) Kanun hükmü gereği olarak idarî yaptırımın yerine getirilmesine başlanamaması veya yerine getirilememesi halinde zamanaşımı işlemez. ” denilmektedir.

İdari para cezaları 5326 sayılı Kanuna tabi olduğundan, bunların zamanaşımı süreleri de aynı Kanuna tabi kılınmıştır. 5326 sayılı Kanunun 21’inci maddesinde, zamanaşımın dolması halinde idari para cezasına veya mülkiyetin kamuya geçirilmesine ilişkin kararın yerine getirilemeyeceği hükmü ile zamanaşımının varlığı belirlendikten sonra, ikinci fıkrada zamanaşımı süreleri para cezalarının tutarlarına göre üç yıldan yedi yıla kadar zamanaşımı süreleri belirlenmiştir. Maddenin 4’üncü fıkrasında ise, zamanaşımı süresinin idari yaptırım kararının kesinleşme tarihinden itibaren işlemeye başlayacağı hükme bağlanmıştır.

Diğer taraftan 5326 sayılı Kanununda düzenlenen idari para cezalarının uygulamasına yönelik açıklamalara detaylı olarak 437 ve 442 seri no.lu Tahsilat Genel Tebliğlerinde yer verilmiş olup, zikredilen Tebliğlerde zamanaşımı süresi konusunda 6183 sayılı Kanunun 103 ve 104’üncü maddelerinde düzenlenen tahsil zamanaşımını kesen haller ile tahsil zamanaşımının işlememesi hallerinin ayrıca dikkate alınacağı hüküm altına alınmıştır.

6183 sayılı Kanunun 103’üncü maddesinde “Zamanaşımının Kesilmesi” sayma yoluyla belirlenmiştir. Bunlar;

1. Ödeme,

 2. Haciz tatbiki,

3. Cebren tahsil ve takip muameleleri sonucunda yapılan

her çeşit tahsilat,

4. Ödeme emri tebliği,

5. Mal bildirimi, mal edinme ve mal artmalarının

bildirilmesi,

6. Yukardaki 5 sırada gösterilen muamelelerden her hangi birinin kefile veya yabancı şahıs ve kurumlar mümessillerine tatbiki veya bunlar tarafından yapılması,

7. İhtilaflı amme alacaklarında kaza mercilerince bozma kararı verilmesi,

8. Amme alacağının teminata bağlanması,

9. Kaza mercilerince icranın tehirine karar verilmesi,

10. İki amme idaresi arasında mevcut bir borç için alacaklı amme idaresi tarafından borçlu amme

idaresine borcun ödenmesi için yazı ile müracaat edilmesi.

 11. (Ek: 25/12/2003-5035/5 md.) Amme alacağının özel kanunlara göre ödenmek üzere müracaatta bulunulması ve/veya ödeme planına bağlanması.

Diğer taraftan kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımı yeniden işlemeye başlayacağı, hüküm altına alınmıştır.

6183 sayılı Kanunun 104’üncü maddesinde ise zamanaşımının işlememesi hali düzenlenmiştir. Kurum uygulamasına bakıldığında, Zabıta Müdürlüğünce 5326 sayılı Kabahatler Kanun kapsamında kesilen idari para cezalarının belediye encümenine sevk edildiği, söz konusu para cezalarının 5393 sayılı Kanunun 34/e maddesi uyarınca belediye encümenince karara bağlandığı, söz konusu kararların Zabıta Müdürlüğünce muhataplarına tebliğ edildiği, yapılan tebliğe rağmen vadesinde ödenmeyen idari para cezalarının Mali Hizmet Müdürlüğünce takibe alındığı, bu bağlamda 2011, 2012, 2013, 2014 ve 2015 yıllarında ödeme emirlerinin tebliğ edildiği, muhataplarınca herhangi bir ödeme veya mal beyanında bulunulmadığı, ödeme emrine karşı 15 gün içerisinde herhangi bir itirazda bulunulmadığı ve akabinde vadesinde ödeme yapmayan mükellefler hakkında haciz varakası düzenlenerek muhataplarına tebliğ edildiği görülmüştür. Ancak ilgili mükellefler hakkında haciz varakalarının düzenlenmesinden sonra borcunu ödemeyenler hakkında 6183 sayılı Kanun’a göre ihtiyati haciz kararı alındığı ancak devamında kesin haciz uygulamasına hiç geçilmediği ve bu bağlamda bir hukuki girişimin tesis edilmediği görülmüştür.

6183 sayılı Kanun’un 103’ünü maddesine göre, Kurum tarafından vadesinde borcunu ödemeyenlere ödeme emri tebliğinin, zamanaşımı süresini keseceği ve kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımının yeniden işlemeye başlayacağı hususu açıktır.

103’üncü maddeye göre, haciz tatbiki de ödeme emri kesen durumlar arasında düzenlenmiştir. Ancak ilgili maddeye göre, zamanaşımın kesilmesi haciz kararına değil,  haczin uygulanmasına bağlıdır. Haciz kararı alınmakla birlikte herhangi bir nedenle borçlunun mal, hak ve alacaklarına haciz uygulanmadıysa zamanaşımı kesilmez. Ancak idare tarafından haciz varakası düzenlenerek 6183 sayılı Kanun’un 13’üncü maddesi çerçevesinde ihtiyati haciz konulması haczin tatbiki niteliğinde değildir, dolayısıyla zamanaşımı süresini kesmeyecektir. Çünkü 13’üncü maddedeki “haciz” madde başlığından da anlaşılacağı üzere ihtiyatidir, nihai bir haciz değildir, bir önlem olarak uygulanmaktadır. Nitekim 13’üncü maddede, ihtiyati haciz nedenlerinin sınırlı olduğu belirtildikten sonra bunların borçlunun ikametgâhının belli olmaması, borçlunun kaçması veya mallarını kaçırması gibi sebepler olduğu belirtilmiştir. Bu itibarla, vadesi dolmuş alacaklar için ödeme emri düzenlenmiş ve tebliğ edilmişse ihtiyati haciz uygulanması söz konusu olmaz. Bu alacaklar için ihtiyati haciz değil, kesin haciz uygulanır. Kaldı ki idarece bu yönde alınan ihtiyati haciz kararlarının haciz tatbiki olarak değerlendirildiği ve zamanaşımı süresini kestiği dikkate alındığında dahi 2011, 2012, 2013, 2014 ve 2015 yıllarına ait kamu alacakları zamanaşımına uğramış olacaktır.

Örneğin 2011 yılında tahsil zamanaşımı kesilen kamu alacağının zamanaşımı süresi takip eden takvim yılı olan 2012 yılında tekrar işlemeye başlayacak ve kesilen idari para cezası tutarlarının Onbin Türk Lirasının altında olması sebebiyle 2014 yılının sonunda kamu alacağı zamanaşımına uğrayacaktır. Ancak Mali Hizmetler Müdürlüğünce, kesilmenin rastladığı takvim yılını takip eden takvim yılı başından itibaren zamanaşımının yeniden işlemeye başlayacağı dikkate alınmayarak herhangi bir hukuki girişim yapılmamış ve söz konusu kamu alacağının 53.308 TL’si zamanaşımına uğramıştır.

Nihai olarak, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu uyarınca kesilen idari para cezalarının anılan Kanun kapsamında belirtilen zamanaşımı sürelerinde tahsilinin sağlanmayarak zamanaşımına uğratılması Kurum gelirlerinin düşük kalmasına, bağlı olarak 600 Gelirler Hesabının 53.308,00 TL düşük gösterilmesine sebep olmaktadır

YORUM EKLE