Zati demirbaşın kaybında kusuru bulunduğu ortaya konulmadan ceza verilemez

Zati demirbaşın kaybında kusuru bulunduğu ortaya konulmadan ceza verilemez

Zati demirbaşın kaybında kusuru bulunduğu ortaya konulmadan ceza verilemez

Zati demirbaşın kaybında kusuru bulunduğu ortaya konulmadan ceza verilemez

Zati demirbaşın kaybında kusuru bulunduğu ortaya konulmadan ceza verilemez

Zati demirbaşın kaybında kusuru bulunduğu ortaya konulmadan ceza verilemez

Polis memuru olan davacının zati demirbaş silahının çalınmasına neden olduğunu iddia ettiği ikametgahındaki hırsızlık olayının gerçekleşip gerçekleşmediği konusunda kesin bir saptama yapılması mümkün olmadığından, hırsızlık olayı üzerindeki şüphenin davacı aleyhine yorumlanmasının ve davacının silahını ihmal nedeniyle yitirdiğine kesin delil olarak kabul edilmesinin mümkün olmadığı ve silahın kaybedilmesinde davacıya atfedilebilecek somut bir tedbirsizlik veya kusur bulunduğunun ortaya konulmadığı anlaşıldığından, davacının üzerine atılı "Devlet malı araç, gereç, silah ve mermisini ihmal nedeniyle yitirmek" fiilinin sübuta ermediği ve anılan fiili işlediğinden bahisle 20 ay uzun süreli durdurma cezası ile cezalandırılmasına ilişkin dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı hakkında.

T.C.

DANIŞTAY

Beşinci Daire

Esas No: 2016/18282

Karar No: 2019/6102

TÜRK MÎLLETİ ADINA

Karar veren Danıştay Beşinci Dairesince, Tetkik Hâkiminin açıklamaları dinlendikten ve dosyadaki belgeler incelendikten sonra gereği görüşüldü:

İnceleme ve Gerekçe:

Maddi Olay:

Davacı, ......................Müdürlüğü, Sosyal Hizmetler Şube Miidürlüğü'nde polis memuru olarak görev yapmaktadır.

Davacı, 16/08/2012 tarihinde saat 04.30 sıralarında markete gittiği, o esnada silahın yanındaki omuz çantasında olduğu, eve geldikten sonra içinde 700,00 TL para, motosikletine ait anahtarın da bulunduğu, çantasını odasında bulunan komodine koyduğu, uyandığında çantasını koyduğu yerde bulamaması üzerine durumu ev arkadaşlarına sorduğunda bilgi sahibi olmadıklarını öğrendikten sonra, gece sigara almak için markete gittiğini hatırladığı ve buna ilişkin çevrede bulunan bankaya ait güvenlik kamerası kayıtlarını incelediğinde markete giriş ve çıkışta çantasının yanında olduğunu görmesi üzerine evinde hırsızlık olayı meydana geldiğini anladığı iddiasıyla durumu emniyete bildirmiştir.

Olay veri inceleme raporunda; ikametin giriş kapısı ve kilit düzeninde herhangi bir olumsuzluğun olmadığı, ikamet içerisinde herhangi bir dağınıklığın ve karışıklığın olmadığı, ayrıca ikametin teras kapısı ve balkon kapısının açık olduğu ve yapılan incelemede hırsızlık olayına dair herhangi bir bulguya rastlanılmadığı belirtilmiştir.

Davacının ikametgahında gerçekleşen hırsızlık olayı neticesinde silahını kaybettiğinden bahisle hakkında disiplin soruşturmasına başlanmıştır.

Söz konusu soruşturma sonucunda düzenlenen raporda; davacının hırsızlık olayı sonucunda üzerine zimmetli silahını tüm tedbirleri almasına rağmen kendi kusuru olmaksızın yitirdiği görüşüyle ceza tayinine mahal olmadığı belirtilmiş, ancak .......İl Polis Disiplin Kurulu tarafından yapılan değerlendirme sonucunda, davacının kusurlu olduğu ve suçun sübuta erdiği gerekçesiyle Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'nün 7/C-2. maddesi uyarınca "20 ay uzun süreli durdurma cezası" ile cezalandırılmasına karar verilmiştir.

Bunun üzerine temyizen incelenen dava açılmıştır.

İlgili Mevzuat:

Emniyet Teşkilatı Disiplin Tüzüğü'niin maddesinin (C) fıkrasının 2. bendine göre "Devlet malı araç, gereç, silah ve mermisini ihmal nedeniyle­yi tirmek eylemi "20 ay uzun süreli durdurma" cezasını gerektirmektedir.

08/03/2018 tarih ve 30354 savılı Mükerrer Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren ve emniyet teşkilatı mensuplarına ilişkin disiplin kurallarını yeniden düzenleyen 7068 sayılı Genel Kolluk Disiplin Hükümleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Kabul Edilmesine Dair Kanun'un 8. maddesinin 5. fıkrasının (b) bendinin 1. alt bendinde "Devlet malı ... silah veya mühimmatı ihmal nedeniyle kaybetmek" fiili, 16 ay uzun süreli durdurma cezasını gerektiren haller arasında sayılmıştır.

Diğer yandan, Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeline Görevlerinde Kullanılmak Üzere Bedeli Mukabili Zati Demirbaş Tabanca Satışına Dair Yönetmelik'in "Kısaltma ve Tanımlar" başlıklı 3. maddesinin (f) bendinde, "Zati Demirbaş Tabanca'nın, "Emniyet Teşkilatının kuvvesinde kayıtlı Devlet Malı Silah iken, bu Yönetmelik hükümleri gereği Emniyet I lizmetleri Sınıfı Personeline bedeli mukabili satışı yapılan, personelin memuriyeti süresince Devlet Malı Silah statüsünü muhafaza eden, görevi süresince taşınmak ve kullanılmak zorunluluğu olan üçüncü kişilere satış, devir ve hibesi yapılamayan ancak; personelin emekli olup, memuriyetten ayrıldığında kuvve kaydından çıkarılarak personelin zati malı olacak silahı" ifade ettiği belirtilmiştir.

Hukuki Değerlendirme:

Yukarıda yer verilen Emniyet Hizmetleri Sınıfı Personeline Görevlerinde Kullanılmak Üzere Bedeli Mukabili Zati Demirbaş Tabanca Satışına Dair Yönetmelik, Emniyet Genel Müdürlüğünce temin edilen tabanca ve mermilerin, emniyet hizmetleri sınıfı personeline görevlerinde kullanılmak üzere, bedeli karşılığında zati demirbaş tabanca olarak satılması ve bu tabancaların geri alınması usul ve esaslarını düzenlediğinden dava konusu uyuşmazlığa uygulanması gereken özel mevzuat durumunda olup bu Yönetmelik uyarınca zati demirbaş tabancanın personelin memuriyeti süresince devlet malı silah statüsünü muhafaza ettiği açıktır.

Uyuşmazlıkta, her ne kadar davalı idarece hırsızlık olayının gerçekleşip gerçekleşmediği anlaşılamamakla birlikte davacının mazeretinin ikna edici olmadığı sonucuna varılmış ise de, soruşturma raporu ile dava dosyasındaki bilgi ve belgeler değerlendirildiğinde, davacının ikametgah adresinde hırsı/lık olayının yaşanmış olmasının ihtimal dahilinde olduğu ve bu olayın kesin olarak yaşanmadığı sonucuna varılmasının mümkün olmadığı anlaşılmaktadır.

Bu durumda, mevcut deliller dikkate alındığında gerçekleşip gerçekleşmediği hususunda kesin bir saptama yapmanın mümkün olmadığı, hırsızlık olayı üzerindeki şüphenin davacının aleyhine yorumlanması ve bu olayın davacının zati demirbaş silahını ihmal nedeniyle yitirdiğine kesin delil olarak kabul edilmesi mümkün olmadığı gibi, silahın kaybedilmesinde davacıya atfedilebilecek somut bir tedbirsizlik veya kusur bulunduğu da ortaya konulamadığından, davacının üzerine atılı "Devlet malı araç, gereç, silah ve mermisini ihmal nedeniyle yitirmek" fiilinin sübuta ermediği ve bu nedenle dava konusu işlemde hukuka uygunluk bulunmadığı sonucuna varılmıştır.

Bu itibarla, davanın reddi yönündeki İdare Mahkemesi kararında hukuki isabet bulunmamaktadır.

Karar Sonucu:

Açıklanan nedenlerle;

2577 sayılı Kanun’un 49. maddesine uygun bulunan davacının temyiz isteminin kabulüne;

YORUM EKLE