Disiplin Soruşturması Yapan Muhakkike Tazminat Davası Açılabilir mi?

Disiplin Soruşturması Yapan Muhakkike Tazminat Davası Açılabilir mi? Disiplin soruşturması yürüten soruşturmacıya dava açılabilir mi?

Disiplin Soruşturması Yapan Muhakkike Tazminat Davası Açılabilir mi?

Disiplin Soruşturması Yapan Muhakkike Tazminat Davası Açılabilir mi? Disiplin soruşturması yürüten soruşturmacıya dava açılabilir mi?

Disiplin Soruşturması Yapan Muhakkike Tazminat Davası Açılabilir mi?

Disiplin Soruşturması Yapan Muhakkike Tazminat Davası Açılabilir mi?

Disiplin soruşturmalarında muhakkik olarak görev yapanların yapmış oldukları soruşturma esnasında tarafsız olmaları ve yapmış oldukları soruşturma esnasında hakkında soruşturma yapılan kişinin lehine veya aleyhine olan tüm kanıtları değerlendirmeleri gerekmektedir.Bu doğrultuda hazırlanan ve kasten veya yanlı olarak hazırlanan raporlar haricinde soruşturma raporu yazanlar hakkında yazmış oldukları raporla ilgili sorumlu tutulmaları mümkün değildir.Yazmış olduğu raporla ilgili olarak soruşturmacıya açılmış olan tazminat davasında Danıştay Başkanlığı soruşturmacıya kasıt ve ihmal halleri dışında manevi tazminat davası açılamayacağı yönünde karar vermiştir.

Disiplin soruşturması yürüten muhakkike dava açılmayacağına ilişkin danıştay kararı 

T.C. D A N I Ş T A Y Sekizinci Daire Esas No : 2010/4870 Karar No : 2012/5019

Anahtar Kelimeler : Disiplin Soruşturması, Soruşturmacı, Ceza Teklifi, Manevi Tazminat

Özeti : Soruşturmacıların getirdikleri teklif nedeniyle sorumlu tutulamayacağı, soruşturma raporundan doğan bir zararın söz konusu olamayacağı hakkında.

Temyiz İsteminde Bulunan : Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Rektörlüğü Vekili : Av. … Karşı Taraf : … Vekili : Av. …

İstemin Özeti : Çanakkale İdare Mahkemesinin 27.04.2010 gün ve E:2010/372, K:2010/247 sayılı kararının, hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 sayılı Yasanın 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir. Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir.

Danıştay Tetkik Hakimi Nilüfer SÜLKÜ'nün Düşüncesi : İstemin kabulü gerektiği düşünülmektedir. Danıştay Savcısı Hüseyin YILDIZ'ın Düşüncesi : İdare ve vergi mahkemelerince verilen kararların temyizen incelenerek bozulabilmesi için, 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49 uncu maddesinin birinci fıkrasında belirtilen nedenlerin bulunması gerekmektedir. Temyiz dilekçesinde öne sürülen hususlar, söz konusu maddede yazılı nedenlerden hiçbirisine uymadığından, istemin reddi ile temyiz edilen Mahkeme kararının onanmasının uygun olacağı düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü: Uyuşmazlık, Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi Fen Edebiyat Fakültesi'nde Yrd. Doç. kadrosunda öğretim üyesi olarak görev yapan davacı hakkında yapılan şikâyet sonucu davalı idarece yürütülen disiplin soruşturmasında, soruşturmacı tarafından kamu görevinden çıkarma cezasıyla cezalandırılmasının teklif edildiği, söz konusu teklifin Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulu'nca reddi üzerine lehine olan delillerin Yükseköğretim Kurulu'na gönderilen dosyadan çıkarıldığından bahisle uğranıldığı iddia olunan 3.000,00 TL maddi ve 7.000,00 TL manevi olmak üzere toplam 10.000,00 TL zararın tazmini isteminden doğmuştur. İdare Mahkemesince, davanın reddine ilişkin olarak verilen kararın, Dairemizin 17.06.2008 tarih ve E:2007/4113, K:2008/4520 sayılı kararı ile maddi tazminata ilişkin kısmı onanmış, manevi tazminata ilişkin kısmı ise; davacının mesleğinin öğretim üyesi olması göz önüne alındığında, davalı idarece yapılan soruşturmanın konusunu oluşturan suçlama ve soruşturma sonucunda teklif edilen cezanın, davacının mesleki saygınlığına zarar verici, ağır bir elem ve üzüntü duymasına sebep olacak, şeref ve haysiyetini rencide edici nitelikte olduğu ve manevi zararının tazmini gerektiği gerekçesiyle bozulmuştur. İdare Mahkemesince, bozma kararına uyularak davacının manevi tazminat istemi kabul edilerek 7.000,00 TL manevi tazminatın davalı idarece davacıya ödenmesine karar verilmiştir. Kamu hizmetlerinin belli bir düzen içerisinde yürütülmesinin sağlanması ve korunması için bu hizmetin yürütülmesinde görevli personelin, bu düzeni bozan ve disiplin suçu oluşturan eylemlerine karşı getirilen yaptırımlar, disiplin hukuku kuralları ile düzenlenirken disipline konu suçlar ve bunlara uygulanacak cezalar belirlenmiştir. Disipline aykırı olduğu iddia edilen bir fiilin varlığının kesin delillerle sübuta erdiği sonucuna varılarak cezalandırma aşamasına gelinmesi bu konuda yürütülecek bir soruşturmayla ortaya konulacaktır. Disiplin hukukunda önemi yadsınamayacak olan soruşturmaların, yapılışı ve usulüne ilişkin ayrıntılı düzenlemeler de yapılmıştır. Nitekim, Yükseköğretim Kurumları Yönetici, Öğretim Elemanı ve Memurları Disiplin Yönetmeliğinin " Disiplin Soruşturması" başlıklı III bölümünde, disiplin kurallarını ihlal ettiği iddia olunanlar hakkında soruşturmaya yetkili amirlerin tayin edeceği soruşturmacı ya da soruşturmacılar tarafından, soruşturma raporu hazırlanma usul ve yöntemine ilişkin kurallara yer verilmiştir. Soruşturmanın sona ermesi ile hazırlanan raporda hangi hususların yer alacağı anılan Yönetmeliğin 25. maddesinde düzenlenmiştir. Bu maddede, soruşturmacının, yaptığı araştırma ve incelemelerle elde ettiği delilleri taşıyan raporda, suçun sabit olup olmadığını değerlendirmek suretiyle uygulanacak cezayı teklif ederek raporu onay merciine sunacağı belirlenmiştir. Bu şekilde tamamlanmış olan soruşturma sonucu, disiplin cezasını vermeye yetkili amir veya amirler tarafından rapordaki hususlar bir bütün olarak değerlendirilerek bir karar verilmektedir. Disiplin amirleri raporda getirilen teklifle bağlı olmayıp uygun gördükleri cezayı tayin ve takdir etmektedirler.

Bu açıklamalardan anlaşılacağı üzere soruşturmacıların, soruşturma usulüne ilişkin olarak belirlenmiş kurallara uyarak tamamladıkları soruşturmada ulaştıkları sonuç bir teklif niteliğinde olup ilgililerin hukuki durumuna etki eden işlemler ise disiplin cezası vermeye yetkili amirler tarafından oluşturulmaktadır. Nitekim, Yargısal içtihatlarla disiplin cezalarının hazırlayıcı işlemi niteliği taşıyan soruşturma raporlarının kesin ve yürütülebilir nitelikte işlemler olmaması nedeniyle idari davaya konu edilemeyeceği belirlenmiştir. Bu bakımdan, soruşturmacıların, soruşturmayı yürütürken yanlı, kasıtlı veya görev gereklerine aykırı davranmadıkları sürece, soruşturma sırasında elde ettikleri delillere göre oluşan görüşleri nedeniyle sorumlu tutulmasının hukuken kabul edilebilir olmadığı açıktır. Bakılmakta olan dava, soruşturma sırasında davacının sunduğu bazı belgelerin dosyadan çıkarılarak disiplin cezası teklif edildiğinden bahisle uğranıldığı ileri sürülen zararın tazmini istemiyle açılmıştır. Uyuşmazlık konusu olayda ise, davacı hakkında yürütülen soruşturma sonucu düzenlenen rapor ile soruşturmacının önerdiği disiplin cezası teklifi Yükseköğretim Kurulu Başkanlığı Yüksek Disiplin Kurulunca reddedilerek disiplin cezası verilmediği, davacının lehine olan bazı delilleri soruşturma dosyasında çıkarılarak Yüksek Öğretim Kuruluna sunulduğu iddiasına yönelik olarak herhangi bir belirlemenin bulunmadığı anlaşılmıştır. Bu açıklamalar karşısında, soruşturmacının yetki ve sorumluluk alanı içinde yürüttüğü faaliyetin hukuki niteliği ile davacının sonuç olarak herhangi bir disiplin cezası da almamış olduğu dikkate alındığında manevi bir zararının oluştuğundan söz edilemeyeceği açıktır. Bu durumda; idarenin tazmin sorumluluğunu gerektirecek bir zarar bulunmadığından tazminat isteminin reddi gerekmekte olup aksi yönde verilen Mahkeme kararında hukuki isabet görülmemiştir.

Açıklanan nedenlerle Çanakkale İdare Mahkemesi kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ gününden itibaren 15 (onbeş) gün içinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 13.6.2012 gününde oyçokluğu ile karar verildi. AZLIK OYU İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır. İdare Mahkemesince verilen kararın dayandığı gerekçe usul ve yasaya uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği gerekçesiyle çoğunluk kararına katılmıyorum.

İdari Dava Daireleri Kararları Sekizinci Daire 178 Danıştay Dergisi Yı l : 2012 Say ı : 131

Güncelleme Tarihi: 14 Şubat 2020, 09:29
YORUM EKLE