Üniversite Öğretim Üyesi Hakkında Verilen Soruşturma Açılmasına Mahal Olmadığı Kararının Hukuki Denetimi

Üniversitede öğretim üyesi olarak görev yapan davacı tarafından başka bir öğretim üyesi hakkında ceza takibi istemiy

Üniversite Öğretim Üyesi Hakkında Verilen Soruşturma Açılmasına Mahal Olmadığı Kararının Hukuki Denetimi

Üniversitede öğretim üyesi olarak görev yapan davacı tarafından başka bir öğretim üyesi hakkında ceza takibi istemiy

Üniversite Öğretim Üyesi Hakkında Verilen Soruşturma Açılmasına Mahal Olmadığı Kararının Hukuki Denetimi

Üniversitede öğretim üyesi olarak görev yapan davacı tarafından başka bir öğretim üyesi hakkında ceza takibi istemiyle yapılan şikayet üzerine, 2547 sayılı Yasanın 53 (C) maddesi uyarınca soruşturma açılmasına mahal bulunmadığı yönünde tesis edilen işlemlerin hukuki denetiminin nasıl yapılacağı hakkında


T.C.


DANIŞTAY


Sekizinci Daire


Esas No : 2015/14304


Karar No : 2018/1372


TÜRK MİLLETİ ADINA


Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince işin gereği görüşüldü:


Dava; Üniversitede öğretim üyesi olarak görev yapan davacı tarafından, başka bir öğretim üyesi hakkında ceza takibi istemiyle yapılan şikayet üzerine, 2547 sayılı Yasanın 53 (c) maddesi uyarınca soruşturma açılmasına mahal bulunmadığı yönünde tesis edilen Rektörlüğün 10.09.2014 gün ve 15327 sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.


İdare Mahkemesince; 4483 sayılı Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun'un "İtiraz" başlıklı 3. maddesinden söz edilerek; soruşturma izni verilmemesine ilişkin işleme itiraz yolunun öngörülmesi nedeniyle bu karara karşı Bölge İdare Mahkemesi nezdinde itiraz edilebileceği; dava konusu edilen soruşturma izni verilmemesine ilişkin karar, idari davaya konu olacak bir işlem olarak nitelendirilemeyeceğinden bu karara karşı, davacı tarafından, Antalya Bölge İdare Mahkemesine kararın kaldırılması talebiyle itiraz yoluyla başvurulması gerekirken, iptali talebiyle açılan işbu davanın incelenmesine olanak bulunmadığı gerekçesiyle incelenmeksizin reddine karar verilmiştir.


Anayasamızın 129. maddesinin son fıkrasında, memurlar ve diğer kamu görevlileri hakkında işledikleri iddia edilen suçlardan ötürü ceza kovuşturması açılmasının, kanunla belirlenen istisnalar dışında, kanunun gösterdiği idari merciin iznine bağlı olduğu hükmüne yer verilmiş, idari bağımsızlığın korunması, Devlet işlerinin sağlıklı yürütülmesi, memur suçlarının anlaşılmasının uzmanlık gerektirdiği yolundaki Memurin Muhakematı Hakkındaki Kanunu Muvakkatin gerekçesine benzer olarak, Yükseköğretim Kurulu ve Yükseköğretim Kurumları görevlilerinin de yaptıkları işin niteliği, tabi oldukları hizmet rejimi ve taşıdıkları sıfatlar sebebiyle özel kovuşturma usulü getirilmesinin zorunlu olduğu gerekçesiyle 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 53. maddesinin (c) fıkrası, 20.4.1982 gün ve 17670 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanan 2653 sayılı Yasa ile değiştirilmiştir.


2547 sayılı Yasanın 53. maddesinin değişik (c) fıkrasında; "Ceza soruşturması usulü: Yükseköğretim üst kuruluşları başkan ve üyeleri ile yükseköğretim kurumları yöneticilerinin, kadrolu ve sözleşmeli öğretim elemanlarının ve bu kuruluş ve kurumların 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi memurlarının görevleri dolayısıyla ya da görevlerini yaptıkları sırada işledikleri ileri sürülen suçlar hakkında aşağıdaki hükümler uygulanır:


(1) İlk soruşturma: Yükseköğretim Kurulu Başkanı için kendisinin katılmadığı, Milli Eğitim Bakanının başkanlığındaki bir toplantıda, Yükseköğretim Kurulu üyelerinden teşkil edilecek en az üç kişilik bir kurulca, diğerleri için, Yükseköğretim Kurulu Başkanınca veya diğer disiplin amirlerince doğrudan veya görevlendirecekleri uygun sayıda soruşturmacı tarafından yapılır. Öğretim elemanlarından soruşturmacı tayin edilmesi halinde, bunların, hakkında soruşturma yapılacak öğretim elemanının akademik unvanına veya daha üst akademik unvana sahip olmaları şarttır.


(2) Son soruşturmanın açılıp açılmamasına;


a- Yükseköğretim Kurulu Başkanı ve üyeleri ile Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkanı ve üyeleri hakkında Danıştayın 2’nci Dairesi,


b- Üniversite rektörleri, rektör yardımcıları ile üst kuruluş genel sekreterleri hakkında, Yükseköğretim Kurulu üyelerinden teşkil edilecek üç kişilik kurul,


c- Üniversite, fakülte, enstitü ve yüksekokul yönetim kurulu üyeleri, fakülte dekanları ve dekan yardımcıları, enstitü ve yüksekokul müdürleri ve yardımcıları ile üniversite genel sekreterleri hakkında, rektörün başkanlığında rektörce görevlendirilen rektör yardımcılarından oluşacak üç kişilik kurul,


d- Öğretim elemanları, fakülte, enstitü ve yüksekokul sekreterleri hakkında üniversite yönetim kurulu üyeleri arasından oluşturulacak üç kişilik kurul,


e- 657 sayılı Devlet memurları Kanununa tabi memurlar hakkında, mahal itibariyle yetkili il idare kurulu, karar verir....

(4) Yükseköğretim Kurulu ve Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyeleri hakkında Danıştayın 2’nci Dairesinde verilen lüzum-u muhakeme kararına itiraz ile men-i muhakeme kararlarının kendiliğinden incelenmesi Danıştayın İdari İşler Kuruluna aittir. Diğer kurullarca verilen lüzum-u muhakeme kararına ilgililerce yapılacak itiraz ile men-i muhakeme kararları kendiliğinden Danıştay 2’nci Dairesince incelenerek karara bağlanır. Lüzum-u Muhakemesi kesinleşen Yükseköğretim Kurulu ve Yükseköğretim Denetleme Kurulu Başkan ve üyelerinin yargılanması Yargıtay ilgili ceza dairesine, temyiz incelemesi Ceza Genel Kuruluna, diğer görevlilerin yargılanmaları suçun işlendiği yer adliye mahkemelerine aittir." denilmektedir.


Dosyanın incelenmesinden; davacı tarafından, görevini kötüye kullandığı iddiasıyla bir başka öğretim üyesi hakkında Cumhuriyet Başsavcılığına yapılan şikayet üzerine, ilk ve son soruşturmanın, 2547 sayılı Yasanın 53-c maddesi uyarınca rektörlükçe yapılacak olması nedeniyle savcılık tarafından görevsizlik kararı verilerek, dosyanın davalı idareye gönderildiği; davalı Rektörlük tarafından şikayete konu fiil sebebiyle inceleme raporu hazırlamak üzere bir öğretim üyesinin incelemeci olarak atandığı, incelemeci tarafından hazırlanan raporda; iddiaların sübut bulmadığı kanaatine varılması nedeniyle "soruşturma izni verilmesine gerek olmadığı" yönünde görüş belirtilmesi üzerine, Rektör tarafından 2547 sayılı Yasanın 53/c maddesi uyarınca soruşturma açılmasına mahal bulunmadığı yönünde davaya konu kararın verildiği anlaşılmaktadır.


Olayda; 2547 sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 53. maddesinin (c) bendi uyarınca değişik statüdeki kişilerin suç işlemeleri halinde soruşturma usulü ve yetkili yargılama merciilerin belirlenmesine ilişkin özel hüküm gereği; disiplin amirince doğrudan veya görevlendireceği uygun sayıda soruşturmacı tarafından yapılan ilk soruşturma neticesinde Üniversite Yönetim Kurulu üyelerinden teşkil edilecek üç kişilik kurul tarafından ilgili hakkında lüzum-u muhakeme veya men-i muhakeme şeklinde karar verilmesi gerektiği; oluşturulacak üç kişilik komisyon tarafından verilecek lüzüm-u muhakeme ya da men-i muhakeme kararının doğrudan ilgililere tebliği ve lüzum-u muhakeme kararının ilgililerin itirazı üzerine, men-i muhakeme kararının ise kendiliğinden Danıştay Birinci Dairesince incelenmesi gerektiği açıktır.


Bu durumda, mevzuatta düzenlenen usullere aykırı olarak yetkili kurulca ilgililer hakkında lüzum-u muhakeme veya men-i muhakeme şeklinde karar verilmeksizin tesis edilen işlemde hukuka uygunluk; aksi yöndeki Mahkeme kararında hukuki isabet bulunmamakta olup, kararın bozulması gerekmektedir.


Buna karşın; 2016 yılında gerek 2547 sayılı Yasanın 53/c maddesinde gerekse 4483 sayılı Yasada yapılan değişikliklerle belirtilen özel soruşturma usulleriyle ilgili yeni düzenlemeler yapılmakla; değişiklikten sonra tesis edilen işlemler hakkında yapılacak iş ve işlemlere dair değerlendirme yapılması da kaçınılmaz olmuştur. Buna göre; 2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 53'üncü maddesinin ceza soruşturması usulünün düzenlendiği (c) bendinin 2.12.2016 tarihli ve 6764 sayılı Kanun'la değişmeden önceki halinde, yükseköğretim üst kuruluşları başkan ve üyeleri ile yükseköğretim kurumları yöneticilerinin, kadrolu ve sözleşmeli öğretim elemanlarının ve bu kurum ve kuruluşların 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu'na tabi memurlarının görevlerini yaptıkları sırada ya da görevleri dolayısıyla işledikleri ileri sürülen suçlar hakkında aynı bent altında düzenlenen usullerin uygulanacağı hükme bağlanmış, yine aynı (c) bendinin (8) numaralı alt bendinde de bu Kanunda yer almamış hususlarda 4 Şubat 1329 tarihli Memurin Muhakematı Hakkında Kanun hükümlerinin uygulanacağı belirtilmiştir.


2547 sayılı Kanun'un 53/c maddesinde aynı madde kapsamındaki personelle ilgili bir suç ileri sürülmesi halinde ilgililer hakkında ilk soruşturma açılması öngörülmüşken söz konusu (c) bendinin birinci fıkrasında 2.12.2016 tarihli ve 6764 sayılı Kanunun 26’ncı maddesiyle değişiklik yapılarak doğrudan soruşturma yolu saklı tutulmakla birlikte soruşturma açmadan önce yetkili mercilere ayrıca bir inceleme yapma yetkisi de verilmiştir. Yapılacak inceleme sonucunda, yetkili merci soruşturma açılmasına veya açılmamasına karar verecek; soruşturma açılmasına karar verilmesi halinde, yine (c) bendinin alt bentlerinde belirtilen usuller uygulanacaktır.


Yukarıda söz konusu edilen değişikliğin bir benzeri daha önce 20.8.2016  tarihli ve 6745 sayılı Kanun'un 44’üncü maddesiyle 4483 sayılı Kanun'un 9’uncu maddesinde yapılmış bulunmaktadır. 4483 sayılı Kanun'un, yetkili merciler tarafından verilen kararlara itirazları düzenleyen 9’uncu maddesinin ilk şeklinde soruşturma izni verilmesi ya da verilmemesi şeklinde iki çeşit karar düzenlenmişken, 6745 sayılı Kanunla yapılan değişiklikten sonra yetkili mercilere işleme koymama kararı verme yetkisi de tanımıştır. Böylece daha önce 4483 sayılı Kanun kapsamında ileri sürülen suçlarla ilgili olarak bir ön inceleme başlatılmadan önce idarece yapılan bir araştırmaya dayalı olarak verilen işleme koymama kararlarına karşı idari yargıda iptal davası açma yoluna gidilebilirken 6745 sayılı kanunla yapılan değişiklikten sonra bu kararlara karşı sadece 4483 sayılı Kanunun 9’uncu maddesinde belirtilen itiraz yolu kullanılabilecek olup, iptal davası açılması yasal olarak mümkün bulunmamaktadır.


İşleme koymama kararı, personel hakkında ileri sürülen suç iddiasının, suçun unsurları, vasfı, gerçekliği gibi hususlar bakımından ceza hukuku kapsamında bir soruşturmayı gerektirmediği açık olan durumlarda, idarenin zaman ve kaynak israfını önlemek için alınan kararlardır.


2547 sayılı Kanun'un 53/c maddesinde yapılan değişiklikle getirilen inceleme yapma yolu da benzer bir nitelik taşımakta ve inceleme sonucunda soruşturma açılmamasına dair yetkili merciler tarafından verilecek kararlar da 4483 sayılı Kanun uyarınca verilen işleme koymama kararlarıyla aynı sonucu doğurmaktadır. Ancak bu kararlara itiraz edilmesi halinde ne tür işlem yapılacağıyla ilgili olarak 2547 sayılı Kanun'da bir hüküm bulunmamaktadır. Dolayısıyla bu konuda yine 2547 sayılı Kanunun 53/c maddesi yoluyla Memurin Muhakematı Hakkında Kanun uygulanacak fakat bu Kanun da yürürlükten kaldırıldığından 4483 sayılı Kanun'un 16’ncı maddesi uyarınca 4483 sayılı Kanun hükümleri uygulanacaktır.


Bu durumda 4483 sayılı Kanun kapsamında verilen işleme konulmama kararlarına yapılan itirazlarda olduğu gibi aynı Kanunun 9’uncu maddesinde öngörülen itiraz yolu kıyasla uygulanarak 2547 sayılı Kanunun 53/c maddesi kapsamında değişiklikten sonra (02.12.2016) verilen soruşturma açılmamasına dair kararlara yapılacak itirazların da, bu madde uyarınca verilen lüzum-u  muhakeme veya men-i muhakeme kararlarına yapılan itirazları değerlendiren kurullar tarafından incelenmesi gerekmektedir. Aksi halde bu itirazların idari yargıda iptal davasına konu edilmesi, kanunda özel olarak düzenlenmiş bir ceza soruşturması usulünü anlamsız kılacaktır. Bu yol suçun ve suçlunun kısa sürede soruşturulması bakımından ceza hukukunun amaçlarına da uygun olacaktır.


Açıklanan nedenlerle; Antalya 1. İdare Mahkemesinin temyize konu kararının bozulmasına,

Güncelleme Tarihi: 27 Nisan 2019, 10:48
YORUM EKLE