Üniversite öğretim görevlilerin mesai takip sistemi ile takibi

Üniversitede görev yapan akademik personellere mesai takip sistemi ile mesai takibi yapılması hakkında danıştay kararı

Üniversite öğretim görevlilerin mesai takip sistemi ile takibi

Üniversitede görev yapan akademik personellere mesai takip sistemi ile mesai takibi yapılması hakkında danıştay kararı

Üniversite öğretim görevlilerin mesai takip sistemi ile takibi

Üniversite öğretim görevlilerin mesai takip sistemi ile takibi 

Üniversitede görev yapan akademik personellere mesai takip sistemi ile mesai takibi yapılması hakkında danıştay kararı 

Danıştay

8. Daire

Esas No                                : 2014 / 10203

Karar No                             : 2015 / 5308

Karar Tarihi                        : 1.06.2015

İstemin Özeti : Kırıkkale İdare Mahkemesi'nin 17/07/2014 gün ve E:2013/553, K:2014/325 Sayılı kararının hukuka aykırı olduğu öne sürülerek, 2577 Sayılı Kanun'un 49. maddesi uyarınca temyizen incelenerek bozulması istemidir.

Savunmanın Özeti : İstemin reddi gerektiği savunulmaktadır.

Danıştay Tetkik Hakimi Düşüncesi : Hukuka uygun olan Mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir.

TÜRK MİLLETİ ADINA

Hüküm veren Danıştay Sekizinci Dairesince dosyanın tekemmül ettiği görüldüğünden, yürütmenin durdurulması istemi hakkında karar verilmeyerek işin gereği görüşüldü:

KARAR : Dava, Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapan davacının, Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Hastanesi'nde görev yapan personele yönelik olarak kurulan personel devam kayıt sistemi üzerinden yapılan mesai kontrolünün akademik personel için uygulanmaması istemiyle davalı idareye yaptığı başvurunun reddi yolundaki 4.9.2013 tarih ve 2121 Sayılı işlemin iptali istemiyle açılmıştır.

İdare Mahkemesince; üniversitelerin Anayasa'nın 130. maddesinde bilimsel özerklik ilkesi çerçevesinde görev yapmakta olan ve bilimsel çalışmaların yapıldığı ve bilimin öğretildiği kurum olarak nitelendirilip bilimsel ve idari özerkliğe sahip kılınarak diğer kamu kurumlarından farklı değerlendirildiği, öğretim üyeleri de kamu görevlisi olmakla birlikte, genel sınıflandırma içinde ayrı bir yer verilerek kendilerine özgü önem ve değerde bir meslek sınıfı olduğunun belirtildiği ve öğretim üyelerinin bu konumları dikkate alındığında, diğer kamu görevlileri gibi değerlendirilmeleri mümkün olmadığından, öğretim üyelerinin diğer kamu görevlilerine uygulanan mesaiye devam durumlarının kontrolü uygulamalarına tabi tutulamayacakları, bu durumun öğretim üyelerinin mesaiye devam etmeyecekleri ya da keyfi bir mesai uygulamasına tabi oldukları şeklinde anlaşılmasının da olanaklı olmadığı, öğretim üyelerinin görevleri gereği devam etmeleri gereken mesailerine herhangi bir özür ve mazeret olmaksızın gelmemeleri veya geç gelmelerinin disiplin hukukunun konusu olduğu, bu konudaki ihmal veya kasıtlı davranışların yaptırımının disiplin kurallarını düzenleyen ilgili mevzuat hükümlerinde ayrıca düzenlendiği, davaya konu işlemde hukuka uyarlık bulunmadığı gerekçesiyle işlemin iptaline karar verilmiştir.

2547 Sayılı Yükseköğretim Kanunu'nun 22. maddesinde, öğretim üyelerinin görevleri; Yükseköğretim kurumlarında ve bu kanundaki amaç ve ilkelere uygun biçimde önlisans, lisans ve lisansüstü düzeylerde eğitim-öğretim ve uygulamalı çalışmalar yapmak ve yaptırmak, proje hazırlıklarını ve seminerleri yönetmek, yükseköğretim kurumlarında, bilimsel araştırmalar ve yayımlar yapmak, ilgili birim başkanlığınca düzenlenecek programa göre, belirli günlerde öğrencileri kabul ederek, onlara gerekli konularda yardım etmek, bu kanundaki amaç ve ana ilkeler doğrultusunda yol göstermek ve rehberlik etmek, yetkili organlarca verilecek görevleri yerine getirmek, bu kanunla verilen diğer görevleri yapmak olarak sayılmıştır.

Anılan Kanunun "çalışma esasları" başlıklı 36. maddesinin 1. fıkrasında, öğretim elemanlarının üniversitede devamlı statüde görev yapacakları belirtilmiş, "bilimsel denetim" başlıklı 42. maddesinin 1. fıkrasının (a) bendinde ise, öğretim elemanlarının bilimsel yönden denetlenmeleri, onların eğitim-öğretim, bilimsel araştırma, yayım, seminer, klinik ve uygulama faaliyetleri üzerinde olacağı düzenlenmiştir.

Dava dosyasının incelenmesinden, Kırıkkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Dekanlığı tarafından yazılan 19.6.2013 tarih ve 1452 Sayılı yazı ile Tıp Fakültesi Hastanesi'nde daha önce kurulmuş olan personel devam kayıt sistemi ile yoklama yapılacağı hususunun Dekanlık bünyeside yer alan tüm birimlere duyurulduğu, Tıp Fakültesi Üroloji Anabilim Dalı Başkanı olarak görev yapan davacının da aralarında yer aldığı bazı öğretim üyelerinin bu sisteme okutulması gereken kartlarını okutmamaları üzerine haklarında soruşturma açılarak bu fiilleri sebebiyle kendilerine uyarma cezası verildiği, davacı tarafından Tıp Fakültesi Dekanlığı'na söz konusu uygulamaya akademik personele dair olarak son verilmesi istemiyle yapılan başvurunun 4.9.2013 tarih ve 2121 Sayılı işlem ile reddi üzerine bu işlemin iptali istemiyle bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır.

2547 Sayılı Yükseköğretim Kanununda öğretim üyelerinin mesaiye devam durumlarının kontrolü konusunda getirilmiş bir düzenleme bulunmadığı gibi, öğretim üyeleri ve üniversitelerde görevli diğer kamu personeliyle ilgili disipin cezalarına dair düzenlemelerde herhangi bir özür ve mazeret bulunmaksızın göreve geç gelme veya belirli günler hiç gelmeme gibi fiiller bakımından ilgiliye uygulanacak çeşitli disiplin cezaları öngörülmüştür.

İdare Mahkemesi kararında da ifade edildiği üzere, kamu görevlilerinin mesaiye devam durumlarının kontrolü konusunda ayrıntılı bir yasal düzenleme mevzuatımızda bulunmasa da kamu görevlilerinin mesaiye devam mecburiyetlerinin bulunması sebebiyle ilgili idarelerce, hizmet gerekleri göz önünde bulundurularak mesai saatlerine uyulmasının temin edilmesi için farklı uygulamalar yapılabilecektir.

Diğer taraftan, Anayasa'nın 130. maddesinde bilimsel özerkliğe sahip olduğu belirtilen üniversitelerde görev yapan öğretim üyeleri de kamu görevlisi olmakla birlikte, bilimsel araştırma ve incelemeler yaptıkları, derslere girdikleri gibi hususlar ve akademik hayatın niteliği göz önünde bulundurulduğunda, mesaiye devamları açısından, diğer kamu görevlileri gibi değerlendirilmelerine olanak bulunmamaktadır.

Bununla birlikte, tıp fakültelerinin sadece öğrencilerin eğitim aldıkları birimler olmaması, bu birimlerde aynı zamanda sağlık hizmeti sunumunun da yapılması, buna bağlı olarak da burada görev yapan öğretim üyelerine diğer fakültelerde görev yapan öğretim üyelerinden farklı olarak döner sermaye ödemesi yapılması hususları göz önünde bulundurulduğunda, çalışma saatlerine riayet yönünden, tıp fakültelerinde görev yapan öğretim üyelerinin, diğer fakültelerde görev yapan öğretim üyelerinden farklı değerlendirilmesi gerekmektedir.

Ayrıca, dava dosyasında bulunan şikayet dilekçelerinde, hastalar tarafından mesai saatleri içinde doktorların görev yerlerinde bulunmaması sebebiyle tedavilerini veya kontrollerini yaptıramadıkları yönünde ifadeler de yer almaktadır.

Bu durumda, 2547 Sayılı Kanunda öğretim elemanlarının üniversitede devamlı statüde görev yapacaklarının belirtilmesi, eğitim-öğretim faaliyeti yanında, acil servis, yoğun bakım, ameliyathaneler, yatan hasta klinikleri, ayaktan hasta bakım ve tedavisi gibi sağlık hizmetlerinin de sunulduğu tıp fakültesinde görev yapan öğretim üyelerinin mesai saatlerine uymasının sağlanması amacıyla, personel devam kayıt sistemi oluşturulmasında ve bu uygulamanın akademik personel yönünden sona erdirilmesi istemiyle yapılan başvurunun reddinde hukuka ve kamu yararına aykırılık bulunmamaktadır.

SONUÇ : Açıklanan nedenlerle; Kırıkkale İdare Mahkemesi'nin temyize konu kararının bozulmasına, dosyanın yeniden bir karar verilmek üzere anılan Mahkemeye gönderilmesine, bu kararın tebliğ tarihini izleyen 15 (onbeş) gün içerisinde kararın düzeltilmesi yolu açık olmak üzere, 01.06.2015 tarihinde oyçokluğu ile karar verildi.

KARŞI OY :

X-) İdare ve vergi mahkemeleri tarafından verilen kararların temyiz yolu ile incelenip bozulabilmeleri 2577 Sayılı İdari Yargılama Usulü Kanununun 49. maddesinin 1. fıkrasında yazılı nedenlerin bulunmasına bağlıdır.

İdare Mahkemesince verilen karar ve dayandığı gerekçe usul ve kanuna uygun olup, bozulmasını gerektiren bir neden bulunmadığından, temyiz isteminin reddi ile anılan kararın onanması gerektiği görüşüyle aksi yöndeki çoğunluk kararına katılmıyorum.

YORUM EKLE